Numaram 43. en arka cam kenarı. Teyze kurulmuş ben gelmeden, pardon ben geçebilir miyim dedim.- ‘Benim biletim var’ dedi. Sanki bizim ki yok.Vesselam geçtik yerimize. Bitmedi yeni başlıyor. araya geldik, tuvalette fark ettim, teyze beni takip ediyor. Atmışında, tombulca.- ‘Kaybolmamakiçin seni kaybetmemem lazım’ dedi. Tamam dedim gülümseyerek.Çay içer misin dedim sessiz teyzeye, molamızı tamamladık,.İçeri girdiğimizde, Schopenhauer’,in Seçkinlik ve Sıradanlık üzerine kitabına boğulup bir an önce yolculuk geçsin istiyordum, yorulan bacaklarımın sızısını unutmak için.

Muavin elimde kitabı görünce başka kitabın var mı, romana benzer bir şey olsun. Ben kitap okumayı çok severim, bende ki kitaplar kütüphanede yok dedi. Kafamı çevirme fırsatı bulamadan başladı, başkalarının kitapları hakkındaki yorumlarını anlatmaya. Tam bir felaket herif. Pardon, izin verirseniz filan diyemedim. Tutsak kaldım. Ara ara herif bana çocukluk anılarını anlatmaya kalktı yakaladığında. İyi niyetli belli ama, bilemedim filmde hissettim kendimi.Saygın sabah beni bırakacaktı, muhtemel uyuya kaldı, gelmedi. Katlığımda saat 10 du, otobüsümse 8’de. Kaçırdım. Tekrar para verdim. Rahat hat olmayıp bir teyze ve muavin çekmemin nedeni de bu.Aklıma geldi, dolmuşta sordum, senin soyadın neydi diye? Balta dedi, balta. Hakikaten balta bu herif. İçimden atmam için çocuk elinden geleni kusuyor, sağ olsun. Tanrım, hayırlı insanlar çıkar karşıma.