bildirgec.org

kilise hakkında tüm yazılar

Evrim Teorisi: Din İlişkisi ve Yanlış Bilinenler

majesty s infinity | 27 July 2010 19:01

Evrim günümüzde sosyal bir mesele halini almış bulunmakta. Bunun sebepleri çeşitli olmasına rağmen çoğunlukla özetlenebilecek tek bir sebepten bahsedebiliriz: Bu konuya taraf olanların tamamının kolektif cahilliği.

Teoriyi savunan da karşı çıkan da birbirinden farklı noktalarda durmuyor. Teoriyi savunmak “bilimsel” olmadığı gibi karşı çıkmak da “dini” değil.

bir belgesel başyapıtı Baraka

nazokiraze | 31 March 2010 11:52

Joseph Chemple’in “The Power of Myth‘inden aldığı ilhamla bu belgesel başyapıtını ortaya çıkaran Ron Fricke, Baraka ile tabiatı ve insanı sorguluyor.Her bir karesi ustalıkla yakalanmış, fotoğraf tadında yapılan bu eserde dünyanın çeşitli yerlerindeki insanların ibadetleri, yaşayışları ard arda soluk kesecek güzellikte yer alıyor, Kudüs’ten aniden Brezilya ormanlarına gitmek an meselesi. Budistler, Hindular, Müslümanlar, Yahudiler tüm kültürler iç içe.

Belgeselde ne bir anlatım ne de bir mesaj var, yerlerin isminden başka bir şey yazmıyor.Ödüllü bu belgeselin tasarlanması yıllar sürdü, 6 kıtada ve 24 ülkede çekildi.

saint Antuan Kilisesi

taha3045 | 12 December 2009 14:37

Fransiskenlerin İstanbul’a tam anlamıyla yerleşmesi 1221 yılına rastlar. Ev olarak kabullendikleri ilk yer Thetokos Kyriotissa Kilisesi’ydi. Bundan 9 sene sonra Assisili Aziz Fransua için başka bir kilise yapılması planlanarak inşasına başlandı. Galata’ya yakın bir yere kondurulan bu mimari açıdan muhteşen yapıya o dönemler “Latin Aya Sofyası” bile denildi.

1306 senesinde Rum bölgesindeki ilk kiliselerinden uzaklaştırılan din adamları, bu kiliseye yerleştiler ve 350 yıl sahip oldukları tek kilise bu oldu.

Sene 1697 oldugu vakit Aziz Fransua Kilisesi Padişah II. Mustafa tarafından camiye dönüştürüldü. (kilise o zamana kadar iki kere büyük yangında kül olup yeniden yapılmış ve bir yangından da kılpayı kurtulmuştur). Camiye çevrilen kiliseyi boşaltan din adamları Pera’da bir kır evine yerleşti.

Camiye dönüşen Aziz Fransua Kilisesi’nden uzaklaşan rahipler Para’da başka bir kilise inşa ettiler, bu kilisenin ismi Aziz Antuan‘dı. Ancak yeni tramvay yolu için bu kilisenin de yıkılması gerekmekteydi ve rahiplerin yeni bir kilise yapacak yer aramaları lazımdı.

1905 yılında Onuncu Papa Pius, bölge temsilcisi Peder Giuseppe Caneve ile konuşarak onu yeni bir kilise kurması konusunda ikna etti ve projeyi kutsadı. Bundan bir yıl sonrasında kilisenin ilk taşı temeline koyuldu. 1907 senesi kilisenin inşaatının parasal sıkıntılardan dolayı yarıda bırakıldıgı senedir.

