Bi film izleyiverdim iki gün önce ikindi vakti şanseseri. Şanseseri çünkü benim o saatte uyuyor ve hatta lucid dream’ler görüyor olmam gerekiyodu. Güneş harikulade bir gıcıklıkla tam televizyona vuruyordu. Film değilde sanki bizim pencere ve perdeleri izliyordum. Filmi de esas olay gerçekleştikten sonra açabilmiştim zaten. Uçak karlı dağlara düşmüştü bile. Kısacası izlememem için tüm sebepler birikmişti ortama. Ama ben izliycem dedim. İzledim.

Şöyleydi film. Ben açtığımda uçak düşmüştü. Uçaklı bi filmdi yani. Ama tam da karlı dağlara düşmüş. Zirveye yakın bir yere. Buz gibi etraf. Kurtulan 30 kişi falan var geri kalanlar hakkın rahmetine kavuşmuş. Böyle bi vaziyette 2 gün geçiriyorlar. Yiyecekleri bikaç çikolata ve şarap olduğunuzu farzsaydığım bi çeşit içki. Bu gıdaları planlı programlı bir şekilde tüketmeleri gerek onlar kurtarılana dek. Bunlar sonra arama ekibini görüyolar tepede uçakla. Bağırıp çağırıyorlar. Uçağın hareketleri, aşağıdakilerde onları görmüş bir izlenim bırakıyor. Seviniyorlar. Bikaç kişi -acıkmışlar tabi- herşeyi yiyolar nası olsa kurtulduk deyi. Fakat günler geçip gidiyor ne gelen var ne giden.

Arada biçok heyecanlı olay da geçiyor tabi ama kısa keseyim böyle böyle 20 gün geçiyor. Arada tabi çok ölen oldu, 15 kişi falan kaldılar. Sonra biri diyoki başka çaremiz yok ölüleri yiycez. İlk başta herkes karşı çıkıyor ben yapamam diyor. Sonra herkes yemeye başlıyor. Doyan bikaç gönüllü kurtulmak için keşfe çıkıyorlar ve nihayet 60 küsür günün ardından Şili’ye varıp helikopterle geri dönüyorlar. Mutlu son.

Benim asıl vurgulamak istediğim husus, şu ölü yeme mevzusu. Acaba ben olsaydım onların yerinde ne yapardım? Mecbur kalınca ölü insan yenebilir mi? Bi de şu var. Bu ölüler hep canlı kanaların aileleri, tanıdıkları, arkadaşları falan. Aman aman çok felaket bir durum. Allah düşmanımın başına vermesin diyip daha fazla kurcalamıyayım 🙂