bildirgec.org

yalan hakkında tüm yazılar

burada gece oldu ya saçlarında?

neceff | 19 March 2009 17:27

1

Kapıyı açsan, kapını açsan…

Sonra gökyüzünü bölüşsek o beyaz vücudundan. Adımlarını saysam. Parmak uçlarını sarsam ağzımın detaylarında… Bir güvercin gibi yuvalansam kasıklarına. Sokaklarına çıkmak yasaklansa. Bir yatağı paylaşsak çırılçıplak, ıslak. Göğsünde çiçekler açsa öptükçe. Mesela ağzınla yanakların birleşirken, dünyayı dudaklarından öyle koklasam. Kopartsam gençliğinden gençliğime bir parça. Sonra saymaya başlasam sırtının boşluğundaki bitimsiz beyazı.

Bir aşk mı anlatıyorum yoksa?

ŞAK ŞAK ŞAK ŞAKKK!!!

admin | 06 March 2009 08:57

Seçim mi? Neyi?

Son birkaç aydır birileri, birşeyler ,bir tonlar, bir sözler giriyor evlerimize,artık rahatsız da olmaz olduk hiçbirşeyden,herşeye alıştırılma süreci bu seçim süreci, güzel vaatlere,umutlu olmaya çalıştırılmaya,ondan da çok karamsarlıkların devam edeceğine inandırılmaya, yoldan geçen arabaların içerisinden yankılanan yüksek sesli şarkılardan şu sıralar daha az rahatsız olmaya, annelerin babaların o çok istediğimiz şey karşısında hep olumlu ama hep havada yaklaşımlarına,hoca öğretmen arasındaki,anne baba ya da abla kardeş arasındaki ağız dalaşlarına,saygısızlığa ve bunun alkışlanmasına,her gün daha normal görünmesine,tüm farklı renklerin oluşumundaki aslında aynı renk tonlarının görmezden gelinip, her bir rengin kendi başına bir farklılık olduğuna inandırılmaya çalışılmasına ve nihayetinde ya kırmızı ya pembe ya da mavinin seçilmeye zorlanmasına,ona,buna,şuna aa lışş tıı rıll dıkk… İkili harflerle uzattığım sözcüğün yıllarr yıılıı geçerliliğini koruyup hala devam eden sürecin elbet bir gün yok olacağını düşünme isteğinden doğan bir di li geçmiş zaman eki,…dık. Kendi alışkanlıklarımızı kendi kendimizin oluşturacağı ya da herhangi bir alışma sürecini gerektirecek farklılıklara doğru doğacak günü beklemek gene de zevkli,o güneşin sahiplendiği günün başlangıcında mevcut olamayabileceğimiz düşüncesine rağmen. Bundandır tüm çocukları sevmem…

SEN DOKUNMA

admin | 27 February 2009 15:45

Küf kokulu yalnızlıkların demindeyim.
Katran sarmış sarmaşıkların izinde.
Ben niceyim, neyleyim, neyim?

Senli cümlelerimde var ama,
Bir kadavra büyüsüyle.
Ve her ışık bitiminde.

Sen var ya sen,
Pürüzsüz yolumda pürüz
Aydınlık günümde gecemsin.
Ne duruyorsun.
Al götür beni CEHENNEMİNE.

Yak ateş beni.
Yeter ki acıma.
Sende vur şeytan.
Kırbacının sesi der ki.

Sen dokunma Kahpe.
Bundan sonrası bize düşer.

var mıyız yok muyuz?

nazokiraze | 13 February 2009 11:29

Yaşlar henüz büyük değilken, pembiş pembiş hayallerle yaşadığımız zamanlarda ki düşüncelerimizi, hayallerimizi, umutlarımızı düşünüp ulan neymişiz be diyenimiz var mıdır acaba? Bazen sırf büyümekten bu yüzden vazgeçiyorum, yaş ilerledikçe , aslında bildiklerimizin öyle olmadığını, yapmam denilen şeylerin yapılmaya mecbur olduğunu, sevilmeyenin sevildiği, sevilene sahip olunmadığı, kötü bilinenlerin iyi, iyi şeylerin salakça oldugu öğrenilen bir dünyaya daldık.

