“Bu sebeplerin ilki Türkiye’de dinin bir özgürlükler alanı gibi algılanması. Kamusal alandan uzun yıllar uzak tutulan dini imgeler ve pratikler son yıllardaki demokratik açılımlarla adeta bir cazibe unsuru oldu. Dindar olmak kendini cesurca ifade etmekle bir tutuluyor sanki.”yazar doğru noktaya ayağını basmış, kaldırmadan bi süre tutsun orada. böle olaylar vuku buldukça millet bi titreyip kendine geliyor. “ne oluyo bu memlekette yaw?”
Bayram namazlarında da nüfus sayımı yapmak lazım.Sayıları bir araya getirip zebah, zürriyet, zilliyet gastelerindeköşe yazarlarına yorumlatmak lazım.Cumhuriyet gastesini unutmamak lazım.Bunların topunu fişlemek lazım.”Sıcak sohbet” hatlarının reklamlarının nedenen çok “Davutpaşa Medyası”nda yayınlandığını dasorgulamak lazım.
ben okuldan bahsediyorum, baleden degil; Turkce, Matematik, Tarih, Fizik vs.Hindulara trig ezberletmene gerek yok, onlar matematigin tavanini asmis adamlar, kara delik teorisinde Chandrasekhar diye bir isim duydun mu. Beyaz cuce yildizlarin kutle sinirini hesaplayan Nobel odullu Hintli.
korku uzerine kurulmus bir toplum nereye kadar gider? elbette bir insani cahil birakirsan herseyden korkacaktir. Korkan insani her tur safsatayla indoktirine edebilir, kendi amacalarian gore hareket edene koleler ordusu kurabilirsin. Zaten organiz edinlerin tek amaci beyinsiz kul, kole olusturmak.
hayir. devletin her kademesine seriaticinin yerlesmesi ve yesil sermayenin sorgusuz, suallsiz, usulsuz ellerine verilmesidir. kanun olmayan yerde kovboylar ve kovboy kolesi imamlar hukmeder.
pek sayın clicia x,hafif’e yazmıcam yazmıcam dedim,dayanamadım. Size norveç başlığını hatırlatır tez ile kişiler arasında farka dikkat etmenizi (bkz: argumentum ad hominem), şerif mardin hocamızdan mülhem
sosyal bilimlerde isimlerde yada nitelendirmeler üzerinden yapılan yorumların olayların anlışılmasına katkısı olmadığı sözünü
mihenk sunarım. Eğer “bağcı” ile uğraşmak için her done’nin çarpıtılıp “amaca” hizmet etmesi bana bir sözü hatırlatmaktadır. Dsp’li adalet bakanının bir senede 2000 savcı alınması olayında torpil yapıldığını sorusuna “fazilet partilileri alacak halim yoktu ya” cevabını vermeyi bir borç bilirim. Eğer toplumun dikey bölünmeleri, akıllardaki “tasnifleri” çağına (bkz:70-80’ler) dönmemiz gerekiyorsa o başka. Oynanmış filmi bir daha mı, “second time” de göstericez. (bunlar “şeriatçı” sözleri için söyledim)Yeşil sermaye’ye gelince, “dinime küfreden müslüman olsun” batı menşeiili sermayeler rahatsızlık yaratmıyorda, bu mu “deve” oldu. Size talep gelmesi durumunda 70-80 arası “yaratılan” sermaye hareketlerinin, sol grupların (grevden geçilmiyordu ortalık ama sadece devlet işletmelerinde, dev-yol duy sesimizi )açabilirim. İsterseniz Türkiye’nin on büyük sermaye kurunun yada holdinginin (8 tanesinin amiral gemileri ithalat üzerinedir) asıl “voleyi” bulma vakalarını açabilirim. Bugün sanatın resmi hamisi ve yarı aydınların pek sevdiği “eczacıbaşı” ailesinin yaptıkları ilaç itidalini ve bu sebebten senelerce türkiye’de dava açamayıp adamcağızların “türk mahkemelerinde” haklarını alamadıkları bahsedebilirim (hukuka ellettirmeyizcilerde bu cümleyi de alabilirler). Sonuçta hayatta algı düzeyimiz “snop”u olduğumuz sınıfın çıkarları üzerinden betimlenir. (Mutaassıp yobazlarda hala coca-cola‘ya giydirir) Velhasıl bir ata-sözü ile bağlayayım. Teşbihte hata olmazmış.
