Dün akşam saat 12 sularında televizyon başına geçtik kuzenle…

CNBC-E’yi açtık. Amacımız önce Southpark’ı, ardından da merakla beklediğimiz David Gilmour’un Londra konserini seyretmekti.

Ancak saat 12’de başlaması gereken Southpark, 1’e doğru başladı. Her zamanki gibi yine çok güldük, yine Kyle öldü vs.

Sonunda konser başladı. David’i ilk gördüğümüzde kendimizi tutamadık. O kadar yaşlanmış ki! Çok şişmanlamış, ve çok yaşlanmış. Pulse konserinde saçında az da olsa grilikler varken, şimdi bembeyazdı, yüzü kırışmıştı. Ama sesinden ve yeteneğinden hiçbir şey kaybetmemiş gibi görünüyordu.

Konsere ilk önce tek başına sahneye çıkarak başladı. Shine On Your Crazy Diamond’u, akustik gitarla çalarak. Sahnede ondan başka kimse yoktu. Teknoloji harikası bir pedal ile, gitarında bastığı akoru, sanki Richard Wright (Pink Floyd’un klavyecisi) arkada çalıyormuş gibi, klavye seslerini çıkardı. Bu o kadar büyüleyiciydi ki, ağlayabilirdim bile. Bir efsanenin yaşlandığını görmek, beni gerçekten çok üzüyordu!

Bir süre sonra şarkıyı söylemeye başladı. O kadar farklı bir versiyonda söyledi ki şarkıyı.. Bu Londra konserinin albümü var mı bilmiyorum ama eğer yoksa, mutlaka çıkmalı. DVD’sinin çıktığını duymuştum bir yerlerden. Bana, tarz olarak, Marcy Playground’u anımsattı. Mükemmel’di.

Bir süre sonra, adını her zaman unuttuğum, Pink Floyd’un saksafon çalan elemanı, sahnede belirdi ve şarkının uygun yerindeki görevini tamamladı!

Sonra reklamlar başladı. Uzun bir reklam kuşağından sonra konser kaldığı yerden devam ediyordu. Reklamlar, biraz sakinleşmemize yetmişti.

David Gilmour’un solo albümlerindeki şarkıları pek bilmem. Ama ikinci çaldığı şarkının, Pink Floyd’a mı, yoksa kendi albümüne mi ait olduğunu çıkaramadım. Sanki bana Pink Floyd’un çok eski şarkılarından biriymiş gibi geldi. Bu konuda net bilgisi olan var mı? İkinci şarkının ne olduğu konusunda…

Bu şarkı bittikten sonra High Hopes’u çalmaya başladılar. Tabi söylemeyi unuttum, Shine On Your Crazy Diamond’tan sonra sahne çok kalabalıklaştı. Yanlış anımsamıyorsam, 12 tane kadınlı erkekli geri-vokal, bir davulcu, bir piyanist, cello ve viyolonsel (veya viyola, pek bilmem) çalan biri ve David Gilmour vardı. High Hopes o kadar farklı ve güzeldi ki. İzleyenler, eminim büyülenmişlerdir.

Sonra konserin bittiğini ve devamının bu akşam olacağını söyleyen bir bant girdi. Saat 00:20’de Southpark’ı, hemen ardından da konserin ikinci bölümünü izleyebilirsiniz.

Sonuç olarak, halen ümidiğini taşıdığım Pink Floyd’un yeni albümü, umarım en kısa sürede yayınlanır.

Of of!