Bırakmalısın artık O’nu! Bırak incinsin biraz… Canı acısın. Direnmeyi ancak böyle öğrenebilir çünkü.Her zaman yanında olamazsın O’nun. Ne kadar uğraşsan da bir gün sen olmadan da var olmaktan alıkoyamazsın.Bak O’na, mutlu mu şimdi? Güvenli bir yerde olması gülümsemesine yetiyor mu? Yaşıtlarının kahkahaları balkona kadar geliyor. Hayat koca bir şaka sanki. Onlar da durmadan gülüyorlar ona.Kendisiyse aynı hayata çok başka bir yerden bakıyor. Bu balkonda otururken o kadar uzak ki her şey!Sense O’na bakıyorsun. Güvende olduğunu söylüyorsun kendine ve için rahat tekrar işine dönerken O’nun feryadını duymuyorsun bile. Hiçbir kulağın duyamayacağı kadar derinlerden geliyor sesi. Kendini ifade etmek için her yolu kullanıyor: Küskün bir bakış oluyor, sıkı sıkı kenetli dudaklar… En küçük bir hayat belirtisi olmayan, kaskatı bir beden…Eğer O’nu gerçekten duysan, hemen koşarsın yanına. “Hadi kalk!” dersin. “Hayat çağırıyor seni.” Kapıyı ardına kadar açarsın sonra… İtersin arkasından dışarı. “Anne, ne yapıyorsun?!” demesine fırsat vermeden kaparsın kapıyı hemen. O’nu bir başına bırakırsın, kapının dışında.
yorumlar
zor bir karar tabii. insan neyin doğru biliyor ama özellikle İstanbul gibi büyük bir şehirse, güvenemiyor bir türlü.
Bu devirde insanlara güven duymak çok zor. Çocuğunun kendine güvenli, güçlü biri olması için O’nu tek başına bırakman gerektiğini bilsen de, dışarının korkunçluğu bunu yapmanı engelleyebiliyor. Güçlü olsun diye O’nu kurtlara yem etmek istemiyorsun. Çünkü dışarısı dört gözle gençleri kapmaya, toyluklarından ve heyecan arayışlarından yararlanmaya çalışan kurtlarla dolu…
Teveccühünüz..
Kaç yıl İstanbul da yaşadık, okuduk, barlara gittik, bir kişi de demedi ki ”gel seni kaçırayım”, hangi dünya bu dünya anlayamıyorum..Sen doğruysan düzgünsen, arkadaş çevren iyi ise, pusuda bekleyenler sana yaklaşamaz..Bir anne çocuğun arkadaş çevresiyle ilgilenmeli, tanışmalı, daha fazla da bunaltmamalı..
Her gazozu içmeyiniz..
Pbk, uyuşturucu kullanımının ilköğretim yaşlarına indiği, okul önlerinde küçücük çocuklara içine hap katılmış simitler verildiği bir ülkeden söz ediyorum ben. Sen farklı bir yerde yaşıyor olabilirsin. Ama benim sözünü ettiğim yerde hiç de senin kast ettiğin gibi günlük güneşlik değil dünya.
Çok karamsar yazılar, hiçbiri, pozitife yönelik değil..Çocuklar iyiyi kötüyü öğrenmeli, hepsi bu..Orası neresi bilmiyorum Mavilik ama korkarak yaşanan hayattan hayır gelmez..Kurtlar kapıda bekler, kırmızı başlıklı kız içeride, babaanne ölsün mü açlıktan, kurt mu olsun yoksa..Bu mudur yani..
Ayrıca ben yazıda, dışarısı ne kadar tehlikelerle dolu olursa olsun, çocuklarımızı bir dereceye kadar özgür bırakmak zorunda olduğumuzu anlatıyorum. Yoksa çocuklarımız, yazıda anlattığım o genç kız gibi hayata küsebilirler. Güvende olmak mutlu olmaya yetmiyor çünkü.
”mavilikler DİYOR Kİ, (17 Eylül 2010 12:37)O’nu tek başına bırakman gerektiğini bilsen de, dışarının korkunçluğu bunu yapmanı engelleyebiliyor. Güçlü olsun diye O’nu kurtlara yem etmek istemiyorsun. Çünkü dışarısı dört gözle gençleri kapmaya, toyluklarından ve heyecan arayışlarından yararlanmaya çalışan kurtlarla dolu…”Yüksek hayallerin olsun, bir yönün olsun, herzaman çıktığın aileden bir gömlek üstün ol ki, dünyaya gelmenin bir amacı olsun..Böylelerine annekızları diyorum ben..-Çayım da var, sıcak poğaça da yaptım, oturmaya beklerim, Cavide teyze..-Bizim kız niye evlenemiyor hala, Cavide..
Bence sen çok şanslısın Pbk. Dışarının kötülüklerinden hep uzakta kalmışsın. Ama herkes uzak kalamıyor maalesef.
Ben hep dışarıdaydım Mavilik, hiç içerde olmadım..
