bildirgec.org

jaded

11 yıl önce üye olmuş, 21 yazı yazmış. 59 yorum yazmış.

Parlement Extra Light(!)

jaded | 23 May 2002 15:47

hafif bir sigara olduğunu söylemişti arkadaşlarım hani içenler..içtim kendime gelemedim.. çekildiğim köşe geceden payını almış..karanlık ya da soğuk..kendimden kaçış anı diye nitelendirdiğim her an kendimle karşılaşıyorum..kendimin ben olmayan parçalarıyla aslında..belki de yüzleşmek zorunda olduklarımla..yurdun balkonuna çıktım..saat yarımı geçiyodu..hani yeni bir gün safsatası..aslında bunalım takılmak için erken bi saatti ya neyse..bi parlement yaktım..(ya sakın pahalı sigara olayına girmeyin nedenini yazdım)hiçbir organik nedene bağlı olmaksızın varolan nefes darlığımın üstüne bu ağır sigara hiç iyi gitmedi açıkçası..3.yudumda başdönmesi..tükürük salgım artmaya başladı..kusmak istedim..kopuşum çektiğim her yudumla hızlandı..artık hiçbir şey göremez hale geldim..ayağa zor kalktım balkonun parmaklıklarına tutunarak..sürünerek kalktım aslında..düşebilirdim..o hışımla düştüm olduğum yere..yaslandım duvara..ellerimi hissetmiyordum..beynimde bir uğultu..kasırga halinde..wolkmanimi aldım zorlukla açtım ve tüm güzel şarkıların sonuna yetiştim..
daha fazla dayanamıyordum bu şiddetli şey iyice sarmıştı bedenimi..ranzanın üstüne güçlükle çıkabildim..2 saat kendime gelemedim..zor nefes aldığım için dakkada bi tıkanıyodum..öldüm sandı herkez..ağırdı..kanım mı sulanmış..öyle derler ya..kalktığımda heryer kan içindeydi..bi daha içmem dedim..,yada bi dahakine üstüste 3 tane..sonra cennetten bi ara yazı yollarım..niyeyse…

Parlement Extra Light(!)

jaded | 23 May 2002 12:22

hafif bir sigara olduğunu söylemişti arkadaşlarım hani içenler..içtim kendime gelemedim.. çekildiğim köşe geceden payını almış..karanlık ya da soğuk..kendimden kaçış anı diye nitelendirdiğim her an kendimle karşılaşıyorum..kendimin ben olmayan parçalarıyla aslında..belki de yüzleşmek zorunda olduklarımla..yurdun balkonuna çıktım..saat yarımı geçiyodu..hani yeni bir gün safsatası..aslında bunalım takılmak için erken bi saatti ya neyse..bi parlement yaktım..(ya sakın pahalı sigara olayına girmeyin nedenini yazdım)hiçbir organik nedene bağlı olmaksızın varolan nefes darlığımın üstüne bu ağır sigara hiç iyi gitmedi açıkçası..3.yudumda başdönmesi..tükürük salgım artmaya başladı..kusmak istedim..kopuşum çektiğim her yudumla hızlandı..artık hiçbir şey göremez hale geldim..ayağa zor kalktım balkonun parmaklıklarına tutunarak..sürünerek kalktım aslında..düşebilirdim..o hışımla düştüm olduğum yere..yaslandım duvara..ellerimi hissetmiyordum..beynimde bir uğultu..kasırga halinde..wolkmanimi aldım zorlukla açtım ve tüm güzel şarkıların sonuna yetiştim..
daha fazla dayanamıyordum bu şiddetli şey iyice sarmıştı bedenimi..ranzanın üstüne güçlükle çıkabildim..2 saat kendime gelemedim..zor nefes aldığım için dakkada bi tıkanıyodum..öldüm sandı herkez..ağırdı..kanım mı sulanmış..öyle derler ya..kalktığımda heryer kan içindeydi..bi daha içmem dedim..,yada bi dahakine üstüste 3 tane..sonra cennetten bi ara yazı yollarım..niyeyse…

SESSİZLİĞİMİN LAKIRDISI..

