bildirgec.org

sandyclaws

11 yıl önce üye olmuş, 9 yazı yazmış. 9 yorum yazmış.

gitmek fiili

sandyclaws | 05 May 2009 13:11

Gitmekti tek niyetim… Hep hayal ettiğim, filmlerde gördüğüm gibi. Birine kızıp ya da kimsem kalmadığında o büyük kırmızı bavuluma hızlı hızlı elime geçen ilk kıyafetlerimi koyup gitmek…

Bir yandan da birilerine bağırmak, belki artık hiç dönmeyeceğimi söylemek. Her zaman düşündüğüm o bırakıp gittiğim insanları şimdi hiç düşünmemek. Nasıl olsa yine dönüp gelecek diyen insanlara sadece gülümseyerek çekip gitmek.

Niye gitmek diye soranlara bilmiyorum desem bile içten içe her şeyin yoluna gireceğini ümit ederek gitmek. Sadece gitmek istemek ne olacağını düşünmek istemeden…

Yol

sandyclaws | 05 January 2009 12:16

Dedi: Al benim ceketimi giy, üşüme.
Giydim bana büyük olan ceketini. Kokusu sinmiş üstüne, şimdi ben de öyle kokuyordum. Elimi cebime attım sonra.
Dedim: Cebinde bir şey var.
Dedi: Papatya koparmıştım, gidince veririz Peter’e, sevinir.
Dedim: Geçerken Beter’e de uğrar mıyız, özlemiştir bizi.
Dedi: Al bu portakallı bisküviyi, bunu da ona veririz.
Dedim: Bir tane yesem olur mu, sadece bir tane?
Güldü, bir tane benim elime tutuşturdu, bir tanesini de hemencecik ağzına atıverdi.
Dedim: Hep yanımda kal böyle, papatyalar cebimizde, ceketin üstümde..
Dedi: Sende… Hep süper kahramanlarımıza gidelim seninle, dönüş yolunu bulamasak bile..
Dedim: Bisküvi kırıntılarını bırakırız yola öyle buluruz yolumuzu, olmaz mı?
Gülümsedi yine.
Dedi: Olur tamam, hadi o zaman tut elimden ,yolumuz daha çok uzun…
Dedim: Tuttum yol arkadaşım. Gidelim…

Dağ çileği tadında…

sandyclaws | 18 December 2008 09:48

Nasıl anlatacaktı kendisini ona? Ne demeliydi tam olarak? Hangi süper kahraman ilgilenirdi bununla? Bilemedi. Dağ çileklerini yerlerken cesaret gelmişti birden. Hep ona kurduğu hayali diyalogları bir anda söylemek istedi kız oracıkta. Kendini güçsüz hissetti. Halbuki dağ çileği satan amca dememiş miydi bunlar kuvvet yapar diye.

Bankta yanyana oturmuş gelip geçenlere bakıyorlardı. O gün ikiside pek konuşmuyordu. Erkek çilek poşetini banka koyup birden ayağa kalktı.

-Gel benimle, dedi.

Elinden tuttu kızın, ilerdeki 1ytl atıp oyuncak yakalamaya çalışan makinanın önüne götürdi koşarak. Cebinde bozuk para arıyordu, buldu sonunda makinaya attı. Hızlı bir şekilde kolu hareket ettiriyordu, metal kıskaçın yerini ayarladıktan sonra ordaki düğmeye bastı ama oyuncağı alamadı.Bir daha denedi, yine hızlıca bozuk para çıkardı, düğmeye bastı, yine almayı beceremedi.Birkaç kez daha böyle denedi. Kız hiçbir şey demiyordu, öylece onu izliyordu, hangi oyuncağı almaya çalıştığına bakıyordu. Sonunda oyuncağı aldı erkek. Kucağında kalpler olan küçük bir köpek peluştu. Oyuncağı makinadan alınca yine kızın elinden tutarak onu bu sefer sakız makinasının önüne götürdü, peluşu kızın eline bıraktı.

İyiki varsın…

sandyclaws | 17 December 2008 08:51

Kuvvetli bir rüzgar elindeki su faturasını uçurunca uykudan uyandı yaşlı balıkçı.Hemen sandalyesinden kalktı faturayı yakaladı.Faturadaki tutar yine komikti.Gerçi yalnız biri için normaldi.Hava kapanmıştı.Yağmur yağacak diye düşündü.Hemen sandalyesini katlayıp içeri girdi.Gök gürüldemeye başlamıştı.

Yağmuru seviyordu.Kendisinin eski oda dediği odaya geldi.Bu sefer bu odanın penceresinden izleyecekti yağmuru.Eski anılarıyla beraber.O odada çocukluğundan kalma oyuncakları,biriktirdiği kartları,defterleri vardı.O oda geçmişinde hatırlamak istediği tek şeydi.O bunları düşünürken yağmur çiselemeye başlamıştı.Katladığı sandalyesini açıp pencerenin önüne oturdu,perdeyi sonuna kadar açtı.

