Şimdi yolda yürürken, yok pardon otobüsteydim, camdan sola bakmamla, bi saniye hep sola bakıyordum, o da ne: Evet Cafe! Dumur oldum, atmosfer o kadar büyüleyici ki, duvarda evet diyeceğiniz anayasanın güzel seçilmiş domatesleri baloncuklar içinde yazıyordu. O spot lambalar yok mu, beni benden aldı. Şimdi bitaraf olmakla birlikte, hayırlı bir insanım, hayırseverim de, amma velakin referandumun bu propaganda ve reklamla evet çıkacağı dünden belli. (Kendimi birden kendi görüşünü belirten ama karşı görüşün kazanıp, kendini iki türlü garantiye alan köşe yazarlarına benzettim. Cakama sıçam, sıç ağam!)O kadar uyduruk maddeler ki duvarda o loş ışıklarla aydınlatılan anayasa maddeleri: Sanki her gün çocuk tecavüzleri haberiyle, 18ini doldurmamış kız çocuklarının evlendirilme ya da kan davası yüzünden öldürüldüğü haberleriyle dalga geçermiş gibi -çocuk istismarına dur demek için- aynı kadının farklı konteynırlardan vücut parçalarının toplandığı sosyolojik boyutunun değil cinayetin bile aydınlatılamadığı için -kadınlara eşitlik için- fazla mesai hakkını aramayan çalıştığı, işe dua eden işçilerin bihaber vatandaşlık, işçi, medeni haklarına bireysel aihm mücadelesi verecekmiş gibi -bireysel olarak aihme başvurulabilmek için- kuzguncuğa zor giden benler için -yurtdışına daha rahat gidebilmek için- yıllardır sadece cunta anayasası üzünden bu hale gelen yurdum insanına -cunta anayasasını sivil anayasayla değiştirmek için- ve diğer neon lambalı çok iyi pazarlanmış anayasa maddelerinden bahsediyorum. Kaşları alınmış, dudaklarına parlatıcı sürülmüş, son moda, tek bir tüy bile olmayan Anayasa Paketi, tüketilmeye hazır! O yüzden hayır!Otobüsteki tipler tip tipler ama onlar ne düşünür diye kafa yormadım. İnsanlar oturmuş orda belki Evet çayı içiyordu. İlerde de: Evet Helaları, Evet Silk-epil, Mc Evet, Kentucky Fried-Evet, Evet-Bulyon, Evetella, Evet-Matik, Evetar-Son Oy Bükücü… tamam komik şeyler, ama duyarsız kalırsanız, emin olun akbil dolum makineleri kazayla evet diyecek, boğaz geçişlerinde tutar kısmında kazayla ekranda Evet yazacak ve kendinizi kontrolsüz bir biçimde mührü “EVET” e basarken yakalayacaksınız. Çünkü dünya tarihinin ilgili topluma en iyi pazarlanan anayasa paketiyle karşı karşıyasınız ve muhtaç olduğunuz kudret asil kredi kartı borçlarınızda var!
yorumlar
Nefesim kesildi bitirene kadar.Kısa cümlelerin daha sağlıklı olduğu olacağı kanısındayım.
aramadığım yer kalmadı seni sabahtan yatana kadar.
Hayır da vardır bir hayır..
