bildirgec.org

düşünceler hakkında tüm yazılar

Kalemzen

deLe | 16 May 2011 08:45

http://www.kalemzen.org/

haftanın sözü-3-

admin | 23 February 2009 12:48

“Düşünceler sınırsızdır. Önemli olan düşüncenin sınırını kendin belirlemendir.”
by buklet of the word.

Geminiz yol alırken farklı sularda, çarpan her dalganın; dalga boyu, şiddeti, mesafesi ve çarpan her zerreciği her yönden birbirinden farklıdır. Sınırsız sayıda geminize çarpan dalgalar olacaktır. Yeter ki geminiz batmasın…

Dumanla boğulmuş düşünceler

xcrescentx | 11 November 2008 21:00

Ev arkadaşım gece olunca ancak eve gelebilmişti. Yüzündeki gülümsemeden ve gözlerindeki sıkıntı dolu ifadeden yanında ne olduğunu anlamıştım. Hep böyle yapardı zaten canı sıkıldığında kendini mutlu etmek için bulurdu onu. Ben ise mutlu olduğumda pekiştirmek için bulmak isterdim, acılarımı ayık kafayla yaşamak yaptığım hataları veya hiçbir şey yapmadığım halde neden acı çektiğim hakkında daha iyi düşünebilirdim. Çıkardı cebinde bir çakmak ile beraber;

—bu gece dışarıda takılacağız.—neden? En azından evde başımıza bir şey gelmez saçmalama gel evde içelim maksat muhabbet?—çok sağlam evde yaşamayalım kafasını…

köyümüze dönelim artık

siirimsi | 07 September 2007 17:39

yorgun
yorgun

Yorgun bir köylüyüm

Kalabalıklarda unutulmuş.

Elimde bavulum,

Yüreğimde umudum,

Şehir sevdasına,

Yollara düşmüşüm…

Bin bir umutla çıkmıştım yola. Başka sandım, daha çok kazanır, daha çok yenilenir, sandım düşüncelerim… Topraktaki fidanlarım büyür sandım şehrin kalabalığında kaybolursam… Unuturum sandım Ayşe kadını, uzaklara karışırsam…

Bizim toprağımızda insanlar yağmurla beslenir, sevda kaşığımızda, şefkat kapımızda bekler yolunu… Selam bahçelere, tarlalara serpilmiş çiçekler gibi, besler dostluklarımızı… Uzak bakışlarda saklanmaz gülüşlerimiz. İçtendir, samimidir, kin büyütmez kardeşliğimiz…

*Sivrisinek Düşünceler*

egomeltem | 12 July 2007 12:28

Ve gece çöker tüm heybetiyle üstümüze… az tuzlu bedenimiz suyun yumuşaklığını tattıktan sonra buluşur rehavet arsızıyla. Yatak, yastık ve yorgan üçlüsüne dördüncü başrol oyuncusu beden de katılır gecede… Sonra, yarı ölüme hazır bedenini savuru verirsin beyaz çarşaflara ya… of ne harikadır o duygu… Kollar, bacaklar bütündeki tüm parçalar her biri mekanını belirler ve bunun tabiri caiz bile değildir o anda. Günün tüm yorgunluğu dağılmıştır artık çaktırmadan hücrelerine. Belki çok mutlusundur belki de mutsuz, fark etmez mekan belli ayırt etmez ki duygularının şiddetini, her neysen ağırlar seni, asla katagorize etmez ne hisettiğini. Artık yere paralel olma vakti zamanı geldi, kim tuta bilir ki, kim mahrum edebilir bu zevk-i sefadan seni? İşte beklenmeyen süprizzzzzzzzz !!! O sessizdir, gizlenmiştir, pusuda bekler sinsidir çünki. Gecenin saygısız misafiri, asla davet etmezsin ama gelir istemezsin ama gelir kovarsın ama gene gelir, o arsız, yüzsüz ve yapışkandır yüzünü asla göremezsin. Adı’’ sivrisinek düşünceler’’… Tam gecenin bucaksız karanlığı teslim alacakken seni, teslimiyet ne kelime… Erdemler hakanı uyku geldiğinde sivrisinek düşüncelerle tebelleş olur sana gece. Bir parça sokar bedeninden iğne ucuyla ama sanki etinden et koparmışcasına acısını izinden bükük hissedersin. Görünmez karanlıkla el yordamıyla savurup dağıtı vermek istersin ve yenik düşersin apansızca. Sonra bir tokat patlatırsın en şiddetlisinden suratına ve ıskalarsın. Hayranlıkla uzandığın o muhteşem yumuşaklık yavaş yaşaş batmaya başlar, gözlerin kontrolsüzce kapanır mayışıklık had safada ama ne çare vızıtlısı gölgesiz sarar durur seni acımasızca. Veee gün ışımaya başlar; pes etmekle boyun eğmek arasında ceyrana tutulurken artık takatın biter sen bitersin…. Baygın uyku hali ne bürünürsün farkındasızca, yakarırken uyumak için dalar gidersin yorğunluğunla. Vakitsiz çaldı sandığın saat tokmak misalidir baş ucunda, çıldırtır gün ışığı oyar gözlerini sen sakındıkça… Beş dakika bile ömre bedeldir ama artık geç kalınmışlık geçerlidir yeni başlangıçlara… Nice sivrisinek düşüncelersiz geceler dileğiyle herkese… Meltemce:)

