Yazın sonunda fındık fiyatları gündemimizi oluşturuyordu. Hatta böyle çok ciddi eylemler yapılmıştı. Fındık fiyatları başbakanın giresun ve ordu konuşmalarından sonra hızlı bir düşüş yaşamıştı. Eh sonunda fiskobirlik yönetimi değişti. Ancak fındık fiyatları artmadı. O zamanlar bir çok yazar gibi bizde bir yazı kaleme aldık bunun neye mal olacağı ile ilgili.Şimdi şu habere göre;
Fındık, yeni ihracat sezonunu kayıpla açtı. İlk 4 aylık rakamlara göre fındık ihracatı miktar olarak 8 bin ton artsa da elde edilen gelir geçen yılın aynı dönemine göre yarıya yakın düştü.
Öyle bir durum oluşmuş efenim;2006/2007 sezonu (Eylül- Aralık 2006 )ihracat miktarı: 125 bin tonihracat değeri: 1 milyar 58 milyon dolarfiyat ortalaması: 400 dolar2005/2006 sezonu (Eyül-Aralık 2005 )ihracat miktarı: 116 bin tonihracat değeri: 575 milyon dolarfiyat ortalaması: 850 dolarYani ortaya çıkan zarar sadece ilk 4 ay için: 500 milyon dolar.
Bu para karadeniz köylüsünden alınmış ve fındık ithalatçısı avrupa ülkelerine verilmiş oldu. Bunu konuşmaları ile organize eden kişi ise yolsuzluklarla mücadeleyi şiâr edinmiş başbakanımız. Ve onun güzide danışmanı Cüneyt Zapsu.Bir başka yorum yapmaya gerek var mı?
yorumlar
Ben de “ampul kardeşliği”nin tarım politikasıyla ilgili yeni yazı yazmıştım. Ben artık siyasi iktidarın, türk tarımını baltalamak için kesinlikle yabancı şirketlerden para aldığına inanıyorum
Amerika’yı Koruma Partisi (A.K.P.) sayesinde sizlerinde söylediğiniz gibi Türk tarımında kan kaybetmeyen kategori maalesef kalmamış bulunmakta… Fakat fındıkta biraz farklı bir durum var bence. Basından takip ediyoruz ve üretici fındığa verilen fiyatı beğenmiyor,Fiskobirlik’te yaşananlar vs sebebiyle bir ucuzluk söz konusu. Ama nedense biz tüketiciler tüm bu yaşananlara rağmen fındığa yine de çok yüksek bir ücret ödemekteyiz. Oysa madem durum bu,fiyatlar düşük e verin o zaman kardeşim piyasaya makul bir fiyatla ve insanlar doya doya fındık yesinler. Bu tabi ki mümkün olmyan bir gelişme; çünkü amaç üreticiyi zor duruma düşürerek ülkemizde yetişen fındığı çok daha ucuz fiyatla hükümettekilerin efendilerinin şirketlerine peşkeş çekmek… Eğer öbür dünya varsa – ki bence var – bu hainlerin yatacak yeri olmayacak orada.
Ah be güzel kardeşim. Fındık, sanayi mamülüdür. Tüm dünya ihtiyacının %70~ türkiye karşılar. Ciddi bir rakibi de yoktur.Türk ihracatının önemli bir kısmını tedarik eder. O sebeple halkımız fındık yiyemiyor diye fındık fiyatı düşürülmez. Gerekirse iç piyasaya bedava dağıtılır. Her eve bi kilo gönderilir ama fiyat düşürülmez. Fiyat düşürülürse işte böyle ülkemiz yıllık 1 milyar dolar kaybeder.
