bildirgec.org

yaz hakkında tüm yazılar

İlgi alanına uygun site seçimi

hafifuyku | 24 April 2006 19:00

pillinetwork siteleri listesini kontrol edip yazmak istediğiniz konuyla ilgili bir site var mı kontrol edin. Doğru site seçimi paylaştığınız yazıyı konuyla ilgili kişilere ulaştırabilmek için önemlidir. Böylece hem emeğiniz boşa gitmemiş olur hem de sizinle ortak ilgi alanlarına sahip insanlarla konu hakkında tartışma şansınız olur.

tişört zamanı..

chirkinordek | 02 April 2006 14:21

Bugünlerde aklıma takıldı.. Malum yazda geldi ya, artık jean-tshirt ikilisinden bolca bahsederiz. Internet’te surf yaparken şöyle bir siteye rastladım. Adamlar çok güzel kategorilere ayırmışlar ve hemen hemen istediğiniz t-shirt’e kavuşabilme olanağı sağlamışlar. Bunun yanında “Kendi T-shirtini Kendin Yap , Bize Zorluk Çıkarma” kampanyasını da gayet başarılı bir şekilde götürüyorlar..

Peki, buna benzer Türkçe siteler yok mudur? Örneğin ben çok sevdiğim bir müzik grubunun logosunun, isminin yada bilimum öğesinin olduğu t-shirtlerden satın almak istiyorum, acaba nerden bulabilirim? T-shirts.com Türkiye’ye kadar gönderiyor mu bilmiyorum ama gönderirsede T-shirt’in fiyatı kadar kargo parası vereceğiz sanırım.

Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler..

imdat boğuluyorum

normandy | 05 August 2005 16:36

“ofis” korkunç bi yermiş gerçekten.. “staj” kisvesi altında hiç bi işime yaramayan ve “quite literally” hiç bişi yapmadıım bu yer de tipik bi ofis işte bi kere her yerinde o klişe ofis sözcüklerini duyabiliosunuz; misyon,dinamik,motivasyon vb.. minik bi mutfak var tabi ki her katta.. gidip kahve çay falan alabiliosunuz.. ofis insanlarının yakıtı kahve.. ilk gün alışmamış bünyeye ve aç karna o kadar kahve içmişim ki elim ayağım titriodu kafeinden.. buradakiler beni ne yapacaklarını bilmediklerinden önüme şirketin emeklilik planları mevzuatını koydular.. al bu dosyayı oku.. burada bulunmamın abukluğunun boyutunu elektronik öğrencisi olduğumu açıklayarak büyütebilirim sanırım.. ne tür bi okuyucu olduğumu da dragonlance sagasındaki bütün weis&hickman kitaplarını okuduğumu söyleyerek belirtiim.. bu bilgiler ışığında, sizce, ben önüme konulan bu dosyadan ne anladım? temettü diye bi kelime var.. onu telaffuz edebiliorm artıkın.. dosyayı yazanların da kafa karışmış zaten.. bi yerde 1000 YTL derken başka bi yerde 1.000.000.000 TL dio.. para birimine de dikkat etmediğim için arada dumur oluorm.. burdaki kimse niye burda olduğumu ne yaptığımı anlayamadı.. takım elbiseli ofis insanlarının arasından kot ve t-shirt ile her sabah geçip beni kapattıkları odaya girip 9 saat çıkmadııma göre önemli bişi yapıorm heralde.. diemiosun ki kimseye de “bişi yapmıorm” die.. admin privilege’ım olmayan bir bilgisayarda bişiler yapıomuş gibi görünüorm.. bu yazıyı da o bilgisayardan yazıorm ztn.. filter servisi bildirgeçin açılmasına da izin vermeseydi kayışı koparırdım heralde..