Dışarıda değilsin demedim Pbk. Dışarıda olduğun halde, dışarının kötülüklerinden bir şekilde uzak kalabilmişsin demek istedim. Bu da çok büyük bir şans bence.
Arkadaşlarını seçmeyi öğreteceksin bir kız çocuğuna, gittiği yerleri seçmeyi öğreteceksin..Hayal kurmasına ve ulaşmasına yardımcı olacaksın..Daha konuşmaya ilk başladığında, fikrini soracaksın, üzerine bir elbise giydirirken, seçeneklerini görmesini sağlayacaksın..Seçeneği yok ise, bir anne olarak üretmeye çalışacaksın..Bu da senin görevin..
Pbk, sen yazıya değil, benim yorumlarıma kızıyorsun. Çünkü yazıda tam olarak seninle aynı görüşü savunuyorum.
Ben senin korkulu yaşamana kızıyorum, sadece bu..Hayat bu kadar imkansızlıklarla dolu değil..Bu kadar olumsuz değil..Dolu tarafı da var bardağın..O nu gör işte..
Dolu yanı görüyorum görmesine Pbk. Ama bu, boş yanı görmezden gelmem anlamına da gelmiyor. O boş yan birsürü insanın hayatını karartıyor çünkü. Tabii bu yüzden her şeyden korkar hale gelmemeli, kendi korkularımızı çocuklarımıza aşılamamalıyız. Eğer anne olsaydım ister istemez aşılayacaktım bu olumsuz duygularımı. Anne olmadığım için böyle bir tehlike yok neyse ki.
Çok sıkıcısın Mavilik, güvensiz bir karaktersin, erkek olsam bir dakika yanında durmam, ama bayan olduğum için anlıyorum yapını..Kır zincirlerini, at korkularını, hesap sor, istemiyorum de, istiyorum de..Çay demleyen kız modelinden çık artık, sadece hayatı demle, dene, yanıl, terket terkedil, yalan söyle, dürüst ol, kırlen, temizlen..Kendini tanı, tanırken acıt kendini, ağla..Sonra güleceksin..Şimdiden özür dilerim..:)
ve kendine bir içki al..
buradan kadınların sıkıcı olduğu sonucunu mu çıkarıyoruz?
Güvensiz, her an erkekten kötülük bekleyen, her daim aldatılacağını düşünen bir kadın karakteri sözkonusu..Bence çok sıkıcı..
güvensiz olan, evet, kaçırır. sıkar, boğar. kendisine güveni ve saygısı olmayan ilişkide kaybeden olmaya çabalayandır. ama bunun kadınsı bir özellik olduğu gibi bir ifade sezinledim.
konuyu erkeklere güvenmeyen kadınlara indirgemek de nereden çıktı? mavilikler’in ilk anlatmak istediği bu değildi.
Kadınsı bir özellik evet işte o yüzden anladım..Ama Yanlışşşş..
Süper Hero, güvenli bir kadın aldatılmaktan neden korksun, hem aldatılırsa da, aldatılmış olacak, bu dünyanın sonu mu..Bu yazısında Mavilik bir ileriye daha taşımış olayı, erkeklerin kurt gibi kapıda beklediklerini falan yazmış..Korkular büyüyor..Sürekli korkulu gözlerle bakan bir kadın, aldatılmaya çabalar, Anthro, doğru demiş..
Ben o şekilde yorumlamadım pbk. Her zaman karşımıza çıkabilecek olan pisliklerden, dolandırıcılardan, uyuşturucu tacirlerinden falan bahsediyor diye düşündüm.
Hiç seni sokakta çevirip uyuşturucu satmaya çalışan birine rastladın mı hayatında, aldın mı hiç..Arkadaşlarını kullananlardan seçtin mi..
yazıyı okumamıştım doğrusu. şimdi okudum.sen pesimizmden hoşlanmıyorsun, optimist pillibebek.
Positif düşün herşey pozitif olsun..
güzel gören güzel düşünür.güzel düşünen hayatından lezzet alır.
nerede durduğuna göre değişir pbk. istanbul’un belirli sokaklarında beş dakika dolaşırsan “abi bir şey lazım mı?” diyen satıcılar hemen yanına gelir.bir gün bir taksiye bindim. taksici “yolumuzun üstünde, şurada iki dakika durabilir miyiz? bir emanet vardı da, onu almam lazım.” dedi. kabul ettim. herif gözümün önünde, gündüz vakti esrar satın aldı.daha da bir sürü şey sayabilirim, pbk.anthro’ya katılıyorum, gerçekten de karamsar hiçbir yazıdan hazzetmiyorsun pbk.
Ey “kavurucu ateşim” akla beni, yak kirlerimi. Ey yangınım, sen başkalarına sakla serinliğini, küle çevir bedenimi, benliğimi.Karagözle hacivat..
Herşey bir yana gerçekten hayatı tam anlamıyla yaşamış olan anlayabilir yazdıklarını (uzak kalanlar yada uzak kalmayanlar dışında). Gerçekten harika aktarmışsın.
Çok teşekkürler…