ikuzgun kardeşim ;benim anlatmak istediğim o değildi ; madem rekolte yüksek ve fiyat düşük o zaman yok fiyata dışarıya peşkeş çekileceğine makul fiyata iç piyasaya verilsin şeklinde bir önermeydi… yoksa vatandaş ucuz fındık yesin diye mamülümüzün fiyatını düşürüp dış dünyada rekabet gücümüzü azaltmak tabi ki mantıksızlık.. ama ver iç piyasaya bir sene… madem ki dünyada en büyük üretci sensin -nasıl opec’ciler kafalarına göre oynayıp petrol fiyatı ile bize hendek atlatıyorlar- yurtdışında da sıkıntı olsun ve arz-talep dengesi vs kuralları nedeni ile fiyat yükselsin… yurtiçi ve yurtdışında işlemek üzere fındıkta özellikle de RTE’nin vatansever (!) danışmanları vasıtası ile spekülasyon yapan kartellere ucuza verecegine aynı fiyata adana’daki hüsamettin e ver şeklinde de özetlenebilir. Ama bu mümkün değildir çünkü hükümet kanadında böyle bir irade olamayacağı gibi tek iradeleri fiskobirlik’in başına kendileri gibi bir ampul bakışlı kardeşimizi getirmek ve buradan nemalanmak… ayrıca yukarıda bahsettiğim hareket biraz olsun şahsiyet gerektirir ki bunu da bunlardan beklemek sanırım abesle iştigalin ta kendisidir.yine de açıklaman için teşekkürler
Herşeyden önce tarımı siyasetten ayrı tutmalıyız.Bu tıp kısır döngüler hem ülkemize,hemde çiftçimize bir haylı zararlar vermektedir.Bütün bunlardan kurtulduğumuz gün hepimiz kazançli olacağiz demektir.
Haklısın gorgosali hatta üretimin ve ekonominin her alanını politik olaylardan biraz uzak tutup işi bilenlere bırakmak lazım
İşi bilenlere bırakın tabi.Bu ermeni soykırımını mevzusunu da tarihçilere bırakılmasına benzedi ya neyse..@gorgosali, bence de tarım ve ekonomi siyasetten ayrılmalı. Bu serbest piyasanın ve adaletin muhakkak gereğidir. Zaten fındık üreticisinin de isteği budur. (Diğer zirai ürünler farklı olabiir)Çünkü fındık fiyatını belirleme hakkı üreticiye bırakılırsa -son 3 yılda olduğu gibi- üretici örgütleniyor ve piyasa arz-talep ilişkisi fiyatı layığına getiriyor. Ancak burada ihracatçının işi zorlaşıyor. Çünkü daha küçük kar marjlarına razı olmak zorunda kalıyor ya da satış için reklam ve pazarlama taktiklerine başvurması gerekiyor. Örneğin dünyanın fındıkla tanışmamış 4/5 lik kesimine fındık satması gerekiyor ki bunun ile uğraşmak yerine, şimdiye kadar gelmiş geçmiş düzen onun hoşuna gidiyor.Ancak hepsinin gözden kaçırdığı çok önemli bir nokta var ki, gürcistan, azerbeycan, ermenistan, rusya ve daha bir çok ülke hızla fındık dikiyor. Doların çok kıymetli olduğu o ülkelerde dikimleri hiçbirşey engelleyemez. Bütün türkiye fındıktan çekilse ya da yere göğe fındık diksek bile onlar da fındık dikmeye devam edecekler.Eğer ihracatçımız, piyasa çalışmalarını şimdiden yapmaz, türkiyede fiyat kırmak yerine yeni pazarlar aramazsa en geç 5 yıl içinde zaten kendi kendine yok olacaktır. Üstelik o zaman fındığın fiyatı iyice düşecek, TMO gibi fındıktan anlamayan kurumlara fındık aldırmak da hiç fayda etmeyecektir.Hükümete gıcıklık olsun diye yazılmadı bu yazılar. Bir şeyi tespit etmek, olaya dikkat çekmek ve çözüm sunmak için yazıldı.- Önceki fiskobirlik seçimlerinde bizzat milletvekili ve parti teşkilatını seçimlere girdirerek,müdahale edilmiştir.- Kendi desteklediği aday seçilemeyince geçen senelerde fisko birliğe kredi verilmemesi konusunda bankalara baskı uygulayarak,- Ordu ve Giresun konuşmalarında, başbakan olarak, üreticinin gözünü korkutarak, tehdit ederek,müdahale edilmiş ve müdahale öncesi 6.5 ytl olan fiyat, 2 ytlye kadar indirilmiş, sonra 80.000 kişilik bir ilde 100.000 kişinin toplanması ile 4 ytl vaad edilmiş ve bugün 3.3 ytl’ye kadar çıkarılmıştır.Hükümet herkesin diline bir takım palavralar soktu. Neymiş, eski fiskobirlik yönetimi chpliymiş. Nasıl anlamış? Yenisi akpli olunca ne değişti?Neymiş, fındık için 7 ytl çokmuş. Bunu kim diyor, kime göre pahalı? Madem fiyatı serbest bıraktınız, fiyattan size ne?Neymiş, bilmeyen konuşmasınmış. Konuşmasın kardeşim!
