Kayınvalide kavramına çok iyi gözle bakan biri olarak yetişmedim. Ufakken daha bir sorguluyoruz çevremizde gördüklerimizi. Çocuk aklımla annemin babaannemden yakınmasından, televizyondan duydugum ” Kaynanayı kaynar kazana atalım! ” laflarından etkilenmemden dolayı, kayınvalide denilince hortlak sözcüğüyle eşit bir yere otururdu o kelime benim zihnimde. 7-8 yaşlarındayken çocukların gözleri radar gibi oluyor. Babaannemle annemi sürekli gözlerdim ikisi bir ortamdayken. Sevmezlerdi birbirlerini. Babaannem gelinini sürekli göz altında tutan pis kaynana rolündeydi kafamda, annem ise asi gelin rolünde.O günler kayınvalide- gelin kavramını beynime yeni yeni oturttuğum günlerdi. Beynime oturmuş kayınvalide- gelin figürleri geliştikçe, ben küçücük aklımda ne zaman bu konu canlansa hep ” Pis kaynanalar” diye geçirirdim içimden. Çocuktum, maksat bir fikir sahibi olmak… Daha çok sorgulayıp düsünmeye, iyiyi kötüyü ayırt etmeye başlamamla beraber önceden kafamda kurmuş olduğum kayınvalide-gelin çatışması sahneleri yön değiştirdiler. Bu sefer her iki tarafin da üzerine eşit ağırlıklar koydum. Minicik kafama soktuğum ” Kaynanayı kaynar kazana atmalı” düşünceleri ne de bağnazdı öyle. Bu konudaki fikirlerim tam tersine döndü. Huysuz iki insan ne kadar anlaşabilirler??? Peki huysuz gelin-huylu kayınvalide ikilisi? Ya huylu gelin- huysuz kayınvalideler anlaşabilir miydi?Velhasıl ben, insanları analiz etmeyi seven ben dönmüş dolaşmış yine kişilere ön yargılı olmamayı, hemen etiketler yapıştırmamayı, bütün insanlar arasında genelleme yapmamayı irdelediğim noktaya dönmüştüm.Gel zaman git zaman S. ‘ nin annesi ile tanışmamla yeni bir kayınvalide figürü duruyordu karşımda. Herhangi bir teyze gözüyle bakıyordum. Biraz da bizim türk aile yapımızda hemen herkesi sahiplenme içgüdüsünün var oluş sebebi ile gelin rolünü kapıverdiğimi farkettim.İşte ben tam o sırada neyi anladım dersiniz?? Gelin-kaynana kavgalarının neden kaynaklandığını…Efendim, bizim türk ailelerde erkek evlatlara karşı rezil bir düşkünlük vardır, bilirsiniz. Hiç gördünüz mü karısının annesiyle anlaşamayan veya sürekli kavga eden bir damat? Belki birbirlerini sevmezler, belki soğukturlar ama hiçte saçsaça başbaşa kavga olmaz onların arasında. Ben görmemiş olsam da belki görenleriniz vardır. Tabi ki mutlaka öyle kız anneleri de vardır ama çok nadirdir.Genelde oğlunu evlendiren veya oğlunun bir kızla duygusal ilişki içinde olduğunu öğrenen bir anne, sevgilisini kendinden daha güzel bir kıza kaptırmış gibi hisseder.İnkar edilen bir gerçek olsa da bu, yüz ifadeleri, cümlelerin altına gizlenmiş kağıttan ince(hissedildiğinde kağıt kesiği gibi yapar) sözcükler herşeyi açıklar.Sevgili kayınvalide figürümün evine birgün kahvaltıya gittiğimde, birkaç sözcüğün boğazıma lokmalarımı dizip kahvaltımı yapmama engel oluşuyla başladı N. teyzenin üzerindeki tahlillerim.Evin cok kıymetli oğlunun kahvaltı sofrasındaki böreğin imalatının annesine ait olup olmadığını sorması yol açılmıştı o mantığa uygun sözcüklere(!)N. teyze: Ay kızım, bu öyle konunun komşunun getirdiği böreğe filan elini sürmez.Eee biliyorummmmmmmmmmmm….N. teyze: Ben de çok kızıyorum bu huyuna. Buna ya çok pasaklı bir eş düşecek ya da askerde çok çekecek.Ta-ta-ta-ta-ta tammmmmmmmŞimdi… Pasaklı eş kim olabilirdi? Eğer ilerde S. ‘ nin evlenebileceği herhangi bir şahıs söz konusu ise biz S. ile bu durumdayken, aramız bu kadar iyiyken bunu söyleme cesareti nereden gelebilir? Ertesi gün görüşmeyi kesecek olsak bile söylenmemesi gereken bir laftı bu. İkinci ihtimale göz atarsak; Bana oğlunun biricik sevgilisi muamelesi yaptığına göre, hayal edilen pasaklı gelin ben oluyor isem, ” Ben pasaklı değilim” diye bağırmak istiyorum avazım çıktığı kadar. Ayrıca pasaklı olsam dahi bunun şu zamana kadar hiç tanımamış olduğum bir kadını ilgilendirdiğini hiç ama hiç sanmıyorum.