Ne konuşuyor bu insanlarNe kadar uzak kelimeler anlamdanAynama bir yabancı sızmışBakıyor bana uzaktan
Kahverengi babet ayakkabılarının içinde ayaklarının yorgunlukluktan şişmiş ve ayak kemiklerinin ayakkabısının içinde sıkışmış olmasına rağmen hala İstanbul’ u doyana kadar gezmeyi düşünen güzel,hayatının baharındaki kız bu gece kendini yorgun hissediyordu.Dur bakalım…Ne kadar olmuştu sabah çıkıp akşam dönmelerin başlamasından bu yana.Tam 10 gün olmuş.Tatil denemezdi kızın yaptına. Eğleniyordu sadece. Çok yoruluyordu bunun yanı sıra. Başka yerlere de gidebilirdi, bir tatil köyünde bir süre dinlenebilirdi. Ama doğduğu büyüdüğü yerlere duyduğu özlem herşeyin önündeydi.Böyle tatilin tek bir sebebi olabilir. ÖZLEM! Şehrin kalabalığı,sürekli otobüstekilerin kavga edişleri,gürültü patırdı yormuştu genç kızı. 10. günün sonunda artık iflah olmaz bir bitkinlik hissediyordu. İnatçıydı.16 gün daha gezip tozacaktı, birgün herhangi bir yerde düşüp bayılsa bile(!) Sevdiklerini doya doya görecek, gitmediği yerleri gezecek, keşfetmediği mekanları keşfedecekti.Alışık değildi İstanbul’ un bu gürültüsüne,patırtısına.Burda büyümüştü ancak uzaklamıştı sonra.Sessizliği yaşıyordu birkaç senedir.Tatil amaçlı gelince şehir onu boğdu bir anda.Hoşuna gitse de kalabalığa karışıp, bunaltıcı sıcağı içine sindirmek, yorucu gelmişti. İlk uzaklaştığı zamanlarda deliler gibi özlediği İstanbul’ u artık o kadar da sevmediğini farketti.S.’ye bir gün bir araya geleceklerse eger Ege’ ye bir yerlere gitmelerinin süper olacağını söyledi, sahil kenarında küçücük bir evin ömür boyu mutluluk iksiri gibi birşey olacağını anlatıyordu arabayla trafiği yara yara giderlerken.Kızın söyledikleri sinek vızırtısı gibi gelmiş olacak ki, güldü, ” Nesi var İstanbul’un? Ben buradan başka bir yerde yaşayamam. ” dedi.Havaalanından eve gelene kadar taksiciyi analiz etmişti kız.Uzun süre uzak kalmanın böyle garip analizlere yol açacağını hiç düşünmemişti.O da neydi? Eve gelene kadar tek bir sinyal bile vermemişti taksici abi şerit değiştirirken. Resmen yara yara gidiyorlardı trafiği.İstem dışı olarak insanları analiz etmeye başlamıştı ondan sonraki günlerde de. Otobüsler dikkatini çekti ilk başta. Onca gencin hiç bir yaşlıya yer vermemeleri. ” Gençler gittikçe vicdansızlaşıyor. ” diye düşündü kız.Diğer yanı gençlerin açısından bakıyordu duruma.Onların işi de zordu. ÖSS denen sınavdan iyi puan elde edeceklerini umut ederek o dershaneden bu dershaneye koşup duruyorlardı. Hayat zor ve bunaltıcıydı İstanbul da. İnsanlar daha fazla sinirli daha nemrut.Bugün bir saatlik yorucu otobüs yolculuğunda oturduğu yerden gözüne ilişen yaşlı amca dikkatini çekmişti ülkesinin insanlarına özlem dolu kızın.Amca oturduğu yere uzaktaydı,yer veren kimse de yoktu. Hafifçe aralamıştı ayaklarını dengesini koruyabilmek için.Titreyen burşuk elleri sıkıca tutunmuştu herhangi bir koltuğun kenarına.Sesi duyulur mu diye teredütte kaldı genç kız.Birden ” Amca gel sen otur buraya. ” dedi tatlı bir sesle. Sesin geldiği yere baktı amca, şaşkın bir o kadar da asil bir tavırla.-Olmaz evladım, sakın kalkma otur sen.