sevgili ikuzgun ;öncelikle bu konuda yapmış olduğun rasyonel yorumlar ve bilgilendirme için teşekkür etmek isterim…sonuç olarak rte ve avanesi bizi burada da satıyor ve hiyanet-i vataniye adına ellerinden ne geliyorsa ardlarına koymuyorlar gibi bir tespitim var… katılırmısın?ya da yanlışsam eğer düzeltirmisin?saygılarRRB
Fındıktaki en büyük sorun işlenmiş fındık ürünümüzün olmaması. Örneğin Amerika’da fıstık üretilir deli gibi, fıstık ezmesi olarak tüketime sunulur, neredeyse bir amerikan geleneği olarak yerleşmiştir fıstık ezmeli sandwich, tüm sitkomlarda geçer. Adamlarda mısır deli gibi üretilir, mısır gevreği kahvaltı olmuştur.Bizde ise sadece fiskobirliğin fındık ezmesi var, tadı çok güzel ama berbat işlenmiş bir ürün olduğu için ne ekmeğe sürebilirsiniz parçalamadan ne bir şeye konabilir. Tadına bakan varsa bence fıstık ezmesine on basar ama marketlerde kenarda köşede zar zor bulursunuz, kaba işlendiği için içinde bi ton koyu renkli parça vardır, şokella filan gibi işlenmiş profesyonel ürün hissi vermez hayatta.Bu memleketin yarısını bırakın onda biri şokella yerine fındık ezmesi yese? İşin komiği o şokellanın içindeki fındığı yabancı şirket alıp işleyip bize satıyor, niye o kadar pahalı?Amerika’ya bok atmak kolay ama bazı konularda haklarını vermek lazım, adamlar tüm yoğun üretilen gıda maddelerini bir şekilde iç pazara veriyor, bizdeki zihniyet bi ton paraya dışarı satalım yan gelip yatalım…Yoğurtu kaybettik çoktan, sıra fındıkta.Bu arada yoğurt konusu başlı başına bir yazı eder, bosna’da sade yoğurdun 10 çeşidi var biz de toplasan 2 tane..
Bilmeyen konuşmasın denmişti ama neyse..Fındıkta ki sorun; fındığın tümüyle işlenmiş halde ya da yarı mamul halinde satılması değildir. Elbette ülkemizin isviçre gibi dünyaca meşhur çikolata markaları olursa ülkemiz açısından tam süper olacaktır. Bu sayede fındık kilo ile ucuza değil, çikolatanın içinde yüksek fiyattan satılmış olur. Ama bu işi devlet yaptırmaya kalkınca @redorgenin dediği gibi ürünler çıkar. Sabri Ülkeri de hacı diye beğenmiyorlar. Elin isviçrelisi de gelip fabrikasını buraya kuracak değil herhalde…Hulasa, o çikolata satma projesi mafiş. Yıllardır herkesin ağzında sakızdır o. Tamam önemli ama bu devlet eliyle yapılacak yönetilecek bir iş değildir.Sorunu saptırmamak lazım. Sorun, hükümetin fındığa müdahale etmesi ve üreticiyi ve ihracat eksiği sebebiyle ülkemiz ekonomisini mağdur etmesidir.@RAKIrokaBALIK, ben hükümet azmanı falan değilim. Destekçisi hiç değilim. Sadece fındık ile ilgili sorunları gündeminize sunuyor, yapılan büyük yanlışlığı size sunuyorum. Bunu yorumlamak sizlerin kendi görüşleriniz çerçevesinde olacaktır. Kimi partizan arkadaşlarımız, sen akp düşmanısın, fiskobirlik gavurdur diye bana saldırır, kimi arkadaşlar da bu hükümet zatten hep münafık diye söylenir.Ha ben parti kurarsam 🙂 ya da üye olursam, o zaman bir siyasi yön tayin ederim. O zamana kadar neden aklımı, aslında bilfiil hiç tanışmadığım görüşmediğim kişilere ya da bir görüşe kiralayım ki?
