bildirgec.org

intikam hakkında tüm yazılar

TÖRE İNTİKAMI

witamin | 08 August 2011 17:04

Buralarda töre cinayetlerini televizyondaki haberlerden duyarız biz.Tüh tüh,vah vah…Bizde töre cinayeti olmaz. Bizde töre intikamı vardır. Ve intikam buralarda her zaman sıcak tutulması gereken bir büyük lokmadır.

Kocaya kaçan kızlardan bahsediyorum. Kaçan kız lanetlidir burada. 60 yaşına gelmiş bile olsa, ne zaman eskilerden birileriyle iki lafın belini kırmaya çalışsa, “hani sen kaçmıştın ya çok beddua etmişti anan,çok ağlamıştı” diyerek kolunu kanadını kırarlar kaçan kızın. Kimsenin niyeti öldürmek değil. Niyet; eski günleri yad etmek.

Cesaret!

Cali Kusu | 10 April 2011 08:20

Sabahın erken saatleri, yine standart bir şekilde hazırlanıp çıktım yola. Okula gidiyorum. İçimde her zaman olduğu gibi başına buyruk bir korku var. Biliyorum yine beni bekliyor köşe başında ve ben yine oradan geçmek zorundayım…

Korkunun ecele faydası yok diyerek yavaş yavaş yürümeye başladım. Bari bu gün beklemesin diye dua ediyorum. Bu gün sınavım var. Yorulmak istemiyorum. Lakin biliyorum orda. Yine en kuytu köşeye saklanmış bekliyor.

Köşeye yaklaştım. Durdum. Bir adım daha atsam görecek beni. Nefesimi tutuyorum anlamasın geldiğimi diye. Sağa sola bakıyorum. Olmadığını bildiğim halde başka yollar arıyorum. Korkuyorum. Ya bu gün daha fazla ısrar ederse… Ya bu gün yorulmadan peşimden gelirse… Laftan da anlamıyor ki.

Şeytan Duymadan; Before the Devil Knows You’re Dead (2007)

dnz81 | 03 February 2011 10:04

May you be in heaven half an hour before the devil knows you’re dead.(Şeytan öldüğünü öğrenmeden, birbuçuk saat cennette olabilirsin).

Usta yönetmen Sidney Lumet‘den bir suç ve drama filmi, Before the Devil Knows You’re Dead (2007).

film afişi

Oscarlı Philip Seymour, Ethan Hawke, Albert Finney ve Marissa Tomei filmin kadrosunda yer almakta.
Andy ve Hank varlıklı bir ailenin yetişkin iki evladıdır. Evli olan Andy, eşi Gina ile lüks bir hayat sürmekteyken maddi sıkıntı içine girerler. Hank de işsiz güçsüz, dikiş tutturamayan bir karakterdir. Kariyerinde yükselemeyeceğini anlayan Andy’nin kusursuz bir planı vardır.

öldükten sonra idam edilen bir devlet adamı

nazokiraze | 01 May 2010 12:46

Tarih sayfalarına bakacak olursak sağlığında haksızlığa uğrayan öldükten sonra kıymetlenen (Deniz Gezmiş ve arkadaşları) hatta Jeanne d’Arcgibi yüzyıllar sonra azize ilan edilen, öldükten sonra taç takılan (Ölü Kraliçe) gibi sayısız örneklerle karşılaşabiliriz. Öldükten sonra onurlandırılmayı bir kenara bırakın bir de öldükten sonra hain ilan edilen hatta daha fazlası da yapılan insanlardan birinden bahsedeceğiz.

”On yurttaştan dokuzu benden nefret mi ediyor? ne önemi var; eğer tek silahlı olan içlerinde, onuncusu ise” sözlerinin sahibi Oliver Cromwell‘den bahsediyorum.Cromwell İrlanda ve İngiltere’de en nefret edilen devlet adamlarından biri, öyle ki tarihte unutulmak istendiği bile söylenir.

Kral Sekizinci Henry’nin ferman mührü emini ve sözüne bakarak özel hayatını şekillendirdigi, dini reform konusunda aklını çelen, eşini idam ettirmesinde en büyük rolü oynayan ama sonunda kendi kellesini de kaybeden Thomas Cromwell’ in soyundan gelir Oliver Cromwell . Yaşadığı dönemdeki resmi din olan Protestanlığı seçmemiş onun yerine koyu bir Puritan (pruten)dır.

Pu’su’

aRRoGaNTe HoMbRe | 16 November 2009 12:05

Yine o deli eden su sesi. Kafamın tam ortasına düşüyordu sanki ve bir süre sonra gerçekten dayanılmaz oluyordu. Müziğin sesini yükseltip duymamaya çalıştım, olmadı. Benimle alay ediyordu. ‘ Şıp, şıp, şıp. Benden kaçış yok. Şıp, şıp, şıp. Beynini deleceğim senin. Şıp, şıp, şıp.’ Contayı defalarca kez değiştirmeme rağmen nasıl bu kadar kısa sürede eski performansına dönebildiğine anlam veremiyordum. Lavabonun içindeki kirli tavanın yerini değiştirdim. Su damlasının düştüğü noktaya bulaşık süngerini koydum. Sonuç tatmin ediciydi, gülümsedim. Arkamdan tehditkar bir şekilde bağırdı. ‘Seni pislik. Emin ol geri döneceğim. Hem de daha kuvvetli bir şekilde.’ Sesi zihnimde bir süre yankılandı ve kayboldu. Artık rahattım.

