– şimdi de 23 numerolu koltukta yolculuk eden sayın misafirimiz için ibrahim tatlıses söylüyor “mavi tren”. iyi yolculuklar keyifli dakikalar.

– baba bu benim ben, 23 numerolu yolcu koltuğunda oturan benim; ibrahim tatlıses benim için söylüyor baba.

– oğlum o sadece önceden hazırlanmış bir teyp kaseti.

– hadi be!

şehirlerarası yolculuklarda hep otobüslerin 3 – 4 numerolu koltuklarında oturmaktan hoşlanmışımdır. yolculuk ederken kabak gibi görünsün istemişimdir yol, tarlalar, kesik kesik beyaz çizgiler, sollayan sollanan araçlar. hep daha bir çabuk geçmiştir bana göre bu sultan koltuklarında zaman aval aval bakıp durururken çevreme. Ama gelin görün ki şehir içinde otobüslerin hep arka tarafına doğru yönelir ve en arka köşe koltuğa kuruluveririm, hakim düşüncede otobüse binen herkesi görebilmek ve yer verme sorunsalından bir nebze kurtulabilmektir, burada gerçekten ayakta durmanın bir sorun olmadığını belirtmeliyim sadece yer verip vermeme durumundaki kararsızlığı yaşamak hoşuma gitmiyor, bir de oturmuşken ayağa kalkmak.

Ne kadar çabuk evrim geçirdi otobüsler, ben en çok mercedes marka otobüslerle yolculuklar yaptığımı hatırlıyorum, ama düşündükçe amma çok model ve çeşit otobüse binmişim be, kısa bir göz atış: kamil koç otobüsleri(76 dan sonrasını hatırlarım herhalde) temsa otobüsleri, mercedesler ve neoplanlar(aman dikkat edin genelde sol arka taraftaki müzik sistemeleri çalışmaz, elektronik arıza deyip geçiştirirler).

Trakya’nın uçsuz bucaksız ayçiçek tarlalarını özledim E-5’in yanındaki, uzun zaman oldu o taraflara gitmeyeli E-5’ten, artık varsa yoksa hızlı E-80 kullanılıyor, bilmiyorum hala var mıdırlar o güzelim tarlalar… Nedensiz yere gecenin bir yarısı yol kenarında öylece bekleyen, hatta zor bir pozisyon olan çömelerek bekleyen, insanları özledim çokça gördüğüm otobüs yolculuklarında. Uykulu olarak indiğim mola yerlerini özledim, soğuk havanın bir anda içime işlediği… vesaire vesaire.

Yolculuk etmekten hep keyif almışımdır, hareket etmekten. Ulaşılacak olan yere gitmekten değil sadece, yolda geçirilen zamandan da hoşlanmışımdır. O nedenle bir yolculuk planlarsak en az bir hafta sürecek, takribi 2500-3500 km demektir bu teker üzerinde ama düşünüyorum da araba kullandığım yolculuklarda sürat yapıyorum hep, hep daha çabuk ve kolay nasıl giderime bakıyorum ulaşacağım yere, mesela düşünün deniz otobüsünü tercih ediyorum güneye inerken(tamam bazen keyifle yavaş yavaş sürdüğümde oluyor ve yolu uzattığımda ama çok değil). Bu durumu biraz değiştirmeli.

Yol çekmektedir canımız yine ve gidilmesi gerekmektedir ama petrol savaşı olurken ve araba kullanarak benim bu savaşı destekleyen bir tüketici durumda olmam hiçte iyi gelmiyor can sıkıntıma, bir de bizi bekleyen, tüm dünyayı bekleyen sıkıntılı günler “otur oturduğun yere” telkininde bulunuyor. Harcayacağım bir depo benzinle kaç kişiyi kurban edeceğim. Bir adet hayatımda kaç adet savaş görmeliyim, gezip görmem gereken o kadar çok yer varken.

Bisikletimi tekrar piyasaya çıkarmalı.