bildirgec.org

yaşamak hakkında tüm yazılar

kahraman

hafiften | 29 May 2010 14:29

seni sevmekle başladı herşey
diye düşünürken
aslında bir önceki bedenden vazgeçtiğimde
karşıma çıkan ilk sevgi kırıntısı olduğunu
farkettim bugün aynaya baktığımda
gözlerimin içine içine
kendime yabancılığımla…

yalın bir cümle gibi
kuru ve anlamsız gelmeye başlarken
bu düşünce
bir anda gerçek kınından sıyrılıp
keskin bir kılıç gibi
ortadan ikiye ayırdı
bu gereksiz ve şefkatsiz birleşmeyi, birlikteliği
belki erken, belki zamansız geldi sana bu
“ayrılık”
belki de derin yaraları olacaktır
belki de umursanmaz değersiz sıradan bir yüz olacağımdır
ardına baktığında bir gün
geçmişten tutacak bir el aradığında
ama inanki
senden sonrası acınacak bir öykü değil
çünkü aynaya baktığımda
kendime yabancılık çekmeyeceğim..
olmak istediğim yaşama serüvenimin
kahramanı
beni elbette bulacak..

Hayattaki İnsanın Bilgisi

reddear | 09 March 2010 15:38

Karmaşık ve esrarengiz bir varlık olan insan üzerine düşünmeye devam edelim…

İnsan bilgisi üzerine birkaç kelâmda ve biraz yorumda bulunmak isterim.

“İnsanın bilgisi ve aklı sınırlıdır” önermesi üzerine düşüneyim… Hayat üzerinde sonlu bilgilere sahip bir varlıktan bahsediyoruz…

İnsanın bilgisi sınırlıysa, başkalarının aklında, başkaların zihninde olanları, bitenleri bilmesi olanaklı değildir. Kimin ne düşündüğünü nereden bileyim…

İnsanın bilgisi sınırlıysa, insanın ideolojik bilgisi olması şart değildir. Herkes, ideoloji bilmek zorunda değildir. Sınırlı bilgisiyle, hayatını idame ettirmeye çalışır.

Mış’lı, miş’li ..

admin | 06 February 2010 11:44

Sade Poğaça
Sade Poğaça

Sabah uyanmışım, mis gibi bir poğaça kokusu gelmiş burnuma, hemen gidip mutfağa bakmışım..Kimse sürpriz yapmamış, rüyamda kokuyu almışım..

Hemen yola çıkmışım, torbama doldurduğum ekmekleri yol boyunca, aç kalmış kuğu ve ördeklere atmışım.. Değirmene kadar yürümüşüm. O ne haşmetli dönüş..Ürkmüşüm, heyecana kapılıp eğmişim başımı, değmeyecek pervanelerinin altından geçerken..
”Don Kişot, haklıymış saldırmakla”, deyip gülmüşüm..

düş

astral | 29 December 2009 12:26

httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg
httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg

Düşlerimi canlandıran adam.
Düşlerim vardı. Sen geldin düşlerim canlandı. Şimdi düşlerimde yaşıyorum. Yaşıyorum. Yaşadığımı an be an hissederek yaşıyorum. Düşlerimde seninle yaşıyorum. Düşlerimi canlandıran adamla yaşıyorum.

Sadece düşlerim vardı. Şimdi canlı canlı yaşadığım düşlerim var. Ben o düşlerde erkeğimle birlikte düşlerimde/izde yol alıyorum/uz.

Hürriyet Ananın Güya G.tünden Doğmuşuz

Kuduz maymun | 16 December 2009 13:27

04.40

Dün berbat bir gün geçirdim. Şimdi Marks’ı çok daha iyi idrak ediyorum. Uzun zamandır, ne halta yaradığı konusunun beni doğrudan ilgilendirmediği bir iş için günümün 11 saatini vermemiştim. Biliyorsun, anlatmıştım.

05.34

Tam gün ders verdiğim yıl da, böyle çok erken kalkıp akşam geç dönüyordum. Ama orası farklıydı. Değeri kendim yaratıyordum. Ben karar veriyordum. Bazen konuları yetiştirmek için gemi azıya alıyor, ayrıntılara dalıp gençleri düşünmeye itiyor, bazense alabildiğine esnek, gevşek dersler yapıyor, aynı zamanda eğleniyorduk. Bunu ben yapıyordum ve parası az, tatmini yüksek birşeydi. Eminim ki, dersimi alan öğrencilerin de tatmin düzeyi yüksekti. Dersimi asan olmuyor, yarısında bile yetişseler koşup giriyorlardı derse. Sigara molası, çay molası serbest, sohbet etmek isteyen fikrini derslikte paylaşabiliyor ve her dersin ilk 7-8 dakikası gündem tartışmalarına ayrılıyordu. Çok alışmışlardı buna. Hoşlarına gidiyordu. İşin güzel tarafı, öğrettiklerimi de öğreniyor olmalarıydı. Pırıl pırıl gençler…

