Fıkıh; lügatta bilmek, anlamak ve ince bir anlayış sahibi olmak manalarına gelir.
Fahrüddin-i Râzi hz.leri “”Allahû Teâlâ ilim, fehim ve idrak mânâsına gelen fıkhı, kâfirlerin kalplerinden çıkarmıştır. Onların kalpleri vardır, bununla idrak edemezler” buyurmuşlardır.Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) “Allah kime hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar” buyurmuşlardır.Istılahta fıkıh; Şeri hükümleri, delilleriyle birlikte tafsili olarak bilmek demektir.İmam-ı Azam Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh) fıkhı şu şekilde tarif ediyor: Fıkıh; kişinin lehine ve aleyhine olan hükümleri bilmesidir. Yani, dinde yapılması ve sakınılması lazım gelen hususları; helali – haramı bilmek.Peygamber efendimiz (s.a.v) “ Allahü Tealaya fıkıhtan daha üstün bir şeyle ibadet edilmedi. Fıkıh öğrenmek her müslümanın üzerine farzdır.Ey Müslümanlar fıkıh öğrenin de cahil olarak ölmeyin” buyurmuşlardır.Fıkıh başlıca dört kısımdır;1- İbâdât2- Münâkehât3- Muâmelât4- UkûbâtKötülerse, anlamayan bu büyükleri eğer,Hâşâ! Bu iftirâdır; cevâb vermesem değer.
Âkıl ve bâliğ olan her Müslüman erkeğin ve kadının İslami açıdan yapması gereken şey; evveliyetle İtikadı, imanı, Ehl-i sünnet velcema’at alimlerinin kitaplarında bildirdiğine uygun olarak düzeltmektir.. Bundan sonra farz, vacib, sünnet, mendub, helal, haram, mekruh, olan fıkıh hükümlerini öğrenmeli, her işi bunlara uygun yapmalıdır.Önce itikad gelir, itikad edilecek meselelerde bir sarsıntı olursa kul, Cehennemde ebedi olarak kalacaktır.(Allah Korusun). İtikadi hususlarda bir noksanlık, bir yanlışlık olmayıp ameli noktada eksiklikler ve kusurlar var ise Cenab-ı Hak bu eksiklik ve kusurları tevbe ile bazen de tevbesiz affedebilir. Anlaşılıyor ki işin aslı; doğru, düzgün itikaddır, Ehl-i sünnet velcema’at itikadıdır.Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr (ks.) hazretleri buyuruyorlar ki ;” Bütün iyi halleri ve buluşları bize verseler, fakat Ehl-i sünnet vel cemâ’at itikadını kalbimize yerleştirmeseler, halimi harab, istikbalimi karanlık bilirim. Eğer bütün harablıkları, çirkinlikleri verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet itikadı ile süsleseler hiç üzülmem”Allahü Teala cümle ümmet-i Muhammedi ve onların hürmetine de şu fakiri ehl-i sünnet velcema’at itikadından ayırmasın.Bunlar yapıldıktan sonra sıra üçüncüsüne gelir ki; bu da Tasavvuf bilgileridir. Ehl-i sünnet itikadı ve fıkıh bilgilerine uygun işler tayyarenin iki kanadı gibidir. Bu iki kanat sağlam olmadıkça maddesiz, zamansız aleme uçulmaz. Bu iki kanat elde edilmeden, ahval ve mevacid hasıl olursa felaket uçurumuna doğru yuvarlanıldığı anlaşılmalıdır.Böyle hallerden kurtulmak için Allahü Tealaya çokça yalvarmalıdır.Fıkıh bilgisi olmayan kavimlerde cehalet olur, bidat olur.Bir hadis-i şerif’de buyruluyor ki; “Fıkıh ilmi meclisinde bulunmak, bin senelik ibadetten daha hayırlıdır”.Ebedi saadet ve selamete ermek üç şey ile mümkündür; İlim, Amel, İhlas. İlk iki cüz fıkha ve Ehl-i sünnet alimlerinin itikadlarına sarılmak ile mümkündür.Tasavvufun gayesi ise; bu son cüzü, yani ihlası elde edebilmek içindir.Peygamber efendimiz(s.a.v) buyuruyorlar ki; “İnsanlar helak oldu, alimler müstesna, alimlerde helak oldu, amiller(ilmi ile amel edenler) müstesna, amillerde helak oldu, muhlisler(ihlas ile amel edenler) müstesna.”Kurtulurum sanma, ey Sa’dî hoca,Muhammed aleyhisselâma uymadıkca!
Netice: İslamiyet’in emirlerini yapmak, tarikatin ve hakikatin halleriyle hallenmek hepsi nefsin tezkiyesi ve kalbin tasfiyesi içindir. Nefs temizlenmedikçe ve kalb selamete ermedikçe, hakiki iman hasıl olmaz.Kalbin selameti için Allahü Teala’dan başka hiçbir şeyin kalbe gelmemesi lazımdır. Bu hale “fenafillah” denir. Bu yolun ilk basamağı fena basamağıdır…
Neticenin neticesi: Dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşmaktır.
“177.Mektub
Bu mektûb, Cemâleddîn Hüseyn-i Bedahşîye yazılmışdır. İ’tikâdı, Ehl-i sünnet i’tikâdına göre düzeltmek lâzım olduğu bildirilmekdedir:Hâce Cemâleddîn-i Hüseyn, gençlik zemânını büyük ni’met biliniz! Elden geldiği kadar, bu zemânı, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmakla geçiriniz! Bunun için de, herşeyden önce, i’tikâdı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine göre düzeltmek lâzımdır. İkinci olarak fıkh bilgisini öğrenmeli ve işleri, bu bilgiye uygun yapmalıdır. Ancak bunlardan sonra, tesavvuf yolunda ilerlemeğe sıra gelir. Bunları yapabilen, felâketlerden kurtulur. Yapmıyanlar kurtulamaz. Hâce Muhammed Sâlihin çocuklarına yardım ediniz! Onlara yardım, babalarına yardım demekdir.Fârisî mısra’ tercümesi:Aranılan hazîneyi gösterdim sana!
Vesselâm.”Hamiş: Yukarıda anlatmaya çalıştığım malumatlar, kısa bir araştırma sonucu elde edilebilecek şeylerdir. Buraya yazma maksadım ise; İslam fıkhına dil uzatan cühelaya küçük de olsa bir reddiye olsun içündür.
bknz: cühela
yorumlar
sayın suphiben tekrar baktım. fıkıh konusunda aleyhte bir şey dile getirdiğini göremedim. zaten sorulara asla cevap vermiyor. uzun zamandır dikkatle gözlemliyorum. eğer bir soru sorarsanız konuyu hiç ilgisi olmayan bir noktaya çekiyor. bence bir deneyde denek olduk.
