– Evet cadılar! buyurunuz, devam ediniz; ne var sırada?- Beyh-ül-Fistan hazretleri; Bizim oralarda hatun kişiler dertliler. Bacakları arasında çamaşır yıkarlar iken sıçrayan sabun avret yerlerini kayganlaştırırmış. Derler ki “sabun ilen kayganlaşmış feçre zekretmek caiz midir, değil midir?” Bendeniz tedbiren kendilerine arap sabunu kullanmaları taktirinde bir mahzuru olmadığını telkin ettim.- İyi etmişsin sur cadısı. Amman ha frenk imali yeşil sabun kullanmayalar. Ya arap sabunu olsun, ya da yerli mamülü zeytin sabunu.- Aman hazret?! Ol zeytunler nimettendir. Caiz midir nimeti mahrem yerlere sürtmek?- Bana akıl mı öğretirsin bre cadı?! sen mi bilecen ben mi bilecem ne caizdir ne değildir? Ol zeytun ağacıdır ki, kendi eşine sürgün verir. Koskoca bir orman olsun, yek ağaç bir diğerinin köküne değmez, kendi yağıyla kavrulur. Verdiği meyveler ayıplarınun farkında, çok geçmeden hak yolunda karalara bürünür. İçinden çıkan dirhem çekirdek behemahal toprağa düşende ancak açılır, içindekileri efendisine döker, kendi gibi iman dolu fidanlara yol verir. Bundandır ki zeytini zevcenin emziklerine dahi sürtsen iki tarafın da imanından eksiltmez, bilakis ulvi köpüğü zındıkların ayağını kaydırır, yola getirtir.- Efendimiz, bağışlayınız. Düşünemedim. Hak deryası engin, bizler birer zerreysek, sizde bir kaşıktan fazlası dolu, o da bizi boğmaya yeter…- Not al cadı! Fermandır. Bundan kelli bu şekilde kayıla!- ???- Yani bu şekilde yapıla, anla işte denyo!Sıradakiiiii!!!- Efendim bendeniz Erlerbeyi Cadısı. Yeni atandım.- Müşerref oldum Cadı hazretleri. Buyur, de diyeceğini.- Efendim; bizim ahali kızgın. Bir Moravyalı peydah oldu, der imiş ki “bebek annesinden süt emer iken cinsel haz alırımış”!- Anası güzel miymiş?- Efendim efendim?- Latife ettim cadı. Tiz sabitlenip getirile bu deyyus. Torazinlenip rafa kaldırıla! İnsan anasına yeşillenir miymiş?! Ne demektir o?- Ferman sizindir efendimiz…- Sıradakiii??!- Efendimiz; Çamaltı’nda halka cinler musallat oldu. Hastaların sayısı her gün artmakta. Geçen birisinden bi cin çıkarttım, yeminle kolum kadardı. Ne yaptıysam önünü alamadım. Bana bir yol gösteriniz.- Ben İlyasla konuşurum cadı efendi. Sen de halka söyle, gece vakti hamama girmesinler. Bir iş yapmasınlar. Kanaviçe dahi işlemesinler. Hatta ıslık bile çalmasınlar bre!- Efendimiz beni bağışlasın. Sebebi mahiyetinde bu naçiz kullarını aydınlatsalar da mahçup olmasak?- Aydınlatayım cadı.Şimdi ol cinler gece yaratıklarıdır. Aslında gündüz de fink atarlar, ama asıl mesleklerini gece icra ederler. Kimi nalın yontar, kimi süt bozar, kimi yoğurt ekşitir, kimi top oynar, kimi……. tövbe estağfurullah. Neyse. Biz faniler gece vakti bunların mıntıkalarına duhul edende haklı olarak sinirlenirler. Gürültüden rahatsız olurlar. İsterler ki türlü marifetlerini sergilerken kimse farketmesin. Onların da namahremi var değil mi efendim, saygılı olmak lazım gelir.Sıradakiii?- Pirim; bendeniz ketenpere cadısı. Geçenlerde bir sual tezahür etti, cevabını veremedim. Sorarlar; “Mefta etek altını görür müymüş?”- Hummmm! Pek mühim bir nokta cadı efendi. İmdi şöyle olur. Eğer mefta etek altına hasret, gözleri açık gittiyse, bakar, görür elbet. Bilhassa mezarlıklara giderken hatun kişiler etek altlarını naylon kaplasın. Hatta açık yerlerinden içeri pamuk tepsinler ki mefta bunları kendilerinden sansın, farketmeden geçsin, abdesti bozulmasın.- Emredersiniz. 1 kat yeterli midir?- Ney yeterli midir?- Naylon?- Yok. garanti olsun, 7 kat kaplasınlar. 7 kattan ötesi arşa mahsustur.Sırada……*- Yiahşanlar fistan hazretleri.- Yiahşanlaaar, yiahşanlar Hademe Yusuf Efendi eheh :E- Ben merah edeyom; müslüman kişinin ayağı gokar mu?- Efendim şimdi şöyle; er kişinin ayağı kokar. yapacak bir şey yok. Geçen hafta ferman verdiydim; “Ayak kokması abdesti bozmaz, mantara su değende cilde değmiş sayılır, mantarlı ayakla da abdest alınabilir diye” diye. Hemi de “Hak yolunda ayağımı mantar ettim” demeye gelir.- Hemi?- ehe ehe :E He tabii.”Dere tepe düz gittim, yağmur-çamur, güverte-küpeşte demedim gezdim” diye ağlar ayak mantarı. Hatta Evliya Çelebi Haz….*- KEEEEĞĞĞS!O ney la oole tohtur hanımın kürkünü mü geydin sen bakayım?- Aman Yusufum.., ödünç olarak şeyettimdi ben- Lan dürzü! ulan ben o sarmalandığın çarşafları her gün londuriye indire çıkara gtümden ter akıtıyom haberin var mı senin? O ney la gaffandaki? Ne goydun gafana len? başhekimin çiçeenin saksısı mı o yoksa?- Eheh :E- Galan ben de deyom ne ediyo bu herif çiçekle, her sabah pencerenin önü bi karış torpak! Bak bi de onu da sarmış çarşafa!- Yusuf efendi vallahi benden değil. çarşamba ya bugün, çarşafa dolanır. o bakımdan- Bak halen ne deyyo. DESEKTERGET! ŞİMDİ ALACUK AYAAMUN ALTUĞA!Komandayı da getir la bana giderken!