birazdan şafak sökün edecek. gene sensiz..ben ise tan ağarmadan gitmiş olacağım bu kurak topraklardan. bensiz, sensiz, kimsesiz.çıkmazlarını, yanılgılarını, korkularını… hayatı horlamaya dair her şeyi yanıma aldım. gidiyorum.gidiyorum, ağlıyorum biraz da,gidiyorum, ağlıyorsun biraz da..bir deniz büyüyor avuçlarımda. sana deniz kızları topluyorum.getiremem, ölüyorum.
yorumlar
duygularını yazmaya devam et lütfen ve bahsettiğin gitmek fiilinde ciddiysen, gitme bence, sevgiler
mak, sana en içten teşekkürümü sunuyorum.sevgilerimle..
kordon sefası akşamı, kusura bakmayın cep telefonu kamerasıyla ancak bu kadar çıkıyor arkadaşlar:)
Arada bir huruç eylemeli, kaçmalı ve gitmeli. Yoksa şaşırıyor insan doğru bildiğini..
gitmesin deja, duygularını ifade edebildiği bir mecra onun için şu an burası, kaçmaması gereken tek yer yani, burası ona ilaç…giderse, içini anlatamaz, açamaz ise daha çok üzülür:(gitme morfik….
Mak insanların yazılarını buraya yazdıklarından neden bu kadar eminsin ki? Hislerini klavye aracılığıyla bizimle paylaşmış içten bir yazıyla. Gitmek “buraya” has bir eylem değil ki..Bu kadar özleştirmeyelim diyorum
demiştin baharda görüşelimbahar geldi geçti sen gelmez oldunyaradan eşgine ne olur dönkuşlar kondu göçtü sen gelmez oldun
haklı olabilirsin, ben insanların kelimelerin baz alırım, benim için bu önemlidir, ama sanırım daha fazlasına kafam basmıyor, ciddiyim 🙂 ben gidiyorum diyen birini öyle algılarım, direk! 2. , 3. anlamları çözmeye çalışmak bana göre değil, bu mecrada ben bunu başaramadım zaten hiç:)neyse; morfik, yazılarını ve anlatımdaki samimiyetini seviyorum ben, herşey hep gönlünce olsun!
haklı olabilirsin, ben insanların kelimelerin baz alırım, benim için bu önemlidir, ama sanırım daha fazlasına kafam basmıyor, ciddiyim 🙂 ben gidiyorum diyen birini öyle algılarım, direk! 2. , 3. anlamları çözmeye çalışmak bana göre değil, bu mecrada ben bunu başaramadım zaten hiç:)neyse; morfik, yazılarını ve anlatımdaki samimiyetini seviyorum ben, herşey hep gönlünce olsun!
biz bu sonbaharda buluşacaktıkbahar geldi geçti sen gelmez olduntaşlara mı döndü kalbin gelmedinaylar geldi geçti sen gelmez oldun
…
bu ne duygusallık vs. sabah sabah yahu! kendinize gelin, beyler bayanlar!
ondan sonra da harala gürele yazıyorlar…amma da kibirlisin, dağlar başı duman ufakufak,hangi dağlarda yaşıyorsun, kendi yazdıklarınbi boka benzemiyor tabii, o zaman da hırslanıyorsun ve bunun gibi “muhteşem” eserleresaldırıyorsun da falan da filan da…öf be!umurumda değil.burası hafif bir yer olsa da…kafamı daatmak için yazıyorum falan dense de…Türkçenin yazım (imlâ) kurallarına burayayazı/şiir gönderirkendik-kat e-de-cek-si-niz!!!işte bir garabet daha!buna sebep hıcal uluç’tur!o da “iki nokta” (..) kullanır cümle bitiminde!biliniz ki, Türkçe noktalama işaretlerinde”..” (iki nokta) yok – tur!benim meselem hayatın her alanında gırtlağıkesilen Türkçenin daha özenli kullanımıyladır!rumuzlarla işim yok!bunu anlayacak kadar uyanıksınızdır eminim!laf sokmaya gelince sizden âlâsı yok da!bunu anlayın ki;benim derdim hafif’i hafife alıpTürkçenin yazım ve noktalama kuralarını hiçe sayarak “eser” göndermeniz…ötesi beni ırgalamaz!her hafif yazarına bir yazım kılavuzu…(“ahmet’in karnı acıktıııııııııı” reklamı gibi…)bu kadar.
