Benler vardı, sınırlar içinde ayrı ayrı. Benler vardı, ben içinde bir arada. Ben’e ve benlere göreydi, bütün sınırlar ve ben için.Ben, bilirdi herşey kendisi içindi. Sınırlar da benler de. Ben’e göre tanımlanmıştı herşey ve tanımlanacaktı, çünkü öyle olmalıydı.Çünkü, ben’di herşeyi anlamlı yapan. Çünkü, ben’di varolmak denen.Ben olmazsa sınırlar da olmazdı, tanımlar ve kurallar da. Ve hayat da. Tanımdı herşey, sınırdı.Ve ben bunu bilirdi.Suyun bile ben’leri vardı, ben içinde. Sonsuzluğun içinde bir sınırı ve sınır içinde sınırları. Atomları, molekülleri. Dalgaları vardı okyanusların ve akıntıları.Ben bilirdi bütün bunları. Bilirdi içten içe bilmezden gelerek.Çünkü, böyle olmalıydı. Bilmezden gelmek bir kuraldı.Kurallar vardı hepsi ben için.Çünkü, ben ve benler koymuştu kuralları.Kurallar vardı sınırlar içinde ve sınırlar içinde başka kurallar.Ben’ler iç içeydi ve yan yana.Hangi ben’ler içerde olacaktı ve bir arada, hangileri dışarda, ben bilirdi. Çünkü, ben, verirdi bütün kararları, ben’lerle birlikte. Yalan yoktu ben için doğru da.Hesap vardı sadece.Kurallar ve sınırlar ve hepsi, ben içindi ben’lerle birlikte. Ben bilirdi bütün bunları bilmezden gelerek, çünkü hayat böyleydi.Ben, varolmak demekti, hayat demekti, herşey demekti. Ben varolamazdı ben’ler olmadan ve kurallar ve sınırlar.Hepsi biraradaydı ve iç içeydi. Ayrı ayrı ve birlikte.Kurallar ben’e göreydi, anlamları da, önemleri de. Ve değerleri. Sınırlar ben’e göreydi, ben’lere göre.Hiçbirinin doğru olması gerekmezdi ya da tutarlı, veya anlamlı. Güzel veya çirkin. İyi ya da kötü. Önemli değildi çünkü.Önemli ve değerli olan tek şey ben’di.Çünkü, ben varolmak demekti. Daha önemli ve anlamlı ne olabilrdi?Ve ben bütün bunları bilirdi.