“Aynı bo.un, laciverti”
“Mahalle baskısı” üzerine ise -şahsım nezdinde bahsedilmesi bile abukça konudur- şu yazıya bakılmasını rica ederim. Ve onun üzerinden bir tartışma yapmak isterim.”Korku” ile “korku ile yüzleşmeyi” birbirine karıştırılmaması gerektiğini düşünmekteyim. Korku yaşamsal bir güdüdür. Shakespeare arkadaşımızda bunun hayatı aksatan bir güdü olduğuna dem vurur. Ama bence nüans farkı önemlidir. Korku üzerinden hayatınızı düzenlersiniz. Ve bu konuda sokağa çıkan mini etekli kız’ın korkusu feodal-köylü toplum olmamızdan mülhemdir denir.
burası “paris, new york değil”
dünya’da en çok “tecavüz” vakalarına rastlanan “batı”nın mini etek giyilme bendi olarak sunulması da sınıfsaldır. Yolda gördüğü “abazan türk” erkeğinden nefret eden kızın duyguları yaşamsal değil midir? (tabii bir de bu kızcağızları kendine layık bulduğu “şehir”li erkekler arasına koyun, çimdik atılmayı bile iltifat sayarlar. Tecrübe ile haizdir. Sonuçta bunu karşı almanların bir sözüyle bağlıyayım “
Sorun kadınlar oldumu teorini hiçbir geçerliliği yoktur
“, lütfen bayanlar manicipium’dan mülhem bir feminist rahleden almasın, -çok uykum geldi eski roma hukukundan mülhem bu kurala kaynak bulamadım. Adını bile doğru yazdığım şüpheliyim, ama bu kuralı aççam sözzz-)Tabii ben foucault beyefendiden mülhem bir önersemede buluncam, okul konusuna. “Kendileri arzu artırılmasını değil, zevk yoğunlaştırılmasını önerir” aslında erotik bir önermese olduğu sanılabilir. Ama asıl anlatmak istediği cinselliğin tarihi (bkz: orijinali için histoire de la sexualite )kitanbında işlediği gibi bunun hayatsal verilerin yoğunlaştırılıp, bu sayede “arzu” etmenin yıpratıcılığından ve kalitenin artılması yoluyla daha mutlu olunabileceğini işler. Velhasıl okullarımızın eğitim kalitesi berbat, burdan mezun olan gençler en iyi ihtimalle “çakma” yabancı dilleri ile eyüpte taksici olurlar.Ama evet okulların sayısı arterken, kaliteside artsın buna katılmamak elde değil. Ama 100 senedir beceremediğimiz sorunları birine “giydirmek” için manipüle etmeyelim. Herhalde “yol” filmind,e bu tür cumhuriyetin “tut-a-madığı” sözlerinden gayrı istenmeyen adama olmuş, ve bunun yansıması olarak altın palmiye almıştır. Saygılar.
“yapılacak değişikliklerle eski örf ve âdetlere yeniden sahip olmalıyız”cuma namazına geleneksel bir uygulama gözüyle bakılması bana garip geldi eğer ben yazıyı yanlış anlamadıysam. genelleme yapılacaksa da cuma namazını ayrı tutar tarzda olmalıydı kanaatimce.halkının nüfusunun çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu bir toplumda ibadet eden kitleye kafanın b u denli takılmış olması da garip.okul-cami ikilisini midemiz bulanana kadar tartıştık burada. o konuya tekrar dönmek fazlasıyla provokasyona cevap vermek oluyor kanaatimce.
tüh, tutturamadık. yeni psikolocik harekatımız cuma namazı üzerinden deel gene başörtüsü-türban karadeliğinden başlatılmış. aydınım doğanımı doğru adamı yane provakatörlerin kralı ertuğrulu istihdam ettiği için tebrik ediyor, psikolocik harekatın neticesini dörtgöz sekizkulakla bekliyoruz.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
napsın insanlar, haftanın diğer günlerinde cuma namazı kılmaları mümkün olmadığı için mecburiyetten cuma günü gidiyorlar…
Biz baskılara boyun eğmeyecek, dayatmalara göz yummayacak bir ülkeyiz. Başımızdakiler değil ama insanlarımız özgürdür, artış varsa bundan olmalı.
cuma namazında bır akp li görürüm banada bır ıhale duşermi diyerek bende gıdıyorum cuma namazlarına..