Hoşgeldin..

sandyclaws | 03 October 2008 15:01

-Bir fotoğraf var bende o gece çekildiğimiz, belki görmek istersin. Dakiklarca uzaklara dalmış gözlerin gülümseyip bana baktılar. Aslında şaşırmıştım bu tepkiye, fotoğrafı hatırladığını sanıyordum.

-Yanımda bir saniye.

-Acele etme, çok zaman var, burdayım artık.

Cebimdeki bütün parayı içkiye harcadığım , şanslı rastlaşmalar yaşadığım gecelerin birinde tanımıştım onu. Devamının da geleceğini sanmıştım. Hiç tahmin edememiştim öbür gün ailesiyle apar topar taşınacaklarını.

Bir kaç gün sonra ortak bir arkadaşımdan öğrenmiştim . Laf arasında çekine çekine onu sorunca aldığım cevap bir anda o anın benim için durmasına yetmişti. Aldatılmışlık hissi vardı üzerimde, nedeni o fotoğraf çekilirken bana bakması mıydı bilemedim.

Karpuz tadında her şey

sandyclaws | 08 September 2008 10:05

Var olmayan bir şeyi hissetmek garip şeymiş dedi kendi kendine uykudan uyanınca. Yatakta doğrulmuş öylece boşluğa dikmişti gözlerini. Bir an önce bütün rüyasını gözden geçirip her ayrıntısını unutmamak istiyordu. Bunu yaparken kocaman bir gülümseme vardı yüzünde.

Çok zaman olmuştu böyle rüyalar görmeyeli. Aslında onu en çok düşündüren , sadece fotoğraflardan tanıdığı bir insanın nasıl olurda her halini görmesi ve onu hissetmesiydi. Bilemedi. Zaten bilecek bir şey de yoktu ortada rüyaydı işte.

dünya dönüyor ezelden eğri

sandyclaws | 05 September 2008 13:51

Son 7 gün:Artık her şeyin sonuna geldiğini biliyordu. Başını ellerinin arasına almış düşünüyordu. Yapılacak bir şey yoktu. Bir suç işlemişti ve cezasını çekecekti. Sonu ne kadar kötü olsa da bir kaçışı olmadığını biliyordu. Bir an nasıl geldim ben bu duruma diye düşündü. Sanki aklını yitirmişti, sanki hep ordaydı başka yer hatırlayamıyordu. Şu hayatta yaşaması gereken ne varsa yaşamıştı, tek bir şey hariç, ölmek. İdam edilecekti. Daha farklı bir hayatı olsun isterdi, ama olmadı. Bunları düşünmeyi bırakmasını tembihledi kendi kendine ve rahatsız tahta yatağına yattı.

Son 1 gün:Bugün herkes ona iyi davrandı. Gardiyanlarla konuştu. Uzun zamandan beri sigara içmemişti,içti. O sigara o güne kadar içtiği sigaraların en iyisiydi. Gardiyanlara teşekkür etti ve yine yatağına girdi.

Son yarım saat:Az kalmıştı. Gardiyanlar ona giyinmesini söylediler. Giyindi, yatağına oturdu. Bu hayatta yapabilecek son bir şeyi olmalıydı, öyle bir yerde bile. Vardı son bir şey. Hayal kurabilirdi. Şu anda zaten tek sahibi olduğu şey anıları ve hayalleriydi.

bir varmış bir yok olmuş

sandyclaws | 02 September 2008 17:45

O’nu o kadar özlemiş ki özlemek nedir bilememiş. Hatırlayamamış birçok şeyi, kendini suçlamış hep.Fotoğraflara bakıp hatırlasana aptal diye kafasına vurmuş. Öldü dediklerinde ağlayamamış, ölmek ne demek düşünmüş. Nasıl bilsin ki küçükmüş.

Ambulansa ilk o gün binmiş, bakınmış çevresine ellerinde hemencecik tutuşturulan O’nun kocaman ayakkabıları. Onları bırakıp O’nun ellerini tutmak istemiş ama eli yokmuş ki o an farketmiş. Yol bitmek bilmemiş sanki, sonra da ardına kapanan kapılar,koşuşturmalar. Kalmış elindeki ayakkabılarla. Bilememiş ne yapsın.

masalmış

sandyclaws | 02 September 2008 16:47

Sanmış hep…Yalan söylemenin burun uzatacağını sanmış Pinokya’dan; tahtadanda olsa herkesin hissedebileceğini de.. Alice gibi Harikalar Diyarında sanmış kendini ve her yerin öyle renkli olacağını.. Peter Pan bir gün penceresinden içeri girmese bile uçabileceğini sanmış ve hiç büyümeyeceğini.. Hanse ve Gratel gibi ekmek ufalayarak eve dönüş yolunu bulabileceğini sanmış birde şekerlerin her zaman çok tatlı olduğunu.. Nasıl biri Külkedisi’nin ayakkabısından buluyorsa onu, öyle olur sanmış, bir gün onu da bulurlar sanmış.Sanmış hep…