Her zaman en ilginç diyalogların hastanelerde ve halk otobüslerinde geçtiğini düşünmüşümdür.Muhabbete en uygun yerlerdir bence.Doktoru beklerken;-Senin neyin vardı evladım?Vah vah bu genç yaşta bile doktor yüzü görüyor yeni nesil.Otobüslerde de genelde ülkenin hali,bulundukları ilin kalabalığı,yaz aylarındalarsa sıcak havadan,kışsa eğer soğuk havadan şikayet eden bir dolu insan…-Bu otobüslere de bir çare bulamadılar yahu!Doktora gitmem gerekiyordu.Bu Almanların tatil yapmalarını aklımdan çıkarmış olacağım ki,aramadan çat kapı gittim.Derdimi anlattım,randevum olmadığını ama sadece çok kısa birşey soracağımı söyledim.Tek bir numaraydı almam gereken.Danışmadaki Alman bayan son derece kibar bir şekilde doktorun tatilde olduğunu,pazartesi günü belli saatler arasında gelebileceğimi,danışmadakilere de çok kısa birşey soracağımı söylersem beni bekletmeyeceklerini izah etti.Ne kadar boşuna gitmiş olsam da,kadının sevimli hali sinirlerimi germemişti.Sakin sakin çıktım.Tekrar gittiğimde o şirin Alman kız yoktu ortalıklarda.Esmer biri duruyordu danışmada.Biraz bekledikten sonra kızın başka biriyle konuşmalarını duydum.Lanet olsun Türkmüş.Şimdi işimin içine limon sıkacak düşünceleri içindeyken,kızın telefondaki sohbetinin bitmesini,nazı niyazı bırakıp benimle ilgilenmesini bekliyordum.Sonunda derdimi anlatma fırsatı bulduğumda,benden normal muayene ücreti talep ettiğini duydum.Üstüne basa basa sadece bir telefon numarası almam gerektiğini söyledim.Mıy mıy yaptı.Belki dedim beyni zor basıyordur,bir de türkçe açıklamayı denedim.Burda doğmuş olması sebebi ile türkçe açıklamama daha bir alman kalmıştı.Hey yarabbim…Anlat anlat anlamaz ki şimdi bu.Bir süre daha uğraştım,en sonunda beni pes ettiren yorgunluğum,susamışlığım ve aşırı sıcak hava oldu.Ödedim paramı.Hemen doktorla beni görüştüreceğini umarken,bekleme odasında bekleyebileceğimi söyledi bana.İnadına mı yapıyordu bu kız?İtiraz edecek takatim yoktu.Ve sonunda bekleme odasındaydım.Bir an kendimi avukatıyla görüşmek isteyen mahkum gibi hissettim.Bir müddet sonra sıkılmama gerek olmadığını,oda da eğlencelik sohbetler döndüğünü farkettim.Benim haricimde iki türk teyze vardı.İki tane de alman.Muhabbetin ilk bir kaç cümlesinden anladım hemen, bu iki teyze tanışmıyorlardı daha önceden,burda hastane muhabbetlerinden birini yaşıyorlardı sadece.-Türkiye’ye gidicem de son kontrole geldim ben de.-Nereye gidicen?-Antalya’ya,yazlığa.
Sonra ne olduğunu anlamadığım bir anda konu birden akraba evliliğine atlamıştı.Teyzelerden biri,-Bizim bi akraba var da,çocuğu akraba evliliğinden sakat doğdu.Yazık!-Yok yok akraba evliliğinden değildir.Öyle koymuşlar adını,söylenti o söylenti inanma.Ben de kuzenimle evlendim,gayet iyi uşaklarım var.
Bu teyzenin adını muhalefetçi teyze koymak istedim o an.İleri ki sohbetlerde de doğrulamıştı tahminimi.İçeri biri daha girdi.Yanında çocuğu vardı.Arda diye sesleniyordu ama ırkının ne olduğuna karar veremedim.Sürekli almanca konuşuyordu oğluyla.Tam bir alman ekolüne göre yetiştiriyordu çocuğu gözlemlerime göre.-Hayır ben oynayamam seninle,tek başına oyun oynamayı,vakit geçirmeyi öğrenmek zorundasın.Git ordaki oyuncakların yanına çabuk.Hemen diyorum Arda.
O sırada bir teyze daha girdi odaya.Odamızın neşesi,minik bıcırığı Arda’yı da pek sevdi.Oynamaya başladı çocukla.Annesi de dergi okuyordu.Aradan bir süre geçti,bu süre içinde odadan çıkan tek ses Arda’nın konuşmalarıydı.Muhalefetçi teyze o kadar suskunluğa dayanamamış gibi görünerek lafa girdi.Arda’nın annesiydi o anki muhattabı.Kadının türk olduğu kanısında nerden vardıysa hemen türkçe konuşmaya başladı.-Hıh benim de bir torunum var türkçe herşeyi anlıyor.Seninkine niye öğretmedin.-Yakında kreşe başlicakta teyze alışşın diye almanca konuşuyorum.
Tamamen bir türk mantığıyla hareket eden muhalefetçi teyze itiraz etti.-Yanlış yapıyorsun.İlk önce bırak kendi dilini öğrensin.Kreşte zaten öğretecekler ona almancayı.Çok yanlış yaptığın.Hiç türkçe konuşmuyorsun ki çocukla.
(Türk mantığından kastım mı ne?Herşeyi öğrenmek isteyen,tecrübelerini konuşturmaya bayılan,gördüğü her insana karışma yetkisini kendinde bulan mantık.Hepimizde var bu.Severiz tecrübe konuşturmayı)İçimdeki ses bir an araya girmek istediyse de ben tuttum onu; “Muhalefetçi teyze sus lütfen ama ayıp oluyor.Bakalım kendisi türkçe biliyor mu ki çocuğa öğret diyorsun.Kadını zor duruma düşürüp,aşağılama bu kadar.”Sonunda ismimin anons edilmesiyle bitmişti bekleme odası serüvenim.Hiçte ilk girdiğim ruh halimle çıkmamıştım odadan.Çok eğlenmiştim ve yüzümde muzur bir ifade vardı.Türk olmanın ne kadar garip, ama bir o kadar da eğlenceli olduğuna karar verdim bu odadan çıkarken.Odaya ilk geldiğimde iki alman vardı,sonraki dakikalarda bu sayı dörde ulaştıysa da ağzını açıp bir kelime söyleyen bir alman daha olmamıştı.Tek söyledikleri odaya girerken iyi günler dilemeleriydi.Robot insanlar diyorum ben onlara.Sevgilerle