Tunceli madalyası
Uzun yıllardır Avrupa Birliği (AB) Türkiye’ye insan hakları, kişi hak ve hürriyetleri, azınlık hakları gibi alanlarda birçok düzenleme için türlü türlü zorlamalarda bulunmuştur. Bu zorlamalar toplumda kimi zaman tepkiyle karşılanmış kimi zamansa kabul görmüştür.Bu değişim baskısı, toplumun geniş kesiminde bir avuç azınlığa veya bir grup aydına yönelik uygulamalar olarak algılanmış ve bir lüks gibi karşılanmıştır. 2007’lere gelindiğinde bu algılamalar kuşkulara dönüşmüş ve adeta AB’nin dayatmaları bir kötü planın parçası, bir stratejik savaşın unsuru olarak görülmeye başlanmıştır.27 Nis 2007 tarihli e-muhtıra ile birlikte AB’nin o geniş özgürlükçü bürokrat ve siyasetçilerinden beklenen tavır gelmemiştir. Sanki “orası bir doğu ülkesi, layıklarını buldular” gibisinden bir tavır hissedilmektedir. Bu ülkenin dürüst, samimi aydınları kendilerini kullanılmış ve çöpe atılmış hissetmektedir. G3’e aydınlarımızın gücü yetmemektedir sevgili AB, omuz verme sırası sendedir.
yorumlar
AB’nin ve genel olarak batının tavrının hiç de öyle “layıklarını buldular” şeklinde olduğunu sanmıyorum. Bir ülkenin içişlerine karışmamak gayreti içinde, nazik bir dil ile demokrasiye sadık kalınması ve askeriyenin yerini bilmesi gerektiğini beyan ettiler.Gelgelelim biizim aydınlarımıza, onlar da hiç de dediğiniz gibi demokrasi tarafında değil, büyük çoğunlukla darbecilerin safında göründüler. Burada Türk entelejensiyasının trajik iflasının değil, Batı’nın tavrının sorgulanmasını çok manidar buluyorum, zira her sorunumuz için Batı’yı suçlamak bizim ve bir kesim aydınlarımızın kronik bir hastalığı olmuştur uzun sürece. Bu çeşit aydınlar ise hiç de samimi ve dürüst aydınlar sayılmazlar bana göre.
yawww cilicia, güzel kardeşim sen ne kadar sinirli birisin. herkes seninle aynı düşünmek zorunda mı? bi de ukalaca kafanıza dank etmedi bilmem ne diyosun. sana haksızlık yapılıyor sanmıştım, baktım sen harbi problemlisin. hafifte asmadığın, kesmediğin adam kalmadı. güzel kardeşim böyle öğretmen edalarından vazgeçsen, bizde seni dinlesek. sen burdaki kimseden bir şey öğrenmedin, bizde senden bir şey öğrenmedik. histerik kadınlar gibi davranıyon. ya 27 yada 37 yaşındasın kessin. 30 yaşına veyahut 40 yaşına giriyosun diye bu sinirin. bu yaşını yazmayanlarında hastasıyım zaten. saklayacak neyiniz varsa. offf çap meselesi tabii, her gün hafif açık ama yorum yapmıyorum. hadi gittim yine, size iyi günlerrrrrr
Biraz tarih (Birinci dunya savasi/batinin Osmanliyi parcalamasi) , iki televizyon programi, uc haber (misyonerler, yabancilara toprak satisi vs gibi), uzerine biraz da irkcilarimizin ‘dusman yaratma’ tavri eklenince boyle de bir ab/bati paranoyakligi doguyor iste.’Turke turkten baska dost yoktur’ yazisini gogsune -gizli bir tatoo halinde- yazdirmis ulkem insani ne zaman bir seyler ters gitse ‘yine bir yerlerden dugmeye bastilar’ diyerek kendi disinda herkesi (ozellikle ab ve genel olarak batiyi) suclamayi yerine muhakkak getirilmesi gereken bir gorev sayiyor.
AB eğer muz cumhuriyeti istediyse eğer, bu son olaylardan sonra burada bunu bulduklarını kendilerine müjdeleyebilirsiniz clicia kardeşimiz……
Clicia hayret bir seysin yani.
