bildirgec.org

Oral-B Pulsar’la ritmi yakala!

Kinayeci Keraneci | 12 December 2006 12:28

Sosyomat’ta bir etiket; “Sabah uyanınca tek elle yapılacak en güzel şey”. Ahkamlar yaratıcı ama diş fırçalamayı es geçmişler. Halbuki daha tam uyanmamışken banyoya çüydürüp işedikten sonra, sana çipi çipil bakan aynadaki yansımanla muhattap olmanın en mentollü yoludur bu. Sırıtmaya başlarsın, günün iyi geçer.

Oral-B Pulsar’ın viral kampanyası ritmiyakala.com da bu ana odaklanmış bir oyun. Sen macunu fırçaya sürerken, üst kattaki çıtır karşı cins de duşa giriyor, açıyor müziği. Ver çoşkuyu, ver macunu, köpürerek çoşsun bünyeler. Oyunda çalan müziğin ritmine göre fareyi oynatarak fırçalama temposunu tutturmaya çalışıyorsun. Ödül olarak 30 tane iPod’u gözden çıkarmışlar. Pulsar’lar, mp3’ler falan da su gibi…

Kendi kartuşunuzu kendiniz doldurun

isasari | 12 November 2006 16:11

Bu sitede, kendi başınıza yazıcı kartuşunu çok düşük bir maliyetle nasıl dolduracağınız espirili bir dille anlatılmış. Şimdiden kolay gelsin.

Unutmayın enjektörün iğnesi çok sivri kolayca deriye saplanıyor zaten yapım amacıda bu!! Dövme yapmak istiyorsanız tam zamanı. 🙂 Enjektörü uzaktan dolabınıza doğru sıkıca tutun arkasına hızla vurun hava basıncıyla iğne kısmı fırlayacak ve dolabınızın ahşabına saplanacak. Bu nedenle kullanırken sabırlı olun…. Saplanmazsa sekip size saplanır artık….

Star Trek 40 Yaşında

skywalker | 02 November 2006 23:10

Bundan tam kırk yıl önce 8 Eylül gecesi NBC’de yayınlanan ilk Star Trek bölümü ile birlikte birçok insanın düşünce yapısı ile birlikte hayatı değişti. İlk çıktığı dönemde çoğu yapım gibi yadırganan Star Trek daha sonra, başka dört televizyon serisi, animasyon serileri ve tam on adet film ile büyük bir fenomen haline geldi. Ve tam bugün, Star Trek sevenler bu büyük evrenin 40. yılı kutluyor ve başta Gene Roddenberry olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerini sunuyor.

Sıkıcılığın sonu…

Poşet Çay | 15 May 2004 19:35

“Hadi bakalım görüshürüs..” dedim ve ayrıldım arkadaşların yanından..Arkadaşlarımla da eğlenceli veya işe yarar hiç bir yapmamış olmanın verdiği sıkıntı yetip artmıştı zaten..Keyfimi bozanın bu olduunu düşünmeyi bırakmıştım artık günümün tamamının sıkıcı olacağına kanaat getirmiştim çünkü akşam olmuş sayıyordum artık..Tabi “sıkıntımı atarım belki” düşüncesinin getirisi olan “eve yürüyerek gitmek” uygulaması başından beri bir hataydı biliorum..Ama o zaman bilmiordum..Neyse..Eve ellerim cepte “Hayatın getirilerini elinin tersiyle iten ve yalnızlığından başka hiç birşeyi umursamayan..” pozunu deneyerek gitmeye başladım..Köpekleri kendimi bildim bilesi sevmem.Her halde bu yüzden onlar da beni sevmez..Ve beni kovalamak için fırsat kollarlar..Dün akşam da tüm günümün sıkıcı olmasını planlayanlar her halde akşam için büyük sürpriz planlamışlar benim için..Yani yine bu anlardan biriydi sanırım ve bir köpek faciasıyla karşılaştığımı anlayınca (Normalde köpeklerden korkmam ama bu köpek 4 ayağı üzerinde bile benden uzun olduğu için -ehem öhöm…-seçecek fazla alternatif şıkkımın olmadığını düşündüm ve) 4 nala koşmaya başladım.Köpekte bana eşlik etti..Eşlik etmekle kalmadı ve köpekle akraba olmanın sınırlarında gidip gelirken vatandaşlar tarafından kurtarıldım..Sonuç: Bir kuduz aşısı, birazcıcık dikiş ve metrelerce sargı beziyle günü kapattım…Ve şu an sabahtan beri kıpırdamadan oturmak zorunda olmak gibi bir durumda olsam da yine de şikayet etmiyorum..Huzurlu bir biçimde sakat ayağımla nasıl sörf yapıyorum onu çözmeye çalışıyorum…