Çünkü kimseye zorla iç çamaşırlarımı giydirmek, zorla yaptığım yemeği yedirmek gibi deli huylarım yoktur benim. Eğer hayallerde canlandırılan pasaklı kişi bensem pis ellerimle yaptığım yemekleri afiyetleeeeeee yerim. Başkaları yemese de olur, önemli olan ben değil miyim? ( Gerçekten kendimi pasaklı gibi hissettim birden. )O gün bütün gün kafamda dönüp dolaşan bu pasaklılık mevzusunu herşeyimi paylaştığım bir kız arkadaşıma anlattığım zaman bana hak vereceğine “Sen algıda seçicilik yapmışsın güzelim” deyiverdi. Neymiş efendim, kadın o cümleleri söyledikten sonra ” Ama ayrılmazsanız ilerde birgün S. ‘ nin eşi sen olacağına göre kesin bu askerde çekecek.” demişmiş.Tamamen başka bir gün annesini ziyaret etmeye gittiğimizde, öğle yemeği zamanıydı. Onlar tokmuş S. ile biz yemek yiyecektik. Yardım ediyordum. N.teyzeyi evde yalnız sanmıştık, bir baktık ki sevgili yengeciği de evde. Hayatıma girmiş olan en patavatsız insan olmakla beraber çok çabuk tanıyabildiğim bir insandı. Sofrayı hazırlarken iki tane kase çıkarılmıştı. Çorba için diye düşündüm. Ona göre yerlerine koydum. Sonra yenge olan kişi ” Onlar yoğurt için galiba” dedi. Evet yoğurt içinmiş. Bizim evde genelde yoğurt bir kaseye, salata bir tabağa konulur. Ortadadır onlar. Merakla sordum; Neden iki kase o zaman?N.teyze: S. başkasıyla aynı tabaktan birşey yemez de ondan.Ben:Hmmmm.İçimdeki ses hmmlamıyordu. Ben S.nin neyiydim acaba? Beni öpen insan, dışarda aynı şişeden su içtiğim insan benimle aynı tabaktan yoğurt yemiyorsa şüphe duyarım ben. Bunları söylemek istedim o an. Ben de başkalarıyla aynı bardaktan su içmeyi filan istemem tabi ki. Muzurluğum tuttu. ” N.teyze benimle aynı tabaktan hiç birşey yemeyen biri, ilerde eğer evlenirsek çocuk yaparken hijyenik ortamda mı olacak bu? Spermi bana şırınga mı edecekler. ” dememek için kendimi öyle zor tuttum ki. Muzurluk işte:) Keşke deseymişim.Yapmacık bir hmmlama seansının ardından, ” Çok şımarık bir oğlunuz var. Fazla nazlı büyümüş. ” gibi birşeyler mırıldandım.N. teyze: Onun kaprisi sadece bana.Bir gün evlenecek olursa yapmaz karısına böyle.İçim bunalmıştı, karısı,evlenmek kelimelerinden artık. Akşam ailecek fiskos mu yapıyorsunuz, başka birşey mi ne yapacaksanız yapın ama benim yanımda konuşulması gereken konular değil bunlar demek istiyorum fakat yine içgüdülerim bana ” Dur” diyorlar.Bu olaylardan sonra ablasının bana arada gülümseyerek gelin diye hitap edişleri daha batar oldu. ” Benim bir ismim var öyle degil mi? ” diye defalarca hatırlatmış olsam da pek umursanmadığımı düşündüm.Genişçe anlatmaya çalıştım gözlemlerimi. Toparlamam gerekirse, gelin diye etiketlendirildiğiniz bir ortamda, geneli olmasa da böyle kişilerin bir çoğu bu tarz muhabbetlere şahit oluyordur diye düsünüyorum.Ve son olarak kaynanayı kaynar kazana atmanın daha az vahşi olan bir usulü yok mu diye sormak istiyorum. :)Sevgilerle