Demissin. Benim bu yazim da (veya diger yorumlarimda) benim ‘sovenist ve kadini ikinci sinif goren’ kelime veya cumlelerimi gosterebilirmisin?
Bu konuda AB den cikan bir belge gosterebilirmisin?
Bir iki ornek verirmisin?
Degisen yasalar icerisinde degisen hangi yasa ile neyi katlettik soylermisin?
Yillar boyunca Dogu’ya otobus ile gidilemedigini, yollar da pkk lilarin kimlik kontrol ettigi gunleri biliyorum ben ve ab soz konusu dahi degildi o zamanlar. AB ye uyum olmasa idi ne yapardik ornegin de, AB yuzunden yapamadik?
Daha Turkiye nin basvurusu dolasim ve calisma hakki/pazarligi asamasina gelmedigi bildigim kadari ile, AB den cikmis bir kaynak gosteriver lutfen -ingilizce olmasi farketmez-
Tekrar: kaynak lutfen. (kaynak der iken Fransiz Le pen’in secim konusmasi sirasinda soylediklerini-veya sarkozy’nin secmen tavlamak icin soylediklerini- kaynak olarak kabul etmeyecegim..Hatirlatirim)
AB nin carkinin nasil isledigi bellidir. Yani sen simdi Ingilizlere, ‘sizin T Blair basbakaniniz ama pek bir yetkisi yok’, Yunanlilara ‘sizin parlementonuz kapansa da olur, nasilsa Bruksel tarafindan yonetliyorsunuz’ mu diyorsun?
Bunu gercekten bir yerlerde okudunmu?Yahu adamlar yillardir AB ye bagli bir ordu kurardik kuramazdik kavgasini tartismasini yapiyorlar. Ortalikta bir AB ordusu yok. Nereden cikardin sen onu?Tamam, AB ye gerekirse karsi cikilir: Ekonomi dersin; Siyasal dersin; tarihsel; sosyal; kulturel dersin.Ama bu sekilde olmamali diye dusunuyorum.Bir de unutulmamasi gereken bir sey var.Kimse bize, ‘Bize uyelik icin basvurmazsaniz size savas ilan ederiz’ falan demedi.Biz kendimiz istedik uye olmayi.
AB’nin Irak konusundaki tavrı ne?
Clicia x: Ankara Antlasmasi’nin neden durduruldugunu biliyor musun? Ben soyleyeyim Askeri Darbe. Ankara Antlasmasi sonrasi 28 Subat’i da sayarsak uc tane darbe oldu. Simdi buna bakip, bunlar bizi almaz, ya da bunlarin amaclari belli demek kendi ayiplarimizi hic gormeyip, suclu ya da bahane aramaktan baska bir sey degildir.AB icerisinde bizde oldugu gibi bir cok gorus, komplo teorileri donuyor. Ancak Turkiye ile muzakerelerin baslamasi olaylara realist bakinca ortaya cikan bir tavirdir.Turkiye’nin bulundugu durumda, AB’nin Turkiye’ye dayatmalarda bulunmasi icin muzakerelere baslamasina gerek yok. Aksine AB ile olan adaylik iliskimiz bize yapilabilecek baskilari hafifletmekdir, bunu gormek lazim.Allah askina Turkiye’de 80 yilda, AB uyum yasalarindan daha fazla Turk insanina deger katan hangi kanun cikti? Simdiye kadar Devlet ne uretkenlik gosterdi de kisir oldu? Polis’in onune gelene kimlik sormasi, kafasina estigi gibi nezarethanelerde bekletmesi, insanlarin kulturlerini olume terketmesi uretkenlik mi?Bunlar pek tabi AB olmadan da yapilir, ancak yapilmadi iste, 80 senede bir cok ulkenin gerisinde kaldik. Daha dune kadar begenmedigimiz ulkelerin, turistine, teknolojisine, sanatcisina daha bilmem nesine muhtac duruma dustuk. Bunun suclusu ise ilk basta halktir. Ancak 70 milyonluk insani bu kadar aciz duruma dusuren de bir sistem oldugu asikardir. Neden ovundugumuz Turk’lerin cogunun yurt disinda egitim gormus, ya da yurt disinda yasayan Turkler oldugu gibi aci bir gercek var? Yurt disinda genetik mutasyona ugradiklari yok herhalde bu zatlarin. Sorun