“hayır”lı olsun
Statükodan yana değilseniz,darbeci değilseniz,12 Eylül idamlarının hamisi değilseniz,vatanınızı ve 72 milyon milletinizi seviyorsanız,devrimci iseniz,solcu iseniz,müslüman iseniz,Türk iseniz,Kürt iseniz,Çerkez iseniz,Türkiye’nin demokratik geleceğini seven Türkiye’li iseniz…Elbetteki EVET diyeceksiniz.Ak Günler…
Türkiye daha demokratik bir ülke olacak mı?Sayın Başbakan ve iktidar partisi üyeleri Anayasa değişik paketini millete anlatırken özetle; “bizi siz seçtiniz, biz sizin adınıza icraat yapıyoruz ama devletin bazı kurumları buna engel oluyor, bu anti demokratiktir. Milletin seçtiği insanlara, atanmış olanlar iş yaptırmıyor, buna son vermek için evet deyin” diyorlarDemokrasi milletin kendi kendini yönetmesidir, yani egemenliğin (yönetim gücünün) millete ait olmasıdır. Peki milletin egemenliği demek sadece iktidarın seçimle iş başına gelmesi mi demektir?Kuşkusuz ki Hayır !Eğer böyle olsa idi dünyanın en demokratik ülkesi Saddam Hüseyin’nin Irakı olurdu. Çünkü halkın %98’inin oyunu alarak seçiliyordu. Yani halkın çok çok büyük bölümünün temsilcileri iş başında idi.(Türkiye’de AKP ilk seçimde %34 ile iş başına geldi, yani yönetimde olmayan %66’lık bir kesim var) Muammer Gaddafi’nin Libya’sı çok demokratik olurdu, çünkü halk %100 ile hep onu seçiyor. Gaddafi’nin, babasından yönetimi devralan bir kraldan, Padişahtan ne farkı var? Belirli aralıklarla seçiliyor olması mı? Güney Afrika’daki devletlerin hepsi de cumhuriyet ile yönetiliyor ve başındakiler seçimle iş başına geliyorlar. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Örnek verdiğimiz ülkelerde halkın iktidarda temsil oranı dünyada demokratik kabul edilen ülkelerin 2-3 kat üzerinde. Madem halkın ittifak ile seçtiği bir yönetim iş başında, gerçek demokrasi bu ülkelerde var diyebilir misiniz?Kesinlikle Hayır!Milletin egemenliği ne demek ? Demokrasi nasıl işler?Demokrasi milletin egemenliğidir ama millet gücünü tek bir ele vermez. Demokrasilerde millet gücünü 3 farklı irade eliyle kullanır. Yasama, Yürütme, YargıÜlkemizde Yasama yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi kullanır. Yürütme yetkisini Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu kullanır. Ve de hiyerarşik olarak onlara bağlı olan tüm devlet kurumları kullanır. Yargı yetkisini de bağımsız mahkemeler kullanır.Yasama organı millet adına yasa yapar, Yürütme organı millet adına yasalara uygun şekilde icraat yapar. Yargı organı da millet adına hem yasamanın, hem de yürütmenin yaptığı faaliyetlerin hukuka uygunlunu denetler. Yani Yasama ya da yürütme organı hukukun dışına çıkıp keyfi davranmaya başladığı zaman yargı organı devreye girer millet adına DUR der ve hiçbir organ diğerinin alanına giremez. Buna kuvvetler ayrılığı prensibi denir. Bir ülkenin demokratik olmasında, demokrasinin işlemesinde, herkesin herkese karşı hakkını arayıp koruyabileceği hukukun işlemesinde asıl kriter işte bu kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Kuvvetler birleştiğinde yani yasama, yürütme, yargı tek elde toplandığında, yöneticiler seçimle iş başına gelse de yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere o sistemde demokrasi işlemez, hukuk işlemez. O sisteme, monarşık ya da oligarşik, faşist, baskıcı sistem denir.O halde çoğunluğun oyu ile seçilmiş bir insanın her istediğini yapacak güce ulaşmasının, sınırları aştığı zaman millet adına ona dur diyebilecek bir yapının olmamasının (veya anayasa değişikliği ile yapılmaya çalışıldığı gibi var olan yapının devre dışı bırakılmasının) demokrasi ile hiçbir ilgisi yoktur.Kuvvetler tek elde nasıl birleşir?