Caizdir degildir mesrebi sayin Suphi efendi…Tamamen kopya olan su yazdiklarini okudum. inan cok da güldüm düstügün su hale.. keske bunlari önceden arastirsa idin de Mutasavviflari bidat ehli gibi sacmaliklarina alet etmese idin…Cok ayip, defalarca sordum nerde bir yanlis yaptim diye. Cevap veremiyor, ha bire sacmaliyor, illa da fikih diyor baska sey bilmiyorsun. Fikih Tasavvufla birlesince bir anlam ifade eder. Fikih sadece su’dur. Un ise tasavvufdur. Ikisinin bir araya getirilmesi ile hamur olur ekmek olur…Eger ben Fikihi inkar ediyorsam kellem kopsun. Eger ben Ehli Sünnet anlayisindan bir milim sapti isem kahrolayim. Kimi, neyi, neyle sucladigini hala anlamis degilim.. sadece ben bilirim tavirlari bir müslümana asla yakismaz…Hem sen Suphi efendi, kalbimi mi yardin. Beni ne kadar taniyorsun..?Kimsin sen.. gayen ne.. eger gayen sadece ben bilirim böyle kopyalar sunarim arkadas sen bu konulari yazma ise, buyur sadece sen bil sen yaz. Ama hakaret etme, itham etme!Cühela buyurmussun, ama kendi cahilliginden haberin yok. Karsinda ki insan, o senin kopya yapip buraya tasidigin bilgileri hifz etmis bitirmis tasavvuf ehli ile hemdem olmus biridir…Hirsina yenik düsüyor sadece kendini kücültüyorsun. Onurlu olmak yerine onursuzlugu tercih edip, karsindakinin kim oldugunu bilmeden saldiriyor, bunu da sirf birilerine iyi görünmek adina yapiyorsun. Sayin Suphi efendi, bu konular senin konusacagin konular degil, sen önce su hirs, kin, nefret dünyandan siyril sonra bu konulari anlar anlatirsin…Sayin Kafee…Ne güzel söylemisin, ben de bunu merak ediyorum. Aceba nerde yanlis yaptim.. hangi Ehli sünnet anlayisina ters düstüm. (Allah korusun) Ne zaman fikhi inkar ettim.Arkadas, senin sordugun sorulara ne zaman cevap vermedim..?Kadi ki” Suphi gibi kendimi Allame-i cihan da görmüyorum. Ama bilebildigim ölcüde cevap verdim saniyorum. Hem senin benimle neden anlasamadigini da anlamadim gitti…Neyse, zaten bu aralar sik giremiyorum. Arkamdan istediginiz kadar yazin. Basta Suphi’yi Allah’a haval ediyorum.Saygilar, saygiyi, sevgiyi bilenlere…
Suphi efendi, su yazinda sahsimi olmadik sekilde yargiladin. O yazinda sana sordum.. cevap yazmadin, özeline yazdim yine cevap yazmadin.. sen kimsin.. nasil olurda sahsima bunca hakareti maruz görürsün..? Yine soruyorum; sen benim kalbimi yarip icine mi baktin ki” beni böyle sacma sapan seylerle itham ediyor, cühela diyecek kadar ileri gidiyorsun. Sen hangi inanctasin..? Benim bildigim Ehli sünnet anlayisinda hic sucu günahi olmayan biri böylesi itham, hakaretlerle yargilanamaz…Suphi efendi, senin su bildiklerini ben 7 yasimdayken ezberledim. Benim Dedem Fikih alimi idi, ayni zamanda ilk Ögretmenim idi. Benim sülalemin hepsi ayni ekoldendir. Cok merak buyuruyorsan Hanifi meshebindenim. Yani sonuna kadar Ehli Sünnet ve-l cemaat itigadina sahibim…Senin, ordan burdan degerleyip, günlerce google-den arastirip verdiklerinin hepsini ve daha fazlasini ben 7 yasimda biliyordum. Fikih, Hadis, Zahiri bilimleri bölgemizin en üstün Alimlerinden ögrendim…Maksadim kendimi övmek degil, fakat tarafinizdan sebepsiz yere itham edildigim icin bunlari yazmak zorunda kaliyorum…Tekrar soruyorum; eger tenezzül buyurursaniz nerde ne gibi bir yanlisim oldu bunuda yazmanizi rica ediyorum.Ben sustum. Gerisini sana, benim manevi Mürsitlerimden biri olan Hz. Yunus anlatsin…İLİM KENDİN BİLMEKTİRİlim ilim bilmektirİlim kendin bilmektirSen kendini bilmezsinYa nice okumaktırOkumaktan murat neKişi Hak’kı bilmektirÇün okudun bilmezsinHa bir kuru emektirOkudum bildim demeÇok taat kıldım demeEğer Hak bilmez isenAbes yere yelmektirDört kitabın mânâsıBellidir bir elifteSen elifi bilmezsinBu nice okumaktırYiğirmi dokuz heceOkursun uçtan ucaSen elif dersin hocaMânâsı ne demektirYunus Emre der hocaGerekse bin var haccaHepisinden iyiceBir gönüle girmektir
Iste, senin bidat ehli olarak sucladigin Mutasavviflardan biri. Anadolunun bagrinda yetisen bir büyük Allah dostu. Bak neler diyor, mutlaka oku ve benimde ayni itigada sahip oldugumu anla, ve tövbe et!Hudâ Rabb’im Nebim hakka Muhammeddir RasûlullahHem İslam dînidir dînim kitâbımdır KelâmullahHudâ Rabb’imdir, Peygamberin Muhammed Rasûlullahtır. (sallallahu aleyhi ve sellem)Dînim, İslam dînidir. Kitabım Allah’ın kelâmıdır.Akâid içre Ehli Sünnet oldu mezhebim cem’âAmelde bu Hanîfe mezhebidir mezhebim vallahİtikadlar içerisinde gittiğim yol, Ehli Sünnet velCemaat mezhebidir. Doğrusu o haktır.Amelde ise Ebû Hanîfe rahimehullah’ın görüşleri mezhebimdir. Buna Allah’a andederim.Dahî zürriyetiyim Hazreti Âdem Nebî’nin hemHalîlin milletiyim dahi kıblem Ka’be BeytullahAynı zamanda Hazreti Âdem aleyhisselam’ın neslindenim.Ve İbrahim aleyhisselam’ın milletindenim. İbadetlerde yöneleceğim yer, Ka’be BeytullahtırBulunmaz Rabb’imin zıddı ve niddi misli alemdeVe sûretten münezzehtir mukaddestir TeâlallahÂlemde Rabb’imin zıddı, benzeri, ortağı yoktur.Rabb’im Teâlallah, sûretten münezzehtir, paktır, yücedir.Şeriki yok berîdir doğmadan dahi doğurmadanEhaddir küfvi yok İhlas içinde zikreder Allah(Rabb’imiz altı i’tibâriye ve sekiz subûtiye sıfatla vasıflandığı için) Şerîki, ortağı yoktur. Doğmaktan, doğurmaktan münezzehtir.Bir tek’tir; dengi yoktur. İhlas sûresi içinde Allah Teâlâ sıfatlarını böylece bildirdi.Ne cismi ne arazdır ve mütehayyiz ne cevherdirYemez içmez zaman geçmez berîdir cümleden AllahRabbimiz Teâlâ, cisim değil, araz değil; bir mekana ihtiyacı yoktur. Cevher de değildir.Yemez, içmez, üzerinden zaman geçmez. Hâsılı, madde ve sıfatlarının hepsinden Allah Teâlâ münezzehtir.Not..Araz : Süratle varlığını kaybeden ve cevhersiz olmayan, şekil, renk gibi nesneye ;Cevher : Kendisiyle olup başkasına muhtac olmayan ve taksim kabul etmeyen küçük parçaya denilir.Tebeddülden teğayyürden dahi elvân u eşkaldenMuhakkak ol müberrâdır budur selb-i Sıfâtullah(Maddeden enerjiye, enerjiden maddeye) Dönüşmekten, renklerden, sûretlerden,Gerçekten