Konu: Eski bir yorum.
Sonuç:
Sesin geldiği tarafa doğru ilerledim. Karanlık, el yordamıyla yolumu bulmaya çalıştım. Soğuk ve pürüzlü taşlar elime her dokunduğunda içimi üşütüyordu. Küçük adımlar. Islak, su doluyor potinlerime. Ses kesildi. Tavandan damlayan suyun sesini duyuyorum sadece. Durdum. Damarlarım çatlayacak gibi. Kayboldum galiba. Birden gözüm kamaşıyor. Işık. Bütün beynimin içine doldu. Ne ki bu? Uzakta. Yürümeye devam ediyorum. Etrafımdaki hiçbir şeyi görmüyorum. Işık hepsinin üzerini örttü. Hızlandı adımlarım şimdi. İçim rahatladı, ısındı. Yaklaşıyorum. Ama ben yaklaştıkça ışık zayıflıyor. Yine durdum. Gitmem lazım, tek şansım o olabilir. İlerliyorum, ışık sönüyor. Çok yaklaştım, bir kapı. Simsiyah, demirden. Kapıda ufacık bir pencere. Tak tak. Ses yok. Bir daha çaldım. Pencerenin sürgüsü gürültüyle aralandı.- Kim o?- Ben geldim.- Neden geldin?- Bilmem.- Sana yer yok burada.- Ama..- Git artık. Hiç gelmemen lazımdı.- Ama çok zorluydu yol.- Olmaz dedim. Giremeyeceğini biliyorsun. Bile bile geldin. Boşuna bekleme.- Ben sadece..- Geç kaldın. Başka kapıya.- Başka kapım yok ki..- Git, sadece git.- Peki. Nasıl istersen. Ama denemediğimi söyleyemezsin.Olmadı. Ama böyle olmaması gerekiyordu. Yine neyi yanlış yaptım. Bitmeyecek mi bu yol. Doğru yere geldiğimi biliyorum ben. Hayatta emin olduğum tek şeydi hatta. Ne kadar çok yanıldım hayatta. Şimdi daha uzağa gitmem lazım. Çok uzağa hem(de).En dip not:
Bu yorumdan 5 (hatta penc-ü yek) ay sonra. Kendi yorumuna yorum yazıp, sonra onu yazı yapan özürlü. Aylar olmuş.