bildirgec.org

öldükten sonra e-mailiniz ne oluyor?

nihilanth | 12 January 2007 22:37

Foreign Policy dergisinin son sayısı bir şeyi sormuş : “Öldükten sonra e – postalarınız ne olacak?

Amerika’da avukatlar, son dönemde müşterilerine bir telkinde bulunuyorlarmış: “Vasiyetnamenize e-posta şifrelerinizi de yazın ve siz öldükten sonra onları kimin kullanacağını belirtin.”

Zira internet servis sağlayıcıları, bu şart vasiyette yer almazsa -aile üyeleri bile olsa- kişinin hem e mail hem de internet ortamındaki diğer şifreli girişlerine kesinlikle izin vermiyorlarmış. Hatta aile bireyleriyle internet sağlayıcıları arasındaki bu tartışma, mahkemelere bile taşınmış. Gerçi Michigan’da bir hakim, Irak’ta ölen Amerikalı bir askerin ailesi ile çocuklarının, e-postalarına ulaşabilmeleri için Yahoo aleyhine, emsal teşkil edebilecek bir karar vermiş. Ama yine de avukatlar, müşterilerini uyarmakta yarar görüyorlar.
Bu arada insanların gerçek hayatları sona erdikten sonra, sanal hayatlarıyla ilgili düzenlemelerin yapılabilmesi için, sanal ortamda da çeşitli girişimler başlatılmış:

Ajaxda karakter kodlaması nasıl çözülür

ikuzgun | 22 May 2008 14:31

Türkçe karakter problemi, her alanda başımızı ağrıtırken, özellikle Ajax ile uğraşanların baş belası durumundadır. Sorunun çözümünde karakter çevrimi, iconv gibi vs. çeşitli yöntemler kullanmış biri olarak kesin çözüm her yerde UTF8 kullanmaktır diyebilirim.

Ama iso dan utf8e geçmek bir sürü iş diyen çıkabilir. Ben de demiştim zamanında. İşte çözümler. Ben çektim siz çekmeyin.

Valelerin Orman Macerası

anticipation[pilli_silinen_hesap] | 14 September 2006 14:44

Hokkabazlık ve sihirbazlık dünyasından yeni numaralarla devam edelim. Seyircilere pek az iş düştüğünden olsa bugün ki numaramız diğerlerine oranla daha az etkileyicidir. Ve dikkatli gözler küçük hilenizi fark edebilir.Önce elli ikilik iskambil destemizden valeler ayrılır. Zira bu numaramızın hazırlık aşamasıdır ve seyircilerin kesinlikle görmemesi gerekir. Daha sonra ayırdığımız valelerden herhangi birini destenin en üstüne koyarız. Diğerleri elimizde seyircilerimizin karşısına çıkarız. seyircilerimiz karşısında dikkati çekicek biçimde kartları karıştırırız. Ancak kesinlikle en üste koyduğumuz vale hep en üstte kalıcak şekilde karıştırırız. Ve kartların karıştığını düşünen seyircilerimze dönüp hikayemizi anlatmaya başlarız…”Üç yakın arkadaş olan Hakan, Furkan ve Takan çok maceracı gençlerdir. Bir gün ormanda düzenlenen bir “yön bulma” turnavasına ekip olarak katılırlar. Birbirlerinden ayrılmadan ormandan çıkma yolları ararken saatler geçer ve turnuvayı kaybedecekleri korkusuyla yeni bir strateji geliştirmeye karar verirler. Uzun tartışmalardan sonra hepsi ormanın başka bir köşesine gitmeye ve çıkışı aramaya karar verirler. İki saat sonra tam bu noktada buluşmak üzere sözleşirler. Ve hepsi ormanın başka bir köşesine gider.”İlüzyon burada başlamaktadır. Valelerden birini alıp;
“Biri güneye gitmeye karar verir” der ve elimizde tuttuğumuz destenin en altına koyarız.”Diğeri kuzeye gitmeye karar verir” der ve o valeyi alıp destenin en üstüne koyarız.
Diğer valeyi seyircilerden birine uzatır ve ormanın içinde hangi yöne gitmesi gerektiğine onun karar vermesini isteriz.
Seyirci Valeyi destenin arasında istediği bir yere koyar. Daha sonra başka bir seyirciden desteyi kesip, diğer grubun üstüne koymasını isteriz. Böylelikle seyirciler, valelerin deste içinde dağıldığını düşünür. “Sonra seyircilere ” Şimdi çıkış yolunu bulmaya çalışan üç arkadaştan biri çıkış yolunu buldu. Hepsi buluşma noktasına geri dönüyor, sizce de buluşabilecekler mi?” der ve desteyi tek tek açmaya başlarız… Sonuç 3 tane vale kağıtlar tek tek açılırken, yan yana gelir.Nasıl gelir? Şimdi zaten destenin en üstündeki kağıdımız numara başlamadan önce yerleştirdiğimiz valedir. Kuzeye gider derken bir valeyi daha en üste koymuşuzdur. Daha sonra desteyi kestirdiğimizde alttaki valede bu kağıtların üstüne gelmiştir.Basit ve anlamayanlar için etkileyici bir numaradır. Sihirbazlar sırlarını anlatsa bile bazı püf noktalarını açıklamazmış; ama sihirbaz olmadığıma göre açıklamam da bir sakınca yok, eğer elinizdeki üç valeden biri siyah diğer ikisi kırmızıysa, yani destenin üstündeki kağıt siyahsa, kırmızı kağıtlardan birini kuzeye birini güneye gönderin. Kırmızı siyah kağıt destenin içine karışsın. Belki insanlar sembolleri net fark etmeyebilir ama renklere dikkat etmeleri daha olası… Keyifli günler…
Not: Hikayeyi kendinize göre uyarlayıp anlatabilirsiniz, ben bu numarayı farklı bir hikaye ile öğrenmiştim, bu da benim versiyonum.