kendi icimizde.Mesele AB meselesi degildir, olaya bu sekilde bakmak temelinde yanlistir. Norvec’in, Izlanda’nin, Isvicre’nin AB’ye girmemis ancak neresinden baksan Avrupa’li diyebilecegimiz ulkeler oldugu acik gercek. Asil mesele, ‘Bunlar zaten bizi almaz’ diyip, bildigimiz masallari bastan bastan okumamizdir.Biz AB ile ayni kulvarda kosan bir ulke olamiyoruz malesef. Cunku bizde AB’nin on plana cikarttigi degerler cok geride. Bizim icin hala kaliplar, yasantimizin onunde. Biz belki hayalleri, komplo teorilerini gerceklerden daha fazla seviyoruz.Neden olmayan bir rejim tehlikesi icin milyonlari(!) sokaga dokebiliyoruz da, kapatilan partiler icin, hapse tikilan, okulundan kovulan, dusunurler icin, yapilan darbeler icin, haklari elinden alinan ya da verilmeyen yuzbinler ya da milyonlar icin, devleti milyarlarca dolar zarara ugratanlar icin, hatta onu da gectim, zamlar, vergiler icin sokaklara dokemiyoruz?Bunlarin cevabini vermeden, AB’de suc aramak bence komplo teorilerinin, ya da inanilanlarin gerceklerin onune gecmesinden baska bir sey degil.AB halkinin, ya da politikacilarinin bizi pek sevmedigi kesin ancak biz de adamlarin bizden nefret etmesi icin elimizden geleni yapmiyor muyuz? Onlar umurumuzda olmayabilir, iyi de bu gidisle onlara daha da muhtac olacagimizi goremiyor muyuz?
Pardon, AB’nin Irak politikası ile muz cumhuriyetinin ilişkisi nedir anlayamadım Darkfrozen?Bu arada AB’nin günahları ne olursa olursa olsun, bizim aydınımızın basiretsizliği ve ikiyüzlülüğü yaninda solda sıfır kalır. Tabii askeri müdahaleye, kıvırtmadan, erkekçe karşı çıkankadın erkek tüm insanları ayırıyorum. (en erkek yazarımız Perihan Mağden’i örnek verebilirim mesela) Onun dışında bu olay ak ve karayı ayıran bir sınav oldu, ve “kara” o kadar baskın çıktı ki, yaşadığım hayal kırıklığı ve çöküntüyü anlatmaya kelime bulamam.
Sayın Clicia x, bizim faşist zihniyet dediğimiz şeye çok güzel bir örnek veriyorsunuz, konuyu açması bakımından çok yararlı oldu, çok teşekkür ederiz. Faşist kültür kendini en iyi bu durumlarda belli eder. Tartışma yerine kavga, düşünce yerine slogan, durup dururken insanlara saldırganca isimler verme (mağara adamı, misogon gibi), okuduğu şeyin anlamını kavramak yerine kullanılan kelimelere takılarak sataşma vesaire… Siz bu ülkenin sıradan bir vatandaşı olarak, geçen haftaki muhtıranın neden olduğunu, insanların neden bunu gayet doğal ve tepkisiz karşıladığını bizlere en iyi şekilde gösteriyorsunuz. Kavgacılığınız aynı darbe çığırtkanlarını çağrıştırıyor, şüphesiz ki yalnız değilsiniz, hiç üzülmeyin
@Clicia x: AB’yi savunmak zorunda kalmak benim durumum. Aci ama gercek bu. Insanlari somuren Avrupa, ayni zamanda Cumhuriyet, insan haklari, laiklik, demokrasi, sosyalizm gibi kavramlarin da fikir babalari. Kotu’yu gormek isteyince bulmasi zor degil. Fakat o kotulerdir Avrupa’nin bu degerleri sonunda bulmasinin nedeni. Biz kotulerimizden ders cikartamazken onlarin bunu basardigi goruluyor.80 yilin az bir sure oldugunu dusunmuyorum. Avrupa’nin da monarsiden vazgectigi, hatta bu sure zarfinda iki buyuk savas gecirdigini gormezden gelemeyiz. Almanya bizimle ayni savasta yenildi. Daha sonra cok daha kotu bir yenilgi aldi, bizim hizimizla gitse 800 yilda bugun bulundugu yere