O berîdir. Allah Teâlâ’nın hakkında düşünülmez selbî sıfatlar bunlardır.Ne göklerde ne yerlerde ne sağ u sol ne ön arddaCihetlerden münezzehtir ki olmaz hiç mekânullahGökler, yer; sağ, sol; ön ve arka gibiCihetlerden , Rabb’imiz Teâlâ münezzehtir. Zira Allah Teâlâ’nın mekanı asla olmazHudâ vardır varlığına yok evvel u âhirYine Ol varlığıdır Kendi’den ğayrı değil VallahAllah Teâlâ vardır, lakin varlığına başlangıç ve sonuç yoktur.O’nun varlığı, Kendi’nden başkası değildir.Bu âlem yoğiken ol var idi ferd u tek u tenhaDeğildir kimseye muhtac ve hep muhtac ğayrullahBu âlem yok iken dahi, O hakîkî mevcud var idi. Tek ve yalnız idi.Artık, Allah Teâlâ gayrına muhtac değildir. Dâimâ ğayrı O’na muhtacdır.A’na hâdis hulûl etmez ve bir şey vâcib olmaz kimHer şeyde hikmeti vardır abes fi’l işlemez AllahO’na hâdis hulûl etmez. Ve hiçbir şey O’na vacib olmaz. ÇünküHer işte O’nun hikmeti vardır. Elbette Allah Teâlâ başıboş iş işlemez. (Binaenaleyh)Hulûl etmez O Zat abde ve hiçbir ferde zulmetmezİbâdın aslahı lazım değil kim halk ede AllahO Zat bir kula hulûl etmez. Ve hiçbir ferde zulmetmez.Kendisi’ne kulunun yararına sebebleri yaratmak gerekmez ki, onu yaratsın.A’na bir kimse cebrile bir iş işledemez aslaNe kim Kendi murad eyler vücûda gelir BillahHiçbir kimse O’na cebren iş yaptıramazKendisi neyi dilerse, o nesne Allah Teâlâ’nın kudretiyle meydana gelir..A’nın her bir kemâli bîteğayyür hâsıl olmuşturKi yoktur muntazır olunacak hiçbir KemâlullahAllah Teâlâ’nın Zât-ı Şerîf’inin kemâlatı, Zât’ıyla birlikte ezelîdir; değişmeyi kabul etmez.Çünkü Allah Teâlâ’nın hakkında sonradan meydana gelecek bir kemal söz konusu değildir.Sıfât-ı bâkemal ile O daim muttasıfdır kimKamu noksan sıfatlardan berîdir ZülcelâlullahCelal ve Azamet sahibi olan allah Teâlâ, kemal sıfatlarıyla daima vasıflanır.(Mahluka isnadı mümkün olan) Bütün noksan sıfatlardan beridir.Sekizdir çün sıfât-ı zâtî İlm ile İrâdetdirHayât u Kudret u Halk-ı Basar Sem’u KelâmullahAllah Teâlâ’nın Zâtî olan subûtî sıfatları; İlim, iradeHayat, Kudret, Halk, Basar, Semi’ ve Kelam olmak üzere sekizdir.Alîm Ol’dur ki erişmez ilmine kimsenin aklıİhâta eylemişdir cümle bu eşyayı İlmullahAlîm O’dur ki ilmine kimsenin aklı erişmez.Allah Teâlâ’nın İlmi her şeyi kuşatmıştır. ( Alîm, ” bilici ” demektir ki sıfatı, İlimdir. Böylece )Mürid Ol’dur Dileyicidir ve her şey üzre kâdirdir.Ne kim diler olur peydâ alâ vefki MurâdıllahMüriddir= Dileyicidir. Ve herşey üzere kâdirdir.Artık kendisi neyi dilerse, O’nun muradına muvafık olarak peyda olur.Cemîi hayr u şerri Ol diler takdîr u halk eylerVelî hayrı sever ancak ki sevmez şerleri AllahBütün hayrları, şerleri Kendisi diler; tesbit eder; yaratır.Allah Teâlâ, kulunun ancak hayrlı işlerini sever; şer işlerini sevmez.Basîr Ol’dur hakîkatde ki hep eşyâya nâzırdırVelî gözden münezzehtir Basardır min SıfâtillahBasîr= Görücü O’dur ki gerçekte her şeyi kontrol altına alıp bakar.Lâkin göz(gibi alet, edevat)den münezzehtir. Basar yani görmek, Allah’ın sıfatlarındandır.Semîi’ Ol’dur işidir her avazı sır ile cehriMünezzehdir kulaktan Ol sıfattır A’nda Sem’ullahSemîi’=işitici O’dur, ki gizli ve âşikar her avazı işitir.Kulaktan münezzehtir ancak Semi’=işitmek Allah Teâlâ’nın sıfatıdır.Mütekellimdir Ol ammâ berîdir dilden ağızdanHurûf u lafzı savt ile değil vasf-ı KelâmullahAllah Teâlâ, Mütekellim=Konuşucudur. Amma dil ve ağızdan beridir.Kelâmullah=Allah’ın konuşma sıfatı, ses, harf ve lafızla değildir.Subutiyye sıfâtı kim ne aynıdır ne ğayrıdırKadîm dâim ve Zât’ıyla kâimdir SıfâtullahAllah Teâlâ’nın subûtiye sıfatları, ne Kendisi ne de başkasıdır;Ezelîdir, dâimîdir, Zât’ıyla kâimdir.Hakk’ın mukrim ibâdıdır melekler yerde göklerdeAvâmından avâm-ı nâsı efdal eylemiş AllahYerde ve göklerde melekler, Hakk Teâlâ Hazretleri’nin şerefli kullarıdır.Allah Teâlâ, insanlardan avam mü’minleri, meleklerin avâmından üstün kılmıştır.Yemek içmek hem erkeklik dişilik yokdur anlardaHakka hiç âsi olmazlar muti’dirler li EmrillahMeleklerde, yemek, içmek, erkeklik ve dişilik yoktur.Allah Teâlâ’nın emrlerine tabiî olarak boyun eğerler. Asla Cenâb-ı Hakk’a âsî olmazlar.Ve Cebrâil u Mikâil u İsrâfil u AzrâiluMukarrebdir Peygamberdir bu dördü hep EmînullahCebrâil, Mîkâil, İsrâfil ve Azrâil,Allah’a en yakın elçilerdir. Bu dördü Allah Teâlâ’nın emin kullarıdırlar.Hakkın yüzdört kitâbı kim nebîler üzre inmiştir.Kitabdır anların dördü suhuf yüzü KelâmullahAllah Teâlâ tarafından nebîler üzerine yüzdört kitab inmiştir.Dördüne kitab, yüzüne suhuf denilir. Hepsi Allah Teâlâ’nın kelâmıdır.Zebûr’u verdi Dâvud’a dahi Tevrât’ı Mûsâ’yaVe hem İncîl’i İsâ’ya getirmiş Cebrâil BillahAllah Teâlâ, dört kitabdan Zebûr’u Dâvûd’a, Tevrat’ı Mûsâ’ya,İncil’i İsa’ya vermiştir. Cebrâil Allah Teâlâ’nın emriyle bunları, onlara getirmiştir.Habîbullah’a Kur’ân’ı getirdi hâcet oldukçaYirmiüç yıl içre cümle kati’ oldu o VahyullahCebrâil, yirmiüç yıl, ihtiyac oldukça, Allah Teâlâ’dan vahiyle ayet ayet Kur’an’ı Habîbullâh’a getirmiştir.Bundan sonra vahiy kesilmiştir.Dahi ben enbiyâ hakkında bildim ismet u fitnetNezâfet hem emânet sıdk ile tebliğ-i HükmullahPeygamberlerin, günahtan masum ve mahfuz, üstün akıl ve zeka sahibi,Pak ve temiz; Allah’ın buyruklarını kullarına tebliğ etmede ve her hususta emîn; özlerinde ve sözlerinde doğru olduklarına ve Allah Teâlâ’nın hükümlerini bildirdiklerine inandım.Kazerle zenb u humk u kizb u ketmân u hıyânetleMünezzehdir müberrâdır cemîi EnbiyâullahBütün nebîler, kir ve pislikten, ahmaklıktan, yalandan, hakkı, doğruyu gizlemek ve hıyanetten,münezzehtirler; berîdirlerNebîler ismini bilmek dediler ba’zılar vâcibYirmisekizin bildirdi Kur’an’da bize AllahBazı alimler nebîlerin isimlerinin bilinmesi vacibdir dediler;Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ nebilerden yirmisekizinin adını beyan etti; şöyleki…Biri Âdem biri İdris u Nuh Hûd ile SâlihHem İbrâhîm u İshâk ile İsmâil ZebîhullahDahi Ya’kub ile Şuayb u Lût ile YahyâZekeriyyâ ile Hârun ahi Mûsâ KelîmullahVe Dâvud u Süleyman u dahi İlyâs u EyyûbdurBiri de Elyasa’dır dahi İsâ’dır o RûhullahBirinin ismi Zülkifl u biri Yûnus nebidir hemHitâmı Ol Habîb-i Hakk Muhammed’dir RasûlullahBazı alimler, Kur’an-ı Hakîm’in bildirdiği yirmisekiz enbiyanın isimlerini bilmenin vacib olduğunu söylediler. Bunların isimleri şöyledir: Adem, İdris, Nuh, Hûd, Sâlih, İbrâhim, İshak, Allah yolunda boğazlanmayı cân-ı gönülden kabul eden İsmâil, Ya’kub, Yûsuf, Şuayb, Lût, Yahyâ, Zekeriyyâ, Mûsâ kelimullah ve kardeşi olan Hârun, Dâvud, Süleyman, İlyas, Eyyub, Elyasa’, Ruhullah olan İsa, Zülkifl, Yûnus ve bunların sonuncusu Allah’ın sevmiş olduğu Muhammed Rasûlullah..