-Bir fotoğraf var bende o gece çekildiğimiz, belki görmek istersin. Dakiklarca uzaklara dalmış gözlerin gülümseyip bana baktılar. Aslında şaşırmıştım bu tepkiye, fotoğrafı hatırladığını sanıyordum.-Yanımda bir saniye.-Acele etme, çok zaman var, burdayım artık.Cebimdeki bütün parayı içkiye harcadığım , şanslı rastlaşmalar yaşadığım gecelerin birinde tanımıştım onu. Devamının da geleceğini sanmıştım. Hiç tahmin edememiştim öbür gün ailesiyle apar topar taşınacaklarını.Bir kaç gün sonra ortak bir arkadaşımdan öğrenmiştim . Laf arasında çekine çekine onu sorunca aldığım cevap bir anda o anın benim için durmasına yetmişti. Aldatılmışlık hissi vardı üzerimde, nedeni o fotoğraf çekilirken bana bakması mıydı bilemedim.Fotoğrafı eline alınca bir müddet daha uzağa baktı. Sanki kendini güç bir şeye hazırlıormuş gibiydi. Dönüp fotoğrafa bakınca gülümsedi.-Bu fotoğrafı o gece görseydim, gidemezdim.Gülümsedim, gülümsedi.Fotoğraf çekilirken kalabalıktık. Ben çoğunu tanımadığım için kenardan onların poz vermelerini izlyordum. Bana bakıp gelsene dediğinde gülümseyerek gittim. Elini omzuma attı,omzumu hissetmemiştim sanki uyuşmuştu.
Fotoğrafı çekecek olan garson bir türlü becerememişti. Herkes bir ağızdan şuraya bas filan diyordu. O sırada hapşurdum. Peynir demen gerekiyordu dedi. Yüzüne bakıp kahkaha attım. O da kocaman gölümsedi bana. Yüzüm yüzüne değecek kadar yakındı. Garson çekiyorum dediğinde hala birbirimize bakıyorduk. Flaşla birlikte kendimize geldik.-Çok yaşa.-Hep beraber.Sonrasında yüzümüzde o kocaman gülümsemeyle yürümüştük. Hava seri, sokaklar sakin, biz kalabalıktık ama her an göz göze gelebiliyorduk. O sokaklar hiç bitmesin istemiştim. Her şey böyle çok iyiydi.-İki çay daha.-Tamam, hemen abi.Neşeli garson boş bardaklarımızı toplayıp götürdü. Masada sadece o fotoğraf ve iki tane yuvarlak, çay bardaklarının ıslaklığı vardı.-Buyrun çaylarınız.-Sağol bir şey rica etsem.-Tabi abi söyle.-Bizim fotoğrafımızı çeker misin makinamı versem.-Tamamdır abi nereye basıyoruz.-Şuraya bas, bekle biraz.Şaşırmıştım. Birden elimi ayağımı koyacak yer bulamamıştım. O ise elini omzuma koydu yine. Ağır ağır hareket ediyordu. Yüzünü bana dönmüş gözlerimin içine bakıyordu, bende yüzümü ona çevirdim. Yüzü yüzüme değecek gibiydi.-Çekiyorum,peynir deyin.Gülümsedi, gülümsedim, flaş patladı…