@Cliciax, konuyu devletçi politikalara getirmeye gerek yok. Devlet müdahale etmesin fındıkçı kendi başının çaresine bakar. Yıllardır müdahale etti, herkes perişandı. 2001 de müdahale etmeyeceğini söyledi, bu bile fiyatın kat be kat artmasına yol açtı.Orta karadeniz konusunu yanlış duymuşsun.1983 yılında çıkan bir kanun ile eğimli olmayan arazilerde fındık dikimi yasaklanmış, 1987 tarihli kararname ile de mevcut olanların sökülmesi için karar alınmıştır. Bu kararlar halen geçerlidir. Bu çerçevede bir takım akarabalarım fındık bahçelerini sökme karşılığında devletten bir tazminat almışlardır. Ancak devlet bu kanunu tam olarak uygulayamadığı için, yeni dikimlere engel olamamıştır. 1980lerde 10.000 ton olan samsun fındık üretimi, 100.000 u geçmiştir. 1980lerde sıfır olan düzde adapazarı üretimi de 250.000 tonu geçmiştir. Amaç ovada sebze dağlarda fındık ekilsin idi. Ama yemedi.Fındık üretimi artınca, yeni pazarlar açılmış bu sebeple devletin korkarak kanun çıkardığı arz fazlası durumu olmamıştır. Zaten şimdilerde azerbeycan ve kafkaslarda dikilen fındıklara türk ceza kanunları işlemeyeceği için son derece gereksiz bir kanun halini almıştır.Hulasa devlet girdiği zaman hep zarar etmiştir. Her el attığı ekonomik kavram iflas etmiştir. Bu özalcı, liberal, muhafazakarlar zamanında da böyle olmuştur, ismet-erdal inönü, ecevit, yada diğer solcu, sosyalistçiler zamanında da böyle olmuştur. Değişmeyen tek şey kurumların devlet kontrolünde yönetilemediğidir. Konuya dönersek, fiskobirlik yıllardan devlet elinde fındık fiyatını 1$ civarında tutabilmiş, özel ve üreticinin elindeyken fındığın fiyatını 7 ytle kadar çıkarmıştır. Son hükümet dahli ile de yeniden 3.2~ ytl seviyesine inmiştir.Bak işte @cliciax, devlet karıştı, 6 ayda , daha çok fındık satarak 500 milyon dolar daha az ihracat yapılmasına sebep oldu.
fikir ve bilgi farklı şeylerdir hattı zatında
@Cliciax İşte girdin devlet konusuna, halbuki mevzu fındık idi.Devlet ile hükümet tabiki farklı kavramlardır da hükümet devletin nesidir? Hükümete güvenemeceksem, devlete ise itidimadımız sağlam ise, devletin başına neden hükümeti getiriyoruz? Bu ne yaman çelişki!Konu basit aslında, fındık üretenler var, fındık tüketenler var. Üreten tüketene, fındık satıyor, devlet ve onu yöneten hükümet, neden vergisini alıp kenara çekilmiyor ki?Devletin görevi güvenlik düzenini tesis ederek adaletin işler kalmasını sağlamaktır. Adalet ise umum halkın üzerinde anlaştığı ortak kanunları kullanarak, hak edene hakkını vermektir.Budur. Yoksa devlet dediğimiz toplum organizasyonun ne işi var fındık fiyat politikasıyla, fide dikimiyle.