Üzeyr, Lokman u Zülkarneyn üçünde ihtilaf olduKi ba’zı enbiyâdır der ve ba’zı der VeliyyullahÜzeyr, Lokman ve Zülkarneyn’de ihtilaf edildi.Bazıları bunların enbiyâ olduklarını, diğer bazısı Allah’ın dostları yani velî olduklarını söylediler.Cemîi enbiyâdan evvelidir Hazreti AdemKâmûdan efdal u âhir Muhammed’dir HabîbullahBütün enbiyânın ilki Hazreti Adem;Sonuncusu Habîbullah Muhammed’dir ve hepsinden üstündür.İkisinin arasında kati çok enbiyâ geldiHisâbın kimseler bilmez bilir anı hemen Allahİkisi arasında, birçok enbiyâ gelmiştir.Onların hesabını Allah’tan başka kimse bilmez.Risâlât-ı rusul mevtiyle bâtıl olmaz ol kat’âVe efdaldir melekler cümlesinden EnbiyâullahRasullerin ölümleriyle, risâletleri asla bâtıl olmaz.Peygamberler, büyük meleklerden daha büyüktürler.Bizim Peygamber’in ahkâm-ı şer’î öyle bâkîdirKi ehli mahşeri bu şeri’le fasledecek AllahBizim Peygamberimiz’in getirmiş olduğu şeriatin hükümleri bâkîdir.Nitekim mahşerde de Allah Teâlâ bu şeriatle mahluku arasında hükmedecektir.Ve mi’râc-ı Nebî hakdır Ana şahsıyla muhtasdırÇıkıb fevk-al-ulâya Hakk’ı görmüştür HabîbullahPeygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in mi’râcı hak ve doğrudur; Onun şahsına hastır.Habîbullah en yüksek mevkiye çıkmış ve orada Hakk Teâlâ’yı görmüştür.Cihan cümle sıfâtıyla ve eczâu sıfâtıylaHem ef’ali ibâdın hayr u şerri cümle HalkullahMadde ve mana=mülk ve melekut âleminde ne varsa, tek tek ve toplu olarak;Aynı zamanda kulların yapageldikleri hayr ve şerlerin hepsini Allah Teâlâ yaratmıştır.A’nın ilm u murâd u halk u takdîriyle hâdisdirKi yoktur hâlık u bârî iki âlemde ğayrullah(Mahluk) O’nun ilmiyle, iradesiyle, yaratmasıyla, hüküm ve kudretiyle yoktan var olurlar.Madde ve manada, dünya ve ahirette, Allah Teâlâ’dan başka yaratıcı ve var edici yoktur. ( Şu kadar ki, )İbâdın ihtiyârı vardır ef’âlinde cüz’îceOl ef’âl üzre bulmuşlar sevab hem İkâbullahKulda, akıl ve aklı kullanmaktan ibaret yapabilme gücü, cüz’î de olsa vardır.Bunun için kullar, yaptıklarından dolayı sevab veyahud da azaba müstehak olurlar.Ol ef’âlin cümeylidir Hakk’ın hubb u rıdâsıylaKabîhinde bulunmaz ne mehabbet ne RıdâullahKulun iradesiyle meydana gelen fiilinin güzelinde, Allah Teâlâ’nın sevgi ve rızası vardır.Çirkininde ise, ne sevgisi ne de rızası vardır.Sevâb efdalidir Hakk’ın ve adlidir ikab A’nınVücûb icabsız Hakk’a bî istihkak abdullahAllah Teâlâ üzerine hiçbir hak gerekli olmaksızın kuluna sevab vermesi, fazl u keremidir.Kulu da hiçbir azaba müstehak olmaksızın, Allah Teâlâ’nın onu cezalandırması adaletidir.Mukârindir bu fi’le istitâat kim o kudretdirBulunsa istitâat olunur teklif Şer’ullahİstitâat=yapabilme gücü, kulun işlediği işle beraberdir.İstitâat kulda olduğu müddetçe, Allah Teâlâ’nın şeriatini tatbik etmeye mükelleftir.Ki abdin kendi vus’ında ne kim olmaz anı aslaAna din içre teklif etmemişdir Ol HalîmullahKulun yapabilme veya terkedebilme gücü olmadığı yerlerde,Allah Teâlâ, hilm sıfatıyla tecelli ederek, ona hükümlerini yüklemez.Haram erzakdır herkes yer içer kendi rızkın hepVe kimse kimsenin rızkın alıb ekil edemez Vallahinsanın boğazından geçen, helal olsun haram olsun, rızktır. Herkes kendi rızkını yer içer.Hiçbir kimse diğerinin rızkını alıp yiyemez Vallâhi.Ecel vaktinde meyyittir o maktûl ecel birdirVe hâl-i ye’sin îmânı değil makbûl İndallahÖldürülen, ecelinin vaktinde ölmüştür. Ve ecel birdir.Ümidsizlik halinde iman etmek, Allah nezdinde makbul değildir.Heyûlâ yokdur ezhan içre bir cüzü olduğu hakdırKi ol vasf-ı tecezzîden birîdir der bu EhlullahHeyûlâ ezelî değildir. Ancak, cevherler (elektron, nötron, proton gibi aslî cüzler ) vardır.Ehli Sünnet velCemaat dediler ki: Kâbil-i taksim olmayan cüzlerden Allah Teâlâ münezzehtir.Kabirde meyyite Münker Nekir dört şey sual eylerKi Rabb’in kim nebin kim nedir dînin ve kıblengah.Ölene kabirde Nekir ve Münker adlı melekler gelip dört şey sorarlar:Rabb’in kim, peygamber’in kim, dînin nedir, kıblen neresi?Cevâbın verenin canı ile cismi zevk eder andaŞaşıb küffâr u âsiler çeker anda AzâbullahCevabını veren, ruh ve cismiyle zevki tadar.Kafir ve âsîler şaşırırlar ve Allah’ın azabını çekerlerBu dünyaya gelen gider ki kalmaz canlı hiç kimseDahi yevmi kıyâmetde eder emvâti ba’s AllahBu dünyaya gelen bütün canlılar, ölürler; canlı kalmaz.Kıyamette dahi Allah Teâlâ ölenleri, beden ve ruhla haşre gönderecektir.Verirler defter-i a’mâlini her adamın andaKiminin sağ eline kimine soldan maâz AllahHer adamın, ameli içinde bulunan defterini verirler.Kimine defteri sağdan, Allah korusun kimisine de soldan..Kitâbıyla hisâbı var Hudâ’nın rûz-i mahşerdeSorarlar herkesin ef’âl u akvâlin BiemrillahKıyamet gününde Allah Teâlâ’nın hükmü, hesabı vardır.Melekler, Allah Teâlâ’nın emriyle herkesin işlediği işini, söylediği sözünü sorarlar.Kebâirle sağâir ehline ol gün şefâatlerEderler enbiyâ u ehli ilm u EvliyâullahKıyamet gününde, büyük ve küçük günah işleyenlere,Enbiya, ulemâ ve Allah’ın dostları şefaat ederlerAmeller vezn olundukda Sırâtı geçmemiz hakdırVe Kevserle sekiz cennet verir mü’minlere AllahAmeller terazide tartıldıktan sonra, Sırat Köprüsünden geçmemiz haktır.Allah Teâlâ mü’minlere Havz-ı Kevser ve sekiz cenneti vermiştir.Girecek cennete mü’minler anda çok bulub ni’metGörürler şübhesiz anda niteliksiz cemâlullahMü’minler cennete girecekler; onda nice nimetler bulacaklar.