Aşk bitti. ‘Bitmese, ben biteceğim. Ruh hastası olma yolunda ilerlediğimi fark ettim. Onunlayken de ağlıyorsam, ne anlamı var ki…’ diye geçirirken içinden şu hiç unutmadığı laf kazınır beynine:‘En acıtıcı olan her zaman sevgilin varken sevgi ihtiyacı duymandır. Sevgilin yokken yalnızlık bu denli koymaz.’İlgisizlik, öldürücüdür. Sessizlik; tokattan, ihanetten, terk edilmekten daha ağır gelir. Bu saydıklarım soğumayı getirir, işi kolaylaştırır. Lanet olsun dersin; için acır, acır; ama biter. Bu kadar.Sessizlik öldürücüdür. Soğuk telefon konuşmaları öldürücüdür. Hele her şey normalmiş gibi davranmak, asıl zıvanadan çıkaran edim olur. Sevdiğini söylemeyen bir adam, sevginin göstergesi olarak ilişkinin devam etmesini sunar. Ki, ne yazık ki, ona göre bu yeterlidir.Kadın konuşur, sorar; tek, sadece tek bir kelime duymak ister nefes almak için. Anlamazdan gelir adam. İşine gelmez. Kadın saatlerce hıçkıra hıçkıra ağlarken, adam ‘Birçok kişi yalnız, bir tek sen değilsin.’der. Oysa kadın ‘Ben senin yanındayım birtanem.’ demesini dilemektedir, demez.Kadın ‘Yeter, dayanamıyorum.’der. Adam ‘Seviyorum diyorsun ama terk eden sen oluyorsun’ der. Kalırsa kanserli bir ruh hastası olacağını hisseden kadın, nasıl bulaştığını anlamadığı bu amfetaminli belaya aldırmamaya çalışarak yaşamına, daha önceki gibi devam etmeyi diler, diler…