Ülkemizde, yasama ve yürütme zaten tek elde birleşmiştir. Hatta tek kişide birleşmiştir.Yasamayı meclis yapar, yürütmeyi hükümet. Ama bir ülkede %10 seçim barajı olursa ve birinci olan parti %35 oy ile mecliste %70’lik sandalyeyi kapma imkanına sahipse yasama ve yürütme zaten birleşmiş demektir. O ülkede, İktidar partisinin Genel Başkanı hem çıkacak yasaları hem de o yasaları uygulayacak hükümeti belirleme yetkisine sahip demektir. Ülkemizde yasama ve yürütme o kadar iç içe geçmiş ve tek elden koordine ediliyor ki buna en güzel örnek referanduma sunulan Anayasa değişikliğinin kendisidir.Yasamanın bağımsız olarak çalışabilmesi ve tarafsız olması için yasamanın başı olan Meclis Başkanlarının yasa tekliflerine imza atma ve Genel Kurulda oy kullanma hakları yoktur. Ancak İktidar partisi Anayasa değişiklik teklifini meclise sunduğunda Şu anki meclis Başkanımız Mehmet Ali Şahin’in de değişiklik teklifinde imzası olduğu görüldü. Daha sonra anlaşıldı ki, İktidar partisi istediği kanun tekliflerini meclise vermek için, sonradan üstü doldurulmak üzere boş kağıda milletvekillerine imza atırmış. Bülent Arınç meclis başkanı iken Mehmet Ali Şahin’in de imzaladığı boş kâğıtların üstü doldurularak anayasa değişiklik teklifi verilmiş. Bu durum yasama ve yürütmenin nasıl tek elde toplandığının, yasama organı üyelerinin kendi iradeleri ile değil de başka bir üst iradeye göre iş yaptığının en bariz örneğidir.Sonra siz meclise hükümet tasarısı olarak gelen herhangi bir kanun teklifinin meclisten geçmeyip geri döndüğüne yada başka parti mensuplarınca meclise sunulan ancak hükümetin destek vermediği bir kanun teklifinin meclisten geçtiğine tanık oldunuz mu? Görmeniz Mümkün değil? Çünkü yok. Ve yine Cumhurbaşkanının yasaları veto etme hakkı vardır. Siz Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduktan sonra iktidarın çıkardığı herhangi bir kanunun veto edildiğini duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü yok.Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu hatta valileri, kaymakamları ile ve meclisi ile yasama ve yürütme tek vücut olmuş, tek bir merkezden koordine ediliyor.Yargı gücü de aynı iradede birleştirilmek isteniyorReferanduma sunulan anayasa paketi ile yüksek yargı idarenin eline geçiyor diğer yargı organlarınında yetkileri elinden alınıyor. Yani yukarıda anlattığımız iradenin emrinde olan bir yüksek yargı ve emrinde olmama ihtimaline binaen idarenin yaptığı işlemleri denetleme konusunda yetkileri elinden alınmış etkisiz bir yargı oluşturulmak isteniyor. Bu değişiklik kabul edilirse biz de artık Saddam Hüseyin’in Irak’ı, Gaddafi’nin Libya’sı kadar demokratik(!) oluruz. Ve eminim ki, bizi bu kadar demokratikleştirdikleri (!) için artık başımızdakileri %90, %100’lük destekleseçeriz.
falan filan..latino; imdat imdat..
HAYIRRRRRR..
*j*
hayirlara vesile olsun..
Neredeyse üç yıldır hala bir türlü yargılanamayan, yargılanmayı bekleyen, haklarında henüz hiçbir hükmün olmadığı yazarlar, siyasetçiler Silivri’de, içeride.Demokrasi böyle birşey herhalde?
Hayırlısı olsun..
kılıçdaroğlu oy kullanamamış.Allah iyiliğini versin bu adamın e mi.
Ve halkımız demokrasiden yana olduğunu gösterdi ve darbeciliğe hayır diyerek yeni anayasaya EVET dedi…Teşekkürler TÜRKİYE!
bakalim nolcek..hep beraber gorcez.
Artık siyasete silah gücü ile müdahale etmeyi hayal edenler, yargı oligarşisi oluşturup al gülüm, ver gülüm kendi kendilerini seçip hukuku kokutmaya çabalayanlar, çeteciler, başkasının özel yaşamına burnunu sokmayı düşünenler, faşistler, yobaz ve bağnaz insanlar hukukun yaptırımları karşısında susacak, hukuka uygun yaşayan vatandaşların ise hakları korunacak.Hayırlısı oldu, Türkiye EVET dedi…Ak Günler…
hangi hukuk?
hak hukuk işte :p
annadim ak hukuk..oo mac basladi yaw..
he ya