“buna sebep hıncal uluç’tur!”
3 noktayı icat eden insanoğlu, 2 noktanın güzelliğinin farkında deilmiş demek..
ufakufak..,?!..!!!???::;;;….””
morfik, edebi hassasiyet diye bir şey var, onda da bu had safhada…Bu hassasiyete saygı duyulabilir kanaatindeyim, sen anlayabilirsin bence
muhterem kopanisti,mevzuu Türkçe ve noktalama işaretleri oluncanükteden hoşlandığımı söylemem güç.ben ufak ufak kaçiim de sizler sanal havuzunuzdaeğleşin, “deyversem”…bu “köylü” ağzı pek komik bulunuyor da,belki gülersiniz…hamiş: rafine bir edebî zevke sahip olduğunuzudüşünmüştüm. yanılmak insana mahsustur.
hoppalaaaa!
yumurtaya can veren rabbim yeşil biberi neden yarattın.
mansonilized’e…hıncal beyin kendilerine de bu “hassasiyetimi”bir e-postayala ilettim, merak buyurmayın.tabii ki, yazılarına övgü düzmeyen bu şahsiyetin ikazını dikkate almadı.kendileri güzellik yarışmalarına jürilikyapmaktan Türkçemizinnoktalama kurallarının nasıl olması gerektiğineyeteri kadar vakit ayıramıyor besbelli…şaşacak bir şey yok!”kanaar önderi” ilan edilen sayın hıncal uluç’u okuyanlar “iki nokta-..” takıntısını göreceklerdir.yazıları ortada, bakın bir…
Bana dense ki “yazım hataları yapıyorsun bak şunu şunu düzelt” kulu köpeği olurum insanların. Kiii vaktiyle sırf daha iyi yazmak maksadıyla bazı değerli kalemlere eleştirin diye yalvardığımı bilirim.Amaaaa bu kadar incitici olunursa ve kurunun yanında yaş yanarsa çileden çıkarım arkadaş !
bence de: “hoppalaaaa!” dejavuu!
mak, benimde genel geçer kabul her şeyi sorgusuz kabul etme konusunda hassasiyetim var. özgünleştirme çabam var.bu konuda da anlayış bekliyoruz. bunu dilekçe yazarken yapmıyoruz.duygu anlatırken yapıyoruz.demek ki tek nokta yetmiyor.söylemlerdeki kaba tabirler canımı sıkıyor artık. arkadaşla bu konuda konuştuk. kimsenin aman da ben bir ideal tutturdum bunun için savaşacam diyerek hakaret etmeye hakkı yok.sonra çıkıp ta ben hakaret etmedim demeye hiç hakkı yok. doğru hep öyle olur zaten. birileri bir şey söyler.demediğini bırakmaz.sonra yanlış anladın.hep yanlış anlarız zaten.dedikleri yazı ile alakalıymış. tabii öyledir. yanlış anlayan biziz. kapasite yetmiyor.o zaman kendi edebiyatı ve anlayan insanları ile çeksin gitsin. ne bu be alalaa.
zerre kadar merak buyurmadım.
“ve kurunun yanında yaş yanarsa çileden çıkarım arkadaş!”taki “yaş” sen mi oluyorsun?!ne âlâkası var!sen ve sizler iyisi mi çileden mileden çıkmayınsakın!ben çıkıyorum aranızdan!cidden çok yazık!sizlerin her şeyi yazma, kafa bulma, makaraya alma, ironi yapma, “çet” takılma hakkı var…bize gelince “çile”ler mileler…siz çıkmayın çileden…ben çıktım aranızdaki çileli fileden…cidden.
arabesk pop caz alaturka, sırtımda yamalı bir hırka, yırtık pırtık blu cin, haydi gidelim parka.
“zerre kadar merak buyurmadım.”işte bu “zerre merak”sızlıktan böylesin ya, anlamadın mı hâlâ?”sonra çıkıp ta ben hakaret etmedim demeye hiç hakkı yok.”hakaret nedir onu bilmeyen birininduygu köpürmesi de böyle oluyor işte!”o zaman kendi edebiyatı ve anlayan insanları ile çeksin gitsin.”evet, aynen öyle yapacam!AYNEN ÖYLE!