Ayastefanos (Yeşilköy)

nazokiraze | 05 October 2009 17:01

Rumca Άγιος Στέφανος’ olarak yazılan Ayastefanos (Aziz Stefan) Cumhuriyet dönemi Yeşilköy ismini almıştır.Dışarıdan genellikle zenginlerin oturduğu semt olarak bilinse de aslında Yeşilköy semti İstanbul’un yerlilerinin en fazla oldugu semtlerinden biridir , son yıllarda her ne kadar her yerde oldugu gibi burada da kalabalıklaşma olduysa da , yine de Yeşilköy İstanbul’un diğer semtlerine göre daha nezihtir, evleri, halkı, esnafları ile daha sakin bir havası vardır.(eski Yeşilköy)

yeşilköy 50 yıl lisesi (eşimin doğdugu sokakta yer alır)
yeşilköy 50 yıl lisesi (eşimin doğdugu sokakta yer alır)

Bizans hatta Genç Roma dönemine kadar uzanır Yeşilköy’ün geçmişi, o dönemler yazlık amacıyla kullanılan ikametgahların oldugu belgelenmiştir. IV. Haçlı Seferi sırasında Latinler tarafından kuşatılan Yeşilköy Ayastefanos Antlaşması‘na da ev sahibi olan yerdir. Hatta o dönem Rum balıkçı köyü olarak bilinen Yeşilköy’ün bu sebepten adı daha sık duyulmaya başlamıştır .(Yeşilköy’ün yaşlı çınarı Yeranos Balyan)

Müzik Aşkıyla Kör Olan Deha : Johann Sebastian Bach

nacak | 09 June 2009 10:29

21 Mart 1685‘ te Almanya’ nın Eisenach kasabasında doğar. Alman klasik müzik bestecisi ve orgcusudur. Barok tarzında eserler icra edip, bu tarzı zirveye taşır .Bach’ ın aile fertlerinin büyük çoğunluğu müzikle ilgilenir. Kimisi org çalar, kimisi koro şefliği, kimisi saray müzikçiliği yapar. Vitus Bach, oğlu Hans Bach (çalgıcı lakabıyla bilinirdi , ailenin asıl ceddi) ve Christoph Bach (Mozartın uslubunu hazırlayanlardandır) Bach ailesinin ünlü müzisyenlerinden. Bu ailenin tarihi Orta Almanya’ nın Thüringen eyaletine kadar uzanır. Halk Bach ailesinin müzisyenlerinden BACH’ LAR diye söz ederdi. Bach adeta müzik aşkıyla dünyaya gelip müzik aşkıyla dünyadan göç etmiştir.

doğduğu ev
J.S. Bach ile müzik tarihi en şatafatlı dönemlerini yaşar. Bach geçmiş zamanlardaki müzik anlayışı ile gelecek nesil müzik anlayışını birleştiren bir köprü gibidir. Kendisinden önce geçen müzisyenleri inceler , onların fromlarını daha da geliştirir ve kendisinden 3 nesil sonra başlayacak yeni bir oluşumun da fikir babası olur.

Başlarda kendi çabasıyla müzik çalışmasını sürdürür. 25 yaşından itibaren Lueneburg Michaelis Schule für Musik okulunda çalışmalarına devam eder. Bir müddet sonra buradan ayrılarak Hamburg’ a gider. Çeşitli orkestralarda çalışır. Org çalar. Anstadt kilisesinde org çaldığı dönemlerde kilise idarecileri ile bir takım sorunlar yaşar. Bach’ ın kilisede org çalmaya başlamasıyla koronun uslubu bir anda değişir. Kendine has değişik bir uslubu vardır Bach’ın. Kilise idarecileri bu durumdan hoşnut olmaz. Onlara göre Bach’ ın müziği, koro müziğinin arasına garip sesler sokan, ilahinin havasını değiştiren bir müziktir. Bu adamın kutsal müziğin havasını değiştirmesine tahammülleri yoktur kilisedekilerin.