gelemezdi. Tekrar ediyorum ders cikarmayi bildiler, icraata doktuler.Muhtac olmak onlarsiz olamamak demek degil. Ancak kopek muamelesi yaptiklari vize kuyruklarinda bekleyen yuzbinlerce insan var. Turkiye’nin bir donem Avrupa’yi cok sevdikleri icin degil, daha iyi bir yasam icin oraya gocenlerin parasiyla ayakta durdugu da baska bir gercek.Bugun savunma sanayiinden tut da, aklina gelebilecek hemen her teknolojide Avrupa bizden daha ileride gorunuyor.Onlar bizim en buyuk pazarimiz iken, biz onlarin en buyuk musterisi degiliz. Biz onlara ekonomik dengeler acisindan daha muhtaciz.Bunlar gercekler. Sayet ihtiyac iliskisi bizim lehimize olsa bize bu kadar curetkar olamazlardi. Ortada olan seyler var, bunlari gormeden ilerlememiz mumkun degil.Burada soylediklerim kesinlikle eziklik degil. Cunku ben bu ulkede insanlara cerme takilmazsa en az Avrupa’lilar kadar gelisebilecegimizin bilincindeyim. Fakat kafamizdaki bilinci degistirmemiz lazim, bu kafa artik gitmiyor. Bu Osmanli’nin ‘dover aliriz ellerinden’ kafasiyla toslamasi gibi bir sey.Bence sen sapla samani karistiriyorsun. Kurumlarin satilmasi ile AB’ye girmek arasinda zerre kadar iliski yok. Kurumlarin satilmasi IMF’nin istegidir. Ancak siyasetciler acisindan ozellestirme onemli bir sinavdir. Siyasetciler’in ozellestirme yaparak kendi nufuzlarini azalttigi gercegini gormeden, ‘yok pahasina satiliyor’, ‘bir seyimiz kalmadi’ gibi laflar uretmek onceki yazimda dedigim gibi agaclardan ormani gorememeye benziyor.Kurumlarin pahasini, ederini belirleyecek sey piyasadir. Bu kurumlar acik arttirma ile satiliyor. Verilen fiyat belli, peki bu yok pahasina hesaplayanlar madem cok ucuz ciksinlar alsinlar. Turkiye’de o kadar sermaye grubu var, bunlar geri zekali mi gider alirlar yok pahasina madem.Bu ve buna benzer bir cok sey.
abnin yarısı abd yanında Irağa girmedi mi?
Bürokrat seviyor muydunuz?
siyuu istediğin kadar yırt kendini ab masalı bitmiştir. Hakkınızı yakında alacaksınız ee verdiğimiz kadar tabi!1938 ‘de nasıldık, pek sindirememişiz sizi demek ki!
22 Temmuz’da sifon, ab, abd, akp eliyle iktarda olan kürtçüleri süpürecek.
Clicia,Farkindaysan yazimda “Bu konuda AB den cikan bir belge gosterebilirmisin” demistim. Bu sozlerim biraz yalniz anlasildi galiba (belki de ben tam anlami ile ne istedigimi belirtemedim) .Benim istedigim AB nin resmi belgeleri idi.Yani, AB Turkiye ile ilgili olarak, resmi anlamda, su sozleri ile, su yazilari ile “Turkiye’nin tam uyeligini degilde yari uyeligini veya imtiyazli uyeligini istiyor” konusunda bir belge istemistim .Yani AB den cikan bir belge der iken BBC nin halka acik tartismalarini, Politikacilarin soylevlerini falan kastetmemistim.Verdigin linkler arasinda bir tanesi lordlar kamarasi konusmalari. Kaldi ki ‘lordlar kamarasi’ -ki politik hic bir agirligi yoktur o kurumun-konusmalarinda soylenilen bir suru olumlu soz arasinda, birisinin cikip ta Turkiye’nin imtiyazli uyeliginiden bahsetmesi, “iste size kanit” sozleri icin biraz ciliz kalir.Verdigin baglantilar arasinda bir tane resmi link var o da enlargment ile ilgili olanlari. Onlar arasinda da soylediklerin ile ilgili hic bir sey bulamiyorum.Ve “madde madde, acik olarak sordugum” sorularimdan hic birisine net olarak cevap vermedigini goruyorum.
