Düşünüyorum, düşündüğümü belli etmiyorum. Hala herkeste, her ‘özel anım’da ‘o’nu düşünüyorum. ‘o’nu düşünüyorum. Sadece onu.Yemin ettim, sevgisizlikten öleceğimi bilsem, aramayacağım. Ölüme, ızdıraba razıyım. Aramak yok. O arasa, dönmek yok. Karar aldım. Sadık kaldım kararıma.Ama şunu isterdim: arasın, koşsun peşimden, hediyeler yollasın, yollarıma çıksın; ‘Bitemez!!!’ desin. İsyan etsin. Piskopatı oynasın, sorun değildi. Hala seviyor muyum? Seviyorum.Onca, ‘yapılmaması gereken şekilde davranış’tan sonra seviyor muyum? SEVİYORUM. Kabul. Dönmem lakin.Olmaz onunla. Anladım. Çabaladım. İkinci kez sevdi bu kadın dört yıl sonra, ‘Ağzının payını da aldı.’Kİm bu gözlerindeki yalancı parçasını dinleyip tatlı tatlı efkarlanıyorum hafiften bazen. Tatlıses’in yorumunu dinliyorum, millet varken kıro demesinler diye Deniz Seki…Pinhani, Gripin dinlersem; ağlarım, dinlemiyorum. Sezen dinleyecek kadar da düzelmiş/ unutmuş değilim.Severim tekrar, ikincisi olduysa… Ve elbet bu da bir tekamül sürecidir… Bir şeyi anlamam ve yeni bir anlayış geliştirmem için bana uygun birini göremiyorumdur…Komik olan birşey var, komik olduğu halde tekrarladığım: hergün msn’e bakıyorum. Belki kafasına dank etmişte, ‘Özledim, çok özledim.’ demiştir, mesaj atmiştır diye… Bazen defalarca bakıyorum, belki şimdi atmıştır diye..Bir de mesaj gelmediğini gördüğümde sinirleniyorum. Laf söylüyorum. Sonra sakin ol diyorum. Konuşuyorum kendimle ama yine de bakıyorum yine mesaj gelmiş mi diye… Hele başka birinden mesaj gelmişse, beni heveslendirdiği/ heyecanlandırdığı için daha çok hayal kırıklığına uğruyorum…Nasıl bu denli mücadele etmez diyorum, soruyorum, soruyorum. Sanki yanıtı bilmiyormuşum gibi… Böyle olmasaydı, ben onu bırakmazdım ki…İç geçiriyorum, başka bir işle ilgilenmeye çalışıyorum, kafamın/ gönlümün bir yanında kalarak…Unuttum’u oynuyorum. Unuttum’u oynuyor çünkü.Devam diyorum. O sessizse ben daha çok sessizim. Bunu o haketti diyorum.Sonra dönüyorum kendime, ‘Ama bunu ben haketmedim!’- ‘Hey, kendine gel. Bu haketme mevzusu değil. Öğrenilecekler vardı ve bu kadardı… Yola devam. Hayat devam ediyor. Senin zor anında yanında olmayan kişi iyi gününde de olmasın…’diyorum, diyorum…
yorumlar
en doğru tını iç tını, içimizi dinlemezsek dışarıdan gelen öyle çok boş tını var ki.sakin kafa ile oturup bir karar alıp, sonuna kadar arkasında durmak benim kendi tercihimdir.bir kere karar verir sonra yoluma devam ederim.
bu yeter işte.
çok açık yürekli birisin astral..çoğu kadın bunları kendine bile itiraf etmez…açık ve dürüstçe anlatmışsın eline sağlık
bence de…
ay bi tırnak işareti bolluğu hakim yazıya. okuyamadım ne yalan söyleyeyim. ki astralı sıkı takip ederim.
o kadar minik ki işaretler ben yakından bakınca zor gördüm..o kadar göze batmıyor bence…içeriği güzel bu daha önemli değilmi manson
mi ayrı.valla ben hasta insanım detaylara takılırım aha astralın siteye girdiğimden beri ilk okumadığım yazısı. keşke özel isim olmayan o kelimelere bolca virgül kondurmasaydı zaten onun tarzı var anlaşılıyo vurguları.ya da ben susayım. obsesyonda sınır yok.
değil mi:)) mi olacaktı manson..dil bilgisi dersini hiç sevmezdim ondandır..konuşma cümleleri tırnak içinde yazılırdı gibi bişey kalmış hafızamda doğrumudur? mudur ayrı mı:)
benim de çok iyi olduğum söylenemez ama ayrı bitişik olayı çok pis batıyor. gerçi bu aralar herşey batıyor ama.
amann boşver ayrı bitişik farketmez…anlıyormuyuz ona bakalım…bi incelesek neler çıkar kim bilir:))bende heryere nokta koyuyorum elim alışmış ne yapayım:)
nokta yine iyi sen sürekli gülücük koyuyorsun o da çok fena.
hiç işte:)en ünlü yazarların kitaplarında bile düzeltme bölümü var ama burada yok hem ne yani bu kadar abartmanın anlamı var mı?söyleyecek sözü olmayan bunlara sarıyor.
hiç işte:)en ünlü yazarların kitaplarında bile düzeltme bölümü var ama burada yok hem ne yani bu kadar abartmanın anlamı var mı?söyleyecek sözü olmayan bunlara sarıyor.
aylar önce yaptığım bir ahkamdan…Bilirim…Başını duvarlara vurası gelir insanın,ya da uçurumdan atlayası..Hatta elini içine daldırıvererek,kalbini bedenden söküp ayırasıSarhoşluktan en dibe vurarak,haykırara haykıra ağlayası…ANCAK;Herşeye rağmen sende bilmelisin ki,Yaşamda olumsuz gibi görünen bir çok deneyim, kişiyi olgunlaştırmada başrol oynar…Önemli olan, önyargılı olmadan yaşamaya devam etmektir…Gururun incinir, kendini aşağılanmış hissedersin, intikam almak istersin, ders vermek istersin.. Acıdığın için acıtmak, yok olmuş hissettiğin için, yok etme planları yaparsın…Şu anda bunları hissetmen çok doğal, ancak göreceksin ki geçen zamanla birlikte bu olumsuz duygularından eser kalmayacak, çünkü yaşam senin ayrılık acını umursamayacak bile ..Hele ki en dayanılmaz olduğunu düşündüğümüz ÖLÜM acısı bile gün be gün azalabiliyorken…
ölüm acısı azalıyor gibi görünür pusuda bekleyen bir acıdır oysa hiç ummadığın anda sarar seni.
ben güler yüzlü bir insanımdır manson…gülücük varsa neşeliyim demektir…teklike yok yani:)))
sarıleblebi bana mı dedin?
:))
içindeki bu ses cesur ama bir o kadar da, ‘ya herro, ya merro’cuymuş gibi geldi sanki, sanırsam..
olsun anladık nasıl olsa sorun değil:)
bu arada herkese hayırlı kandiller dilerim.
”aşk için ölmeliaşk o zaman aşk..”ölüme tek kişilik bir bilet..çift kişi alabilen varsa helal olsun.
aşk da sahip olma duygusunun kullandığı kuvvetli argümanlardan birisi, uğruna ölmeye değmez bence.Sahibi hissettiğin şeyi de yok olmasına izin vermek daha kötü..
ölmeye değmeyeceği konusunda aynı fikirdeyim.