“İkinci intiharımdı.Önceki cesedimin üzerine düştüm.Hala o sevgilinin adı mırıldanıyordu dudaklarımda.

Kahvaltıya yasla başladım.Bir merdiven ta cebime kadar kıvrıla kıvrıla geliyordu.Annemi özlemiştim.

Gözlerim gönlümün kabarmasına dayanamadı.

Avazım çıktığı kadar dolabın içine seslendim: Nerdesin!.”

Alnım soğuk soğuk terliyordu.Yanımda yatan teslimiyetli eşime aşık değildim.Yine eksik bir rüyanın

hüznüyle yatağın ucuna çekildim.Işıklar caddelere dağıtılırken lambalardan, odamızın içine de sapsarı

sıçrıyordu.Uykunun beni kurtarmasını bekledim.Gözlerimi kapayıp uykuya pist açtım; inmedi, gelmedi.

Gelmedi, bu sokak lambasının dibinde sigara içen beklememe gelmedi.Duman işaretleriyle yalvardım,

hemde bir paketin tümünce.O beni evli bırakmıştı.O aklımda infilak edip gitmişti.O, gönlümde yakalanmadan

kaçıp, unutuş mezarına yatmamıştı.O bir iz bırakandı.

Lamba öfkeyle ışığını bikaç kez titretti.Gitmeliydim bu uykudaki şehrin huzurlu sessizliğinden.

Aklıma intihar geldi, ekmek üzerine sürülse ne iyi giderdi.Sokak köpekleri geçti.Sokak köpekleri geri

dönüp yine geçti.Sokak köpekleri geride kalmış bir uyuz iti beklemişlerdi.Ama beni, hemde hiç, görmediler,

görmezden geldiler.

Kibritçi kızın hayalini kurdum.Bu yaz gecesinde hiç üşümezdi.Ben bunun farkındaydım ve kimbilir yatakta

kalan eşim ne zaman bensizliği farkedecekti.İlgi istiyordum kibritçi kızdan.O ise sadece bir kibrit

satabilmek istiyordu.Aldım.Bir, iki, üç…İlgisini çekip beni dinlemesini sağlayacak kadar kibrit aldım.

Kibritçi kız hemen uzaklaştı.

Heryer sessiz.Ben ayaklarımı yere vuramıyorum.Acaba yataktaki sıcaklığım soğumuş mudur?.