Sade Poğaça
Sade Poğaça

Sabah uyanmışım, mis gibi bir poğaça kokusu gelmiş burnuma, hemen gidip mutfağa bakmışım..Kimse sürpriz yapmamış, rüyamda kokuyu almışım..Hemen yola çıkmışım, torbama doldurduğum ekmekleri yol boyunca, aç kalmış kuğu ve ördeklere atmışım.. Değirmene kadar yürümüşüm. O ne haşmetli dönüş..Ürkmüşüm, heyecana kapılıp eğmişim başımı, değmeyecek pervanelerinin altından geçerken..”Don Kişot, haklıymış saldırmakla”, deyip gülmüşüm..İçeri girmişim, 2 kilo un almış, çıktığımda her yerim beyazlaşmış, aniden yaşlanmışım..”Nasıl geçti 80 sene” demişim.. Çok iyi sevmiş, çok kötü terketmişim..Kimi zaman, gülmüşüm kimi zaman, ağlamışım..Kimi zaman hiç komik olmayan şakalar yapmış, gülmeyene kızmışım.Ama zaman, hayatla şakalaşırken farkına varmamışım..Çıkarken bastonumu unutmuşum..Dönmek mi, hayır hayır orada yığılmışım..Yahu, ben yaşamışım..Diğer melek cevap verir,-Burası cennet ama hadi gel yeniden doğalım..-Doğalım doğmasına ama körler ülkesine olmasın yolculuk, bu kez..-Peki, koy şuraya ununu, yoğurmaya başlayalım.-İçine erdem, doğruluk, hoşgörü katalım.-Hey dostum, böyle insanları olan ülke kalmadı artık, vaktinden önce cenneti boylarız en iyisi burada kalıp, biz poğaçamızı yapalım..