bi eli yağda bi eli balda zengin çocuklarının evcilik oynar gibi solculuk oynaması çok komik yaw, bi işe yarasa gam yemicem, sadece kendilerini kandırıyolar. bi pisipisikolog bulsakta sorsak, bu davranışın bi ismi varmıdır literatürde deyu. bilmemek diil öğrenmemek ayıptır netekim!
hata porovakatörlerde, yeterince çalışmadılar. suçluyorum kendilerini, seneye daha iyi bi performans isterim.şaka bi yana, polis o kadar stres girdiki dünkü olanlar hiçbişi, allahtan acemi olanları silaha filan sarılmadı. hükümet kapatma davası sonucu topal ördek konumunda, devlet taksimi namusu olarak gördüğü içün çok sert posta koydu, klasik türk tarzı, bende olsam öyle yapardım. sendikacı ağaları çok konuştular lakin hiç bi halt yiyemediler, kendilerini kınıyorum, yediklerinizin hakkını versenize kardişim. işçilerden her ay tıkır tıkır kesiyosunuz aidatları, kıçınızı büyütüceenize icraat gösterin.bence dün fazla bişi olmadı, olsaydı bugün herkes birbirine girmiş olurdu. şu anda ntv de iki geyik muhabbet çeviriyo, güle eğlene anlatıyolar dünkü olayları, demekki asayiş berkemal.
aynı cici zengin çocuklar başka bir takım özgürlüklerden bahsedince yere göğe koyamayız da, mevzu komünist işi olunca böyle oluyor. böyle üstünkörü bir takım yorumlarla geçiştiriyoruz olayları.dünkü olayları da büyütecek bir şey yok tabi “asayiş” açısından bakarsak. netice de polisin ezici gücü kendini göstermiş, güvercinler haricinde kimseye eylem yaptırılmamıştır. insan hakkı açısından bakmak istersek, maalesef bakamayız. çünkü insan hakları bazı başka insanların hakları kadar öncelikli değildir.aynen kendinden önceki hükümetlerin tavrını, beceriksiz yöneticilerin de katkısıyla sürdüren bir hükümet var. ama kendisine yol veren, yer gösteren, konum bildirinler pek ortada yok. yeri geldiğinde demokrasi dersi veren zehir zemberek yazılar yazan özgürlükçü, evrensel, muhalif, anti(!) medya ve bloggerlar ise hemen “makul” değerlendirmeler içeren kıvrak bilek hareketleriyle politikıli korrekt hale rücu etmiş ve bir daha ki ulusalcı falsoya kadar sotaya yatmışlar. bu durum fazla uzun sürmeyecek ve kısa bir süre içerisinde muhakkak böyle bir durum ortaya çıkacak ve biz yine burada ve diğer “özgürlükçü” ortamlarda demokrasinin tanımı üzerine dersler alacağız.
Aydın Doğan’ın köşe yazarı Ece ablamız dokunmuş…Ama eylem fetişizmi hakkında bahis yok, yazık!Eylem fetişisti arkadaşların İstiklal Caddesi bağımlılığıayrı bir konu.Başka yer olmaz!Olmaz abi olmaz.Benim sendikalarım, işçinin aidatlarını afiyetle yiyipişçiyi üç kuruşa satıyorlar.Bayram Meral az mı beslendi?Şimdi çıkmışlar, Taksim’e gidecez diyorlar.Lan, Taksim’e gitsen ne olacak?İşçinin aidatlarını yıllardır “ham hum şaralop” yap,sonra Taksim diye bağır.Valla iyi uyutuyorlar milleti, iyi ayak!
