bildirgec.org

yaşam hakkında tüm yazılar

Ortaçağ seks gerçekleri-resimli

taha3045 | 29 December 2009 17:09

Yataktaki uygulanacak pozisyonlara kadar din adamlarınca karışılan Ortaçağ Avrupa’sından diri yakılan eşcinsellere ait bir tablo. O dönem kadınların dildo kullandıgının kanıtı olan başka bir tasvir ise aşağida.Bunları kullanan kadınların beş yıl boyunca günah çıkarması ve kefaret ödemesi, pişmanlık duyması şarttı.

teninin kokusu

astral | 28 December 2009 11:57

Şimdi bir anı fısıldayarak geçiyor yanımızdan…

Gece üzerimize yürüyor sevgilim. Ruhum bir nehir kenarında, kendini suya akıtıyor; düş aşırı. Şimdi bir anı fısıldayarak geçiyor yanımızdan, dudağımızda bir buse kalıyor bir o kadar habersiz.

Ben sana düşüyorum, düşlerimden çok önce. Sen bana kalmadın, dün gördüğüm düşte oysa. Oysalara kristallerini sunan kadınım. Yakın, bir o kadar uzak olan; kadınım…

Suskunluklarımı aya açtım. Hem konuştuk hem sustuk karşılıklı. Bilir misin, karşılıklı susabilmek iyi bir şeydir. O zaman ilerlemiştir iletişiminiz. Ne zaman ki, susmak sıkıntı verir, asıl korkutandır suskunluk. Konuşma çabası taşımıyorsan huzur vardır…

beyaz kemik toka (son)

astral | 27 December 2009 15:50

(Dört kuşakta, dört kadının ve bir şekilde dört kadından diğerine geçen beyaz kemikten tokanın hikayesidir. Kadınların her birinin hikayesinin ayrı zorlukları vardır. Hem zamanı, o zaman ülke koşullarını hem de o koşulların mantık ve duygu dünyasını nasıl şekillendirdiğini anlatmaktadır.
Ki, üç kuşaktaki zorluklar oldukça çetin görülmekteyken son kuşağın yaşadığı yüzeysellik, acaba tüm çetin koşullardan en ağır olanı mıdır? Belki, tüm öykü boyunca sorulan da budur…)

İlhan Berk

astral | 25 December 2009 16:39

Hiçunutmam bir gün geç vakit
Tam benim geçtiğim zamana rastlamıştı
Büyüme saati bir ormanın
Şöyle iyice dinlesem sanırım artık
Bütün ormanları büyürken duyarım

Bugün İlhan Berk okuma günüdür. Uzun zamandır tanıdığım bir sair arkadaşım sabah uzun uzun İlhan Berk şiirleri okurken Roma sokaklarından sonra, Irak çocuklarından bahsettiğinde, gözlerindeki anlam değişti. Yaslar akıyor belirsiz, okumaya devam ediyordu…

beyaz kemikten toka 3 (susmak ve itaat etmek)

astral | 25 December 2009 12:09

Bölüm üç…
Bu hikaye, dört kadın, dört kuşak ve bir tokanın hikayesidir…

Susmak ve itaat etmek…

Havva saçında kemik beyaz bir toka, ağzında sigara gün boyu temizlik yapar, çocuklara bağırır, sonra baş edemediği noktada çocuklara afyon verir ve küçük bir dinlenme verirdi kendine. Yedi oğlanla uğraşmak kolay mıydı?

Kız ona yardımcıydı ama hepsine birden verirdi otu. Hem bu yaygındı. Zararlı olabileceğini hayatı boyunca düşünmeyecekti. Çocukların çocuklukları yarı otla geçecekti.

her daim benimle ol

taha3045 | 24 December 2009 11:04

Heyecanlıyım içim kıpır kıpır Şubat’a birşey kalmadı, ayaklarım yerden kesilecek gibi, bunun nedeni mutluluk mu, korku mu, heyecan mı bilemiyorum,lunaparktaki gondolun aşağı inişindeki gibi oluyorum, kalbim yerinden çıkacakmış gibi.

Bu duyguları herkesle paylaşmak istiyorum, herkes yanımda olsun bazende herkesten uzak olmak istiyorum. Deli gibi, manyak gibi heyecanlıyım, bazen hiç bir şey yapmadan saatlerce oturmak istiyorum, hiç kıpırdamadan durmak, sadece durmak, bazen de durmaksızın hareket etmek.

