Ellerim kan izi, dudaklarımda kan kokusu. Kaçıncı cinayetim bilmiyorum! Utanıyor muyum? Sanmıyorum. Peki pişman mıyım? Asla! **********************************************************************************************************************“Neden gittin Çehov?” ************************************************************************************************************************“İnsan olmak için!” ************************************************************************************************************************“Neden geri döndün Çehov?” ************************************************************************************************************************“Hayvan olmayı özledim. Ve bundan pişman değilim.” ************************************************************************************************************************Mahkeme kuruldu, karşısındayım beni soran Horusun gözü. Beni tutan… Tanımıyorum: [Bu yüzden tanımlamamaya kararlıyım.] ************************************************************************************************************************Fillerin eşliğinde kataloglar getirildi. Ağırlaştıran sayılar değil, gücün kendisiydi. Sordular; cevaplamaya çekineceğime inanarak: ************************************************************************************************************************“Hangi kapağı yırttın ki, sayfaların mahremiyeti seni suçladı?” ************************************************************************************************************************Yere baktım düşünür gibi. Ama düşünmüyordum, sadece düşündüğüme inanmalarını istedim; inandılar. ************************************************************************************************************************Sonrasında Arafta yırttığım sayfayı uzattım, incelediler. ************************************************************************************************************************“Evet, biraz her şeyden var” dediler, mezarlık bekçisi gibi! Yadırgamadılar, yadırgamadığım gibi!
yorumlar
olmuyor ama arzederim..
Kimsenin gidecek bir yeri kalmadigi gibi,benim de gidecek hicbir yerim kalmamis senden baska…Simdi ben gel-git bir gunes gibi,gel-git bir yagmur kadar belirsizim senin karsinda…
Sızlamayan bir sessizlikte olacaktır san gelişim!
kanamaya fırsat bile bulamayacağın bir dik duruş gizlidir bakışlarımda ki untanmak için geç olmuştur o zamn ve pişmanlığa yer yoktur beni kabul edişinde!
“Duvar,Ben ve İzin”
diyorum o zamn. sen bende izlerini bırakarak ölümümü mü hazırlamıştın! işte o an utanmak ve pişmalık bir iz daha bırakıyor ördüğün duvarlarımda! Gitmeeee artık! Ölmek değildir bize yaraşan bir denize isyanında gizlidir bir geminin:)
Duvarlarım! Ben o duvarlarıma dua resmi spreyledim yokluğa açılan bir ızdırapla ; içime akan kara kanlarımla ve yoğunluğun katran tonuyla…Üç nokta! Gerisi kör uçurum sessizlik….
Karamsar, içinde hayat yok, gerçekçi değil, sevinç yok, bunalmaktan bunaldım okurken..Sevde nin resimleri de yazara uygun, bence hiç ayrılmayın buradan..
Bunları söylettiysen bana, burası olmuş..
Harlem derki;Bütün zaman ve mekanın sahibidir karanlık!
bütün zamanın ve mekanın sırrı burada gizli belki de Karanlıkları aydınlığa çevirme zamnı gelmiştir!
çehov’a saygıyla…
🙂 saygılarrrr
yeni bi şeyler yazacaktım, ama hastalıktan kafam durmuş durumda…artık bi an önce düzelsem de eski günlerime geri dönsem… sıkıldım bu hastalık illettinden… =(
🙁 inşallah bir an önce sağlığınıza kavuşursunuz Sayın Celal Hikmet!
işimiz allahın istemesine kaldıysa yandık… =)
Şeytan da isteriz sayın Celal!
onunla aramız biraz daha iyi olabilir… =)
Üç kelimeyle “Çok güzel anlatım.”
Sayın Kuruvaze:” Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış!”sesinizi duymayı özledim!
🙂
Susuzluğumu gideren bir yazı yüreğinize sağlıkSyn Kuruvaze