Zengin çocuğu vs. Sanki o insan bilmemkincilerin çıkarttığı bilmemneci dergisinde-gazetesinde yazsa böyle okuyabileceğiz/konuşabileceğiz… En azından “orada” bir yerde yazıyor da “birileri” de farklı bir sese “ulaşabiliyor”. E ulaşıyor da sanki ece hanfendi süper devrimci mi sayılıyor/olmak istiyor? O da eminim ne misyonla orada olduğunun farkındadır ve midesi kaldırmayana kadar da “birilerine” birşeylerin daha “farklı” olduğunu da yazacaktır.Muhalif olmak güzel fakat insan kendi bindiği dalı da kesmemeli…Anlayan anladı…
eylem fetişizm mi? bütün bu olaylarda konuşulması gereken şey fetiş bir olgu mu yani? orada sendikalı veya değil insanların taleplerinin yerine getirilmemesi için gösterilen çaba, gördüğümüz şiddet görüntüleri vs. geçip bunları fetişizme dayandırıp kurtulacak mıyız? psikolojide fetişizm nesneyle ilgilidir, eylemle değil. hangi nesnelerin politik fetiş haline getirildiğini ise sanırım siz daha iyi biliyorsunuz hayalci.
tamilgerillası,Fantezi diyelim geçsin.Sendikalar, işi çok iyi biliyor. Hem işçinin hakkını savunma, hem işçinin aidatlarını ye, hem debunu örtbas etmek için 1 Mayısı kullan.Taksim’de eylem yapmak özel bir fantezidir.Oradaki dükkanların camlarını kırmak,oradaki arabaları yakmak,ooff off…,Dadına doyum olmaz!Taksim’in dadı bir başka canım.Hele bir kaldırım taşları var ki,işte onları söküp dükkanlara,arabalar polislere attığın zamanacayip orgazm olursun.O zevki başka bir yerden alamazsın.Dünyanın her yerinde sendikalar işçininhakkını aram kurumu iken,Türkiye’de bir meslek.Sendika başkanları padişahlar gibi yaşıyorlar.İşçinin biri çıkıp,”Bneim aidatlarımla ne yapıyorsuuz bakalım?”diye sorsa, vay onun haline.Bu sendikaların bir de kayıtdışılık hali var ki…
Yıllardır, halkın oluşturduğu vakıf, dernek, oda, sendika vs. gibi sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu paralar çeşitli vergilerden muaf tutulmuş ve zaman içerisinde Hazine bonosu veya mevduat faizlerinin cazibesi nedeniyle, devlete borç veren istisna kuruluşlar haline gelmiştir.Vatandaş ek vergileri ödemek için kıvranırken sivil toplum örgütlerinin trilyonlarca tutarındaki paralarının vergiden muaf tutulması, devlet eliyle kayıt dışı gelir değil de nedir? Üstelik bu paraların başıboş dolaşarak mevduat faizlerini yükselttiğini ve pazarlıklar sonucu bankaların faizlere ek olarak otomobil vs. gibi ayni imkan sağladıklarını da unutmamak gerekir.
hayalci, aynı sığ tutumda ısrar ediyorsunuz. gerçekten işçileri, ya da aslında genel olarak çalışanları umursuyorsanız onların içinde bulunduğu durum üzerine konuşun. olayı böyle fantezi, fetiş gibi penthouse forum tadında yorumlarla geçiştirmeyin. türkiye’de “kayıtlı” çalışan işçilerin %58’i sendikalı, sendikanın bir opsiyon olduğunu unutmayın. sendikaların yediği herzeleri ortaya çıkarması gereken yine devlettir. ancak sağolsunlar bunu yapmak yerine sendikalı olup hakkını arayanları dövmekle meşguller.velhasıl durumu bu şekilde algılamak ne problemi çözer, ne de türkiye’de sürekli yaşladığımız “hak ve özgürlükler” probleminde yol almamızı sağlar. bugün mesela türbanla ve diğer bir çok kısıtlamayla uğraşıyorsak, beceriksiz ve kışkırtıcı politikalar kadar, sizinki gibi kendine müslüman yaklaşımların payı var. buradaki müslüman’ı hem gerçek hem de mecaz anlamda anlamınız sizden özellikle rica ediyorum.yorumunuzun sığlığına gelince, çok kolay çürütülebilir ve karşılık verilebilir olması, bu olaya hükümet sözcüsü tadında bakmanız büyük bir hayal kırıklığı. bu sözler ancak siyaset meydanı’na malzeme olur. bakın sizin yorumlarınızı alıp bazı öznelerin yerlerini değiştiriyorum.