Yaşamak üzerine…

admin | 07 December 2009 10:23

Kendini yaşamalı insan… Yaşayabilmeli…
Bilmiyorum bu işin sırrı nerede. Ama bir gizem olmalı mutlaka. Akılda durmayan bir şeyler olmalı. Yoksa nedir aldığım nefesteki anlam, zıtlıkların birlikteliği mi? Ya da göremeyip bildiğim, hissettiğim bir boşluğun aslının boş olmadığı mı?
Yarınlar güzel olacak dedim hep. Ama hiçbir yarına garanti vermiyor aklım. Neyi ne için ertelediğimi bilmiyorum. Ertelenmeyecek yarınlara bugün dendiğinin yeni yeni ayırdına varıyorum sanırım. Bugün, bugün olmuyor yaşamayınca…

Yaşamak bir sanattır.
Yaşamak bir sanattır.

Şarkılar Seni Söyler…

admin | 04 December 2009 11:18

“Şarkılar seni söyler,
Dillerde name adın…”

Her insan biraz şarkıdır aslında. Her insan biraz şarkıcı… Ne önemi var ki geçen zamanın. Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Yaşamak bu değil mi ki özünde? Başlamak ve bitirmek… Gülmek ve ağlamak… Uyumak ve uyanmak… Yaşamak ve ölmek…
Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Şarkı olmadan nedir ki şarkıcı! Ya da söz söyleyenini bulmadan şarkı olabilir mi! Var olmak şarkıcının şarkısını söylediği anda başlar. Ve şarkı bittiğinde şarkıcı da yok olur o an.
Her insan biraz şarkıdır aslında. Her insan biraz şarkıcı…
Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Varlık, sözün ses bulmasıdır aslında. Yaşamak da bu değil mi özünde. Ne önemi var geçen zamanın…

bulaşmak

admin | 30 November 2009 14:52

-Bir ömürdür içimde tırpanlanan, mısralanan; dizeler Bendeniz’in yakan sesinden ıssızlığıma bir kadeh şarap, bir söz ve hiç duymayacaklara bir şarkı oluyor. Kimseye değil, içime geliyor onun şarkısı…

Yaşarken ölmek daha zordur, giden için gitmek daha kolaydır, burada devam etmektir zor olan; hele bir de sevmeye de çalışıyorsan; kendi belanı kendinin bulduğunun resmidir.-

Bir hayaldin öncesinde, adın kondu aşk dilinde, ben senin belki de imkânsızındım.
Biri varsa aramızda, çığlıklarım yalnızlığa, bu ayrılık akşamında göz yaşıma boğuldu dünya… Sorma bana gücün yoksa, sorma bana sensizliği. Gelen aynı giden aynı bırak beni yalnızlığıma…

İndirimli Ruhlar ..

pillibebekkuyuda | 12 November 2009 14:19

http://www.merello.com/images2/contemporary_modern_art.-merello._surrealist_portrait_of_margot.jpg
http://www.merello.com/images2/contemporary_modern_art.-merello._surrealist_portrait_of_margot.jpg

Pencerelerde soyunan ruhlar sokağı
Bıraksalar bu döşekler olacak mezarı
Keşke bu diyara doğmasaydın
Kahkahaların bir ilkbahar sabahı,
Güneşle oynayan, bir çiçek olsaydı ilk durağı..

Gitgide sokaklar daralıyor, mekanların kırmızı ve gece mavisi özensiz döşenen tarzı, seksin gelişi güzel yapılışının verdiği soğukluk, fahişenin gözlerindeki gülümsemeyle son buluyordu..
O, zorunlu birşeylerin yaşanmışlığını inkara çalışıyordu, çalışmıyordu aslında, içinde bulunduğu durumun kötülüğünü kabullenmiş, getirisinin güzelliklerinin keyfini sürmeyi tercih ediyordu..Bu keyif, belki bir mini etek, belki güzel bir parfüm, belki de kaliteli bir ruj olacaktı..

Yağmur Islatır..

pillibebekkuyuda | 04 November 2009 13:14

http://files.myopera.com/HazanGazeli/blog/pencere.jpg
http://files.myopera.com/HazanGazeli/blog/pencere.jpg

Kolay değildi, yaşamın kirli perdelerini yıkamak..

Kadın yaşanmışlıkları eskiyen fotoğraflarla ısıtırken, yaşanmamışlıklar için, hala zift rengi gözlerini suçluyordu..

Bugün onun doğum günü..
Önce dışarıda dans eden yapraklar kutladı..
İçine çektiği derin bir nefesle yoluna devam ederken, rüzgarın etkisiyle ağaçların arasından düşen, kuş yuvası kutladı, ikinci kez..
Bir müddet durdu, öylece baktı dağılan yuvaya, oysa ki dağılmalara o kadar alışıktı ki, düzgün duran her ne varsa ilginçti biraz, bu kez toplamak gelmedi içinden, bazen öylece kalmalıydı dağınıklıklar..