eksi sozluk cizre ye kitap yagdiralim ka
aziL | 17 April 2003 13:04
yeni enerji teknolojisi “The Bloom Box”
makbusch | 26 February 2010 20:07
geçtiğimiz haftalarda sessizce gün yüzüne çıkan bir teknoloji, the bloom box! amerikada şuan google’ın ebay’ın ve wallmartın etkin olarak kullandığı bu sistemde yaklaşık 10 cm çapındaki bir küpten koca bir evin elektriği sağlanabiliyor.
Solid Oxide Fuel Cells
Henüz konuyla ilgili çok fazla açıklanmamakla beraber, levhalarda kullanılan teknoloji sır gibi saklanıyor. cbc kanalının yaptığı röportaja konuşan hindistan asıllı tasarımcı K. R. Sridha, bunun geleceğin teknolojisi olduğunu, birgün herkesin bu teknolojiyi kullanacağını savunuyor.
amerikan ve ingiliz birlikleri ırak’taki bazı anahtar noktaları vurmaya başlamış.
blackinwhite | 03 March 2003 15:27
The Codebreakers
| 28 September 2006 08:40
BBC,bugüne kadar hazırladığı birçok kaliteli belgesel yapıma bir yenisini daha ekledi mayıs ayında. The Codebreakers adlı 2 bölümden oluşan 40 dakikalık belgesel yapımda “açık kaynak” dünyasına ışık tutmak hedeflenmiş.açık kaynak ve özgür yazılım dünyasını birde BBC’nin gözünden görmek istiyorsanız : WMV(60MB) – M4V(225MB) – OGG(90mb)
belgeseli ayrıca DVD(torrent,1.5GB) şeklindede indirebilirsiniz.
herkesin özürü kendine:)
fatosela | 09 December 2002 13:38
ehhh nihayet bir aylık ilişkimi bitirdim kazasız belasız.hehe artık bir sevgilim yok.üzgünmüyüm ee pekte emin değilim.ama kışın değilde yazın ayrılmayı tercih ederdim.bide şeyi anladım sanırım ben ilişki özürlüyüm.
çarpıklık,iki yüzlü medya ve insanlar
suphi | 04 July 2008 14:52
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Turbanli_goruntulerimden_nefret_ediyorum__187659_11&tarih=04.07.2008&Newsid=187659&Categoryid=11
tren stop etti,bir el atın da ittirelim!
beyefendi | 21 June 2006 11:53
böyle birşey gören duyan var mı? trende ki yolcular inmişler treni itiyorlar. “evet ittiriyoruz. kussura kalmayın. tamamdır çalıştı.” olay nerede mi geçiyor?
facebook hesabınızdan para gönderin
Hiroe | 21 June 2007 17:51
İstanbul da Çamurlu Su
turte | 14 September 2009 14:15
Di’li Geniş Zaman Hikayeleri
İSTANBULDA ÇAMURLU SU
Eskiden, yağmur yağar da sular toprak yoldaki çukurlarda birikinti oluşturunca, elimize kağıt, çalı çırpı ne bulursak alır o birikintinin üstünde yüzdürürdük, yağmurdan yağarken olmasa da yağdıktan sonra epey zevk alırdık.
Altı yılım geçti İstanbul’da. Kar fırtınalarına, yoğun yağışlarına, trafik çilelerine, okul tatillerine tanık olduğum kent hemen her noktası kamerayla gözlense de yine insan hayatının pek de değer görmediği bir yer hala. Bundan yaklaşık 5 sene önce, yurt camından karın ne kadar da çok yağdığını konuşuyorduk arkadaşlarla. O zaman da büyükşehir belediyesi çalışıyordu, her şey içinde yaşayan insan için yapılıyordu. O fırtına sırasında da onlarca kişi Silivri yolunda mahsur kalmış, donmuş, ölmüş, korkulu anlar yaşamış ve ne kadar değersiz olduğunun bir kez daha farkına varmıştı.
Eylül ün altısında meydana gelen ve deyim yerindeyse sular altında bırakan yağışlar belediyenin belini bükmüştü, oysa belediyenin bir afet koordinasyon merkezi vardı ve bu merkez ilgili dairelerle an be an ilişki içerisindeydi. Nasıl olurdu da kırk elli yılda bir yağacak yağmur kendini daha önceden belli etmemiş, Allah ın işi birdenbire ortaya çıkmıştı. Bunca insan gerçeklerle mi bilgilendiriliyordu yoksa geçiştiriliyor muydu şikayetler?
Alttaki fotoğraf gibi miydi sabit maaşla çalışan ve aniden anayolda seyahat ederken suya kapılan insanın hali İstanbulda ? Bölgenin coğrafi özelliği nedeniyle bunlar olmuştu zaten, üstüne bir de “Allah ın takdiri” yoğun yağış, malum sıktığımız spreyler parfümler ozonu delmişti sayın belediye başkanının da onadığı gibi, valimiz yağma lafını edenlerin ağzına oracıkta biberi sürmüştü bile, televizyon kanalları ana haberden sonra selin pek uğramadığı yaşamları konu alan magazin programlarını ya da dizileri gösterecekti yine….