Fındığın işlenmesi veya hammadde olarak satılması nasıl sorun değil onu anlamadım ben.Türkiye en büyük üretici ama ham halde satıyor, onun da fiyatına etki eden artı anlamda birşey yok.Mesela zeytinyağını düşünün, x miktar zeytin mi daha pahalıdır, yoksa x miktar zeytinden çıkan zeytinyağı mı? Üzerine işçilik maaliyet vs koyun, zeytinyağı herzaman daha çok kar sağlar çünkü rafine bir üründür.Yok sorun bu sene fındık ucuza gittiyse, yarın tekrar eski fiyata çıktığında tüm bu tartışmalar unutulur, fındık üreticisinin yüzü güler, 3 sene sonra balık hafızalı bizler aynı kazığı tekrar yediğimizde baştan konuşuruz.Clicia x in dediği gibi üretici bilinçsiz, malı tarladan ucuz işçiye kaldırtayım, sonra da iyi fiyata satıp yan gelip yatayım derdinde. O kan ağlayan fındık üreticilerinin çalıştırdığı doğudan gelen işçiler hangi şartlarda ve kaç paraya çalışıyor bir kurcalayın, insanlığınızdan utanırsınız.Datça’da girişimciler saf zeytinyağından sabun üretmeye başladı aynı ürünün değeri 4 e katlandı, topladığım zeytini direk satayım diyenler ise zeytin fiyatından şikayetçi hep söylenen laf devlet çözüm bulsun…Zpasu deveyi hamuduyla götürdü, çünkü sistem buna müsait. Tarım politikamıza Atatürk’ten beri tek tuğla konmadı, üzerine bir de Menderes zamanı popülist yaklaşımla devlet zararına mal alıp köylüyü sübvanse etmeye başladı bu günlere geldik. Yakmanın satmaktan daha ucuza geleceği kadar kötü kalite tütünü devlet her sene köylüden alıp yakıyor. Sorun fındıkta bitmiyor.
Karadenizli bir fındık üreticisiyim. Ve tabi hemen bütün akrabalarım fındık üreticisi-satıcısı. Zaten karadenizde bütün ekonomi fındık üzerinedir. Ya fındık-çay alıp yaparsınız ya da bu tarım mamullerinden gelen paralara karşılık buzdolabı tekstil vs satarsınız.Şimdiye kadar uygulanan politikaların anti-devletçi olduğunu söyleyenler için üzülüyorum. Şu ana kadar bütün tarım politikaları devletçidir. 2000 den itibaren çıkan kanunlar ile sübvansiyonlar kaldırılmış, kademeli olarak, devlet elini tarımdan çekmeye başlamıştır. Fındık için söyleyebilirim ki o sene itibariyle Fındıkçı örgütlenmiş ve fiyatı yükseltmiştir. Geçen sene ise karşısında fındığın fiyatını indirmeyi azmetmiş bir devlet var.Fındığın fiyatını devlet verdi. Fiskobirliği bizzat devlet yönetti. İhracatı devlet kanalıyla ve izniyle yapabildiler. Tarım alanları devletin kontrolünde ve devletin konuyla ilgili uyguladığı kısıtlayıcı bir çok kanun ve kararname var. Neden var? Fındıkçı iyi olsun diye mi? O halde neden memnun değil?Devlet kötü yönetildiği için deme, hep mi kötü yönetiliyor bu devlet. Herkes mi kötü yönetti. Cevabın evet ise bende diyorum ki, gerçekten devlet herzaman kötü yönetilir. Bu hep böyle olmuştur, hangi kurum devlette kar edebilir ki? O sebeple devlet elini çeksin, çünkü kötü yönetiyor.Peki Fındık politikasını kim belirleyecek? Karadeniz halkı belirleyecek. Karadeniz halkının hepsi o televizyonda gördüğünüz kocakarılar değil. Bir çok iş adamı, bir çok tüccar bürokrat ve 80 küsür kadar millet vekili de karadenizli. Bunların içinde oldukça aklı başında fındık üreticileri de var. Demek ki karadenizden de yönetime layık kişiler var.İşte fındık politikasını, bu konuda ihtisaslaşmış, karadenizli üretici belirleyecek. Fındıkçıyı o organize edecek. Gücü yetmediği yerde kredi bulacak. Devlet bu işte bir yardım yapmak istiyorsa, kredi aldığı kuruma kefil olacak, en azından köstek olmayacak.Hükümet -devlet farkını açıkladığınız için teşekkürler. Bu atanan görevlileri kim atasın peki? Hükümet devletin yöneticisidir. (Öyle de olmalıdır)Sürekli kanada japonyadan bahsediyorsunuz. Bu ülkeler devletçi mi? Yahu siz gerçekten devletçiliği mi savunuyorsunuz?@redorgeye cevap vermeye niyetim yok zira yazı baştan sona kadar propaganda içeren popülist yaklaşımlara dayanıyor. Bilgisiz yorum yapılmaz diye bir şey yok. Yapılır elbette. Ama sonuç böyle oluyor işte.
