MESELA bunlardan biri İsmet İnönü’dür, cumhurbaşkanlığı,başbakanlık, ana muhalefet liderliği yapmıştır. 1950’deDemokrat Parti iktidara geldikten sonra, 27 yıllık tek partiyönetiminin hesabı ondan sorulur. DP milletvekillerindenAhmet Gürkan, bir gün Meclis kürsüsünden, İsmetPaşa’nın eşi Mevhibe Hanım’ın Malatya gezisindeSümerbank fabrikasından 3 metre kumaş aldığını, parasınıvermeyerek devleti soyduğunu söyler. Paşa akşam evedönünce, özel muhasebecisi Vecihi Bereketoğlu’nu çağırır,Böyle bir kumaş meselesini kendisinin de hatırladığınısöyler.
Ertesi gün Meclis açılınca İsmet Paşa gündem dışısöz alır; dün kendisi için “Üç metre kumaşla devletisoydu” iddiasında bulunan Ahmet Gürkan’ıngözüne elindeki faturayı sokar:”Evet, söyledikleri doğrudur, yalnız eksiksöylemişlerdir, kumaş alınmış, bedeli deödenmiştir, işte faturası!“Siz, İsmet Paşa gibilerini mi arıyorsunuz…Gittiler, gittiler, onlar yağız atlara binip gittiler.
YIL 1922, Kurtuluş Savaşı’nın meclisi, İçişleri Bakanı FethiOkyar. Bakanlık bütçesi görüşülürken, Maraş MilletvekiliHasip Bey söz alır,şimdi söyleyeceklerini daha önce FethiOkyar’ın yüzüne söylediği için, burada tekrarındançekinmeyeceğini söyler. Konu, Bakan’ın makam masasına17.5 liraya bir hokka, kalem takımı almasıdır; milletvekilinegöre, bu israftır, Meclis Başkâtibi’nin odasındaki hokkatakımı ise 2.25 kuruştur, aynı işi görmektedir, Bakan’ınyaptığı israftır.
Milletvekili sözlerini şöyle bağlar:”Biz hayat memat mücadelesi yapıyoruz, köylümüz bağrınataş basıyor, vergi veriyor. İsraf bir zihniyettir ve miktarlaalakası yoktur. Eğer devlet bu acı hakikatleri kavrayıptasarrufa riayet etmez ise, millet parasının üstünegözbebeği gibi titremezse, sefahat gelenek haline gelir.”İçişleri Bakanı Fethi Okyar cevap verir, adeta hatasını kabulEtmiş gibidir. Hokka kalem takımının parasını şahsenödemeye hazırdır. Tartışmalardan sonra araya MaliyeBakanı Hasan Bey girer.Siz, Hasip Bey gibi milletvekillerini mi, Fethi Okyar gibibakanları mı arıyorsunuz?Gittiler, gittiler, onlar yağız atlara binip gittiler.
YIL 1948, tek partiden çok partiye geçiş, Meclis’teCHP çoğunluğu ve cılız bir DP muhalefeti vardır.Ticaret Bakanı’nın buğday ihracatında tedbirsizdavrandığı bir şirkete haksız kazanç sağladığıiddiasıyla hakkında araştırma yapılmasıistenmektedir. Buğday ihracatı yapan şirketinortakların arasında Milli Savunma Bakanı MünirBirsel’in bulunduğu söylenir.
