Joseph Chemple’in “The Power of Myth‘inden aldığı ilhamla bu belgesel başyapıtını ortaya çıkaran Ron Fricke, Baraka ile tabiatı ve insanı sorguluyor.Her bir karesi ustalıkla yakalanmış, fotoğraf tadında yapılan bu eserde dünyanın çeşitli yerlerindeki insanların ibadetleri, yaşayışları ard arda soluk kesecek güzellikte yer alıyor, Kudüs’ten aniden Brezilya ormanlarına gitmek an meselesi. Budistler, Hindular, Müslümanlar, Yahudiler tüm kültürler iç içe.Belgeselde ne bir anlatım ne de bir mesaj var, yerlerin isminden başka bir şey yazmıyor.Ödüllü bu belgeselin tasarlanması yıllar sürdü, 6 kıtada ve 24 ülkede çekildi.Tokyo caddelerinde yürüyen bir kalabalıktan Ağlama Duvarı‘na, Galata Mevlevihanesi’nden ilkel kabilelerin ritüellerine ,volkanlara, şelalelere kadar hiç bir bölümde bir açıklama yapılmamış, zaten insan görüntülerin güzelliğinden bir açıklama da beklemiyor.

Uzun yıllar kralların taç giyme yeri olarak kullanılan 1830’da kralın aleyhtarları tarafından saldırıya uğrayan ve taç giyme geleneğinin kaldırıldığı Fransa’da Reims KatedraliGalata MevlevihanesiRochinha GecekondularıBelo HorizonteMescid-i HaramAuschwitz Kampıİzlemeyenler için tavsiye edebileceğim bir belgesel Baraka, tek bir konu üzerinde yoğunlaşmamış bir yapım. Bir cenaze töreninden patlamak için fırsat kollayan volkanlara geçiş mümkün, an be an doğa güzelliklerine şahit olunabilecek, evsizlere üzülünebilecek, ilginç ibadetlere şaşırılacak bir belgesel.( müzikler: Michael Stearns)Baraka tasavvuf dilinde yaşamın soluğu manasına gelir.