YAVAŞLAYAN ÖLÜM
YAVAŞLAYAN ÖLÜM

İNSAN NASIL ÖLEBİLİR?“Uzun yaşamışsın derler bana, bilmezler seni uzun beklediğimi” diyen şair, Modern Türk edebiyatının yaşayan en büyük şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca bu hafta hayatını kaybetti.
İlkokul sıralarında şiirlerini okuyup, yıllar önce öldüğünü düşündüğüm şairlerden biri idi. Daha sonra büyüdüğümde öğrenmiştim hala yaşadığını.Şiirleri ile yaşadı, şiirleri ile var oldu. Bütün yaşamını şiire adamıştı. Şiirlerini de özellikle çocuklara.. “Çocuk severliğim şiir severliğime eşittir” diyordu hep.
Şiirlerinde çocukları en çok barındıran ozan O idi. Çocuklar gibi sevdi, çocuklar gibi yaşadı. Şiirinin en çok bu tadını sevmiştim…Kadıköy aşığı idi. Sevdiği Kent için diyordu ki; “Benim kentim güzellik sergisiydi; çirkin kadın, çirkin adam, çirkin çocuk yoktu. Ya da biz göremezdik.” Göremezdi çünkü O hayata ve insanlara hep güzel bakıyordu.
“Söyle sevda içinde türkümüzü” isimli şiirinde; “İnsan nasıl ölebilir, yaşamak bu kadar güzelken” diye soruyordu. Ancak her fani gibi ölüm O’nu da aldı götürdü.
1933 yılında yazdığı İlk şiirinin adı “Yavaşlayan Ölüm” dü. 1914 ‘ün Ağustos’unda merhaba demişti dünyaya. Ölüm ona 94 yıl sonra geldi:
Söyle sevda içinde türkümüzü,Aç bembeyaz bir yelkenNeden herkes güzel olmaz,Yaşamak bu kadar güzelken?İnsan, dallarla, bulutlarla bir,Ayrı maviliklerden geçmiştirİnsan nasıl ölebilir,Yaşamak bu kadar güzelken?