jaded | 06 May 2002 14:08

soru işaretleriyle dolu kafamın içi..cümle kurmaya gelince birer birer aksoluyor hepsi dağarcığıma..ne söyleyecek olsam tıkanıyorum işte orda..sonra sana giden tüm yollar..canımı acıta acıta yokoluyor… ……adı kerem..bağlama hocam..ilk başta sadece hoşuma giden,mükemmel bağlama çalan bi adamdı..sonra kendimi kaptırdığım güzellik sınırları beni darmadağın etti..belki de kendimi zorladım aşık olma boşluğumu doldurmak istercesine..herşeye şüpheyle yaklaşır oldum..”acaba”..”ama” sanrıları ..”keşke”paranoyaları.uykusuzluklar..midemin çıldırması..nefes darlığım..heran ölcekmişim gibi heyecanlanmalar..bütün bunlar psikotik bir hastalığın patolojisi gibi gözüksede sadece aşık oldum diyebiliyorum..bunun için onca sancısı..tedavisi yok…en kötüsü “cümle tıkanışları”..anlatamadığım binlerce sözcük..hepsi çıkmak için birbirleriyle savaşırken :ikramiyesi kendi kadar acı…sessiz sanıyorlar aslında diğilim..konuşamamın lakırdısı bunca kargaşa…kerem hangi hudutlarda kimin peşi sıra varoluyor bilmiyorum..ama onu seviyorum..bir müzisyen olduğu için yada sadece keman çaldığı için..ama seviyorum niçin seviyosam seviyorum..midem bulanıyo…aşk dokundu…

DELİ KIZIN RÜYASI..

jaded | 02 May 2002 23:38

rüzgar uğultu peşinde esmeye tetikli..aynı anda fırtınayla karışık yağmurda yağabilir..bu hiçlik kasırgası..şiddeti gittikçe büyüyor.. bir kırlangıç olsaydım..hiç çıkarım olmazdı hayattan..mevsimleri severdim belki kış hariç..yeni iklimler keşfederdim,binlerce yol katederdim..hiç yorulmazdım..içim bir öncekine göre hep hevesli..hep uçmak isterdim hep uçayım..bu sonsuza dek sürsün;umudum kasırgadan payını almasın,temizim ben sadece bir kırlangıç..sıcak iklimde yaşarım ben..rüzgarı severim..gelinciklerdir çecuklarım ve derken bir silah sesi duyuldu..kanadımdan vuruldum artık uçamam..öldüm ben..kırlangıç olmasaydım… . .bir rüzgar olsaydım ben..hırçın olurdum belki bilmediklerine hevesli ama gücümü esirgemeyen..can katardım tohumlara uçururdum onları bir ağaçtan öteline..çiçeklerle arkadaş olurdum..bir çocuğun yüzünde yumuşak bir tebessüm oldurdum..belki de “o” yalnız kadını okşayan tek erkek..herşeyi severdim hele deniz..küçük yaramazlıklar yapardım dalgalarla..kimseye zarar vermezdim;derken koca bir fırtına kasırgayla yola çıktı..bana kimsin diye sordular..sen nesinki dediler..üflemeleri yetti..tüm ağaçlar ayrıldı kökünden..çiçeklerim uçtu kayboldu..dalgalar ağlayarak devirdi sandalları…herşey öldü..öldüm ben..rüzgar olmasaydım…. . .bir ağaç olsaydım..en güçlü ben olurdum asırlık dev bir çınar..dallarım bedenimden güçlü..yavrularım çiçeklerim birbirinden hevesli..birbirinden güzel..kuşlarla aram pek iyi..hele bir kırlangıç varya..işte aşığım ona…dallarımı o konsun diye uzattım..rengim tüylerinden çalmışçasına kızıl..yaşama sevincim herşeyim..ama her daim güzel olamam ki ben..güz olur yapraklarımı dökerim;yavrularımı..içimde hüzün..terkeder beni o güzel kırlangıç birdaha gelicem diyerek…der ve gelir lakin kocaman bir yalnızlık bu kocaman çınara fazla geldi..gitmeseydi..bir ağaç olmasaydım…. . .küçük bir kız çocuğu olsaydım..babamın en sevdiği kızı..en şımarık..hep büyümeye hevesli olsaydım..içimde yerinde duramayan milyonlarca parça..oyuncaklarımdan ibaret olsaydı dünyam..acımasaydı canım..dövmeseydi babam beni..annemin ağladığını görmeseydim..herşey öldü..öldüm ben..bir çocuk olmasaydım..19 yaşımda,dokuz yaşında ölmüş bir çocuk taşıyorum içimde..bazı şeyler belki hala yasta;benliğim??arada bir konuşuyor o çocuğun ruhu..sonra deli diyorlar çok bilmişçesine..ağlamasaydım,daha çok şey yazardım….. (justine bu senin için)