Cevaplarini merakla bekliyorum.:)
@Clicia x: Turklerin tembel olduguna katilmiyorum. Yurt disinda yasayan ya da orada egitim gorenlerin dunya capinda basarilara imza atabildikleri ornegini bu yuzden verdim. Turkleri tembellige iten bir duzen var. Bu duzen kirilmadan Turklerin davranisinda bir degisiklik beklemek Einstein’in dedigi gibi ahmakliktir.Bugun bu ulkenin gencleri biliyor ki, Basbakan bile olsalar bir cok konuda elleri kollari bagli, sorunlara care uretebilmek icin binbir dereden su getirmeleri lazim.Universiteden mezun birisinin onunde bir sene hayatina ara vermek gibi bir zorunluluk (ki bu onceden 1,5 sene idi – ve yakin tarihte de iki sene) oldugunu bilince nasil bir azim ile hayata baglanabilir acaba?Turkiye’de senelerdir uretim yapanlarin istikrar istikrar diye bayram etmelerinin ardinda ciddi bir sebep vardi. Cunku istikrarsiz ekonominin canina okudu. Ne fiyat istikrari vardi gecen bes on seneye kadar ne de siyasi istikrar. Bunun sebebi gene kurmus oldugumuz, artik dertlerimize bicare sistemden kaynaklaniyor.Dusun bir kere, bir sirket kurmussun, yatirim yapmissin, bir anda tum koydugun sermaya yok olmus. Ya da islerin iyi gitmis, yeni mal alacaksin, hop bir bakiyorsun eskiden 5 lira lazimken simdi 10 lira lazim.Demek istedigim ozetle, oncelikle sistemimizdeki sorunlari gormemiz lazim, yoksa tembellikten kurtulmamiz mumkun degil.Evet Turkiye vergileri toplayip sicak paraya guvenip (ki ekonomik olarak artik cari acigin sicak para ile degil dogrudan sermaye yatirimlari ile gerceklestigi biliniyor) kur riskini gogusluyorsun. Ancak bunun arkasinda onemli bir sebep var, enflasyonu kontrol altinda tutmak.Fiyat istikrarinin olmadigi bir yerde duzenli bir ekonomiden soz etmek mumkun degildir. Biz tek haneli enflasyon rakamlarini yeni yeni goruyoruz, sayet bugun MB bu sistemden vaz gecse, eski enflasyonlu gunlerimize geri doneriz. Alismis kudurmustan beterdir ve enflasyon uyusturucu gibidir, dozu surekli arttirir, para yetmez para basarsiniz, maasi 50% oraninda arttirip sanal mutluluklar yaratirsiniz, sonra da eski Turkiye’de oldugu gibi krizler tarihi yazmaya yetecek kadar kriz uretirsiniz. Bugun detox surecindeyiz. Ve malesef bu illetten kurtulmamizin yolunu acan da donumde muhtac oldugumuz IMF olmustur, bizim siyasetcilerimiz degil.Sukur artik bilinc olusmakta ve IMF’ye muhtac olmasak bile dogru olani yapmaktayiz. Bu surec sancili ve sikintilari beraberinde getirecegi kesindir. Fakat bunun cikis yolu yok. Safliklarindan ya da serefsizliklerinden bizi bu hallere dusuren siyasetcilere artik yenilerinin eklenmemesi icin – populizm yapmak, cozume ortak olmayip sorunun bir parcasi olmanin artik istenmedigini gostermek icin – ideolojik dusunmeyi birakip, duygusalliktan cikip gercekci olmamiz gerekiyor, bizi bu hallere getirenleri sorgulamamiz gerekiyor.Kadinlarin ekonomiye katilmasi kadar aile yasantisinin da onemli oldugunu dusunuyorum ayrica. Cunku ekonomi insan icindir en nihayetinde. Doga kadinlara cocuk yapma ve cocuguna bakma (bezini degistirmekten bahsetmiyorum, aglarsa anam aglar gerisi yalan aglar mantigindaki bakmaktan bahsediyorum) gibi bir gorevi vermis. Biz eger ekonomimizi kadinlar ve erkekler uzerine kurarsak japonya gibi millete