Ördek adamlar Dünya’yı çok eski çağlarda başarılı bir şekilde istila etmiş, sömürgeleştirmişti. Dünya, aslında ördek adamlar için çok uzak bir yerdi; ama gezegenimizin sahip olduğu maden yatakları bu kadar büyük mesafeleri göze aldıracak kadar değerliydi.Ördek adamlar, gezegenimizdeki değerli madenlere hayatlarını sürdürmek için ihtiyaç duyuyordu. İşin aslı, bu madenlerin değerli sayılması, hatta madenden bile sayılması, o çağlarda yaşayan insanların yanlış anlamasından kaynaklanıyordu tamamen. Altın, elmas vs. gibi kendi yaşamlarını sürdürmeleri açısından hiçbir işlevi olmayan bu madenleri matah bir şey zannetmişler, ördek adamlar gezegenimizi terk ettikten on binlerce yıl sonra bile bunların peşinden koşmaya devam etmişlerdi.Söz konusu madenlerin ördek adamlar için hayati önem taşıdığı bilinse de, bunları tam olarak ne için kullandıkları henüz bilinmemektedir.Başlarda son derece başarılı geçen istila ve sömürme süreci zaman içinde yozlaşmaya başlamış, ördek adamların kendi iç çekişmeleri ve merkezden son derece uzak olmalarından dolayı yeterli lojistik destek alamamaları yüzünden, onlar açısından üzücü bir şekilde bitmişti. Bugün bile, o dönemlere dair yapılan filmler ördek adamlar arasında en çok satanlar arasındadır.Ördek adamlar Dünya’ya ikinci kez, bu sefer çok daha farklı bir stratejiyle miladi takvime göre 1900’lü yılların sonlarına doğru saldırdı. İlk seferde yaptıkları hatalardan ders alarak, bu sefer önce altyapı çalışmalarını tamamlamaya karar vermişlerdi: Bütün vücutlarını suni bir deriyle kapatarak insan kılığına girdiler, aramıza karıştılar; ve bütün altyapı çalışmalarının tamamlandığından emin olmadan ortaya çıkmadılar.Ördek adamların bu girişimi de onlar açısından son derece üzücü bitti. Bu kadar ağır bir yenilginin travmasını atlatamadıkları için onlar bunun filmini çekmedi henüz. Ancak Dünyalılar, muhteşem zaferlerini onurlandıran bir belgesel çekti.Bu belgesel, olayları gerçeğe mümkün olduğunca sadık kalarak göstermeye gayret etse de, bazı noktalar daha etkileyici olması açısından biraz değiştirilmişti. Örneğin, ördek başlı bu uzaylıların pek de korkutucu olmadığını düşünerek, onları tatlı niyetine kuş, fare falan yiyen kertenkele adamlar olarak tasvir etmişlerdi.Evren çok büyüktür. İçinde elbette ki tatlı niyetine kuş, fare falan yiyen kertenkele adamlar olduğu gibi, tatlı niyetine kuş, fare falan yiyen kertenkele adamları ordövr niyetine yiyen dinozor adamlar bile bulunur. Ama onlar, bunlar değildi.Ördek adamlar bu sefer arayı hiç açmadan üçüncü bir stratejiyle üçüncü bir saldırıya daha geçti. Bu sefer, Dünya’dan insanları kaçırarak bir süre merkezde alıkoyuyor, burada bu insanların beyinlerini yıkayarak kendileri adına çalışan ajanlara dönüştürüyorlardı. Ördek adamlar en çok, bu üçüncü stratejileriyle gurur duyuyordu.Ancak, hiç beklenmedik bir şey oldu. Bu da, ördek adamlar için başka bir hüsrana yol açtı.Dünya yok oldu. Kesin tarih tam olarak bilinmese de, miladi takvime göre 2000’lü yılların başları, özellikle de 2005 – 2015 yılları arasında olduğunu tahmin ediyoruz.Everen sadece çok büyük değil, ayrıca son derece de tuhaf bir yerdir. Dünya yok olduktan sonra yerine yenisi kondu. Ortadan kalkmasına sebep olan şey her neyse, kaset biraz başa alınıp, sanki o sebep hiç yaşanmamış gibi her şeyin eskiden olduğu gibi devam etmesi sağlandı.Dünya’nın yok olduğunu ve hemen ardından biraz başa sararak aynısının tekrar yerine konduğunu fark edemeyen ördek adamlar, kaçırmış oldukları insanları görevlerini yerine getirmeleri için tekrar Dünya’ya yerleştirdikten sonra takip etmeye çalışırken, yanlışlıkla yeniden yerine konmuşları izlemeye alınca, ajanları zannettikleri insanların gayet normal bir şekilde işlerine güçlerine baktığını görerek şaşırdılar, çok üzüldüler ve büyük bir hüsran içinde geldikleri gibi gittiler.Bir kasedi başa alıp tekrar oynatmaya başladığınızda önceden ne oluyorsa yine aynı şeyler olmaya devam eder. Tekrar tekrar aynı şeyleri yapıp da farklı sonuçlar beklemekse delilik tarifine girer. Bu yüzden, kasedi başa sarılmış Dünya’nın tekrar yok olmasını engellemek için küçük bir müdahale gerekmişti.Bazı şeyler silinmiş, bazı şeyler eklenmiş, bunu yapmak için de yeniden yaratılmış Dünya üzerinde muazzam algı değişim programıuygulanmıştı. Böylece herkesin fikri, dünya görüşü, hayata bakış açısı azıcık olsun değişmiş; Dünya, kendi sonunu hazırlayan kaderden kurtulmuştu. Genel kabul eden teoriye göre, ördek adamların ikinci istilasına dair bir belgesel olmasına rağmen bu istilanın izlerinin birkaç önemsiz ayrıntı dışında bulunamamış olmasının sebebi de buydu.
