Biz. Biz, isimlerinden memnun olmayan insanlardık seninle ikimiz. Öyle memnuniyetsizdik ki isimlerimizden, değiştiriversek karşılıklı, karşı karşıya geldiğimizde en azından diye de geçirirdik içimizden. Ama hiç söyleyemedik birbirimize bunu. Yalnız bunu mu? Bununla beraber birçok değiştirmek istediğimiz şey vardı birbirimizde fakat söyleyemezdik bunları. Söyleyememek en nefret ettiğimiz zincirdi ayak bileklerimizden bizi zemine mıhlayan. Gelgelelim, öyle içimize işlemişti ki bazı şeylerin yalnız karanlıkta söylenebileceği, bazı şeylerinse asla söylenememesi gerekliliği, bunu tartışma konusu yapmayı bile düşünmek ağır bir eziyetti.

Same Old Song ~ Aslı Kolcu
Same Old Song by Aslı Kolcu

İşte böylece geçip gitti günler, geceler hatta mevsimler. En nihayet bir şeyler söylenmesi gerektiğinde de bunu sen başardın. Başardın ve güzelim ayak bileklerini zedelemiş o ağır prangaları bir kelimede paramparça ediverdin. Oysa ben, baştan beri tutsaktım düşlerimde. Ben asla başaramayanlardan olacaktım besbelli. “Ne kadar zavallı ve ne kadar beceriksiz”, diye mi geçirdin içinden, söyleyebilirken bilmem. Çünkü bana bunu söyleyemedin. Sadece “Elveda”, diyebildin. Ama olsun, bu da bir ‘şey’di sonuçta. Sonuçta söyleyebilmenin ne demek olduğunu öğrendin artık. Artık zincirler de yok bak ayaklarında. Bundan böyle sen, minicik yüreğinle ve koskocaman düşlerinle, tamamen özgür ve söyleyebilmeyi bilen bir adam olarak varsın sevişmeyi bilmesen de.
Bir tek şeyi merak ediyorum yıllar sonra. Adın hâlâ benim sevdiğim ve senin nefret ettiğin tek şey midir hayatta?