Kayıp ruhlardık. Küçük çocuklardık. Ta ki, birbirimizi bulana dek…‘Her acı bir gün biter.’ derdin bana. Oysa güne kadar içimdeki kadın ‘Her aşk bir gün tuz olur, yok olur, hiç olur; ardından piç dediğin bir aşk olur.’a inanandı. ‘Geçecek her şey…’ dedin bana ilk defa. ‘Geçecek, ağlama. Sil gözyaşlarını.’Otobüsün penceresinden bakarken, bir şehri ardında bırakıp yeni hayallere –her şeyi, evet, her şeyi ardında bırakmak isteyerek- yol alırken; bir şarkı yeni düşler kuruyordu sen de ben de; BİZde… ‘Sil gözünün yalnızlıklarını, o an fısılda duvara adımı…’ bana attığın, kalbime attığın ilk mesaj… ‘Emre Aydın çalıyor şu an. Duy istedim. Güzel şeyler…’ Şehrime geldiğin ilk gün bana geldiğin gün. Bizim aşkımız için adım attığımız ilk gün. Bu hikâyeye inanmam için ilk neden… Seni beklerken ilk uykusuz gecem…Diliyorum, yıllar çok çok uzun yıllar geçsin ve bu yazdıklarımı okuyalım. Hala benim ol. Hala senin sıcağın olayım. Evrende biz olalım. Diliyorum.Kayıp evrende küçük çocuklardık biz, gözlerinde yaşlar olan, bir parça kaybetmiş, bir parça sızılı… Kayıp ruhlardık. Ta ki, birbirimizi bulana dek…Sil gözünün yalnızlıklarını, o an fısılda duvara adımı…