Fıkıh; lügatta bilmek, anlamak ve ince bir anlayış sahibi olmak manalarına gelir.
Fahrüddin-i Râzi hz.leri “”Allahû Teâlâ ilim, fehim ve idrak mânâsına gelen fıkhı, kâfirlerin kalplerinden çıkarmıştır. Onların kalpleri vardır, bununla idrak edemezler” buyurmuşlardır.Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) “Allah kime hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar” buyurmuşlardır.Istılahta fıkıh; Şeri hükümleri, delilleriyle birlikte tafsili olarak bilmek demektir.İmam-ı Azam Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh) fıkhı şu şekilde tarif ediyor: Fıkıh; kişinin lehine ve aleyhine olan hükümleri bilmesidir. Yani, dinde yapılması ve sakınılması lazım gelen hususları; helali – haramı bilmek.Peygamber efendimiz (s.a.v) “ Allahü Tealaya fıkıhtan daha üstün bir şeyle ibadet edilmedi. Fıkıh öğrenmek her müslümanın üzerine farzdır.Ey Müslümanlar fıkıh öğrenin de cahil olarak ölmeyin” buyurmuşlardır.Fıkıh başlıca dört kısımdır;1- İbâdât2- Münâkehât3- Muâmelât4- UkûbâtKötülerse, anlamayan bu büyükleri eğer,Hâşâ! Bu iftirâdır; cevâb vermesem değer.
Âkıl ve bâliğ olan her Müslüman erkeğin ve kadının İslami açıdan yapması gereken şey; evveliyetle İtikadı, imanı, Ehl-i sünnet velcema’at alimlerinin kitaplarında bildirdiğine uygun olarak düzeltmektir.. Bundan sonra farz, vacib, sünnet, mendub, helal, haram, mekruh, olan fıkıh hükümlerini öğrenmeli, her işi bunlara uygun yapmalıdır.Önce itikad gelir, itikad edilecek meselelerde bir sarsıntı olursa kul, Cehennemde ebedi olarak kalacaktır.(Allah Korusun). İtikadi hususlarda bir noksanlık, bir yanlışlık olmayıp ameli noktada eksiklikler ve kusurlar var ise Cenab-ı Hak bu eksiklik ve kusurları tevbe ile bazen de tevbesiz affedebilir. Anlaşılıyor ki işin aslı; doğru, düzgün itikaddır, Ehl-i sünnet velcema’at itikadıdır.Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr (ks.) hazretleri buyuruyorlar ki ;” Bütün iyi halleri ve buluşları bize verseler, fakat Ehl-i sünnet vel cemâ’at itikadını kalbimize yerleştirmeseler, halimi harab, istikbalimi karanlık bilirim. Eğer bütün harablıkları, çirkinlikleri verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet itikadı ile süsleseler hiç üzülmem”Allahü Teala cümle ümmet-i Muhammedi ve onların hürmetine de şu fakiri ehl-i sünnet velcema’at itikadından ayırmasın.Bunlar yapıldıktan sonra sıra üçüncüsüne gelir ki; bu da Tasavvuf bilgileridir. Ehl-i sünnet itikadı ve fıkıh bilgilerine uygun işler tayyarenin iki kanadı gibidir. Bu iki kanat sağlam olmadıkça maddesiz, zamansız aleme uçulmaz. Bu iki kanat elde edilmeden, ahval ve mevacid hasıl olursa felaket uçurumuna doğru yuvarlanıldığı anlaşılmalıdır.Böyle hallerden kurtulmak için Allahü Tealaya çokça yalvarmalıdır.Fıkıh bilgisi olmayan kavimlerde cehalet olur, bidat olur.Bir hadis-i şerif’de buyruluyor ki; “Fıkıh ilmi meclisinde bulunmak, bin senelik ibadetten daha hayırlıdır”.Ebedi saadet ve selamete ermek üç şey ile mümkündür; İlim, Amel, İhlas. İlk iki cüz fıkha ve Ehl-i sünnet alimlerinin itikadlarına sarılmak ile mümkündür.Tasavvufun gayesi ise; bu son cüzü, yani ihlası elde edebilmek içindir.Peygamber efendimiz(s.a.v) buyuruyorlar ki; “İnsanlar helak oldu, alimler müstesna, alimlerde helak oldu, amiller(ilmi ile amel edenler) müstesna, amillerde helak oldu, muhlisler(ihlas ile amel edenler) müstesna.”Kurtulurum sanma, ey Sa’dî hoca,Muhammed aleyhisselâma uymadıkca!
Netice: İslamiyet’in emirlerini yapmak, tarikatin ve hakikatin halleriyle hallenmek hepsi nefsin tezkiyesi ve kalbin tasfiyesi içindir. Nefs temizlenmedikçe ve kalb selamete ermedikçe, hakiki iman hasıl olmaz.Kalbin selameti için Allahü Teala’dan başka hiçbir şeyin kalbe gelmemesi lazımdır. Bu hale “fenafillah” denir. Bu yolun ilk basamağı fena basamağıdır…
Neticenin neticesi: Dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşmaktır.
177.Mektub
Bu mektûb, Cemâleddîn Hüseyn-i Bedahşîye yazılmışdır. İ’tikâdı, Ehl-i sünnet i’tikâdına göre düzeltmek lâzım olduğu bildirilmekdedir:Hâce Cemâleddîn-i Hüseyn, gençlik zemânını büyük ni’met biliniz! Elden geldiği kadar, bu zemânı, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmakla geçiriniz! Bunun için de, herşeyden önce, i’tikâdı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine göre düzeltmek lâzımdır. İkinci olarak fıkh bilgisini öğrenmeli ve işleri, bu bilgiye uygun yapmalıdır. Ancak bunlardan sonra, tesavvuf yolunda ilerlemeğe sıra gelir. Bunları yapabilen, felâketlerden kurtulur. Yapmıyanlar kurtulamaz. Hâce Muhammed Sâlihin çocuklarına yardım ediniz! Onlara yardım, babalarına yardım demekdir.Fârisî mısra’ tercümesi:Aranılan hazîneyi gösterdim sana!
Vesselâm.”Hamiş: Yukarıda anlatmaya çalıştığım malumatlar, kısa bir araştırma sonucu elde edilebilecek şeylerdir. Buraya yazma maksadım ise; İslam fıkhına dil uzatan cühelaya küçük de olsa bir reddiye olsun içündür.
bknz: cühela