Evet, doğrudur, şirketin 110 bin hisse senedinden400’ü, yani yüzde 0,36’sı onundur. Bu hissesenetlerini milletvekili seçilmeden önce almıştır,buğday ihracatıyla hiçbir ilgisi yoktur.Ve Bakan, konuşmasını şöyle tamamlayarakkürsüden iner:”Bakanlıktan hakikatin aydınlatılması için istifaediyorum. Bu memleket şerefli insanların elindeyükselir.”Siz, hâlâ Münir Birsel gibilerini mi arıyorsunuz?Gittiler, gittiler, onlar yağız atlara binip gittiler…. Onların yerini “Ben zenginleri severim!” diyenlerle “Çocuklarımın dikili ağacı yok!”diyenler aldı, servetlerinin kaynağını da annesininçıkınıyla, oğlunun takılarıyla açıklayan, kaçak villa uzmanları aldı…. Onların yerine, türbanı siyasetin birinci sorunu yapıp, “biz çözeceğiz” diyerek iktidara gelenler ve milletin kanını emenler geldi…… Onların yerine, ABD’nin kucağında oturan bir “şeyhin” müritlerinin yönettiği bir ülke var artık elimizde…… Onların yerine, her gün yüzü kızarmadan bir başka yolsuzluğu çıkan, naylon fatura kaçakçısı bir maliye bakanı var elimizde…… Onların yerine çocuklarını yurt dışında okutup, ülke içinde türban sömürüsüyle oy toplayan bir başbakan var elimizde…… Onların yerine hakkında otuz küsür yolsuzluk davası olan, dokunulmazlık zırhının arkasındaki bukalemun gibi renk değiştirerek, “gömlekler” değiştirdiğini iddia eden yalancı bir “RTE” var elimizde…… Yedi düvele baş kaldırıp, emperyalizmi Anadolu Topraklarına gömen onların yerine, bir ucubenin önünde diz çöken, kula kulluk eden bir başbakan var elimizde…… O nasıl bir başbakandır ki; Başbakanlık müsteşarı yaptığı zat… Cumhuriyetin temel değerlerine saldırdığı yargı kararıyla tescilli birisini yanında tutmaktadır… Hem de bu Ömer Dinçer’in bilimsel aşırmacılık yaptığı ispatlanmışken… Gözlerimizin içine baka baka adamı savunabilmektedir…… O nasıl bir başbakandır ki;Danışmanlarından biri; Mehmet Metiner, PKK’nin Türkiye’deki partisi HADEP’in Genel Başkan yardımcılığını yapmıştır…… O nasıl bir başbakandır ki;Partisinin Genel Başkan Yardımcısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna emperyalizmin yerleştirdiği dinamiti ateşleyen Şeyh Sait’in torunu Dengir Mir Mehmet Fırat olabilmektedir…… O nasıl başbakandır ki; Kurtuluş Savaşı sırasında yine İngilizlerin kurdurduğu “Kürt Havi Cemiyeti”nin kurucusunun torunu Cüneyt Zapsu’yu başdanışmanı yapıp kendisini ABD’ye pazarlatmaya gönderebilmektedir…… O nasıl bir başbakandır ki; Kendisini pazarlatması umurumuzda değil belki ama, ülkesini pazarlamakla gurur duyabilmektedir…… O nasıl bir başbakandır ki; Irak’ı ABD’nin işgal etmesi için ABD ile milyar dolarlar üzerinden pazarlık yapabilmektedir…İsrail şirketlerine usulsüz ihaleler…Unakıtanın yumurtalarına KDV indirimleri…Cola Turka’nın dağıtım ihaleleri…… İnanç sömürüsüyle iktidara gelenler, inançlarını satmaktan çekinmezler…
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
falla ch ye dava açacak savcının alnını karışlarım, sonra malum savcı ferhat beyi hatırlatırım. varmı öle 3 köfte 5 kuruşa!
şükrü saracaoğlu stadı da kapatılsın yeter bee
SİZ KİMLERİ ARIYORSUNUZ? İsmet İnönü gibilerini mi,Münir Birsel gibilerini mi,Fethi Okyar gibilerini miarıyorsunuz?Eğer onlar gibilerini arıyorsanız,vazgeçin,o insanlar yağız atlara binip,çekip gittiler.Boşuna aramayın…
Ertesi gün Meclis açılınca İsmet Paşa gündem dışısöz alır; dün kendisi için “Üç metre kumaşla devletisoydu” iddiasında bulunan Ahmet Gürkan’ıngözüne elindeki faturayı sokar:”Evet, söyledikleri doğrudur, yalnız eksiksöylemişlerdir, kumaş alınmış, bedeli deödenmiştir, işte faturası!“Siz, İsmet Paşa gibilerini mi arıyorsunuz…Gittiler, gittiler, onlar yağız atlara binip gittiler.