Ama eylem fetişizmi hakkında bahis yok, yazık!Eylem fetişisti arkadaşların İstiklal Caddesi bağımlılığıayrı bir konu.Başka yer olmaz!Olmaz abi olmaz.Benim sendikalarım, işçinin aidatlarını afiyetle yiyipişçiyi üç kuruşa satıyorlar.Bayram Meral az mı beslendi?Şimdi çıkmışlar, Taksim’e gidecez diyorlar.Lan, Taksim’e gitsen ne olacak?İşçinin aidatlarını yıllardır “ham hum şaralop” yap,sonra Taksim diye bağır.Valla iyi uyutuyorlar milleti, iyi ayak!
demişsiniz. peki şu aşağıdakilere yanlış diyebilir misiniz?
Ama taksim fetişizmi hakkında bahis yok, yazık!taksim’e sokamama fetişisti arkadaşların İstiklal Caddesi bağımlılığıayrı bir konu.Başka yer olur !Olur abi olur.Benim devletim, benim hükümetim işçinin sigorta primlerini afiyetle yiyipişçiyi üç kuruşa satıyorlar.Bütün başbakanlar, devletle iş yapanlar, milletvekilleri az mı beslendi?Şimdi çıkmışlar, Taksim’e sokmayız diyorlar.Lan, Taksim’e gitmezsen ne olacak?İşçinin primlerini yıllardır “ham hum şaralop” yap,sonra Taksim’e sokmam diye bağır.Valla iyi uyutuyorlar milleti, iyi ayak!
ikinci yorumunuzda da mesela, şu kısım pek bir şairane, ona da bir kavır yapabiliriz.
Taksim’de eylem yapmak özel bir fantezidir.Oradaki dükkanların camlarını kırmak,oradaki arabaları yakmak,ooff off…,Dadına doyum olmaz!Taksim’in dadı bir başka canım.Hele bir kaldırım taşları var ki,işte onları söküp dükkanlara,arabalar polislere attığın zamanacayip orgazm olursun.
————————————-
Taksim’de işçi dövmek özel bir fantezidir.Oradaki dükkanların camlarını kırmak,okullara, hastanelere gaz bombası atmak,ooff off…,Dadına doyum olmaz!Taksim’in dadı bir başka canım.Hele bir de sopalar var ki,işte onlarla turistlere yoldan geçenlere saldırmak,kafalarına tekme attığın zamanacayip orgazm olursun.
yani ha ali veli, ha veli ali.sizden istediğim samimiyettir. deyinki kardeşim, biz bu tip eylemler istemiyoruz, sendikal hareket, sosyal güvence gibi kavramlar bize ters. savunacağımız haklar bellidir. önce sendikalar tarafından dolandırılan işçinin hakkını savunur gibi yapıp, sonra işçileri vandalmış, şehir eşkiyasıymış gibi tanıtmaya kalkmayın. ayıptır. renkler belli olsun. bazı muhteremler gibi, önce grev sözcüsü tulumu giyip, sonra milletin üzerine biber gazı atmayın.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
bi eli yağda bi eli balda zengin çocuklarının evcilik oynar gibi solculuk oynaması çok komik yaw, bi işe yarasa gam yemicem, sadece kendilerini kandırıyolar. bi pisipisikolog bulsakta sorsak, bu davranışın bi ismi varmıdır literatürde deyu. bilmemek diil öğrenmemek ayıptır netekim!
sence dün ki manzaraların yorumu nedir? nasıl olmalıydı? hata nerede?