Şüphesiz mü’minler Allah Teâlâ’nın Cemâli’ni niteliksiz göreceklerdir.Ve cennetle cehennem şimdi var ehliyle bâkîdirCehennem yedidir ehlin yakar dâim o NârullahCennet ve cehennem şimdi de vardır; ehliyle ebedîdirler.Cehennem yedi kattır. Allah’ın ateşi onda, cehennemlikleri ebediyen yakar.Kazâ ile gelir her hayr u şer Tanrı cenâbındanBulur hayr ehlin dâim olur şer ehline hemrahKulun lehinde olan nimet ve hayrlar, aleyhinde olan bela ve şerler, Allah Teâlâ’nın hükmü, takdiriyle gelir.Vakti geldikçe, hayrlı sebeb hayrlılara, şerli sebeb belaya giriftâr olanlara yoldaş olur.Ve Peygamber ne kim eşrât-ı sâatden haber vermişİnandım cümlesin izhar eder vaktinde hem AllahPeygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, kıyametin alâmetlerinden her ne haber vermişse,Cümlesine inandım. Vakti geldikçe Allah Teâlâ onları izhar eder.Çıkar Yer Dâbbesi Deccâl u Ye’cûc ile Me’cûcDoğar gün mağribden çün iner gökden o RûhullahDâbbet-ul-arz ( Sâlih Peygamberin devesinin yavrusu ), Deccal, Ye’cûc, Me’cûc çıkarlar.Bir de mağribden güneş doğar; Rûhullah olan İsâ aleyhisselam da gökten iner.Kebîre mü’mini îmandan ihrâc eylemez dahiNe küfre dâhil ve ne tâatin habt ede İndallahBüyük günahı irtikab, mü’mini imanından çıkarmaz.Onu küfre sokmaz. Yapmış olduğu taatini Allah nezdinde düşürmez.O isyan eylemez anı muhalled hem cehennemdeMeğer ki i’tikad ede anı maâz Allahİşlediği o büyük günah, mü’mini cehennemde ebedî bırakmaz.Ancak kat’î delille haram olanı, helal saymak; yahud kat’î olan helali haram saymak, Allah korusun, küfre sokar.Hudâ afveylemez şirki ve illâ andan ednâyıDilediği kulundan her günahı afveder AllahHudâ Teâlâ, küfür ve şirki afuv etmez, amma ondan aşağı dilediği kulunun günahını afuv eder.Kebâirden kaçan câiz ikab olmak sağâirleVe bîtevbe giden câiz kebâirden geçe AllahAllah Teâlâ’nın, büyük günahtan kaçan kimseyi küçük günahla cezalandırması,Aynı zamanda büyük günah işleyip tevbesiz öleni afuv etmesi mümkündür.Kabul eyler duâyı Hakk Teâlâ Kendi fazlındanVe hâcet-i ibâdı hem kabul eyler Raûf AllahSonsuz esirgeyici merhamet sahibi olan Allah Teâlâ, kulunun yalvarışını fazlıyla kabul eyler.Kullarının ihtiyacını da fazl u keremiyle giderir.Dahi îman ile islam ikisi şey’i vâhiddirCenâb-ı Hakk’dan ol her ne getirdiyse RasûlullahAllah Teâlâ’ya, tasdikle gönül bağlayarak inanmak ve teslim olmak, yani iman ve islam birdir.Hâsılı Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Allah’tan bildirdiği din, iman ve islamdır.Kamûsun dil ile takrîr u tasdîk eyledim bilkalbBirine yokdur inkârım inandım şüphesiz VallahBinaenaleyh cümlesini ikrar ettim; kalbimle tasdik ettim.Hiçbirine inkarım yoktur. Ve hepsinin gerçekten Allah’tan geldiğine inandım.Çu din a’mâli îmandan muhakkak başka hâricdirPes îman izdiyad nâkıs olmaz hıfzede AllahZira din ile amel, imandan haric bir şeydir.İş böyle olunca iman, zâtı itibariyle ziyade ve eksik olmaz. Allah Teâlâ onu hıfzeder.Demem ki inşâAllah mü’minim bel mü’minim hakkâBu ma’nâ ile îmanı kesbî u mahlûkdurur LillahBunun için inşâAllah mü’minim demem. Bilakis hakîkaten mü’minim derim.Bu itibarla iman, kesbî ve Allah Teâlâ’nın mahlukudur.Ve ammâ Tanrı’nın Kendi kuluna ma’rifet küncinHidayet kıldığı ma’nâ ile vehbîdir ol TallahFakat Tanrı Teâlâ’nın, Kendi fazl u kereminden ma’rifet hazinesini hediye ettiğine itibarla iman,Vehbî ve mücerred ihsan ve tevfîk olur.Ve îman-ı mukallid hem sahîh olmuşdur ammâ kiOl istidlâl aklı terk ile âsim olur BillahAllah ve O’nun Rasûlü’ne, delilsiz ve başkalarına uyarak inanan kimsenin imanı sahihdir.Fakat taklidci, aklî delilleri araştırmayı terketmekle, Allah Teâlâ’ya karşı günahkar olur.Kerâmet-ı velî hakdır nebîsi mu’cizâtîdirKeser az müddet içre çok mesafe EvliyâullahAllah Teâlâ’nın sevdiği kulunun kerametleri haktır.Ve onun kerâmetleri nebîsinin mucizeleridir.Az bir müddette çok mesafeyi evliyaullah geçer.Bulurlar vak-i hâcetde taâmı hem libâs anlarBehâim hem cemâdâtile söylerler Biiznillahİhtiyac oldukca onlar, yiyecek ve giyecekleri bulurlarHayvanlarla, cansız varlıklarla Allah Teâlâ’nın izniyle konuşurlarGehi su üzerinde meşî ederler vecd-i hâletleHavada hem uçarlar hark eder âdâtını AllahBazan vecd u hâletle, su üzerinde yürürler.Havada uçarlar. Allah Teâlâ tabiî kanunları onlara iptal eder.Erişmez bir velî hiçbir nebînin rütbesine hemAna ermez ki andan sâkıt ola emr u NehyullahHiçbir veli, hiçbir nebînin mertebesine ulaşamaz.Ondan Allah’ın emr ve yasakları düşecek bir mertebeye de ulaşamaz.Ve efdal evliyâ Sıddîk-ı Ekber ba’dehu FârukVe Zinnûreyn’den sonra Alî’dir ol VeliyullâhVe evliyânın en üstünü, Sıddîk-i Ekber Hazreti Ebû Bekr’dir. Sonra Hazreti Ömer-ul-Fâruk’tur.Sonra iki nur sahibi Hazreti Osman’dır. Sonra Allah’ın dostu Hazreti Ali’dir.Bu dördü hem hilâfetde bu tertib üzre kâimdirBu çâr-ı yârdan sonra hem efdal EvliyâullahDördünün hilâfeti de bu tertib üzeredir.Bu çâr yâr güzin’den sonra, Evliyâullah’ın üstünleriKalan ashabdır ki cümlesinin zikri hayrolsunCemîl âl u ashab-ı kirâmı sevmişem BillahDördünün hilâfeti de bu tertib üzeredir. Bu çâr-ı yâr-ı güzin’den sonra,Evliyâullah’ın üstünleri, kalan ashâb-ı kiram’dır. Hepsinin zikri hayr olsun.Hasıl, bütün ashâb-ı kirâmı Allah için severim.Aşere-i mübeşşere ve Fâtıma Hasen HüseynBu ümmetden bulâra cennetile neşhedu BillahBu ümmetten cennetle müjdelenen on nefer ve Fâtıma, Hasan, Heseyn Hazerâtına cennet müjdesi verilmiştir.Biz dahi Allah için bunların cennetlik olduklarına şehadet ederiz.ve ğayrı kimseye aynıyla cennetlik denilmez kiO ğayba hükmolur ğaybı ne bilsin kimse ğayrullahBunlardan başkasına bitta’yin cennetlik denilmez.Zira o ğayba hüküm olur. Gaybı Allahtan başka kim bilebilir ki..Ve ashâb-ı kirâmın cümlesinden sonra ümmetdenCemîi tâbiîn olmuşdur efdal-i EvliyâullahÜmmetten evliyânın en üstünleri, ashâb-ı kirâmın hepsinden sonra, tüm tâbiîndir.