İkuzgun ben popülistsem sen nesin acaba?Senin derdin bu yıl ki fındık fiyatı, ben diyorum dünyada her üretici malını rafine edip daha çok kazanma yoluna gidiyor ben popülist oluyorum.Bu seneki fındık fiyatı çok güzel bir örnek nasıl göz göre göre soyulduğumuza dair.Onca karadenizli milletvekili var, başbakanlarının kenesi zapsuya hiçbirinin sesi çıkmıyor…Ben popülistsem sen de sadece kendi derdindesin ikuzgun efendi, üretilene bir değer katılmış veya katılmamış ben fındığımı satayım paramı da cebime koyayım derdindesin. Bu fındık yazılarını vatan malı nası yeniyor diye değil, fındıkçının parası nasıl yeniyor diye yazmışın ben yanlış anlamışım demek ki…
piff. redorge hala memleketin tüm sorunlarını kökten çözmeye meyillisin.Bu laflar genelde kahvehanlerde, ağızda sigara ve önde tavla varken söylenir. Yeni nesil, bloggerların eskilerin kıraathane niyetine; “hafif”e uğradıklarını görmüş olduk.Yürü be, hırat dinki kim öldürdü abi?@Cliciax, fransa’nın da kanada’nın da japonya’nın da yaptıkları, serbest ticaret kanunları işleyen bir ülkede, kimi noktalarda, devletin yerel kurumları korumasıdır.Ülkemizde ise serbest ticaret henüz işler durumda değildir. Hala milletimiz devleti bir kazanç ve güvence kapısı olarak görmekte, sanki her an, başımızdakiler cebinden bir kese altın çıkartıp atacakmış gibi görülmektedir.Devlet, “tiz vurun kellesini” dese sanki -entel olmayan- halkımız, bunu oldukça normal görebilir. Normal karşılanabilir.Hala, insanlar kendileri bir yükümlülüğün altına girmek, girişimci olmak, iş kurmak yerine devletin güvencesine girmek, kendini bir büyük firmanın kollarına atmak, hayatını garantiye bağlamak niyetindedir.Bakın hala eski sanatçılar, “devlet bize yardım etsin” diye sızlanmakta, hala kimi işi iyi gitmeyen sektörler, “devlet bize arka çıksın” diyebilmektedir. Hala bir çoğu kişi, devlete iş gördürmek için, ahbap dost aramakta, oğlunu işe sokmak için de milletvekilini araya sokmaktadır. Trafik polisine yakalanınca da :”Bu seferlik görmeseniz” deyip polisi bir güzel “görmektedir”.İşte o sebeple, istanbul trafiğinde 10 dakika içinde 100 tane kural ihlali görebilecekken, bu sayı o ülkelerde100 dakika içinde 1 tane ancak olabilmektedir.Bu sebeplerle, oralarda devlet dairelerinde 1 kişinin yapabileceği iş için 1 kişi alınmakta, burada ise 1 kişilik iş için, 5 kişilik istihdam yaratılmaktadır.(bkz: devlet personel sayıları)@Cliciax’a , milli ekonomi düşünceleri konusunda katılıyorum. Ancak buna geçmeden önce, aynı bilgiyi herkesin aynı anda alabileceği, herkesin adil bir şekilde yatırım yapabileceği bir piyasa bilgisinin, herkese verilmesini istiyorum. Bu sebeplerle de önce devletin temelde yapması gereken noktalara odaklanmasını, bu işleri hakkıyla yaptıktan sonra diğer konulara yönelmesinin gerekliliğini söylüyorum.Bu temel noktalar:- Adalet,- Savunma ve güvenlik,- Dış İşleri,- Enformasyon,- Eğitim adaleti ve eğitim özgürlüğü,- Sağlık adaleti ve seçenek özgürlüğü,- Çevre ve Kültür (Kaybedilirse kazanımı çok zor olduğu için)- Enerji ve temel altyapı (Ülkemizde bu sektörle uğraşacak kadar zengin kişiler henüz azınlıkta olduğu için)Bu konuları devlet halledebilirse diğer konulara el atsın.O zaman fındık üreticisinin sorunları ile uğraşır.