nasil para harcatirim, nasil nufusu arttiririm diye yirtinip dururuz.Buradan kadinlar evinde otursun demeye calismadigimi anlamissindir sanirim. Kadinlar emeklerini satmalidirlar ancak ekonomiyi kadina pozitif ayrimcilik saglayacak sekilde kurunca doga ile olan savaslarimiza bir yenisini daha ekleyip, her zamanki gibi kaybederiz. Sonucta mutlu bir toplum icin gorev paylasiminin cok iyi yapilmasi gerektigine inaniyorum.Turkiye’nin kendine yetmesi acik soyleyeyim cok komik bir tabir. 21. yuzyilda insanlar artik bir tek yemek yiyip yasamiyor. Turkiye bugun kendi kendisine yetecek konumda degildir. Dahasi hicbir dunya ulkesi kendi kendisine yetecek konumda degildir. Enerjiniz var ise, enerjiyi kullanacak aletlere ihtiyaciniz var, aletleriniz var ise onu calistiracak enerjiye ihtiyaciniz var. Artik bu kendi kendine yetme paranoyasindan cikmamiz gerekiyor. Sonucta oyle ya da boyle yasayip olecegiz. Amacimiz herkesin mutlu ve refah icinde yasamasina olanak saglamak olmali.AB uyesi oluruz ya da olmayiz bu onemli degil. Sayet bu surecte harcadigimiz 80 yil, tarihimizde cok da genis bir yer bulmayacak AB uyesi olmamayi secersek. Fakat AB karsiti olanlarin AB sonrasi Turkiye’yi cok iyi dusunmeleri gerekiyor.
Dolayisi ile soylediklerini dogrulayacagin resmi bir belge yok yani?Dusuncelerin ‘sarkozy, le pen gibi politikacilarin veya internetten okudugun, bilenin bilmeyenin yorum yaptigi sitelerden’ olusmus durumda.AB’ye uyum ile ilgili olarak Turkiyenin yaptigi gerekli degisiklikler, ve bunlarin zararlari ile ilgili net bir sey de soyleyemiyorsun veya soylememissin.Dusuncelerinin veya genel anlmada bu tur dusuncelerin nasil olustugu konusunda ilk yazdigim yazi gecerliligini koruyor:Biraz tarih, iki haber, uc tv programi, uzerine irkci partilerin yoktan dusman yaratma tavri.Ondan sonra gelsin, ‘Turke turkten baska dost yoktur’ sozlerini (biraz ezilmislik birazda ogunerek) gogsumuz kabara kabara soylemeler.
Clicia x: Koyde calismakla, sehirde calismak acisindan daglar kadar fark var. Cocuk olmasindan bahsetmiyorum. Aile hayatindan bahsediyorum. Kadinlar calismalidir evet, ancak kadinlar icin haftanin 3 gunu yurt disinda, ya da sehir disinda, haftanin 4 gunu aksam saat 10’a 11’e kadar fazla mesai yapacak bir calisma bicimi aile yapisini bozacaktir. Bozuyorda zaten, bosanmalar ondan artiyor. Yurtlarda kalan cocuklar kadar bolunmus ailelerin cocuklarinin sorunlari var. Avrupa bunu yasiyor, dunya yasiyor, Turkiye’de (sexist olmamak icin) bunu yasayacak.Kadinlarin is gucune katkida bulunacagi seyler var. Ancak bunun ekonominin lokomotifi olabilecek sektorler olamayacagi da kesin. Zira dunya’da hicbir devletin ekonomisi kadinlar is gucune katildi diye kalkinmis degildir, nereden cikartiyorsun bunu anlamadim. Diyorumya mesele is bolumu. Cocuguyla duzgun ilgilenen bir annenin ulkesine katacagi katki, bir is yerinde senelerce kcini yirtip katacagi katma degerden kat ve kat daha fazla.Babalari baksin diyebilirsin. Ancak iki sorun var, birincisi babasi da baksa, annesi de baksa birisinin bakmasi lazim, kres yuva ile cocuk buyumuyor. Ikincisi ise kadinlarin icguduleri yuzunden cocuklarini daha iyi koruyacagi gercegidir.Ayrica Sarkozy cumhurbaskani oldu basbakan degil.