İmâm-ı müslimîn sultan müslim hür mükellef hemKureyşî zâhir olâlı edib tenfîz-i HükmullahMüslümanlara imam olacak sultan; müslim, hür, mükellefKureyşî ve açıkta olmalıdır ki, Allah’ın ahkâmını infaz etsin.Velî Hâşimli hem ma’sum olmak şart değildir kimO fısk u cevr için hiç mün’azil olmaz Bişer’illahLakin Hâşimli ve masum olması şart değildir.O fısk ve cefa vermekte, Allah’ın şeriatiyle asla azlolunmaz.Ve berr u fâcire uyub namazım kılarım bileHem anların cenazesi namazın kılıram LillahSalihe de fâsıka da uyup namazımı kılarım.Salih olsun fâsık olsun, her müslümanın cenaze namazını Allah için kılarım.Adîn üzre hazarda hem seferde mesih câizdirVe müskir olmayan temr u anab suyu MübâhullahHazarda ve seferde mes üzerine meshetmek caizdir.Sekir vermeyen hurma ve üzümden çıkan meşrubatlar Allah’ın helal ettiği şeylerdir.Tasaddukla duâmızdan bulur emvâtimiz ni’metVe fazl-ı emkine eşhas u ezmân hakdır ey VallahSadaka ve dualarımızdan ölülerimiz nimet bulurlar.Bazı yerlerin, şahısların, zamanların üstünlüğü, hak ve gerçektir.Bilinmez müşrikîn etfâli cennetle mi nârda mıVe küffâra kirâmen kâtibeyn vermiş Kerîm AllahMüşriklerin ergenlik çağına gelmeyen çocukları, cennette mi, ateşte mi bilinmez.Kerim olan Allah Teâlâ, kafirlere bile amelleri tesbit eden melekleri tayin etmiştir.Ne ki ma^dûmdurur o şey ve mer’î ad olunmaz kiMükevvin kâinata benzemez şeydir TeâlallahOlmayan bir şey, yoktur ve görülmesi de yoktur.Kainatı yaratan Allah Teâlâ kainata benzemez bir şey’dir;Allah Teâlâ, kainatın sıfatından münezzehtir.İsâbet-i ayn câizdir ve sihir insana vâki’dirBeşer aklından efdaldir ulûm-i EnbiyâullahNazar değmesi mümkündür. İnsana sihir yapmak vâki’dir.Enbiyâullah’ın ilimleri, tüm beşerin aklından üstündür.Delîle müctehid evvel bakıb eyler isâbet hakVe sonra muhkeme bakıb hatâsın afveder AllahMüctehidin bir önceki delile bakarak hüküm etmesinden sonra,Muhkem bir delili görüp yeniden hüküm etmesi halinde Allah Teâlâ önceki hatasını afuv eder..Ve hak birdir muayyendir ve Kur’an ve hadîs ancakNe miktar olsa mümkün zâhirine hamlolur hergahVe hak birdir; Allah nezdinde bellidir. Kur’an ve hadis lafızları,mümkün oldukça zahirine hamlolunur daimaBu zâhirden ol ehli bâtının da’vası ma’nayaUdûli hem nusûs`i redd u istihfaf-i Şer’ullahBâtınîlik iddiasına mebnî, Bâtınîlerin Kur’an ve hadis lafızlarını, bu zâhirî manasından başka bir manaya hamletmeleri,açık manasını reddetmeleri, Allah Teâlâ’nın şeriatini hafife almaları…Hem istihlâl-i zenb u rahmet-i Hakk’dan ye’si hem deAzâbından emîn olmak bu cümle küfürdür BillahYahud günah işlemeyi helal inanmak, Allah Teâlâ’nın rahmetinden ümid kesmek, yahud azabından emin olmak..Bunların hepsi dinden çıkmaktır. Ve Allah Teâlâ’yı inkardır.Ve lafz-ı küfrî tav’ile ve kâhin sözlerin tasdîkKüfürdür lakin inkarı yeniden tevbedir LillahBöylece ihtiyârî olarak inkara sirayet edecek söz sarfetmek, yahud kahinlerin sözlerini tasdik etmek küfürdür.Bu küfürden dönüş, Allah’a yeni bir tevbeyledir.Hudâ otuziki farzı ibâdına buyurmuşturKamûsun farz bildim boynuma aldım Bitav’illahHudâ Teâlâ, otuziki farzı kullarına yüklemiştirHepsinin farz olduğuna inandım; ve Allah Teâlâ’ya boyun eğerek boynuma aldım.Şurûtu beşdir İslâm’ın ki tevhîd u salât u savmZekat u hac ğanîler hakkında bu cümle FarzullahAllah’ın farzları ki, İslamın beş şartı; kelime-i şehadet, namaz, oruc,Zenginlere zekat ve hac…Namazın farzı hâricde olanlar altı farz olmuşVe erkânı içinde oldular hem altı FarzullahNamazın haricinde altı şart, içinde de altı rükün;Dışındaki taharet setri avret vakti bilmekdirVe abdest almak ve niyet hem istikbâl-i BeytullahHaricindekiler; taharet, setri avret, vakti bilmek,abdest almak, niyet etmek, Beytullah’a yönelmek;Namaz içinde tekbîr u kıyam ile kırâatdirRükû’ u ka’de-i uhrâ ikişer secdedir Lillahİçindekiler ise; tekbir kıyam, kıraat,Rüku’, Allah için iki secde ve son oturuştur.Vudûnun farzı yüzün ellerin dirseklerile hemBaşa mesheyleyib ayakları gaslet dedi AllahAbdestin farzları; yüzü, dirseklere kadar yıkamak,Başı meshetmek, bir de ayakları yıkamak üzere Allah’ın dört emridir.Ve guslün farzı üçdür mazmaza ile hem istinşakÜçüncü cümle a’zâsın yumaktır tevbeten LillahGuslün farzları, ağzı çalkalamak, burna su çekmek,Tüm bedeni yıkamak üzere üçtür. Bu Allah’a tevbe için yapılır.Teyemmüm eylemek vâcibdir abdest ile gusl içinSu bulunmazsa ya kudret yoğisedir bu Şer’ullahSuyu kullanmaya güç yoksa, yahud su bulunmazsa, abdest ve gusül için teyemmüm vacib olur.Bu dahi Allah’ın şeriatidir.Anın rüknü iki urmak şurûtu beş biri niyyetSaîd u tâhir u mesh biri acz-i İbâdullahTeyemmümün rüknü, yüzü ve elleri meshetmek üzere iki vuruştur. Beş de şartları vardır:Niyet, toprak (veya onun cinsi), toprağın da temiz olması, meshetmek, kulların suyu kullanmak da aciz kalmaları…Ve savmın farzı üç niyetle ekli nîki terk etmekFecir doğdukda gün batınca imsak oldu EmrullahOrucun farzı, fecrin doğuşundan gün batıncaya kadar,Niyetle, yemek, içmek ve temastan sakınmaktır. Allah Teâlâ’nın emri budur.Dahi haccın fürûzu üç biri ihrama girmekdirBiri vakfe cebel üzre ziyâret oldu BeytullahHaccın farzları, ihrama girmek, Arafat dağında durmak,Beytullah’ı tavaf etmek üzere üçtür.Harâmı i’tikad etmek haram andan sakınmakdırHelâli hem helal bilib bu oldu cümle FarzullahHaramı haram inanmak ve ondan sakınmak;Helali de helal inanmak dahi, Allah Teâlâ’nın bize emrettiği farzlardır.Hep ashâb-ı güzîn u tâbiîn u müctehidîninNe ki var Ehli Sünnet velCemâat cümle EhlullahTüm ashâb-ı güzîn, tabiîn, müctehidler,Hepsi, Ehli Sünnet velCemaattir; Allah’ın dostlarıdırlar.Kamûnun i’tikadı bu yüzon beyt içre bil Hakkı!.Budur hak mezheb ancak bunda sâbit eylesin AllahEy Hakkı!.. Artık onların itikada dair ölçülerini, yukardaki yüzon beyt içerisinde bil.Budur hak mezheb. Allah Teâlâ bizi bu itikad üzere sabit eylesin.Eğer benden küfür amden hatâen sâdır olduysaBen ol küfrün cemîinden berî oldum LivechillahEğer benden kasden veya hatâen küfür sâdır olmuşsa,Hepsinden beri oldum; Allah Teâlâ’ya yöneldim.Dahi şer’a muhalifse eğer akvâl u ef’âlimBen anlardan rücu’ etdim ve tubtu kurbeten LillahSözüm, fiilim, şeriate muhalifse, ondan pişmanım; döndüm.