Sonsuza giden doğruda bulunduğun nokta nerede? Başka noktaları kesiyor olmayasın? “I’m the left eye, you’re the right” demeden de anlamlı mı herşey? Gördüğünle kıyasladığın herşeyin sadece görebildiğin olması ne hazin. Ya göremediklerin? Senden saklananlar, kapı arkasında duranlar. Senin sakladıkların kapı arkasına koydukların? Psyco, tribal, trance… Nedir ki; bir etiket. Neysen O’sun. Kimse bilmese de ya sen? Cibiliyetini görmek nasıl zevkli mi? Kendi bokunu kendi parmağınla karıştırırken yüzzüne yapıştırdığın sırıtışı nereden çaldın peki?Katil gibi dolaşıyorsun işlediğin gizli cinayetin mahalinde. Fiziki bütünlük nedir ki? Çıkmadığın bir yere girmediğin için gurur duyuyorsun kendinle. Sokağa çıkıp her önüne gelene vermekle arsındaki ne fark var ki? Fark yok. Zaten veriyorsun. Boktan işler yapıp ellerindeki pisliği üzerine silmeye çalışıyorsun bir salak gibi. Denilenlerin ötesinde denilmek istenenleri hiç sorgulamadan kabullenmeye hazırsın. Oysa hiç bir şey o kadar basit değil. Sadece sensin basit olan. Şifreleri çözmeden izleymezsin o filmi. Birdecoder da çok pahalı ve zahmetli değil mi? Sahtekar seni! Gününü göreceksin!