Evet arkadaslar en son karsılama toreninde kalmıstık…
Havaalanı diye kullandıkları bina tek katlı ve kursun deliklerinden suzgece donmus bir yer. Ayrıca savas zamanında havaya ucurulmus araçlarla felan da ilginc bir mimari dizayn olayına girmişler.
Ben orada BM nin pansiyon diye tabir edebileceğimiz guest house larından birinde kaldım ve genelde de Afganlar dan ziyade dunyanın dört bir yanından gelmiş BM gorevlileri ile vakit geçirmişimdir (yaaa Davut abii). Unutmadan hemen söyleyeyim Sri Lanka, Fiji, Nepal ve hatta Sudan ın bile (amacım asagılamak falan değil aman yanlıs anlamayın sadece ekonomik olarak durumlarının bizden iyi olmadıgı anlatılır bize hep ondan bole dedim tüm Sudanlılardan da yanlıs anlama varsa ozur dilerim hemen) BM de calısan vatandası varken ben 1.5 ay boyunca tek bir tane dahi BM gorevlisi Türk e denk gelmedim. Bu tanıstıgım elemanlar UNICEF, UNDP(UN-Developement Program), Habitat gibi organizasyonlarda gorevliydiler, hani sunu da soylemek lazım hepsi okumus konularında uzman cocuklar ama aslında Afgan halkı umurlarında bile değil tek dusundukleri BM ile olan kontratlarının suresini uzatmak ve bu esnada da kup edinip içini doldurmak cunku kaldıgım pansiyonla kapıdan dısarıya cıktıgımda gordugum sokaklar arasında gercekten buyuk farklar var, büyük yetersiz bir sıfat oldu biz ona inanılmaz diyelim. “İnsanlar cok fakir” hani bu ve bunun gibi şeyleri size sunuldugu sekilde zaten biliyorsunuz bu yüzden ben size sunulmayanları anlatmaya calısacagım. Ben orada işim geregi yanlız oldugum için bana tek basıma caddeye cıkmam tavsiye edilmedi fakat neredeyse 2 gunde bir yaklasık 50 m. yi yürümek zorunda kalıyordum. sokakta 16-17 yasındaki genclerin elinde kalaşnikoflar var ve size olan bakışları hiç de dostça değil.Hatta bu 50 m. lik guzergahta bir kontrol noktası vardı ve bu kontrol noktasının önünden gecerken birkaç defa laf attıklarını duymazlıktan gelmek zorunda kaldım. Su an Afganistan ın çok büyük bir bölümünde hakimiyet kurmus bulunan Mücahidin grubunun sicili pek parlak değil, insanlar bu yüzden onlara ısınamıyorlar, BM gorevlileri dahil. Hem Taliban döneminde hem de bu dönemde orada calışmış insanlarla konustugunuzda söyleyecekleri ilk şey Taliban la calısmanın daha kolay oldugudur (bayan BM gorevlilerinden bile duydum ben bunu.) En büyük gelir kaynakları(benim bildiğim kadarıyla boyle yanlısım varsa bilen duzeltsin) afyon tarımı. Vereceğim istatistikler BM nin Drug Control Program ında calısan bir avukattan aldıklarım, onun yalancısıyım valla (Davut abii, e nerde çay);
Afganistan daki afyonun tarladaki bedeli 250 milyon dolar. Bu afyon alınıp işlenip Amerika yada Avrupa da satılırsa (en pahalı buralardaymış) değeri 80 MİLYAR $ oluyormus ve bu miktar da tüm dünyanın uyusturucu pazarının yaklaşık %60 ı (yaaa aynen ole işte Davut abii). Mücahidin grubunun bu işten para kazandığını da herkes biliyor , artık sen de biliyorsun değil mi Davut abii. Ben gene yazmaktan yoruldum yorum varsa alayım buraya kadar devam etcem (yemin ederim ki Davut abii), hemen ii gunner diliyom ben gene
yorumlar
şunun altına ahkam girsen, blog bölünmese daha iyi olur sanki, yine de +.
anlat şu hikayeyi, süründürme orda burda..
acemiliğime verin bundan kelli ahkam yazarım devam olarak
dijital fotograf makinesi dağıtmamış anlaşılan ama,
senin de almak aklına gelmemiş…
devamı olmucakmı bunun ? Merak ettim sabah sabah
‘in kitabında sosyalizmden bahsederken şöyle bir parça vardı:
“en yetenkli ihracatçı işadamını bile, üretimi sıfır olan afganistana yerleştirirseniz hiçbirşey yapamayacaktır.” saçma sapan birşey işte…
bir de “fifth estate” ya da türkçeye “darbe” diye çevrilmiş bir kitap vardı. bütün bu olayları anlatan. aslen boktan bir romandı ama, çok basit bir şekilde gösteriyordu bu uyuştrucu meselelerini.