*KEMİGEN ZİHİN*

egomeltem | 06 July 2007 12:58

Üşüyorum çok, yüreğim titriyor, ürkek bir kuş gibi korkusunda yalnız … Hangi taşın altında kaldım bulamıyorum ki kendimi…Yeter,yeter !!! Ne olur sus be geveze derdin nedir ki? … Acıyorum diyorum anlamıyor musun , sen kemirgen misin birde doymuyorsun. Özlemim var benim dertliyim , hasretliğim neden üsteliyorsun … Yaşamayı özledim sevdalanmayı , düşünmeden yarınları zamanla yarışmadan az biraz sığınmayı ; çok mu gördün ki sana ne … Sadece sarılmak; sımsıkı ,yumuk gözlerle ,artakalanı değil benim olanı benden olanı, beden deki nefese can olanı , bulamadığımı sarmak istedim … Gecede ki hüzün yorganım ısıtmıyor artık beni git birde seni nasıl ağırlasın… Arsız sokuluşların nafile bırak yastığımı da sadece bana batsın. Nedir derdin yoksa sende ben gibi yalnız mısın ? Sohbet mi istersin kahvesi bol, kırk yıl hatırda kalsın, acıdı artık telvesi , hatırı bahane kırk yılıysa artık çok geride … Boş ver doldurmaz çene çalmak geceyi ne çare, ittikçe yapıştın sende beynime. Gülme bana!!! hadi sus tamam izin verdim gir koynuma ama sessizliği bozma…Soğuk yorganıma batan yastığıma yoldaş oldun ha… peki hadi o zaman sarıl sıkıca bana.Meltemce:)

Ben ben içinde..

khun | 22 May 2007 18:47

Benler vardı, sınırlar içinde ayrı ayrı. Benler vardı, ben içinde bir arada. Ben’e ve benlere göreydi, bütün sınırlar ve ben için.
Ben, bilirdi herşey kendisi içindi. Sınırlar da benler de. Ben’e göre tanımlanmıştı herşey ve tanımlanacaktı, çünkü öyle olmalıydı.
Çünkü, ben’di herşeyi anlamlı yapan. Çünkü, ben’di varolmak denen.

Ben olmazsa sınırlar da olmazdı, tanımlar ve kurallar da. Ve hayat da. Tanımdı herşey, sınırdı.
Ve ben bunu bilirdi.
Suyun bile ben’leri vardı, ben içinde. Sonsuzluğun içinde bir sınırı ve sınır içinde sınırları. Atomları, molekülleri. Dalgaları vardı okyanusların ve akıntıları.

O anlar..

khun | 20 March 2007 21:47

renk olsun
renk olsun

Caddede yürürken bir anda onu görürsünüz, elinde küçük bir çocuk, diğeri de karnında.
Ve o anda aklınızdan o kadar çok şey geçer ki, ruhunuz daralır. Sonra şunu farkedersiz
tuhaf bir rahatlama, çünkü o sizi görmemiştir.
Karmakarışık duygular içinde, kafanızda geçit tören yapan keşkelerle, eğerlerle öylece
kalırsınız, kararsız.

*

Başka bir şehirdesinizdir, kafada pek çok sorun, yetişecekmiş gibi görünmeyen işler,
garip bir yalnızlık hissi ve süpriz!
-Merhaba!
-Hı?!
-Hatırlayamadın herhalde?
-Ee, e, evet, evet tabii ki hatırladım (‘yalan, nerden hatırladın?’) nasılsın?
Gerçekten hatırladığında burkulursun, hayat, kimleri, nerelere savurup atmış, bir zamanlar
o kadar yakın olanlar şimdi ne kadar uzak anılara dönüşmüş. Bu kadar çabuk mu? Daha yaşımız
ne ki?