İbadet olarak Allah’a tevbe ederim. (Ve)Ne ki kılmış Habîbullah bize tebliğ-i ahkâmıKabul etdim âmentu Billah ve Hukmillah.Allah’ın sevgili kulu, Allah Teâlâ’nın ne gibi hükümlerini bize bildirdiyse,Kabul ettim; ona razı oldum. Allah Teâlâ’ya ve hükümlerine ve Peygamber’in getirdiklerine inandım.Dilim ikrârımı kalbimle tasdîk eyledim candanSen’in hıfzında îmânım emânet olsun ey AllahKalbimle candan tasdik ederek, dilimle söylerim.Allah’ım, bu gönül bağlılığım, tasdik ve itirafım, dönüş ve ibadetlerim, hepsi, Sen’in hıfzında emanet olsun.Allâhumme salli efdâle salâtin ve sellim ekmele selâmin alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidinâ Muhammedin adede ma’lûmâtike ve midâde kelimâtike kullemâ zekerek-ez-zâkirûne ve ğafele an zikrik-el-ğâfilûnHer şeyden yüce olan Cenâb-ı Hakk’a envâi hamd ve senâ ederiz. O’nun seçtiği kulu ve Rasûlü’ne salât ve selamlar olsun. Beytlerin Osmanlıca nazmı ve Türkçe tercümesi hitama ermiştir.
Arkadaslar, Bu arkadasimiz benim Ehli sünnet olmadigimi, ve Fikih-a dil uzattigimi, dolayisi ile de bidat ehli oldugumu söylemektedir. Bunun kanitini istiyorum.. eger bunu kanitlayamazsa, ki” asla kanitlayamaz.. cünkü degilim. Bu kardesimizin suclamalarindan beriyim.Geldigim günden beri karsima cikip, ben bilirim, sadece ben bilirim edasi ile, tabiri caizse ahkam kesen bu kardesimiz. Sahsimi olanca hirsi, nefreti ile yargilamakta ve suclamaktadir. Sordugum sorularin hic birine cevap verememekte, ama camur at izi kalsin mantigi ile hakkimda itham, hakaret dolu yazilar yazmaktadir.Benlik kaygisi asla gütmüyorum. Fakat olmadigim bir seyi o sensin gibi yersiz, bi o kadar da mesnetsiz saldirilara karsi onur savasi veremeyecek kadar da onursuz degilim.Hic bir yazimda, hic bir yorumumda itham edildigim, yargilandigim degerlere degil dil uzatmak, bu itigatdan bir milim dahi ayrilmam söz konusu degildir…Simdi huzurlarinizda tekrar soruyor, ve acilen cevabini bekliyorum; nerde, hangi yazimda, hangi yorumumda böylesi yargilanacak, böylesi yerden yere vurulacak kadar hata yapmisim..?
nico, meyve veren ağaç taşlanır. sen takma kafana böle şeyleri, taşlarını heybende biriktir. daha şeytan taşlamaya gidecez Allah nasip ederse.
cliciax’ i de alın yanınıza faydası olur…
o yaratılışçıları görünce, okuyunca şeytan çarpmışa dönüyo zati. fazlası fazla olur.
(Akıllı kişiler, Allah korkusu olmayandan korkarlar; çünkü Allah’tan korkmayanın yapmayacağı şey yoktur.)
e, ben allah’dan korkmuyorum; allahçılar’dan korkuyorum.eşşek ve benzeri savunmasızı sikmedim. rantlanacağım diye kimseleri dolandırmadım. yalana ve yılana mesafeliyim, iklim ve koşullar gereği deri değiştirmezsem ölürüm kaygım yok. emeğimle geçinir, emeği hâkir göreni düşman bilirim.neymiş la benim yapacaklarımdan, bünyenizin kaldırmama fikrine düşme kaygınız?!
ben de söyledim paşa ziya’ya; dostum etme çıkar şu terkib-i bendini külliyatından deyi.lakin ne mümkün…
Etrafa saçtığınız şu zehir zemberek ahkamlarınızla hiç bir şeyden beri olamazsınız. Bugün iftiralarınızla suçunuzu örtbas etmeye çalışsanız bile yarın ind-i ilahide mesul olacaksınız.Sizi neden direkt muhatap almıyorum, almak istemiyoruma gelince.Anlamıyorsunuz efendim, anlamıyorsunuz.Şu yukarıda yazdıklarımı dahi anlamıyorsunuz.Anlamak, kabul etmek istemiyorsunuz.Apaçık deliller ortaya koyuyorum fakat siz, yine de anlamak, kabul etmek istemiyorsunuz.Evet belki ehl-i sünnet olmakta samimisiniz fakat bu inançlarınızla ehl-i sünnete muhalefet ediyorsunuz.Bunun farkında olsanızda olmasanızda. Sizin “caiz değildir” diye küçük gördüğünüz, hafife aldığınız şey,hakikatte fıkıhtır, şeriattır, dindir.fakat siz bunu idrak edemediğiniz için adeta kin kusuyor ve benim “tasavvufu bidat saydığımı” söyleyerek iftira atıyorsunuz. Bu apaçık bir iftiradır. Bu iftiranız sebebiyle mesulsunuz.Şeriatı hafife aldığınız için mesulsunuz.Bir de “hangi yazımda göster” gibi gereksiz bir sual etmişsiniz.Benimle ilgili olan ahkamlarınızı okuyunuz.Özellikle şu “kadir gecesi” başlıklı “orijinal” yazınızda.Bir de , benim sizi tanımadan bu gibi fikirleri nasıl edindiğimi sormuşsunuz.Bu tesbitlere varmak için sizi tanımam gerekmez.Yazdıklarınızı okumak kafi gelir. Samimi olmak, hata etmeyeceğiniz anlamına gelmez.”Altıntı” sözlerinize gelince. Bizim gibi aciz mukallitler bu mevzularda anca alıntı yapabilirler. Kendi yorumlarımız ise bu altıntıların dışına çıkamayacaktır. Ben, bu gibi itikadi meselelerde kendi aklım ile hareket etmekte korkarım. Bu meseleleri tahlil ve tefsir etmek diken üzerinde yürümek gibidir. Sizin böyle bir korkunuz veya hassasiyetiniz olabilir / olmayabilir.sonra, bu söylediklerimi siz, yedi yaşınızda öğrenmiş ve biliyor olabilirsiniz. Fakat o vakit durum daha da vahimdir. Bildiğinizi söylediğiniz bu meselelerdeki hatalarınız ile durum daha acıklı bir hal alıyor. Bildiği halde bunun mucibince amel etmeyen ahmak değildir de nedir!Unutmayın alimlerde helak olur, amiller müstesna…Siz ehl-i sünnet olduğunuz iddalarında samimi iseniz, itikadınızı ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarını okuyorak düzeltiniz.Kendinizi muhafaza ediniz.Bir ben bilirim, çok bilirim gibi saçmasapan bir iddam yoktur, olmadı da. Bunun aksini yeri geldikçe söyledim.İslami ilimlerle haşır neşir olmuşluğum vardır. Bildiklerim alimlerin sözlerinden gayrı bişey değildir. Yeni bir şey ortaya koyacak kapasitede değilim.Fakat bu kadar bariz bir yanlışı da göremeyecek kadar kör ve vurdumduymaz değilim. Samimi iseniz, sizi Allah rızası için ikaz ediyorum. Yok değilseniz, sizin kardeşliğinizi, arkadaşlığınızı reddediyorum..