Bu kadar muazzam bir müdahalenin bazı yan etkileri vardı.Muazzam Algı Değişim Programıişlevini yerine getirip kapandıktan sonra bile geride bıraktığı enerji uzun süre, uygulandığı dünya üzerinde kalıyordu. Bu da, uygun teknoloji kullanıldığı takdirde mikro seviyede algı değişim projeksiyonu yaratılmasına olanak veriyordu.
İşte o gün evden dışarı çıkarken bu algı değişim projeksiyonuna maruz kalmıştım. Çünkü bazı güçler o gün işe gitmemi istemiyordu. Ben, bizim şirkette olan her şeyi bilirim. Müdür Macun Bey de benim her şeyi bildiğimi bilir. O gün, şirkette eskiden kullanılan bir kemanın, özellikle de kemanın yayının nereye gittiği araştırılacaktı. Macun Bey, kemana ne olduğunu bildiğimi biliyordu. Sorulduğu takdirde asla yalan söylemeden gerçekleri olduğu gibi anlatacağımı da biliyordu. Bu yüzden, o gün işe gitmemi engellemek istiyordu. Şirkette olan biten her şeyi bildiğim gibi, Macun Bey’in mikro algı değişim projeksiyonunu üzerimde deneyeceğini de biliyordum.Sokak kapısından dışarı adımımı attım. Önce, her şey aynıydı. Sonra, her şey birden değişti. Ancak, karşımda şimdi gördüğüm yeni dünya o kadar gerçekti ki, daha demin içinde yaşadığım asıl dünyayı çoktan unutmuş, sanki her şey eskiden beri hep şimdi gördüğüm gibiymiş gibi hissetmeye başlamıştım. Algı değişim programı böyle bir şeydi. Gördüğünüz bütün dünyayı değiştirir, gerçeğin bu olduğunu zannetmenize sebep olurdu.Neyse ki, başıma bunların geleceğini bildiğim için önlemimi almıştım. Kravatımı çözdüm, gözüme bağladım. Önceki geceden yolları çalışmıştım. İnsanlar bana tuhaf tuhaf bakacaktı belki; ama beni yemeye gelen zombileri görmektense beni deli zanneden insanları görmemeyi tercih ederdim.Zaten fazla gitmeme gerek olacağını zannetmiyordum. Algı değişim projeksiyonu çok pahalı bir sistemdi. Beni sonsuza kadar geçici algı içinde tutamazlardı. Hatta, beş dakikadan fazla tutabileceklerini bile sanmıyordum.Yürümeye başladım. “Beyin! Beyin!” ve “Manyak mıdır nedir?” lafları birbirine karışıyordu. Hiçbirine aldırmadan, önceki geceden her bir adımını ezberlediğim yolda yürüdüm. Tehlikeler beni yıldıramazdı. İşe gidecektim. Macun Bey’i severdim aslında; ama sordukları takdirde kemanın yayına ne olduğunu söyleyecektim.”Bunu neden yapıyorsun?” diye sordu bana. Bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledi. Geri dönebileceğimi söyledi. Yapamayacağımı söyledim. Geri dönemezdim. Sırf önümde bir engel var diye her zaman yaptığım şeyi yapmaktan vazgeçersem kendime kendim diyemeyeceğimi söyledim. Beni çok iyi anladı. Ben de onu… İkimiz de birbirimize saygı duyuyorduk; ama ikimiz de o gün ne yapmamız gerekiyorsa onu yaptık.