Bırakmalısın artık O’nu! Bırak incinsin biraz… Canı acısın. Direnmeyi ancak böyle öğrenebilir çünkü.Her zaman yanında olamazsın O’nun. Ne kadar uğraşsan da bir gün sen olmadan da var olmaktan alıkoyamazsın.Bak O’na, mutlu mu şimdi? Güvenli bir yerde olması gülümsemesine yetiyor mu? Yaşıtlarının kahkahaları balkona kadar geliyor. Hayat koca bir şaka sanki. Onlar da durmadan gülüyorlar ona.Kendisiyse aynı hayata çok başka bir yerden bakıyor. Bu balkonda otururken o kadar uzak ki her şey!Sense O’na bakıyorsun. Güvende olduğunu söylüyorsun kendine ve için rahat tekrar işine dönerken O’nun feryadını duymuyorsun bile. Hiçbir kulağın duyamayacağı kadar derinlerden geliyor sesi. Kendini ifade etmek için her yolu kullanıyor: Küskün bir bakış oluyor, sıkı sıkı kenetli dudaklar… En küçük bir hayat belirtisi olmayan, kaskatı bir beden…Eğer O’nu gerçekten duysan, hemen koşarsın yanına. “Hadi kalk!” dersin. “Hayat çağırıyor seni.” Kapıyı ardına kadar açarsın sonra… İtersin arkasından dışarı. “Anne, ne yapıyorsun?!” demesine fırsat vermeden kaparsın kapıyı hemen. O’nu bir başına bırakırsın, kapının dışında.