“Bu sebeplerin ilki Türkiye’de dinin bir özgürlükler alanı gibi algılanması. Kamusal alandan uzun yıllar uzak tutulan dini imgeler ve pratikler son yıllardaki demokratik açılımlarla adeta bir cazibe unsuru oldu. Dindar olmak kendini cesurca ifade etmekle bir tutuluyor sanki.”yazar doğru noktaya ayağını basmış, kaldırmadan bi süre tutsun orada. böle olaylar vuku buldukça millet bi titreyip kendine geliyor. “ne oluyo bu memlekette yaw?”
Bayram namazlarında da nüfus sayımı yapmak lazım.Sayıları bir araya getirip zebah, zürriyet, zilliyet gastelerindeköşe yazarlarına yorumlatmak lazım.Cumhuriyet gastesini unutmamak lazım.Bunların topunu fişlemek lazım.”Sıcak sohbet” hatlarının reklamlarının nedenen çok “Davutpaşa Medyası”nda yayınlandığını dasorgulamak lazım.
okuldan cok cami oldugu icin.
clicia camiler yikilsin kuafor yapilsin nasil fikir?
senin bu sorunun alakasizliginin nedeni de yukaridaki cevabimda.
alakasiz degil mi… camiden cok okul yapilsa namaz kilmaz bu millet sanacak kadar dangalakca degil mi?
hayir oyle degil. okula giden cocuklarin ve genclerin camiye gidecek zamanlari olmamali cunku odev yapiyor olmalari lazim.
ayrica; namaz kilmayip bale yapsinlar bos zamanlarinda… ingilizler hindulara trigonometriyi neden ezberletirlermis bilir misin?
ben okuldan bahsediyorum, baleden degil; Turkce, Matematik, Tarih, Fizik vs.Hindulara trig ezberletmene gerek yok, onlar matematigin tavanini asmis adamlar, kara delik teorisinde Chandrasekhar diye bir isim duydun mu. Beyaz cuce yildizlarin kutle sinirini hesaplayan Nobel odullu Hintli.
ölümden ve sonrasında olacaklardan korktukları içinde olabilir.
muha ha ha mu mu ha!bilimum msn’de ki gülme ünlemleri…
korku uzerine kurulmus bir toplum nereye kadar gider? elbette bir insani cahil birakirsan herseyden korkacaktir. Korkan insani her tur safsatayla indoktirine edebilir, kendi amacalarian gore hareket edene koleler ordusu kurabilirsin. Zaten organiz edinlerin tek amaci beyinsiz kul, kole olusturmak.
doğu asyadan ve kuzey evropadan inanç ithalinin çoğalmasına karşı bi tepkide olabilir.
hayir. devletin her kademesine seriaticinin yerlesmesi ve yesil sermayenin sorgusuz, suallsiz, usulsuz ellerine verilmesidir. kanun olmayan yerde kovboylar ve kovboy kolesi imamlar hukmeder.
mahalle baskısından veya arkadaş baskısındanda olabilir.
demek bazen kufretmek yerine gercek leri de gorup konusabiliyormussun.
pek sayın clicia x,hafif’e yazmıcam yazmıcam dedim,dayanamadım. Size norveç başlığını hatırlatır tez ile kişiler arasında farka dikkat etmenizi (bkz: argumentum ad hominem), şerif mardin hocamızdan mülhem
mihenk sunarım. Eğer “bağcı” ile uğraşmak için her done’nin çarpıtılıp “amaca” hizmet etmesi bana bir sözü hatırlatmaktadır. Dsp’li adalet bakanının bir senede 2000 savcı alınması olayında torpil yapıldığını sorusuna “fazilet partilileri alacak halim yoktu ya” cevabını vermeyi bir borç bilirim. Eğer toplumun dikey bölünmeleri, akıllardaki “tasnifleri” çağına (bkz:70-80’ler) dönmemiz gerekiyorsa o başka. Oynanmış filmi bir daha mı, “second time” de göstericez. (bunlar “şeriatçı” sözleri için söyledim)Yeşil sermaye’ye gelince, “dinime küfreden müslüman olsun” batı menşeiili sermayeler rahatsızlık yaratmıyorda, bu mu “deve” oldu. Size talep gelmesi durumunda 70-80 arası “yaratılan” sermaye hareketlerinin, sol grupların (grevden geçilmiyordu ortalık ama sadece devlet işletmelerinde, dev-yol duy sesimizi )açabilirim. İsterseniz Türkiye’nin on büyük sermaye kurunun yada holdinginin (8 tanesinin amiral gemileri ithalat üzerinedir) asıl “voleyi” bulma vakalarını açabilirim. Bugün sanatın resmi hamisi ve yarı aydınların pek sevdiği “eczacıbaşı” ailesinin yaptıkları ilaç itidalini ve bu sebebten senelerce türkiye’de dava açamayıp adamcağızların “türk mahkemelerinde” haklarını alamadıkları bahsedebilirim (hukuka ellettirmeyizcilerde bu cümleyi de alabilirler). Sonuçta hayatta algı düzeyimiz “snop”u olduğumuz sınıfın çıkarları üzerinden betimlenir. (Mutaassıp yobazlarda hala coca-cola‘ya giydirir) Velhasıl bir ata-sözü ile bağlayayım. Teşbihte hata olmazmış.