hata porovakatörlerde, yeterince çalışmadılar. suçluyorum kendilerini, seneye daha iyi bi performans isterim.şaka bi yana, polis o kadar stres girdiki dünkü olanlar hiçbişi, allahtan acemi olanları silaha filan sarılmadı. hükümet kapatma davası sonucu topal ördek konumunda, devlet taksimi namusu olarak gördüğü içün çok sert posta koydu, klasik türk tarzı, bende olsam öyle yapardım. sendikacı ağaları çok konuştular lakin hiç bi halt yiyemediler, kendilerini kınıyorum, yediklerinizin hakkını versenize kardişim. işçilerden her ay tıkır tıkır kesiyosunuz aidatları, kıçınızı büyütüceenize icraat gösterin.bence dün fazla bişi olmadı, olsaydı bugün herkes birbirine girmiş olurdu. şu anda ntv de iki geyik muhabbet çeviriyo, güle eğlene anlatıyolar dünkü olayları, demekki asayiş berkemal.
be de izliyorum editör masasını!!!her gün tiryakilik yarattılar bende….fikirlerini söylediğin için mersi
aynı cici zengin çocuklar başka bir takım özgürlüklerden bahsedince yere göğe koyamayız da, mevzu komünist işi olunca böyle oluyor. böyle üstünkörü bir takım yorumlarla geçiştiriyoruz olayları.dünkü olayları da büyütecek bir şey yok tabi “asayiş” açısından bakarsak. netice de polisin ezici gücü kendini göstermiş, güvercinler haricinde kimseye eylem yaptırılmamıştır. insan hakkı açısından bakmak istersek, maalesef bakamayız. çünkü insan hakları bazı başka insanların hakları kadar öncelikli değildir.aynen kendinden önceki hükümetlerin tavrını, beceriksiz yöneticilerin de katkısıyla sürdüren bir hükümet var. ama kendisine yol veren, yer gösteren, konum bildirinler pek ortada yok. yeri geldiğinde demokrasi dersi veren zehir zemberek yazılar yazan özgürlükçü, evrensel, muhalif, anti(!) medya ve bloggerlar ise hemen “makul” değerlendirmeler içeren kıvrak bilek hareketleriyle politikıli korrekt hale rücu etmiş ve bir daha ki ulusalcı falsoya kadar sotaya yatmışlar. bu durum fazla uzun sürmeyecek ve kısa bir süre içerisinde muhakkak böyle bir durum ortaya çıkacak ve biz yine burada ve diğer “özgürlükçü” ortamlarda demokrasinin tanımı üzerine dersler alacağız.
Aydın Doğan’ın köşe yazarı Ece ablamız dokunmuş…Ama eylem fetişizmi hakkında bahis yok, yazık!Eylem fetişisti arkadaşların İstiklal Caddesi bağımlılığıayrı bir konu.Başka yer olmaz!Olmaz abi olmaz.Benim sendikalarım, işçinin aidatlarını afiyetle yiyipişçiyi üç kuruşa satıyorlar.Bayram Meral az mı beslendi?Şimdi çıkmışlar, Taksim’e gidecez diyorlar.Lan, Taksim’e gitsen ne olacak?İşçinin aidatlarını yıllardır “ham hum şaralop” yap,sonra Taksim diye bağır.Valla iyi uyutuyorlar milleti, iyi ayak!
Zengin çocuğu vs. Sanki o insan bilmemkincilerin çıkarttığı bilmemneci dergisinde-gazetesinde yazsa böyle okuyabileceğiz/konuşabileceğiz… En azından “orada” bir yerde yazıyor da “birileri” de farklı bir sese “ulaşabiliyor”. E ulaşıyor da sanki ece hanfendi süper devrimci mi sayılıyor/olmak istiyor? O da eminim ne misyonla orada olduğunun farkındadır ve midesi kaldırmayana kadar da “birilerine” birşeylerin daha “farklı” olduğunu da yazacaktır.Muhalif olmak güzel fakat insan kendi bindiği dalı da kesmemeli…Anlayan anladı…
eylem fetişizm mi? bütün bu olaylarda konuşulması gereken şey fetiş bir olgu mu yani? orada sendikalı veya değil insanların taleplerinin yerine getirilmemesi için gösterilen çaba, gördüğümüz şiddet görüntüleri vs. geçip bunları fetişizme dayandırıp kurtulacak mıyız? psikolojide fetişizm nesneyle ilgilidir, eylemle değil. hangi nesnelerin politik fetiş haline getirildiğini ise sanırım siz daha iyi biliyorsunuz hayalci.