Milletvekili sözlerini şöyle bağlar:”Biz hayat memat mücadelesi yapıyoruz, köylümüz bağrınataş basıyor, vergi veriyor. İsraf bir zihniyettir ve miktarlaalakası yoktur. Eğer devlet bu acı hakikatleri kavrayıptasarrufa riayet etmez ise, millet parasının üstünegözbebeği gibi titremezse, sefahat gelenek haline gelir.”İçişleri Bakanı Fethi Okyar cevap verir, adeta hatasını kabulEtmiş gibidir. Hokka kalem takımının parasını şahsenödemeye hazırdır. Tartışmalardan sonra araya MaliyeBakanı Hasan Bey girer.Siz, Hasip Bey gibi milletvekillerini mi, Fethi Okyar gibibakanları mı arıyorsunuz?Gittiler, gittiler, onlar yağız atlara binip gittiler.
Evet, doğrudur, şirketin 110 bin hisse senedinden400’ü, yani yüzde 0,36’sı onundur. Bu hissesenetlerini milletvekili seçilmeden önce almıştır,buğday ihracatıyla hiçbir ilgisi yoktur.Ve Bakan, konuşmasını şöyle tamamlayarakkürsüden iner:”Bakanlıktan hakikatin aydınlatılması için istifaediyorum. Bu memleket şerefli insanların elindeyükselir.”Siz, hâlâ Münir Birsel gibilerini mi arıyorsunuz?Gittiler, gittiler, onlar yağız atlara binip gittiler…. Onların yerini “Ben zenginleri severim!” diyenlerle “Çocuklarımın dikili ağacı yok!”diyenler aldı, servetlerinin kaynağını da annesininçıkınıyla, oğlunun takılarıyla açıklayan, kaçak villa uzmanları aldı…. Onların yerine, türbanı siyasetin birinci sorunu yapıp, “biz çözeceğiz” diyerek iktidara gelenler ve milletin kanını emenler geldi…… Onların yerine, ABD’nin kucağında oturan bir “şeyhin” müritlerinin yönettiği bir ülke var artık elimizde…… Onların yerine, her gün yüzü kızarmadan bir başka yolsuzluğu çıkan, naylon fatura kaçakçısı bir maliye bakanı var elimizde…… Onların yerine çocuklarını yurt dışında okutup, ülke içinde türban sömürüsüyle oy toplayan bir başbakan var elimizde…… Onların yerine hakkında otuz küsür yolsuzluk davası olan, dokunulmazlık zırhının arkasındaki bukalemun gibi renk değiştirerek, “gömlekler” değiştirdiğini iddia eden yalancı bir “RTE” var elimizde…… Yedi düvele baş kaldırıp, emperyalizmi Anadolu Topraklarına gömen onların yerine, bir ucubenin önünde diz çöken, kula kulluk eden bir başbakan var elimizde…… O nasıl bir başbakandır ki; Başbakanlık müsteşarı yaptığı zat… Cumhuriyetin temel değerlerine saldırdığı yargı kararıyla tescilli birisini yanında tutmaktadır… Hem de bu Ömer Dinçer’in bilimsel aşırmacılık yaptığı ispatlanmışken… Gözlerimizin içine baka baka adamı savunabilmektedir…… O nasıl bir başbakandır ki;Danışmanlarından biri; Mehmet Metiner, PKK’nin Türkiye’deki partisi HADEP’in Genel Başkan yardımcılığını yapmıştır…… O nasıl bir başbakandır ki;Partisinin Genel Başkan Yardımcısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna emperyalizmin yerleştirdiği dinamiti ateşleyen Şeyh Sait’in torunu Dengir Mir Mehmet Fırat olabilmektedir…… O nasıl başbakandır ki; Kurtuluş Savaşı sırasında yine İngilizlerin kurdurduğu “Kürt Havi Cemiyeti”nin kurucusunun torunu Cüneyt Zapsu’yu başdanışmanı yapıp kendisini ABD’ye pazarlatmaya gönderebilmektedir…… O nasıl bir başbakandır ki; Kendisini pazarlatması umurumuzda değil belki ama, ülkesini pazarlamakla gurur duyabilmektedir…… O nasıl bir başbakandır ki; Irak’ı ABD’nin işgal etmesi için ABD ile milyar dolarlar üzerinden pazarlık yapabilmektedir…İsrail şirketlerine usulsüz ihaleler…Unakıtanın yumurtalarına KDV indirimleri…Cola Turka’nın dağıtım ihaleleri…… İnanç sömürüsüyle iktidara gelenler, inançlarını satmaktan çekinmezler…
Mansoooonnnn!Buyur, mal senin. İstediğini yapabilirsin.