Tutkunun filmi; The Passion of Anna (1969)

queennothing | 26 January 2011 17:35

İsveç Sineması’nın büyük ismi Ingmar Bergman‘ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “The Passion Of Anna” (orjinal adıyla; En Passion), 1969 senesinde vizyona girdi. Tokyo’da dünyaya gelen aktris Liv Ullmann ile İsveçli aktör Max von Sydow‘un başrollerini paylaştıkları yapımda İsveçli aktris Bibi Andersson, İsveçli aktör Erland Josephson, aktör Sigge Fürst ve Erik Hell rol alıyor.
Filmle ilgili ilginç bir detayı da vermeden geçmeyelim; yönetmen Bergman, filmin çekimlerini bir zamanlar birlikte olduğu ve çocuğunun annesi olan Liv Ullmann ile birlikte yaşadığı adada tamamlamış. Dört karakterin öyküsünün anlatıldığı film, esasen Andreas Winkelman’ın yaşamına odaklanıyor.

İŞTE İŞ EVDE İŞ ARTIK OTOBÜSTEDE İŞ

nurozoz1980 | 12 November 2008 21:28

İşe giderken bile vakit nakittir diyenler için Microsoft’ iş başında şimdilik sadece Çin’de kullanmaya başlanılan otobüsler ofis şeklini andırıyor andırıyor.Yolcular için ayrı ayrı bilgisayar olan bu otobüste çalışanlar işe gidi ve gelişte artık rahat rahat çalışabilecek. Ama umarım bilgisayarlar tamamen masalara montelidir düşünsenize otobüsün her ani freninde ayrı bir monitör almak zorunda kalır bu otobüsler anlayacağınız galiba artık işte iş, Çoğumuz eve taşırız evdede iş ve şimdi otobüstede iş hayatımız tamamen iş olacak bu gidişle.

Kevin Costner THY reklamlarında!

queennothing | 19 January 2009 09:51

1990 yılında “Dances with Wolves” adlı sinema filmiyle 2 dalda Oscar Ödülü kazanan Kaliforniyalı aktör Kevin Costner, oyunculuk dışında ‘yönetmen‘ ve ‘yapımcı‘ kimliğini de sinema dünyasına tanıtmıştı.

Ünlü aktör, bir süre önce THY (Türk Hava Yolları) ile yaptığı reklam sözleşmesi doğrultusunda İstanbul’a, Atatürk Hava Limanı‘na geldi. THY’nin uzun uçuşlarında kullanmak üzere kiraladığı ‘Boeing 777-300 ER’ model uçakların reklam filminde oynayan Costner, 3 gün süren çekimler sonunda ülkesine geri döndü.