23 NİSAN HEP NEŞE DOLUYOR İNSAN!

jaded | 26 April 2002 00:08

ne yapmalı bugün bir çocuk için.. en fazla şeker alabilirim belkide..yada şairliğimden bir parça verebilirim ne olduğunu pek anlamasada…ama ağlayan bir çocuğa şeker verirsem susarmı?şekeri elinden alınmış olduğu için ağlıyorsa..ya annesi yoksa..ona vereceğim şeker onu susturur mu??

9 yaşında küçük bir kız çocuğu en çok annesine ağlar..ve bilmediklerine..bilmediği herşeye..büyümek ister..biran önce..büyüse ne olurki..çocukluğu, içinde hala çocuk..yarım kalmış herşey yine yarım…

belkide bugün içimizdeki çocuk için bir şeyler yapmalı..kimse büyüdüm demesin..hala kapalı bir kapının ardında yalnız çocuk silüetleri vardır..zorlasanıza..siz hiç çocukken ağlamadınız mı??? hiç şeker yemediniz mi??

ZEHİRLİ ÖRÜMCEKLER ÜZERİNE

jaded | 17 April 2002 12:15

bak işte,zehirli örümceğin mağarasıdır bu!görmek istermisin kendisini?işte asılı ağı;dokun da titresin.işte geliyor kendi isterğiyle;hoş geldin zehirli örümcek!kapkara duruyor sırtında üçgeninle alametin;ruhunda senin ne olduğunu bilirim ben… intikam vardır senin ruhunda;ısırdığın yer siyah kabuk bağlar;intikamıyla zehirin baş dönmesi verir ruha!böyle sesleniyorum size değinmece ile,ey ruha baş dönmesi verenler,ey eşitlik vaizleri!zehirli örümceklersiniz bence siz,sinsi sinsi kin besleyenlersiniz..ama yakında saklandığınız yerleri çıkaracağım ışığa;onun için gülüyorum yüzünüze karşı yükseklikler gülüşümle…onun için yırtıyorum ağzınızı ki,öfkeniz sizi yalan mağaranızdan dışarı çıkarsın ve adlet sözünüzün ardındaki kininiz ortaya çıksın..zira,insanın kinden kurtulması_en yüksek umuda köprü budur bence,uzun fırtınalardan sonraki gökkuşağı bu……babanın gizlediği şey,oğulda çıkar açığa;ve çok kez babanın açıklanmamış sırrını buldum ben oğulda..esinli kişilere benzer onlar..fakat esinleyen onları kalp değil_kindir..ve nice ve soğuk oldukları zaman,ruh değil,hasettir onları ince ve soğuk yapan..bütün sızlanmalarından kin yansır,bütün övgülerinde garez vardır yargıç olmaksa bir mutluluktur onlarca..ama ben size şu öğüdü veririm ,dostalrım;içlerinde ceza vermek güdüsü kuvvetli olanların hiçbirisine güvenmeyin..güvenmeyin doğruluklarından çok bahsedenlere !gerçek ,bal değil yalnız onların ruhlarında eksik olan…..justine bu sana….

POZİTİF OL, HERŞEYE GÜLÜMSEYEREK YAKLAŞ!