Desiderius Erasmus

liquidlightening | 02 June 2009 15:00

Erasmus, 1465-69 Yılında Hollanda’nın Rotterdam şehrinde dünyaya gelmiştir. Bu tarihle ilgili hakkında araştırdığım şeyler dahilinde kesin bir bilgi yok gibi gözüküyor. Erasmus Rönesans hümanizminin en büyük temsilcilerinden biridir. Eğitim hayatı 9 yaşında Hegius at Deventer’a gönderilmesi ile başlamıştır ve kendisinde hümanizmin temelleri oraya gönderilmesi ile ortaya çıkmıştır. 13 yaşına geldiği dönemde annesi ve aradan uzun bir zaman geçmeden babasını kaybetmiştir. Evlilik dışı bir çocuk olması ve babasının gezici bir rahip olması nedeniyle ölümlerinin ardında Erasmus’a ait olan az miktardaki mal varlıklarına vasileri el koymuş. Bu badireler atlatılıp öğrenim döneminin tamamlanmasının ardından Erasmus din adamı olmak üzere 1487 yılında Sageberg Manastırı’na bağlı Aziz Augustin Tarikatı’na girmiş ancak bağnazlığa karşı düşünce yapısı ile insancı yanın eğitim ve kitaplarla güçlendirileceğine ayrıca eğitimli kişilerin kendilerini körü körüne tutkulara kaptırmayacağına inanan Erasmus’un bu düşünceler çerçevesi içindeyken bildiğimiz rahip anlayışı ile ilgili herhangi bir etkinliği olmadığı biliniyor. Nihayet Erasmus 1492 yılında Papaz olabilmiş lakin kendini bilime adayacağını ifade ederek Papa Julius II’den papazlık andı içmemek için özel bir izin almış. Bu dönemlerde çalışmalarını sürdürmüş ve Papaz olmanın nimetlerinden bolca yararlanmıştır.

Sistine Şapeli gölgesinde yontulan Michelangelo

kumsacli | 01 May 2009 11:09

Tarihe adını mermerin içine hapseden Michelangelo, taşı değerli kılarak bizim önümüze yenilmeyen yemek olarak sunmayı başarılı kılmıştır.… Ruhunun derinliklerine işleyen sanat aşkını mermerin soyut alevinde yakıcı hale getirdi…
1475 yılının somurtkan bir Mart gününde gözlerini İtalya’da açtı. Oyuncakları çekiç ve taştan oluşuyordu. Adımlarını atmaya başlaması ile ilk yapıtlarını babasından gizlice Ghirlandio adında fazlaca namı olmayan bir heykeltıraşın atölyesinde vermeye başladı. Ustasının hala aynı kalıplara hakim olması ve dışına çıkamaması üzerine asi ruhuna fresk tekniğinin anahtarlarını öğrettikten sonra ayrıldı. Michelangelo omuzlarında saklı kalan kanatlarını açmaya başlamıştı. Ünlü “Bahçe Okulu’na” adım atmasıyla içinde saklı kalan ışığı parıldamaya başladı. Bembeyaz heykellerle çevrili bu bahçede eli ile dokundunda soğuk taşın verdiği hissi başka hiçbir şeyde bulamıyordu.
Yaşının ilerlemesiyle yükselmenin verdiği haz sayesinde yarattığı eserlere talep olduğunu farketti. Çok fazla dile gelince eserleri, zengin soylu kesimin ve Papaların kulağına fısıdanarak sipariş yöntemine dönüşüverdi. Kiliselerde Michelangelo fırtınası esmeye başladı. İlk sade ve içe kapanık eseri “Pieta” oldu. Michelangelo’nun imzasının devamını “Davut” sahiplendi. Daha sonra “Cascina savaşı”nın kudretinin sadece düşüncede kalmaması ve resmedilmesi için büyük bir iş sahiplendi. Ama bu çalışma sonuçsuz kalmıştır. Sonrasında Papa II. Julius, Vatikan’daki sistine Şapeli (Cappella Sistina) kubbesini süslemesini önerdi.

fanatik keşiş Savonarola

nazokiraze | 11 April 2009 12:22

Girolamo Savonarola ,İtalyan tarihinin bilinen en bağnaz din adamlarından biridir.Dominiken bir keşiş olan Girolamo Savonarola , dünyevi zevklere olan düşmanlığıyla, dikbaşı olması ve ona göre günah içeren kitap,giysi ve malzemeleri yaktırmasıyla tanınır.Medici’ler yıllarca Floransa yönetiminde söz sahibi olmuşlarken ,uzaklaşır uzaklaşmaz meydanı boş bulan bu keşiş dört yıl boyunca şehrin yönetimini ele almıştır.