Suphi samimiyet, cehalet ve herhangi bir konuyu ogrenme isteginin onemini (burada din) gayet anlasilir bir dille anlatmis. Samimiyet konusu baby700 tarafindan da dile getirilmisti. Umarim inanci bir otorite araci olarak kullanip kendilerine kole arayan sahislar Suphi’den cok sey ogrenirler. Belki de Suphi’nin kibar ve centilmence yaklasimindan da kendilerine ders alirlar.
Bir cevap istiyorum Suphi kacamak degil. Sucladigin, geldigi günden beri sacma sapan iddialarla itham ettigin kisi senden kapsamli bir cevap istiyor…Yazdigim yazilarin, yaptigim yorumlarin hangisinde islama, fikiha, Ehli Sünnet itgadina terslik varsa cikar…Benim dostum olmak kolay degildir Suphi efendi, pohpohlamalara gelmeyen, ben bilirim sevdasina düsmeyen, baskalarinin hatiri icin bir baska müslümani yermeyen, hele hele bu Clicia gibi, Benbey gibi dinsizler olursa…Dinsizler, Ataistler, Kafirler benim dostum olamaz. Bu sana degil ama onlarin dostu olan da benim dostum olamaz…Yüce kitabimiz Kur’an, onlarla dostluk kurmayin onlarin dostu onlar gibidir buyuruyor…Clicia, daha önce bir yorumunda, seninle cok iyi dost oldugunu yazmisti gerisini sen düsün…Birilerini yargilayacagina önce kendini yargila.. bunlari basarabilirsen kardesim olursun…Yazdigim yazilar da karsima cikip, sahsima dinsiz, bidat ehli diyen sen degilmi idin.. bunu yaparken sadece nefsini düsündün, ve pohpohlamalara kandin. Seni Allah’a haval ediyorum…Kur’an’dir yolum. Resullullah (sav) dir önderim. Ehli Sünnettir itigadim. Hanifi’dir meshebim. Mevlana’dir manevi Mürsidim. Iste budur benim yolum. Bundan baska bende bir sey arayanlar büyük yanilgi icindedirler…Ben, sadece bana Allah’in ögrettiklerini bilirim. Dinsizler, imansizlar, Ataist Kafirler degildir benim dostum. Onlara asla müsamaha göstermem gösteremem. Cünkü onlar gercek Kafirlerdir…Ebu Cehiller, Ebu Lehebler soyunu sürdürmekte dünyayi kan gölüne cevirmektedirler. Müslümanlardan korkanlar sizler asil bu canilerden korkun…Son söz: Kimseye kendimi begendirmek icin yazi yazmiyorum. Hele hele taraftar toplamak gibi asla, ve kat’a bir meselem bir cabam yoktur. Üzerime yapistirilmak istenen seylerin hic birine aidiyetim asla yoktur. Bundan baska bende bir seyler arayanlar ya ahmak, ya da Paranoyaktir…Saygi ve sevgiler bunu hak edenlere…
Bazi insanlarin hic bir konuda yetenekleri yoktur. Ama insanlar arasina NEFRET sokarak, birbirine dusurerek ve insanlari dislayarak, siniflayarak, gruplara ayirarak kendilerine sosyal ve materyal kazanc saglarlar.(terim: Hatemonger)Ustelik sizofreni geciriyorlarsa, bir cesit yuksek otoriteyi arkalarina alip insanlar uzerinde HUKUM kurmaya calisirlar. kendilerine verdikleri onem onlari kendine guvenemeyen insanlar arasinda kral yapsa da onlarin kralligi yalan, samimiyetsizlik ve sahtekarlik uzerine kurulmustur. Bu sahtekarligin arkasini gorebilen insani etkilemese de, cogu akli yerinde olmayani kandirmaya yeterlidir. (ki embesiller cogunluktur)Sumer efsanelerinde Marduk gibi uyduruk bir tanrinin kaos ve sessizligin annesi Tiamat’i yok etmeye calismasi ve kendi yalanci otoritesini dunya uzerinde ilan etmesi insan kokusmuslugunun, bozuklugunun ilginc bir anlatimidir. Halbuki Marduk, olmayan bir seyi yok ettigini zannederek, olmayan kralliginda kendi egosuyla basbasa kalmistir.Sizofren vakalarda bu “duzeni ele gecirme” istegiyle yanip tutusan ve (sozde-mutevazi kaliplara sokup) yuksek otorite olduguna kendini bile indiran samimiyetsiz insanlarin hepsi rehabilite edilebileseydi, hafif bu tip yasayan timarhane ornekleriyle dolmazdi.PS: ben buradan kimse ile “cok iyi dost” oldugumu soylemedim.
Arkadaslar Clicia x tamamen kendini anlatmis tebrik ediyorum…Bir dis devlette yasamayi ayricalik sanan, herkese tepeden bakan, sadece kendini akilli sanan, kendi disinda tüm hafif halkini hor gören bu zavalli Hatemonger degilde nedir..?Önüne gelene hakaret, ithamlarla saldiran, türlü türlü ahlak disi resimlerle insanlari taciz eden bu zavalli Sizofren degilde nedir..?Birilerinden aldigi sözde duyumla, burayi tarikatcilar cellatlar isgal etti gibi sacmalayan, ardindan ölüm tehditleri aliyorum aman dikkat diye cirpinan bu zavalli Paranoyak degilde nedir..?Yurtdisinda yasamayi ayricalik görüp, burada ki Türk insanina tapeden bakan, ayni zaman da yabancilarin karsisinda Türk oldugu icin ezilen, asagilik komleksi ile kivranan bu, ve bunun gibiler Sizofren vaka degillerde nelerdir..?Yazdigi yazilarin cogunu ingilizce yazan, adeta müslüman mahallesinde salyangoz satan, bunu da bir üstünlük bir meziyet görüp kendini cok akilli addeden bu hanim, timarhanelik degilde nedir..?Yazdigi yazilarda, yaptigi yorumlarda adeta ben dinsizim diye haykiran, Ataizmin propagandasini yapan bu insan, dinsiz degilde nedir..?Aslinda bu zavalliya gercekten aciyorum. Hala kendini cok üstün görmesi sürüyor.. bu da onun gercekten Sizofren oldugunu gösteriyor. Cünkü Sizofren hastalar kendilerinin hasta olduklarini asla kabul etmez, dünyanin en akilli insanlari olduklarini iddia ederler. Bu hanimin yazilarina, yorumlarina dikkat ederseniz bunu göreceksiniz…
ATAIZM degil ateizm olacakti…”Ataizm” anti-laik revizyonistler tarafindan Ataturk’e hakaret icin gelistirilmis bir uydurma (yalan) terimdir. Amac Mustafa Kemal’i dinsizlikle bagdasitiracak bir NLP (Neuro Linguistic Programming) terimini Turkce kullanimina yerlestirmekti. Dilimize giren bu tur kelimeler elbette Turkiye disindaki “yaratilisci” organizasyonlar tarafindan gelistirildi.Burada ici bos konusanlar da “Harun Fucktard” turu ABD urunu Yaratilisci Tarikat koleleri.