jaded | 16 April 2002 14:29

bu yaşamın tüm gerçekliğine gözlerini kapamak… herşey güzellikler karmaşasıyken, yaklaşan sonu görememek ya da görmeyi ertelemek.. kendi gerçekliğini üretme payından aldıkların ve verdiklerin… sen ne yaptın ki??kendini yaratmak adına… içinde kendini hazır bulduğun, doğduğun dünyada sana verdiklerinin ötesinde ne yarattın?? yeni bir yemek?yeni bir şiir? yeni bir resim? yeni bir hikaye?yeni bir yaşam??? yeni bir ne? kendiliğin, düşmüşlüğünden izler taşıyor mu ya da sevgisizliğinden?? kim kimi gerçekten sevdiki zaten?? sevdalar sevgi adına mı yaşandı sanki.. herşey soyut bir görüntü ardına saklanmışken dokunma boyutuyla yokettin illüzyonu!!şimdi, açıkça söylemler üretiyor zaman…yaralı bir kuşu düşün..yaralı kanadı hiç umrunda oldu mu?yarasını sarmak içinden geldi mi?istemedin mi hiç, bir daha uçmasını? yürürken karıcaları farkettin mi bastığın anda ezdiğin;öldürdüğün,,, ya da…sokağın kenarında sana boş gözlerle bakan ama bir o kadar da dolu olan aç yürekleri gördün mü, bakamadın değil mi suratlarına..o nlarki sevgi açları, ekmeksiz büyüyen yetimler.. hiç görmedin değil mi onları?? oysa onlar hep sana baktılar, hep seni gördüler… senin gibileri…”herşey güzel, yaşıyoruz işte”.. ne kadar basitçe kurulmuş bir cümle! yaşamdan aldığımız kimi doyurdu.. benliğimizi mi, sevgisizliğimizi mi, yoksa gerçekliğimizi mi, hiçbirşeyi… hiçkimseyi… şimdi aynaya bak… hala boş bakıyorsun… hala hayatının bir anlamı yok… hala var değilsin…HALA VAROLAMADIN….

düşündümde sana giden her yol tıkalı…

jaded | 10 April 2002 16:06

taştlarla döşediğim aslında ona da gerek yok ya yalnızlığım bile yeter yüksek engebelere..okyanusun tam ortasında..senin için deniz olsun sınırı daha az..deniz maviden çaldıklarını yeşile vererek kırmızıdan tükettiklerini sarıya indirgeyerek oluşturmuş kendisini;şairane..adanın ortasında tek bir ağaç var sanki beni simgelercesine..adanın adı SAMATHAOS bir yunan adası..mitolojik öğeler taşıyor imgesi…deniz tanrısıyla fırtına tanrısı başbaşa verip yönetiyor ortadaki tüm hırçınlığı…ama gökyüzü benden sorulur…ağladımmı bulutlar rüzgar dinlemiyor …denizi dinlemiyor yağıyor…yağıyor bitmezcesine…durduğu vakit güneşi arıyor tüm yeryüzü…ama güneşi gören yok…o hükmedemediğimiz tanrı…bize yüz vermiyor…gri bir görüntü canlandı şimdi tümcende..kaybetme görüntüyü..bir sandal var denizin ortasında ama adaya uzak sanki gelmek istercesine yanaşmaya çalışıyor ama nafile..fırtına iş başında…içinde bir adam var,çabalıyor..güçlü kuvvetli biri nerdeyse başaracak ama..izin vermiyor hırçın dalgalar…sandal devriliyor..adam suda yokolup gidiyor ne acı…adada ne var..hep merak ediyor tüm denizciler…cesur denizciler hep bu sırrı çözmek için cesaretlerini sınıyorlara ama pek azı gidiyor bu yolculuktan ama bir daha geri dönmüyorlar…yine yine yine…yüksek uçurumlar var adada..sanki her biri tek başına varolabilecekmiş gibi öyle sivri öyle bağımsız..ama öyle kendiliksiz…neyi tüketiyorlar ürettikleriyle…;yaşamı tüketiyorlar ürettikletiyle..bu adada bitki yok sadece bir ağaç var ama o da yetermi oksijene,havaya…işte bu kasvetli hava bu uçurumların ürettikleri…burda nefes alabilen de olamazki..bak sen…uçurum diyip geçicektin nerdeyse..ağaç ne yapıyor peki…tek başına yıllık gövdesiyle kimi bekliyor…dalları sarkmış,tek bir tohumsuz yaşayıp giden ağaç…gelen gemileri seyre dalıyordur,fırtınanın oyunlarını,poseidonun marifetlerini..ama kimse mutlu değil samathaosta….tüm ağırlığınca hüzün çökmüş üstüne görüntünün…ince bir tabaka gibi düşün kaldır bak..sıyır tabakayı görüntüden bakalım ne görüceksin…tüm bu sorular sana muhtelif…kaldır ve ne gördüğünü söyle… …..belki de….