@Clicia x: Ekonomideki firsat maaliyetinden bahsediyorum. Soyle ki, bir kadin cocugunu ihmal ederse, o bireyin rast gele ates atip oldurecegi insanlar, ya da farkli sebeplerden dolayi ekonomiye/insanliga verecegi zararlardan bahsediyorum. Sayet birisi zarar vermeye baslarsa, o zararin telafisi cok kolay olmaz.Koylu kadini asagiladigim felan yok. Inan bana koylu kadinlari senden daha yakindan taniyorumdur. 🙂 Koylu kadinin esas isi cocuguna bakmaktir, calismak koylu kadin icin mecburiyetten kaynaklanir. Oyle televizyonda gosterildigi gibi, esleri kahvede oturup karilari calisir gibi bir yapi yoktur. Esleri de esekler gibi calisir, ancak koylerde ciddi bir is paylasimi vardir. Ayni seyi sehire tasimak olceklenebilmesinin zorlugundan dolayi cok zordur.Anlatamadigim bir sey var. Turkiye icin konusursak 70 milyonluk nufus icinde, 70bin kadinin aktif bir is yasantisinin icinde olmasi (haftanin 3 gunu yurt disinda, 5 gunu eve gec gelen bir calisma bicimi mesela), toplumun genelini cok da etkilemeyecektir. Zaten bu bayanlar, ya cocuk yap(a)mayacak, ya da yaptiklarina bin pisman olacaklar, kendileri gibi calismayan annelerinin, halalarinin vs. sayesinde kendi yokluklarini gidereceklerdir.Neyse, ayip ettigimi sanmiyorum. Ama teknoloji demisken Turkiye universitelerinde kadin bilim insani oranlarinin gelismis ulkelerden cok daha fazla oldugunu soyleyeyim. Oradan bir cikartim da yapabilirsin belki de.
AB de bitince neyle avutacaklar milleti bakalım.
“Chip on your shoulder” dedikleri insanlardansin kesinlikle.Sen anlamiyorsun galiba.Ben sana AB Turkiye’ye resmi olarak ‘Imtiyazli uyeligi’ ne zaman bildirdi diyorum, bu konuda bir belge var mi diyorum. Sen iste bunlar dokumandir deyip ingiltere lordlar kamarasindan bir konusma baglantisi veriyorsun; bbc de halk ne demis onlarin baglantisini veriyorsun; Sarkoyz nin avukati ile yedigim yemekte bana oyle soyledi diyorsun.Sarkozy veya Le pen in veya BNP’nin avukatlarinin soyledigi ne zamandan beri resmi belge oldu?AB imtiyazli uyelik diye resmi olarak bir soylesin bakalim. Turkiye’yi kaybetme risklerini bir goz onune alsinlar bakalim.Ayrica sordugum soru bir tek imtiyazli uyelik ile ilgili degildi. Turkiye ve uyum yasalari/dogu/ordu falan bir suru sey soylemis ve bende bunlar ile ilgili bir iki ornek vermeni istemistim.VEREMEDIN.Dusuncelerin kulaktan dolma; bilgi yogunlugu icermiyor; okuyun falan deyerek oyle bir ifade vermeye kalkiyorsun ama sorunca neyi okuyalim diye birsey soyleyemiyorsun. Okuyun dediklerin bbc nin hakla acik forum larinin veya lordlar kamarasinin soylesilerinden ibaret.Ya ingilizcen o kadar iyi degil, ya da yalnis ceviriler okuyorsun. Yalnis anlama ingilizcenin iyi olmamasi konumuz degil burada. Yalnizca verdigin linklerin konumuz ile pek alakali olmadigini, en azindan resmi anlmada alakali olmadigini, soylemeye calisiyorum.Ayrica ben de uzun yillardir AB de yasiyorum. Iclerindeyim. Turkiye ilgili hemen hemen her kaynaktan her haberi pek kacirmamaya calisiyorum.Sarkozy ile ilgili haberi de kacirmadim ..Merak etme.Bir de benden belge istemissin. Cok komik vallaha. O AB ile ilgili, ve AB nin uyum yasalari/Turkiye ile ilgili garip iddialari ortaya atan benmiyim?