-Yok amca olur mu hiç?Kalkmaya yeltendi.Kalkacak ancak otobüsün içine iğne atsan düşmez. Birazcık yer açılması lazım. Bir yerlerden bir homurtu ” Ne vardı yer verecek? Hepimiz kıpırdamak zorunda kaldık. ” diyordu sanki.Sonunda amcayı oturttu yerine. Amcanın teşekkür manasındaki tatlı mı tatlı gülümseyişi o sıcakta ayakta durmayı umursanmayacak bir hale getirmişti birden. Kız da en tatlı gülümseyişiyle karşılık verdi.Gideceği yer için iki vasıta degiştirmesi gerekiyordu. Otobüsten inince dolmuş yerine metroyu tercih etti.İki durak sonra indiğinde gideceği yönü hesaplarken pamuk bir teyzeyi, elinde üç valiz sürüklene sürüklene diğer yöne gitmeye çaliışırken gördü. Çıkış tabelası, pamuk teyzenin gittiği yönün tam tersini gösterirken umursamadan yoluna devam edemezdi. Bir koşu soluğu teyzenin yanında aldı.-Teyze diğer taraftan çıkalım, burdan çıkılmıyor.Ver iki valizini. Ben sana yardım edeyim.Teyze gelen yardıma mutlu olmuş;-Yok evladım, bunlar çok ağır. Sen sadece birini al yeter bana.-Gideceğin yer yakın mı bari teyze?-Cevizlibağ’ a gideceğim güzel kızım.-Teyze keşke biri seni almaya gelseymiş. Nasıl gideceksin bu üç valizle.-Kimsem yok ki evladım. Azerbeycan’dan geldim. Bir yeğenim var, onun yanına gidiyorum. ” Gel al beni ” demeye çekindim.Metronun yukarısına çıktıklarında kız nerden bineceğini soruyor. Ama biraz yürümesi lazım teyzenin otobüse binebilmesi için. Kıyamıyor yalnız başına elinde üç valizle oraya kadar sürüklenmesine.-Teyze ben seni otobüse bindireyim o zaman. Yoksa içim rahat etmeyecek.Teyze minnettar bir ifadeyle yapılacak en güzel şeyi yapıyor. Dualar ediyor kıza.-Allah seni hiç darda komasın emi güzel yavrum. Allah tuttuğunu altın etsin. Allah sevdiklerine kavuştursun. Allah uzun ömürler versin sana.-Amin teyzeciğim.Mevsim rüzgarları ne zaman eserseO zaman hatırlarımÇocukluk rüyalarım,şeytan uçurtmalarımÖper beni annem yanaklarımdanGüzel bir rüyada sanki sevdiklerimHayattalarken halaAkşama doğru azalırsa yağmurKız kulesi ve adalarAh burda olsan çok güzel hala İstanbul’da sonbahar
……
yorumlar
Bu insanın hiç mi kötü tarafı olmaz ya? Ne kadar iyisin yoksa sen melek misin?:))
Büyükler küçüklere sevgisini göstermeyi, küçüklerin de büyüklerine saygı göstermeyi unutmaya başlaması… Buna etken olarak bir çok seçeneğin olması, otobüsler de ihtiyacı olanlara yer verilmemesi. Bir gün gelecek Allah ömür verirse bizler de ihtiyarlayacağız. Ne ekersen onu biçersin derler. Gelecek de ne bekliyor bizleri hepimiz göreceğiz. İstanbul güzel, şirin, harika, inanılmaz bir şehir. İstanbul kötü değil İstanbul’u bu hale getirenler siyasi, yönetim, belediye, ulaşım aş ve bizler yani insanlar bu şehri yok etmek için hepimiz el birliği vermiş kavga ediyoruz adeta.
Çok başarılı. Yazar duysusal yönünü bizimle buluşturmayı bir kere daha başarmış.
@acuistic her insanin kötü taraflari var:) bu aralar narsist oldugumu düsünüyorum.@necronamber Istanbul’un bence büyüleyici bir havasi var.Insani icine cekiyor.@Internet Cafee bana ortaokuldaki türkce derslerimi hatirlattin:)
İlkokulu bitirdin mi ki sen? Ben dörde gidiyorsun sanıyordum.