Subtitles

VetDr | 06 February 2005 00:39

ADSL ucuzladı harddisklerini filmle dolduranlara lazım olabilir 🙂 >>>>>>

kullanmaktan zevk alacağınız 17 web uygulaması daha

pinkfloyd | 30 March 2009 09:44

Geçtiğimiz günlerde yayımladığım kullanmaktan zevk alacağınız 17 web uygulaması‘nın ardından bugünkü yazımızda yine farklı kategorilerde günlük hayatınızı kolaylaştıracak 17 adet web uygulamasını daha yayımlıyorum. Tıpkı diğer uygulamalarda olduğu gibi ister tasarımcı olun ister geliştirici, ister ofis çalışanı olun ya da yönetici; bu uygulamalar sayesinde günlük yaşamınızda sık yaptığınız görevleri daha verimli bir şekilde yerine getirebilecek ve kazandığınız zamanı diğer projelerinizde kullanabileceksiniz. Uygulamaları inceleyin ve onlarla ilgili düşüncelerinizi yorumlarınızla paylaşın.

1. DimDim

DimDim
DimDim

DimDim ücretsiz bir web konferans servisi olup masaüstünüzü paylaşmak, slaytlar göstermek, diğer kullanıcılarla birlikte çalışmak, sohbet etmek, ya da web kameranız aracılığı ile diğerlerini görebilmeniz için kullanılabilir. İşin güzel yanı, tüm bunlar için sisteminize herhangi bir yazılım yüklemenizin gerekmiyor oluşu.

2. Soshiku

Soshiku
Soshiku

Soshiku uygulaması sayesinde öğrencilik hayatınızda katıldığınız sınavları ya da etkinlikleri yönetebilirsiniz. Soshiku, sınav tarihlerinizi kaydedebilir ve yaklaştıklarında sizi kısa mesaj ya da elektronik posta yolu ile bilgilendirebilir.

SANAL GERÇEKLİK veya GERÇEK SANALLIK

mevlana yusuf | 16 August 2007 17:54

Sanal gerçeklik (Virtual Reality demiş Vikipedi)