gibi bir suru hic bir yerde duymadigim, okumadigim, dusenemedigim absord bir iddian dahi var.Ben neden yok oyle bir sey diye dokuman aramaya girisecegim? Ben mi yazdim onlari? Ben mi ‘oku’ dedim onlari.’Bu boyledir’ diyorsan, birisinin de sana cikip ‘nereden biliyorsun’ deme ve ‘goster bakalim o nasil oyleymis’ deme hakki vardir.Sen soylediklerine kaynak olarak hem bir sey gosteremiyorsun hem de ‘oyleyse sen ispat et /sen dokuman goster bakalim diyorsun’.Biraz garip kacti vallahi.:)
kesinlikle ‘chip on your shoulder’ lik bir vaka olarak niteliyorum sizi sayin clicia. Siz ingilizce okumayiniz. Anlamiyorsunuz cunki.Bos ama ayni zaman da hos degilsiniz:)
Anlama engeli yok arkadaşın. Güddüğü siyaset(kürtçülük) için ab ne derse desin Türkiye kapıda beklemeli istediklerini ab üzerinden yaptırabilmeli.Evet ab iki kolunu açmış bekliyor bizi, koş koş!Akp de iktidardan gidince malum dtp de iktidara gelemeyecek ne yapacaksınız?
Zihin okuma denemesi:
Yazıda geçen bu ülkenin samimi (!), dürüst (!) aydınları ifadesinin açılımı:Rüstem T.a.t.u., Ahmet Alçak, Mehmet Alçak, Nazlı Kaltak, vs. ….
hamiş: bu yazıyı işbirlikçilik harikası olarak kutsuyorum.
Kurtculuk lafi nerede gecmis ki konu da?Bir anlama yoksunu arkadas daha.:)
Kemal Yavuz’un güzel bir sözü vardı: “Horozun resmini çizip altına horoz yazmazsın.” diye.Bak buradaki yorumların
Yalan mi yazdiklarim?Cok mu zor ki anlamak? gayet basit iki cumle.Yazdiklarim
dogrulanmis oldu. 🙂
Bir cemaatçiler bir siz, dönün ne kadar döneceksiniz!
Bir dahaki yazına bu resmi de ekle ki güleceğimizi anlayalım.
Ne donmesi, ne gulmesi?Bu ulke insani daha fazla sehit vermesin, pisi pisine olmesin diye yazilmis olan bir yazidan alinti yapiyorsun ve espri yapmaya calisiyorsun.Ne yani sizin gibi ‘birakin daha fazla insan olsun, daha fazla sehidimiz olsun’ mu demis olsaydim?Oyle bir resim dahi eklenmis olsa yine de anlayabilecegini sanmiyorum.Kapasite ile ilgili bir olay. Zorlamamali bence.
Mademki link vermeyi seviyoruz:Herald Tribunesayfadan bir alinti :
Turkishdailynews
zamanBana ‘it urur kervan yurur’ sozu dogrulanacak gibime geliyor.
Şehit kim?Teröriste gerilla diyen adam şehitleri de biliyormuş.Yorumları oku kapasiteyi göreceksin.
tdk da bir bakiver.viki‘de boyle tanimlanmis.Sen oralara bakma bence (anlayamama ihtimalini goz onunde bulundurdugumdan dolayi! ) surayi bir oku.
Eklediğin kaynağı sen okudun mu?
Pkk, bağımsız mı, düzensiz çete mi?
Aziz Nesin’in, yillar once Turk hakli ile ilgili soyledigi sozlerin dogrulugunu kanitlamaya bu kadar gunullu olabilir mi bir insan diye dusunmekten alamiyorum kendimi.Ne varmis o tanim da?’Bağımsız, düzensiz çete’ tanimi iyi bir sey miymis?
Bu kanaldan ilerleyeceğiz demek, Yaratıklıkgenetik!
Terör ile çete birbirini karşılıyor mu?Ayrıca aptallık zuhur etti sanırım, aptal olduğunu bile kavrayamıyorsun.