Hayır ben üstüme alınmadım ufakufak.Sakin kafayla dikkatli okur musun baştan sona şu yorumları rica ediyorum.
üç ünlem. alala..
@ufakufak,önceden rafine olduğunu düşündüğünüz, lâkin sonradan bunun böyle olmadığını anladığınız ve aslında pek de rafine olmayan edebi zevkim için verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim..etiketler : hamiş, rafine, türkçe, noktalama işaretleri, insan yanıltan kopanisti,
açıklama : – çeksin gitsin- derken benden uzak ol anlamında söylemiştir.herhangi bir yanlış anlama olmasın.belirtmek istedim.
bu kopil, fırlama, hınzır muzip vb. üslup denemeleriniz bana eskisi kadar zevk vermiyor maalesef efendim.etiketler: mâzi, naylon, mandal, plastik leğen,kopan, istihâre, cd, enver abi, brahem, jan,yan yana, garbage, garbarek, boyoz, mef u lümef kudümzen vü yek vücud, hürmetler,kimlik/sizlik, fake, kız çocuğu, errkek çocuğu,istifham, hamburger, burkulma, hasta siempre,charlie haden, hade’n gaari
morfik!!!sen leyla erbil ol da, öyle öt!sen konuşmuyorsun, sen yazmıyorsun çünkü!sen cik cik acemi bülbül gibi ötüyorsun!ben kuş digili bilmem!üç adet ünlem edebiyatımızda da, Türkçemizde de vardır ama ben daha fazla sana hizmet içi eğitim veremeyeceğim.sabırlı bir öğretmen değilim.olsaydım da sabrım taştığındakafanda birkaç t cetveli paralardım…deyverem de…meydan senin ve senin gibilerindir!kutlansın!
sağolun eksik olmayın…
ufak, etiketler arasındaki fark her iki kişiliği de gayet güzel açıklıyor.kaymakam olmak sorun değil, adam olmak mesele. bu öyküyü de biliyorsunuzdur heralde.
yeni zevklere yelken açmanız dileğiyle @ufakufak, rüzgârınız kolayına, pruvanız neta olsun..
İlkokulda yoklama sırasına göre gruplara ayırırlardı beden dersinde. Bizim ekiptekilerin hepsi komikti, birbirlerinden farklıydılar. Ama bir araya geldiklerinde biri kalk gidelim derdi öbürü b.k yeme otur derdi. Biri Alanya’da tatil derdi, öbürü su testisi nerde kırılır derdi. Birbirini anlamayan bu ekipten sıkılmış ve soğumuştum çünkü korkunç görünüyorlardı. Diğer gruba dahil olana kadar hocayla epey papaz olmuştuk..
muhterem kopanisti,sizi üzdüysem bu süflî, aciz bünyemle…samimi özrümü kabul edin.hâlisane hislerimdir.bir de son öneri: ntacha atlas’ın mısır’ın efsanevimüzisyeni abdülhalim hafız’a saygı duruşu niteliğindeki cd’sini arayın bulun.asgari ücretlere bir miktar zam yapıldıydı zannedersem.ya weledi’ye biteceksiniz.onu dinlerken farklı hallere bürünen insanoğlunubulacağınıza eminim.kaliteli, rafine “arabesk” nasıl olur, sorusunaenfes bir cevaptır bu albüm.allahaısmarladık!
“natacha”
gafsa…
sed, kim ki duk.
3 iron..
bu gafsa olağaüstü bişe sed,ripit moduna bastım, akşama kadar döner duru gare..
🙂
hep birlikte bir link vermiş kadar olduk:)
sorma kopican… abs; linki de vardı ama şimdi üşendim aratmaya.
sorma sed, sorma..
Susmak ne güzel erdemdir, bilemiyoruz kıymetini
dej, bize çok konuştunuz susun mu diosun
kopanım, kaşınma bak zati sinirliyim. Nerede trak orada bırak demişler ben ondan yakınıyorum.
sinirinin köpee oliim senin ben..
🙂 olay budur!
…
kop ona sarma diğer şarkılara geç, ufakufak sağ olasın yahu, enfes bir müzik keyfi yarattın burda..gerçi yine kızıp gitmişsin ama:(