Sanal alem, sanal gerçeklik, sanal dünya gibi kelimelerin günümüzün moda tabirleri, olduğu hepimizce malum. Sanal, yani sanılan, zannedilen, öyle olduğu kabul edilen. Bu aslında tam “adı üstünde” deyiminin tüm anlamını tamamiyle ifade eden bir tabir. Adı üstünde… Zannedilen, aslında olmayan, olduğu kabul edilen veya kabul ettirilen gerçeklik, alem, dünya…
İki kelime zıt anlamları ihtiva ettiği halde yan yana kullanışıyla kendini öylesine kabul ettirmiş ki, gerçekliğin mi sanal yoksa sanallığın mı gerçek olduğunun kimse ayırdında değil veya böyle bir fikri taşımanın aslında işin vehametini fazlasıyle ortaya çıkardığı halde herhangi bir tepkinin ortaya çıkmaması, doğrusu bu sanallıktan birazcık sıyrılıp hadiselerin veya hadiselerin tesirlerinin dışında kalabilmeyi becerebilmiş zihinlerin şaşkınlıktan ve çaresizlikten için için kendilerini yiyip bitirmelerini doğuruyor. Peki bu kadar vahim ise durum ve apaçık ortada ise, niçin farkedilmiyor? Bunun en mantıklı cevabı herhalde şu olsa gerek.
Ölüm ölümlere gelmez…
Neyi mi anlatmak istiyorum?Şimdi zihinlerinizi ve becerebilirseniz yüreklerinizi kısa bir süre için “yer”lerinden çıkarıp ( “yer”den kasdım, modernite denilen illetin son piçi “sanal gerçeklik” üreticilerinin, kurbanlar için hazırladıkları ve her ferdin aynı yerde fakat yine her ferde ait özel olarak hazırlanmış “fanus” ve bu fanusta oluşturulmuş tek “kültür”dür) gözlerinizi etrafınızda gezdirin ve görmeye çalışın. Şu sorular da zihninizi kurcalasın.
Bu dünyadaki bir fert olarak durduğunuz yer neresi? Bu ülkenin bir ferdi olarak durduğunuz yer neresi? Kendi irade ve arzunuzla mı ordasınız? Yoksa bir yerlerden uzanmış eller yoluyla mı bulunduğunuz yerdesiniz? Bu haklılık veya hakedişiniz ne/neler yoluyla veya vasıtasıyladır? Orada bulunuşunuzun kararlılığı ve sürekliliği veya süreksizliği hususundaki dahliniz hangi boyutta veya böyle bir seçime, arzu ve iradeye sahip misiniz veya ne kadar sahipsiniz?Özvarlığınıza mahsus mesuliyetlerinizin mi yoksa bir cemiyetin üyesi, bir ülkenin vatandaşı olmanın mesuliyetleri mi daha fazla yer ediyor tüm yapıp etmelerinizde, yaşamınızda ve fikirlerinizde?Doğrusu tüm bu soruların ne amaçla sorulduğu konusunda – belki biraz da soruyu sorana karşı kızgınlık ihtiva eden – şüpheler taşıdığınızı ve kaşlarınızın çatıldığını görüyor gibiyim.Ama, tepesinde sürekli her an aniden inebilecek koca bir yumruğun bulunduğu bilgi, his ve tecrübesini taşıyan biri olarak, bu soruların aslında her açık zihinli vatansever için sabah akşam sorulması ve en doğru en geçerli cevapların bulunması yolunda azami cehd ve gayretin gösterilmesi gerektiğini düşündüğüm için, çatık kaşlarınıza, kızgınlığınıza ve şüphenize seve seve “eyvallah” diyeceğimi belirteyim.
Herşeyin aslında beynimizin bir algılaması olduğu, aslında hiçbir şeyin gerçekte olmadığı ama olduğunun beynimizce kabul edildiği ileri sürülüyor. Yani bir bakıma rüyanın rüyasını görüyoruz bu alemde.İşin sofice bakış ve ifadesi ise şöyle. Malumunuz bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “İnsanlar uykudadır, ancak ölünce uyanırlar”.
Şimdi bu ne demek?Yazının başından beri bahsettiğin sanallık bu mu yoksa, dediğinizi duyuyor gibiyim. Hayır. Bu hadis-i şerif, hakikatin, asl’ın hakikatinin veya en doğrusu hakikatin aslının ifadesidir.Bir çoğumuz bilgisayar karşısındaki bir insanın, o andaki görünümünü dışardan seyretmişizdir. Seyretmeyenler bir kafede bu deneyimi edinebilirler. O makine ile insanın nasıl ‘etkileştiklerini’ dikkatli bir gözle seyredersek şu sanallık denen şeyi biraz kavramaya başlarız. Özellikle chat yapanları veya oyun başındakileri. Artık bütün hisleri meşgul oldukları şey iledir veya tamamen o olmuştur. Dünya o şey halindedir ve onun haricindeki varlıkların çoğu zaman farkında değillerdir.
(Midtown oyununu hatırlayalım.) Son sürat caddelerde sürdükleri taksi sanki kendileri olmuştur. Dönüşlerde bedenlerinin de o yönde hareket ettiğinin, bir şeye çarpınca yüzlerinin aldığı şeklin arabanın parçalanmış şeklinden pek de farklı olmadığının, polise yakalandıkları zaman ki kızgınlıklarının doğrusu ben farkında olduklarını hiç zannetmiyorum. Yani o insan o anda ne ile meşgul ise o makine karşısında, yaşamı o oluyor.
Bu kadar uzun lafın sonunda söylemek istediğim şu.Bugün bize dayatılan hayatın, aslında hayatın aslı olmadığını, ard niyetlerin gerçekleştirilmesi için hazırlanmış; köleleştirici, köleliği yüceleştirici, zihinleri bulanıklaştırıcı, tektipleştirici, zalimleştirici, bencilleştirici, merhametsizleştirici berbad bir kopyası olduğu, ve kopya hayatın o hayatı sürenler için her zaman tedirginlik ve huzursuzluk doğurucu olduğu gerçeğini ifade etmektir.Kurgulanmış bir hayat yaşadığımız. Ama kurgusunda bizim dahlimiz yok.
Ben bu satırları yazarken ve siz bu satırları okurken, belki isteyerek belki istemeyerek, belki farkında olarak belki olmayarak ama muhakkak içinde bulunarak bu kurgunun kurbanı rolünü oynamaya devam ediyoruz.Peki bize bu rolü biçenler kendileri hangi roldeler? Ve hangi hayatı yaşıyorlar acaba?Kurguladıkları hayatı mı yoksa Hayat’ın Kurgu’sunu mu?

Yeni Siteler Keşfedelim – XVIII

Atomic Bomb | 29 November 2010 09:05

Apture: Bir sayfada bir şeyler okurken o anda yazıdaki bir şeyi araştırmak isteyebilirsiniz. O anda tarayıcınızın özelliklerini de kullanıp ayrı bir sekmede arama yapabilirsiniz ama bu sefer de ana sayfadan koparsınız. İşte bunu engellemenin yolu bu siteyi kullanmak. Ayrı bir sekme açmadan rahatça araştırma yapabilirsiniz.

Tictacdo: Yapacaklarınızı not etmek sizi hem pratikleştirir hem de işinizi hızlıca görmenizi sağlar. Yapacak listeleri işlerinizin ne kadarının bittiğini de görmenizi sağlar. Ancak planladığınız bir şeye hangi adımdan başlayacağınızı bilemiyorsanız bu sitedeki hazırlanmış listelere bir göz atmanız yararlı olabilir.