Devrilen Çamlar..

pillibebekkuyuda | 23 December 2009 16:44

”Yılbaşı için hediye almalıyım” dedi, ve evden çıktı.
Heryer karla kaplı olduğundan yürümeyi tercih etti.

Biraz ileride, kesilmiş ve karların üzerine bırakılmış, küçük çam ağacını gördü.
Soğuğa aldırmadan onu yerden kaldırdı, diğer ağacın kalın gövdesine yasladı. On metre uzaklaşmadan ağaç rüzgarın etkisiyle tekrar karların üzerine bırakıverdi kendini. Yanına geldi, küçük çam ağacını yeniden kalın ağaç gövdesine yasladı.

‘Şimdi zaman bir kuru yalan…’

astral | 23 December 2009 09:45

Gabor Dvornik, Macaristan
Gabor Dvornik, Macaristan

Asılı, yükleniyor hayat girdaplarına.
Bir dönüyor, bir duruyor, baş aşağı dünyaya Leyla Leyla bakarken. Çoktan göz yaşları akmışken, kurumuşken; ruhu kurumuş bir okyanusken…

Hala onu bekliyor, istiyor, söylemiyor; söylemeyecek; kendine dahi. (!)
Son nefesini ruhundan evrene üflerken, ‘Şimdi zaman bir kuru yalan.’ diye tekrarlayıp duruyordu, terler içinde kalmışken; kendinden geçmişçesine, gözlerini bir noktaya dikmiş, burada değilmiş ve gördüğü başka bir evrenmiş gibi söylendi söylendi durdu, zaman tersine akarken…

Antik Yunan kadınları

nazokiraze | 18 December 2009 10:45

Antik Yunan devrinde kadın tamamen babasının hükmüne bağlı bir yaşam sürerlerdi.

Atina’da üst düzey kadınların dışındaki kadınlar dışarıda yüzünü örterken ,şölenlere alınmazken Sparta’da kadınlar ile erkekler eşit haklara sahipti.Kızların da erkekler gibi eğitim alması sonradan Atina’da da uygulanmıştır. Sparta bu serbestliği yüzünden pek çok kere eleştirilmişti.

Kadınlar genellikle bol giysiler giyerler,mücevher ve kozmetik kullanırlardı.Yunan kadınlarının şıklık ölçüsü, yüzlerini beyazlatan pudralar, boyanan tırnaklar, sürülen esanslar ve enselerine yaptıkları topuzlardı. Galenadlı hekim Yunan kadınları sürsün diye yağlı krem yapan ilk kişidir.

SANAL HAYATLAR

hag | 17 December 2009 16:28

Sanal yaşam tarzı hepimizin bir parçası oldu.Gerçek yaşamda sahip olamdığımız hayat standartlarına sanalda olsa sahip olabiliyoruz.Facebook günlük rutinimize dahil oldukdan sonra sohbetlerimiz yazışma üzerine kuruldu.İlk altyapı çalışması ceptelefonlarından mesaj yollamak ile başladı.Sonra mail gönderme ve ardından MSN geldi.ICQ bu konuda patlama yarattı ve Facebook herkesin dahil olduğu büyük bir sohbet ortamına dönüştü.Sanal bombardıman altında Facebook üzerinden oynanan oyunlar yaşamımızda ikinci bir sanal hayat kurulmasına yol açtı.Farmville,Cafe World,YoVille bu oyunlardan bazıları,bunların içinde ençok tutan Farmville.Tarla sahibi olmak ne çok özlem duyulan birşeymiş.Gerçi zevkli bir oyun,ama gerçek hayattaki sohbetleri bile değiştirdi.Arkadaş ortamlarında (Tarlana ne ektin,bana koyun yollasana,hemene gidip ürünleri toplamam lazım) gibi garip diyologların doğmasına neden oldu.Sanalla gerçek yaşamı birbirine karıştırdık.Her geçen gün internet başında geçen zamanımız artıyor.Sosyalleşme topluluk içinde olamaktan çıkıp internet üzerinden oluyor.Sohbet ve tartışma sitelerinde sanal arkadaşlarımız doğuyor.Gerçek ismini ve yüzünü bilmediğimiz insanlarla dertleşir bir hale geliyoruz.Bilgisayar başında hareketsiz durmaktan vücutlarımız hantal bir hal alıyor.Bunlar teknoloji ve internetin birer getirisimi yoksa gerçek yaşantımızda sahip olamadıklarımızı sanal dünyadamı arıyoruz.Zamanımız evde ve internet cafelerde oyun başında helak olurken hayatın güzelliklerini ve yüzyüze ilişkileri öldürüyoruz.