bildirgec.org

gezme hakkında tüm yazılar

Ne yapacağını bilmeyenler için

hacigandalf | 08 June 2011 14:56

Domainden de anlaşılacağı üzere ne yapacağını bilmeyenlere yol gösteren bir web sitesi daha acabaneyapsak.com.

Acaba Ne Yapsak
Acaba Ne Yapsak

Farklı kategorilerdeki etkinlikleri bir arada görmek mümkün, işi kolaylaştırıyor.

Ayrıca bir dönem tutkumuz olan atari ve amiga oyunlarına da yer vermişler, buradan ulaşabilirsiniz. Diğer etkinlik sitelerinden farklı olarak buraya tıklayarak kendi etkinliğinizi de ekleyebiliyorsunuz (Editör tarafından doğruluğu teyit edilip onaylanıyor.)

Feşmekan

byhnvc | 14 October 2007 16:16

Feşmekan İstanbuldaki mekanlar ve etkinliklerin üyeleri tarafından kaydedildiği , yorumlandığı , tavsiye edildiği ve faydalı olunduğu bir site olup geçenlerde mynet tarafından satın alınıp 20 eylülde yayın hayatına başlamıştır . Sitenin üyelerini arkadaşlık portalı gibi tanıştırıp , etkinliklere beraber katılmalarını sağlamalasıda başka bir artısı . Sizde İstanbul’u yeterince tanımadığınızı düşünüyorsanız bu siteyi ziyaret etmelisiniz .

gezi notları

astral | 08 April 2007 18:30

Numaram 43. en arka cam kenarı. Teyze kurulmuş ben gelmeden, pardon ben geçebilir miyim dedim.
– ‘Benim biletim var’ dedi. Sanki bizim ki yok.Vesselam geçtik yerimize. Bitmedi yeni başlıyor. araya geldik, tuvalette fark ettim, teyze beni takip ediyor. Atmışında, tombulca.
– ‘Kaybolmamakiçin seni kaybetmemem lazım’ dedi. Tamam dedim gülümseyerek.

Çay içer misin dedim sessiz teyzeye, molamızı tamamladık,.

İçeri girdiğimizde, Schopenhauer’,in Seçkinlik ve Sıradanlık üzerine kitabına boğulup bir an önce yolculuk geçsin istiyordum, yorulan bacaklarımın sızısını unutmak için.

Beni Seviyor!

deborahhh | 07 July 2006 01:33

İlk birlikte olmaya başladığımız sıralarda bana “ilişki kelimesini sevmiyorum, sevda desek olmaz mı?” demişti. Ben onun bu cümlesini ilk günlerin heyecanına vererek, eve gittiğimde gizli gizli karnım ağrıyana dek gülerek ve zamanla aklı başında laflar edeceğini ümit ederek unutmaya çalıştım.
Kanı kaynayıp alnımın çatısını her öptüğünde; Abdurrahman Palay’ın dublaj sesini beklerken içim bir fena oluyordu. O ses hiç gelmedi. Ama ben iç güdülerime engel olamayarak “Nen var kujum?” sorusunu malesef sormuştum. Neyseki cevap gelmedi.
Bir gün telefonda “hazırlan, özel bir yere gideceğiz” dedi. Ben hemen giyindim, süslendim, püslendim, kokular v.s…. Buluştuk her Ankara’lı genç gibi meşhur kitabevinin önünde. Kırk beş dakika kadar sonra, yaklaşık yedi santimetrelik topuklu ayakkabılarımla kendimi O.D.T.Ü. şenliklerinde buldum. Muhtemelen şenliklere katılan en rüküş insandım. Dağ, bayır, orman için makyajım birazcık abartılıydı.
Bir gün de beni sinemaya davet etti. Canım pek romantik, pek düşüncelidir. Fantastik filmlere kafası basmayan benim, onun hiç bir suçu yok filmde uyuya kalmamda. Film bitince uyandırdı neyseki. Tabii sinemadan çıkınca her türk gibi filmi bana bir daha anlattı, benim geniş esnemelerimi göremeyerek.
Başbaşa yemek yemekte bizim için bir çeşit ritüeldir hep. Bayılıyorum köşedeki suratsız kasiyer kızın “oj geldiniz” diyen muhteşem Türkçesiyle bizi karşıladığı pizzacıya. Ah canım acı sosu nasıl da boca ediyor patates kızartmasına….Hele sonra “aaaaazım yandı!” çığlığıyla, o refleksin verdiği telaşa kapılarak benim kolamı içmesine ayrı bir zaaafım var.
Zevklerimi annemden daha iyi bilir. Bana her geldiğinde karamelli çikolata getirir. Dedim ya zevklerimi bilir, tabii ki karamelden nefret ettiğimi de biliyor. Şaka canım, muzip adam sevgilim. Bak çikolata ona kaldı, ya ziyan mı olsun şimdi?Hayatta işiyle aşkını birbirine karıştırmayanlardan. Örneğin çalışmaları sırasında ona yardım eden asistanlarının nasıl askıntı olduklarını bana anlatmaz. Çünkü onlar iş, neyseki ben aşkıyım. Tabii beni de onlara anlatmaz, işleri (!) aksamasın diye…..Biz birbirini çok iyi anlayan bir çiftiz, canım benim, iyi ki varsın. Seni (ne?) çok seviyorum bir bilsen……