Yoksa bu yazıyı tenefüs arasında mı yazdın?
kız, ne güzel yazmışsın. çok hoşuma gitti.
:)sugarcanım benim, ne güzel bir yüreğin var senin yaaa…
tesekkür ederim arkadaslar.resucum sen ne tatlisin. melegim de cok tatli:)
bu yazi hafifin arizasina denk geldi:( yine yorumlar bir tuhaf
güzel yazmissin sugurcann sapppphooo diyorum.ben istanbulu özlemem …hep barcelonayi ve romayi özlerim…beni roma büyüler….mimarisine asigimdir….sehir icinde gezerken ..sehrin ruhu konusur gibidir…bende Romayi özlemek diyorum…..ROMA-AMOR.
sagol zez.yabanci ülkeler artik cekmiyor beni. sevmiyorum hic birini. hep soguk geliyor. yurdumu özlüyorum:( bir an önce dönmek istiyorum.
Herkesin büyülendiği bir şehir, ülke vardır. İstanbul Hatırası’ nı tavsiye ederim. İstanbul’ da yaşasanız da filmle, müzikleriyle yine büyülenirsiniz. Şuurcan eline sağlık, sonuna da yakmışım harlı harlı İstanbul’ da Sonbahar’ ı, güzel olmuş…
güzel bir anlatım ve unutulmaya başlanmış insanlık örnekleri…eline sağlık suguurcann.dünya değişiyor, insanlar değişiyor, duygular ve öncelikler de değişiyor…en az zararla atlatmaya çalışmak lazım…yaşadığın yeri sevmeye çalışmak…yoksa mutlu olunmuyor.istanbul güzel olmasına güzel de, ben bugün istanbulu hiç sevmiyorum…
yazını okumadım bunun cokda umursandıgını sanmıyorum 🙂 ama başlık hani sakın okumayın başlıklı bir yazı gibi insanda tıklama hissi uyandırıyorıstanbulu özlemek habugün cok erken bir saatte baktım ona canı hiç birsey yapmak istemiyor kimseye güzel görünme kaygısı yok şiirler şarkılar yazılmasını fılanda umursamıyor kendine dair bizim millete has bir şey galiba birilerini birşeylere benzetip durmak huyu kadına şarkıya sabaha akşama yola yurda benzetildi durdu garip İstanbulbırakalım ölsün artıkya mihrab ya minare : )
İstanbul bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmışBiraz kilo almışAğlamış yine, rimelleri akıyorsagol baslik icin yaptigin yorumun icin:)
ben yalnızca bir kez istanbulu sonbaharda yaşadım yanlış oldu yalnızca bir kez yaşadım sonbaharı geçen kış. oldu şimdi.ne kadar çok renk vardı sogukdu kışları severim ben kimbilir bir daha ne zaman sonbaharda istanbulda olurum.
istanbulda doğup büyüyen biri olarak vazgeçilmez bir yer olduğu kanaatindeyim.yazarın duygu yüklü ve kaybolan insanlık duygularını hedef alarak milleti galayana getirme çabasınıda yersiz buldum. hala gençler otobüslerde yaşlılara yer veriyor bu arada..yaşlı teyzeye yardım ve hayır dualarının ardından “ah burda olsan çok güzel hala istanbulda sonbahar” biraz alakasız kalmış sanki.
judass ben öyle birilerini galeyana getirme gibi bir düsüncem yoktu. öyle bir duygu aktardiysam peki sen öyle hissetmis ol.
sarkiya gelince ben cok severim teomani cogu sarkiyi da onun sarkilariyla bezemeyi cok severim. bazi arkadaslarin yazilarini da teoman sarkilarina bogarim.
babetli cicim:)ellerine sağlık…
bu yaz kafayi bozdum onlarla makaleci:)hepsini alasim geliyor bir cirpida… bence herkes giysin su topuklulari birakipcok sirin seyler
bende çemişgezeki özlemek adlı bir yazı yazacağım..
@suuguurccann;siteye yeni takılmaya başladığımı farketmiş olduğun kanaatindeyim o yüzden teoman şarkılarına boğduğun arkadaşlardan bihaberim 🙂
evet farkettim judass:)yazilari sarkiyla bezemeyi seviyorum bunu demek istedim.