Mutfak ve oturma grubunu ayıran ve odanın tam ortasına koyduğum akvaryumun etrafında bir tur attım. Balıklarım onlar için aldığım küçük hediyelerle bayağı ilgiliydiler. Biri hazine sandığının içine girip çıkıyor, diğer ikisi mavi renkli taşların arasında birbirlerini kovalıyorlardı. Bir süre onları seyrettim. Daha sonra kitabımı aldım ve kanepeye sırtüstü bir atlayış yaptım. Ayağım kanepenin hemen yakınındaki sehpaya çarptı. Sehpanın üzerindeki, parmak izleriyle dolu su bardağı ve bir arkadaşımın yıllar önce hediye etmiş olduğu acayip şekilli vazo devrilip düştü. Vazonun şekli o kadar garipti ki, düşmesine çok da şaşırmadım. Esas şaşırtıcı olan o şekle sahip bir vazonun düşmeden durabiliyor olmasıydı. Bardağın dibinde kalan birkaç damla ise parke zemine aktı. Biraz doğrulup mutfak tezgahına doğru baktığımda, bana bakıp pis pis sırıttığını gördüm. ‘Biz her yerdeyiz.’ diye bağırdı. Uzanıp havlu peçeteyi aldım, zemini sildim ve ona tekrar gülümsedim.

azar işitmek istiyorsan

astral | 08 September 2009 15:43

Dün, bugün, yarın… Dün hiç bitmeyecek. Yarın hiç gelmeyecek ve bir o kadar da, içimize bir şehir kurup bekleyecek öylesine. Şu an mı, o kim? Tanıyanınız var mı? Sorup soruşturdunuz mu? Tanımadıklarınıza bulaşmamanız gerektiğini söylemedi mi anneniz? Bana söyledi, ben de o yüzden bulaşmıyorum. Ne olmaz ne olmaz. Buralarda gelecek de gelecek midir acaba diye sorular sorulmaz çok ayıptır, çok.

Azar işitmek istiyorsan, yeni silinmiş beyaz bir koltuğa çamurlu, kirli pantolonunla oturmana gerek yok. ‘Sadece gelecek nedir? Ben geleceğe gidiyorum.’ gibi anlamsız sözcükler söylediğinde; annenin seni -en yalın silah aleti olan- süpürgeyi alıp eline kovaladığını hayal etmek zor değil ya da bu kasabada en çok uygulanan –süpürgeden oldukça etkili bir ceza olan- ayaklarından halatla sıkı sıkıya bağlanıp siyah, beton ve pas kokan, dipsizmiş gibi duran kuyaya sarkıtılmak olacaktır.

Tecavüz ve intikam hikayesi: ”I Spit On Your Grave”

gorcun | 04 August 2009 09:49

I Spit on Your Grave
I Spit on Your Grave

1978 tarihli Amerikan yapımı ”Day of the Woman” diğer adıyla ”I Spit On Your Grave” (Mezarınıza Tüküreceğim) çekildiği dönemin olay yaratan filmlerinden biri olmakla kalmamış günümüzde de kült filmler arasında yerini almış ve istismar sinemasının en önemli simgelerinden birine dönüşmüştür. Film kısaca tecavüze uğrayan bir kadının tecavüzcülerden intikam almasını anlatıyor. Senaryo ve yönetmenliğini Meir Zarchi yapmış. Aynı zamanda Meir Zarchi’nin de çektiği ilk filmi. (Zaten toplamda çektiği iki film var.) Filmin baş kahramanı Jennifer, New York’ta yaşayan bir yazardır. Yeni kitabını yazmak için şehirden uzaklaşır ve sessiz sakin bir yerde ev kiralar.
Aynı yerde yaşayan ve çeşitli küçük işlerde çalışan dört taşralı erkek, genç kadınla kısa bir tanışma yaşarlar ve nerede kaldığını öğrenirler. Kısa bir süre sonra Jennifer, tehlikesiz gördüğü bu dört adamdan göreceği şiddet ve tecavüzden dolayı bambaşka birine dönüşecektir.

I Spit on Your Grave
I Spit on Your Grave

Suda Eriyen Bikini

YaMTaR | 02 August 2009 21:23

Erkeklerin hayali gerçek oldu! Almanya’da suda eriyen bikini yapıldı. Görünüşte normal bikiniden hiç bir farkı olmayan bu bikini, yapıldığı materyalden dolayı suya temas ettikten sonra 3 dakika içinde eriyor.
Erkekler, bu bikiniyi sevgilinize alarak onunla daha eğlenceli dakikalar geçirebilirsiniz yada bu bikiniyi eski sevgilinize alarak onun denizde rezil olması sağlayabilirsiniz.
Bazı kadın savunucularından sert tepkiler almasına rağmen bu bikini erkeklerin vazgeçilmezi olacağı kesin.
Get Naked Bikini ismiyle piyasaya sürülen bu ürünü buradan satın alabilirsiniz.