borderline

jaded | 03 April 2002 14:56

çığlık çığlığa yankılanan sesi duymuyor kimse…kulaklarımı sağır edecek…nerdeyse..kaçmak anlık bir devinimken yerimden sıyrılıp da bu sorgusuzluğa bir son veremiyorum…işte yine başladı uğultu..”mini psikoz”diyor buna doktorlar…bence gece yazgısı..duyduğum sesleri kimse duymuyor ama ben uğultuda boğulmak üzereyken yaşamak zor geliyor….üzerimde tüm ağırlığımca kendim onun üstünde kendimin katları…büyüdükçe savrulmaya hazır bir yığın beden..ağır…bensiz…deli…borderline…ama şimdi ne anlattığımı bile bilmiyorken yaşanmış hisler karmaşası diyelim buna…anlatamadığım ama yaşadığım hisler karmaşası…

bahar, aşk ve jazz…

jaded | 02 April 2002 21:00

açıkçası ne oluyorsa, başıma ne geliyorsa ismimden dolayı.. bahar gelecek diye 3 kez düşüp 3 kezde aşık olup durduğum zamanlara muhtelif yaşamım… cemre ya ismim… işte o yüzden… aslında bu yazı günlük standardı taşıyabilir ama sesimi duyun istiyorum…

hayatımın aksak ritimlerinde sadece kendimi yaratmaya çalıştığım heran bana yalnızlık olarak geri dönüyor.. hep böyle düşündüm… toplumdan biraz sıyrılıpta kendi köşeme çekilince tuhaf damgası yedim.. anlaşılmayan bir tarzda… oysa gerçeklik payımı üretiyordum ama değer yargıları sadece benim içimde… hayatı sorgulamadan, anlamadan yaşamaktansa varsın “tuhaf” desinler de asıl tuhaf olanların onlar olduklarını bileyim,sesimi de çıkarmayayım..

okul kantininde resimlerim, beyaz kağıtlarım ve yırtık dosyamla masayla yalnızlığı paylaşıyordum (yine her zamanki gibi) karşımda onu gördüm.. okula ilk geldiğim günlerde dikkatimi çeken ve benim hep sarışın diye takıldığım çocuk… aslında kumral, uzun kıvırcık saçlı.. değişik bi tip hani “tuhaf”.. yürüyüşünden hayat algısının farklı olduğunu sezmiştim… neyse karşımda (karşı masada)oturuyordu.. ben baka baka resmini yapmaya koyuldum, sonra gösterdim ona… değişik bir tepki… ilgilenmedi gibi.. sonra diğer resimlerimi gösterdim.. masama geldi… yalnızlığımla doldurduğum boşluk aniden doldu.. tanıştık… çok tatlı biri olduğuna karar verdim.. müzisyenmiş, jazz seviyomuş ama ona bu soruyu ben sormuştum.. ben de jazz meraklısı ama nick cave ve björk, bob marley le sınırlanmış alanım varken onun saydığı isimlerle sıkı bir jazzcıyla konuştuğumu farkettim… bana kayıtlarını dinletti… bence muhteşemdi.. hissederk belkide benim söylemek istediğim herşeyi söylemişti orda… piyanosunun tınısıyla… bana tuhafmışım gibi davranmadı, dinlemiş gözüküyodu.. anlamışta olabilir..

ben yine aralarında uçuştuğum ve bir türlü yerini bulamadığım kavramlarım arasında kaldım… kendimi ifade edememek belkide ifade bütünlüğümün olmayışı… yoğunlaşma noktamın olmayışı… yada o kadar çok kendimi parçalara bölmem ve bu parçalardan ki hepsi yarım birer birey olmasını beklemek.. ya tek bir ben olacağım yada kendiliksiz, taslaklar halinde bir “cemre”…

kendi ironik paradoksuma dönüşüm yaptım yine… yanlış anlamayın bir fizikçiyim ben:))

kendimin türevlerini alıyorum sonsuza limitlenirken.. sonsuzun türevi sıfır ya hani işte hep geldiğim nokta elde var sıfır…

aşık mı oldum dedim, bilmem ki.. belkide gelip, acıtıp gidecek bir duygu… jazz dinliyor ya, konuşurken gözlerini görmemem için elinden geleni yapıyor ya, müziği hissederek yapıyorya bi de sarışın ya işte bu yüzden…

aşık oldum diyorum…