bi de benim bu konuda şöyle sorunlarım var, bu uyuşturucular yasadışıyken de çok rahat bulunabiliyor. amma bütün para pis heriflerin eline geçiyor. aslına bakılırsa en beter uyuşturucu olan alkol de devlet kontrolünde… bissürü para da uyuşturucuyu kontrol altına almak!! adına harcanıyor. yani şimdi bu yasal olsa… e o zaman da tekel olcak, devlete gitcek bütün para yine aynı şey… yani bir kısmı polise gitmeyen hiçbir uyuşturucu satışı gerçekleşmiyor zaten ülkede. dolayısıyla ben yasallaştırmadan yanayım…
DEVAM AFGANISTAN DEVAM
Selam arkadaslar (merhaba Davut abii);
Oncelikle gelen soruları cevaplayayım, evet bizim hakkımızdaki goruşleri: dinin aynılıgından kaynaklanan bir sempati var ancak asker gondermemiz antipatik olmak için yetmiş bu kadar soliim. Dijital fofgraf makinasına gelince CD yazdırıldı arkadas orada o gelince (2.5 ay sona) alıcez,ilgilenenlere gostericez Davut abinen beraber.
gelelim hikayenin devamına;
Yazının daha onceki bolumlerinde de belirttiğim gibi dunyanın dort bir yanından insan mevcut. Bunların arasında Kuzey Irak Kurtlerinden bir arkadas (6 dil biliyor, bunların arasına Türkce yi de katıyor ama bildiği felan yok yalan atıyor Davut abi), Fijili bir eleman (security olaraktan orada sakın karıstırmayın ama asker felan değil, orada her BM organizasyonunun guvenlik işleriyle ilgilenen bir elemanı var), Sri Lanka lı bir muhteşem hatun (gormeliydin Davut abi o ten rengini tanımlamak için ben kelime bulamıyorum, salyaları sil yanlız Davut abii) vs. vs.
Bu arkadasların kimisi Water Supply (kullanma ve içme için su tedarik edilmesi projesi), kimisi mülteciler (bu konuda Oxford da okuyan evet yanlıs duymadınız Oxford da mülteciler üzerine bir bölümde okuyan bir kız gorevliydi, Taliban doneminde de orada çalışmış !, bu da güzelce bir Kanadalı hatun kişiydi) vs. vs.
Orada en fazla vakit gecirdiğim insan 53 yasında bir Amerikan asıllı Avusturyalı, bir donem benim oda arkadasımdı (biz odada 3 kişi kalıyorduk ,1 kalan, 5 kalan, 8 kalan vardı), evli 2 cocuk sabisi cocuklardan kız olanı astronot olacakmıs, erkek cocugu maden muh. Eşiyle kız cocugunun arası ii değilmiş, Afganistan a gelmeden once kızı Amerika ya eşini de İspanya ya arkadaslarının yanına gondermiş (ole deme Davut abii adam darphaneyle yarısıyodu zaten). Milletler hakkında genelleme yapmaktan nefret ederim ama sunu belirtmeden gecemiciim, Fransızlar kadar soguk baskaca bir millet yok, karsısındaki insana nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama böcek muamelesi cekiyorlar (tabii hepsi ole değil Davut abi, tamam ozur dilerim ben buyukelçi nezdinde).
BM gibi uluslararası büyük organizasyonlarda en geçerli 2. dil Fransızca ve hala bilen sayısı hiç de az değil. Benim oda arkadaşım da Almanca ve Fransızca biliyordu. Orada en fazla yoklugu hissedilen sey Türkçe konusabilen biri (yok ben ii İngilizce konusabiliyorum da insan anadilinde konusmayı ozluyor be Davut abii, bir cay daha Davut abi zahmet olucek valla) ve bira. Benim kaldıgım pansiyonda bar vardı ve bu barda Black Label, Red Label içmekten kibrit yaksan havaya ucacak hale geldim. Bizim pansiyonda bar oldugu için Kabil de diğer pansiyonlarda kalanlar da bizim pansiyona geliyorlar ve sokaga cıkma yasagından once geri donuyorlardı (sanırım onu soylemeyi unuttum BM gorevlileri için 21 Afganlar için de 22 den itibaren de sokaga cıkma yasagı uygulaması var ama insanlar haliyle hava karardıgında dısarı cıkmıyorlar ben havanın kararmasını da beklemiyordum Davut abii, cayı yeni koydum altı kaynasın ne demek Davut abii, tamam o zaman kaynsaın sona devam ediim ben).
ben yoruldum cay, sigara, sohbet, iş , kufur molası.
hemen ii gunner diliyom ben
Sayın birleşmiş millletler görevlisi mus_d;
“UNHBYP” ( birleşmiş milletler hafife blog yazma programı) nızın çok aksak gittiği, afganistandaki durumu anlatacağınızı düşündüğümüz ve heyecanla beklediğimiz haberlerinizde, bize aslında davut abiyi anlattığınız izlenimine kapılmış bulunmaktayız. Lütfen ya zamanınızdan biraz feragat edip konuyu toparlayınız ya da bu artık binbir gece masalı modeline uyum sağlamış hikayeler zincirini, gediğe koyacağınız bir taş ile doruğa ulaştırınız. Zira tebaamız Türkiye menşeeli olup yavaş yavaş akan gündemlere, Brezilya dizisi kıvamında 3 yılda bir cinayatlere alışık değildir. Bizler akan gündem isteriz. Davut abiye selamlar…