“Mahalle baskısı” üzerine ise -şahsım nezdinde bahsedilmesi bile abukça konudur- şu yazıya bakılmasını rica ederim. Ve onun üzerinden bir tartışma yapmak isterim.”Korku” ile “korku ile yüzleşmeyi” birbirine karıştırılmaması gerektiğini düşünmekteyim. Korku yaşamsal bir güdüdür. Shakespeare arkadaşımızda bunun hayatı aksatan bir güdü olduğuna dem vurur. Ama bence nüans farkı önemlidir. Korku üzerinden hayatınızı düzenlersiniz. Ve bu konuda sokağa çıkan mini etekli kız’ın korkusu feodal-köylü toplum olmamızdan mülhemdir denir.
dünya’da en çok “tecavüz” vakalarına rastlanan “batı”nın mini etek giyilme bendi olarak sunulması da sınıfsaldır. Yolda gördüğü “abazan türk” erkeğinden nefret eden kızın duyguları yaşamsal değil midir? (tabii bir de bu kızcağızları kendine layık bulduğu “şehir”li erkekler arasına koyun, çimdik atılmayı bile iltifat sayarlar. Tecrübe ile haizdir. Sonuçta bunu karşı almanların bir sözüyle bağlıyayım “
“, lütfen bayanlar manicipium’dan mülhem bir feminist rahleden almasın, -çok uykum geldi eski roma hukukundan mülhem bu kurala kaynak bulamadım. Adını bile doğru yazdığım şüpheliyim, ama bu kuralı aççam sözzz-)Tabii ben foucault beyefendiden mülhem bir önersemede buluncam, okul konusuna. “Kendileri arzu artırılmasını değil, zevk yoğunlaştırılmasını önerir” aslında erotik bir önermese olduğu sanılabilir. Ama asıl anlatmak istediği cinselliğin tarihi (bkz: orijinali için histoire de la sexualite )kitanbında işlediği gibi bunun hayatsal verilerin yoğunlaştırılıp, bu sayede “arzu” etmenin yıpratıcılığından ve kalitenin artılması yoluyla daha mutlu olunabileceğini işler. Velhasıl okullarımızın eğitim kalitesi berbat, burdan mezun olan gençler en iyi ihtimalle “çakma” yabancı dilleri ile eyüpte taksici olurlar.Ama evet okulların sayısı arterken, kaliteside artsın buna katılmamak elde değil. Ama 100 senedir beceremediğimiz sorunları birine “giydirmek” için manipüle etmeyelim. Herhalde “yol” filmind,e bu tür cumhuriyetin “tut-a-madığı” sözlerinden gayrı istenmeyen adama olmuş, ve bunun yansıması olarak altın palmiye almıştır. Saygılar.
“yapılacak değişikliklerle eski örf ve âdetlere yeniden sahip olmalıyız”cuma namazına geleneksel bir uygulama gözüyle bakılması bana garip geldi eğer ben yazıyı yanlış anlamadıysam. genelleme yapılacaksa da cuma namazını ayrı tutar tarzda olmalıydı kanaatimce.halkının nüfusunun çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu bir toplumda ibadet eden kitleye kafanın b u denli takılmış olması da garip.okul-cami ikilisini midemiz bulanana kadar tartıştık burada. o konuya tekrar dönmek fazlasıyla provokasyona cevap vermek oluyor kanaatimce.
yeni bi psikolocik harekat olabilir. hemide medya üzerinden.
tüh, tutturamadık. yeni psikolocik harekatımız cuma namazı üzerinden deel gene başörtüsü-türban karadeliğinden başlatılmış. aydınım doğanımı doğru adamı yane provakatörlerin kralı ertuğrulu istihdam ettiği için tebrik ediyor, psikolocik harekatın neticesini dörtgöz sekizkulakla bekliyoruz.
Ertuğrul’um vurdu mu devirir,suya gider susuz dönmez.Aydın Doğan’ımın sağ kolu, Hürriyet’imin gyy’si.Yürrü be ertuşum, kim tutar seni!