Çünkü adalet gecikirken, enformasyonu sağlamadan ekonomiye-tarıma el atınca, sümerbank kurup don çorap satınca, olacağı bu oluyor. Dışardan 1 kuruşa alacağımız mısıra içerde 10 kuruş veriyorsak, günü kurtarıp çiftçiyi yarı memnun ediyor ama memleketçe iflas ediyoruz demektir.O saydığın ülkeler bu problemleri yıllar öncesinde çözdükleri için şimdi milli projelere yönelik çalışma yapabiliyorlar. Paraları olduğu için, gelecek gördükleri sektörlere sübvansiyon uygulabiliyorlar.Gelelim, benim sadece fındık ile ilgilenmeme.Hayır efenim, memleketin hemen tüm meseleleri hakkında bilgim vardır. Lakin, sorunlar öyle basit değil, kökten çözmeci, tümden gelimci, yollarla çözülememektedir.Örneğin trafik sorununu çözeceğiz, diyorki adam; efenim 3. köprüyü yapalım trafik oraya gider. E soralım bu üçüncü köprü nereye çıkacak? Daha kısa yol varken, insanlar neden oraya yönlensin, bununla ilgili yeni yerleşim yeri olarak nereyi önerirsin? Bir yer öneriyorsan, bu yerleşim yeri kurulması ile ilgili ortaya çıkan sorunları nasıl çözelim? Yine trafik artınca 4. köprüyü yapalım mı? Daha bir sürü soru…Demek istediğim, çözümler öyle dar görüş ile ahkam kesmekle çözülmez. Çözüm sunabilmek için sorunun tamamına vakıf olmak gerekir. Yoksa deneme – yanılma ve yılların heba olması ortaya çıkar ki bunu zaten yıllardır yaptık.Ben bu fındık konusunda fiyata etki eden hemen tüm faktörleri, neyin neden uygulanabildiğini bildiğim için kendimi ahkam kesmeye muktedir görüyorum. Yazılarımdada da neyin neden nasıl olduklarını izah ediyorum. Kimileri gibi olayı irdelemeden sonuçlara vakıf olmuyorum. Çünkü biliyorusunuz bazıları, önce anlar sonra okurlar. Anladıklarını teyid etmek için okurlar. Farklı bir şey yazılı ise de yazarı vatan haini ve kötü niyetli olarak kabul eder geçerler.Ben ise anlamak için okurum, varsayımlarımı gerçek olarak kabul etmeyip, sayılardan ve gerçeklerden sonuç çıkartırım. Bu gerçeklerin üzerine varsayım bina eder, gerçekleri, gerçekliği ölçüsünde, varsayımlarımı ise ihtimalleri ölçüsünde savunurum.Bu manada, kendimi yeterli gördüğüm konularda yine demeç verebilirim.Muktedir olmayanlar ve kendini muktedir görmeyenler de muhakkak ahkam kesebilir. Bu özgürlükleri vardır. Şansları varsa tavlada; 6-6 da atarlar, “king”de de papazı bulurlar. Buluyorlar netekim. Buluyorlar da ben ilgilenmiyorum, muhatap olmuyorum. Sizi bilmem.
sandık başına gittiğimizde daha iyi düşünelim:))