Şimdi “bayram değil seyran değil bu adam niye Cem Karaca’dan bahsediyor” diye sorabilirsiniz… Sormayın… Bazı insanlardan bahsetmek için illa özel günler beklenmemeli. Doğum günü ya da ölüm yıldönümü olduğundan değil, gönlümüzden koptuğu için konuşmak garip gelmesin kimseye…Hem Cem Karaca’yı bilenler için vesile olurda bu yazı, eğer evde varsa koyarlar bir CD sini, yoksa da gaza gelip internetten indiriverirler. Sadece adını duymuş ama kendisini dinlememiş olanlar ise önce “Nerede Kalmıştık” albümünden başlasın, tavsiyemdir, ardından yavaş yavaş zaman içerisinde geriye doğru sararak ezberlesin tüm şarkılarını. Tabi zevktir bu, keyiftir… Ama bana göre Cem Karaca’yı bilmeden yaşayanlar dünyayı yarım yaşayanlardır. İşte pek bilinmeyen ve bestelenmemiş bir şiiri;Artık ıslak ve mahzun değil yağmurlarBaharın eli kulağındadırAllahım sana binlerce şükür ki;aşığımYüreğim aşkın tam tavındadırHiç kimseler ırgalayamaz beni gayriZil zurnayım ,körkütüğüm ,aşığımKapım Mevlana kapısı bu geceDeccal gelse razıyım

Bir de pek sevdiğim bir şarkısının sözleri,HEP KAHIRDur. Bırak. Kaynasın kahvenin suyuBana İstanbul’u anlat nasıldıBana boğazı anlat nasıldıHaziran titreyişleri kaçak yağmurlar ardıYıkanmış kurunur muydu yine o yedi tepeAna şefkati gibi sıcak güneşte……İnsanlar gülüyordu deTrende vapurda otobüsteYalanda olsa hoşuma gidiyor söyleHep kahır hep kahır hep kahır hep kahırBıktım be.Dur. Bırak kalsın açma televizyonuBana İstanbul’u anlat nasıldıŞehirlerin şehrini anlat nasıldıBeyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıpKöprüler Sarayburnu Minareler ve HaliceDeyiverdim mi bir merhaba gizliceDur. Bırak. Kımıldama kal biraz öylece ne olurKokun İstanbul gibidirGözlerin İstanbul gecesiŞimdi gel sarıl sarıl bana kınalımGök kubbenin altında orda da beraberÇok şükür diyerek yeniden başlamanın hayaliHasretimin çölünde sanki bir pınar gibi