ütopia

mishkin | 05 August 2005 11:45

bunaldım be sevgili günlük…hani şöyle ne zaman biteceğine kendim karar vereceğim bir tatile çıksam…sonra o tatili hiç bitirmesem…(ama birileri çalışırken benim tatil yapmam adil olmaz)…bütün insanlık ne zaman biteceğine kendileri karar verecekleri bir tatile çıksa ve beni germeden keyiflerine baksa(evet bu daha makul)…bankalarda kuyruklar oluşmasa ve numaratör diye bir mafhum hayatımızda hiç olmasa…bir zeytin tanesi inananlar için dünyaya bedel olsa…figo ortalasa hakan şükür altıpastan kafa golü atsa…her sabah uyandığımda angelina jolie bana günaydın dese…evden çıkarken anahtarlar içeride unutulmasa,pencere camları sökülmek suretiyle eve girilecek diye sefil durumlara düşülmese…kafka bir akşam yanına gregor samsa’yı alıp bana çay içmeye gelse…melih cevdet, polis olup “içerdekiler”i dışardakiler eylese…adam masaya hep biranın dökülüşünü koysa…konsolosluklar seyahat özgürlüğüne çelme takmasa…iki kere iki bazen de kafasına göre takılsa,hep dört etmese…ımf bundan sonraki hayatına hayır kurumu olarak devam etse…saddamlar,bushlar ve w’ler hayatımızda hiç olmasa…selim ışıkla turgut özben buluşup tavla oynasa…hem içinde olsak çemberin hem de büsbütüsün dışında tanpınarla otursak…sigara sağlığa zararlı olmasa…ayaklar terleyince güzel kokular saçsa…ilaç sektörü diye bir şey olmasa…”olursa tek şikayet ölümden olsa”…günlük yazarken insanın tepesine müdürler dikilmese…puffffffffffffff

haziranda olmek zor

yagmurbaz | 08 June 2005 12:38

Her haziran ayina geldigimizde, ah diyorum bu ayin 3 unde bisey vardi ama ne vardi? birilerinin dogumgunu oldugunu dusunuyorum, herkesi gozden geciriyorum, yok hic kimsenin degil. bugun hatirladim. 3 haziran, nazim hikmet’in olum yildonumuydu. her sene gibi bugunde, devletimiz hala sairimizi sahiplenmedi diye icim burkuldu. evet sene 2005 nazim hikmet oldugunden beri yuz yili gecmis hala moskova da yatiyor. amacim hadi sairimizi analim, aman ne iyi sairdi, en son istegide anadoluya gomulmekmis, hadi mezari buraya getirtelim demek degil elbette, bu yeteri kadar soylendi. zaten kemikleri sahiplenmek ne kadar dogru o da tartisilir…

yandık..

hashosaf | 13 May 2005 11:03

nasa ‘nınbildirdiğine göre;Türkiye’mde bu yaz son 25 yılın en sıcak ve en uzun yazı olacakmış.Bende bu dondurma reklamları nie azdı diyodum kendi kendime,meğer adamların nasa’da adamları varmışş.

K-O-M-İ-K

ian_dwyer | 03 April 2002 13:54

Ben ve yaz aşkım sahilde yürümekteyiz, tam

güneş denizin içine batmak üzere ve o manzarann

önünde fotoraf çekilmek istiyoruz. Güneş her an

batabilir ve manzara güme gitmek üzere. Çevrede de bizden

başka şahsiyet yok.. O anda birden nerdeyse takım elbiseyle karşıdan

gelen bir vatandaş görüyoruz. Hemen yanına koşuyorum

ve elimdeki fotoğraf makinesini ve kız

arkadaşımı göstererek” Abi pardon ya, şurda bi fotoğraf çekilebilir miyiz ?”

diyorum.. Adam bir makineye, bir bana, bir kıza ve bir de

sahilde batan güneşe bakıp ” Heralde çekilebilirsiniz,

burası kamuya açık bir yerdir, sorun olmaz”

diyor ve yürüyüp gidiyor..

Geçen bakkalın birine girdim adam

arkadaşıyla konuşuyordu arkadaşı işler nasıl diye

sordu: Bakkal: Artık iş yok fazla kapatıp burayı İNTER-KAHVE

yapacam dedi.