tamilgerillası,Fantezi diyelim geçsin.Sendikalar, işi çok iyi biliyor. Hem işçinin hakkını savunma, hem işçinin aidatlarını ye, hem debunu örtbas etmek için 1 Mayısı kullan.Taksim’de eylem yapmak özel bir fantezidir.Oradaki dükkanların camlarını kırmak,oradaki arabaları yakmak,ooff off…,Dadına doyum olmaz!Taksim’in dadı bir başka canım.Hele bir kaldırım taşları var ki,işte onları söküp dükkanlara,arabalar polislere attığın zamanacayip orgazm olursun.O zevki başka bir yerden alamazsın.Dünyanın her yerinde sendikalar işçininhakkını aram kurumu iken,Türkiye’de bir meslek.Sendika başkanları padişahlar gibi yaşıyorlar.İşçinin biri çıkıp,”Bneim aidatlarımla ne yapıyorsuuz bakalım?”diye sorsa, vay onun haline.Bu sendikaların bir de kayıtdışılık hali var ki…
hayalci, aynı sığ tutumda ısrar ediyorsunuz. gerçekten işçileri, ya da aslında genel olarak çalışanları umursuyorsanız onların içinde bulunduğu durum üzerine konuşun. olayı böyle fantezi, fetiş gibi penthouse forum tadında yorumlarla geçiştirmeyin. türkiye’de “kayıtlı” çalışan işçilerin %58’i sendikalı, sendikanın bir opsiyon olduğunu unutmayın. sendikaların yediği herzeleri ortaya çıkarması gereken yine devlettir. ancak sağolsunlar bunu yapmak yerine sendikalı olup hakkını arayanları dövmekle meşguller.velhasıl durumu bu şekilde algılamak ne problemi çözer, ne de türkiye’de sürekli yaşladığımız “hak ve özgürlükler” probleminde yol almamızı sağlar. bugün mesela türbanla ve diğer bir çok kısıtlamayla uğraşıyorsak, beceriksiz ve kışkırtıcı politikalar kadar, sizinki gibi kendine müslüman yaklaşımların payı var. buradaki müslüman’ı hem gerçek hem de mecaz anlamda anlamınız sizden özellikle rica ediyorum.yorumunuzun sığlığına gelince, çok kolay çürütülebilir ve karşılık verilebilir olması, bu olaya hükümet sözcüsü tadında bakmanız büyük bir hayal kırıklığı. bu sözler ancak siyaset meydanı’na malzeme olur. bakın sizin yorumlarınızı alıp bazı öznelerin yerlerini değiştiriyorum.
demişsiniz. peki şu aşağıdakilere yanlış diyebilir misiniz?
ikinci yorumunuzda da mesela, şu kısım pek bir şairane, ona da bir kavır yapabiliriz.
————————————-
yani ha ali veli, ha veli ali.sizden istediğim samimiyettir. deyinki kardeşim, biz bu tip eylemler istemiyoruz, sendikal hareket, sosyal güvence gibi kavramlar bize ters. savunacağımız haklar bellidir. önce sendikalar tarafından dolandırılan işçinin hakkını savunur gibi yapıp, sonra işçileri vandalmış, şehir eşkiyasıymış gibi tanıtmaya kalkmayın. ayıptır. renkler belli olsun. bazı muhteremler gibi, önce grev sözcüsü tulumu giyip, sonra milletin üzerine biber gazı atmayın.