O sıralar aşık olunan Thomas Anders, John Eric Hexum türünden 80 li, 90’lı yıllar yakışıklılarıyla tanışılacak, hatta evlenilecek olunursa asla soyunulmamalıydı, öyle cıbıl cıbıl çıkılırmı sevdiceğin yanına. Ne ayıp şeydi, zaten onlarda soyunmazlardı, hele kilot ve kara çorapla komik duruma düşen erkeklerden hiç değillerdi. Onların belki de hiç kilot giymeye gerek olacak organı bile yoktu. Sadece karşılıklı canım cicimle geçecekti evlilik nede olsa.
Belli yaşlarda kimin uydurduğu belli olmayan efsanemsi şeylere inanır, ona göre plan yapar, umutlanır ve yaşardık. Belki şimdi bizim o yaşımızda olanlar da aynı durumdadır bilemiyorum. Mesela yakışıklı erkeklerin asla kaka yaptıklarını düşünemezdim, benim sevecegim erkek benimle evlenirken biz asla kaka yapmazdık, yada birbirimiz evde yokken tuvalet ihtiyacını giderirdik. Öyle ya insan tuvalete girdiğini nasıl belli eder o yakışıklı ilkokul çocuguna.(güzel kızlar minik kaka yapar)

GÖZLERİ KAPAYALIM,YENİDEN DOĞALIM

il mare | 11 February 2009 18:24

Hadi biraz oturup tüm yalanlar arasından henüz doğmamış gerçeklerden bahsedelim.doğmaya yüz tutup yarıda bırakılmış,tamamlanmamış,kimi zaman fazla erken ve çoğu zaman da fazla geç bizi bulmuş ya da kendimizi, ellerimizi kollarımızı saklandığımız yerden sağa sola sallayarak zorla buldurttuğumuz bi dolu şeyden… Ya da yok yok… Bunlar her yerde…Güzel çirkin, verimli verimsiz ,doğru yanlış da olsa birşeyler her biyerde,dışarı çıktığımızda kollarımızla bir sağa bi sola itiştiriveriyoruz hepsini bu havuzda boğulmamak için,kalabalıklar her yerde… Biz iyisi mi bi dünya kuralım kendimize… 🙂 Ve önce bizi değiştirelim gene.

aşk?

Thing | 02 February 2009 18:08

Aşk ne zaman başlar.
Aşkın yoğunluğu libido ile aynı oranda mı artar.
Kaçıncı seksten sonra biter aşk.
Sevgi hangisinden önce gelir.

Yalnızlık Oyunları

chai tea latte | 29 December 2008 12:42

Sen uyurken sevgili, o tatlı rüyalarda.Ben yine seni sevdim.Kavuşmayı özledim, yetmez mi aşk, bu ızdırabın?Bak kara kış geldi yaşadığımız şehre.Ama ben hep kışları yaşıyorum,senin baharlarında..Üşüyorum,donuyorum,titriyorum yar.Birde uykusuzluğum olmasa!Sana inanıp nefes alırken,gözlerim yine kapanıyor sevdiğim.Ama sen gözlerimin kapalı oluşunu yine fırsat bilerek,kandırdın,aldattın,yordun beni.

Artık son çırpınışlar.Bak duyuyor musun?Zamanla oynuyor içimde çocukluğum.Ben bir yandan hasretini sayarken,yazarken mısralara..Sen habersizce hafifleyeceksin yüreğimde.Kışlar bitermiş sevgili.Bir gün kalem de tükenir elbet,sevdam da.Geri dönüşler hep gecikirmiş,giden vijdansız olunca.

Hoşçakal yarim…Şimdi kadehimi sensizliği kabullenişe kaldırıyorum.

Bu haberi 10 kişiye okut; yoksa…

mesuthayat | 11 November 2008 20:18

Bu haberi 10 kişiye okut; yoksa… gibi mailler siz de bugüne kadar almışsınızdır. bu maili 10 kişiye göndermezsen denizde boğulacaksın, ateşte yanacaksın, eşin ölecek ya da çocukların ölümcül bir hastalığa yakalanacak gibi saçma sapan şeyler yazan maillerle karşılaşıp ne yapacağınızı bilmez bir hale girmiş olabilirsiniz.

Bu tip mailler genellikle sizi korkutacak türden senaryolara dayanıyor. Örneğin, bir fal geliyor. Siz de birçok balık gibi oltayı tersten yutup, size evler, arabalar, katlar, yatlar vaat eden falınızı okuyorsunuz. Ancak mailin sonundaki ibare, bu vaatlerin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynuyor! Eğer bu maili 100 kişiye forwardlarsan falda yazan güzel şeyler hemen gerçekleşecek. 50 kişiye yollarsan, 10 gün içinde; 20 kişiye yollarsan 1 ay içinde… Ama ya yollamazsan! İşte o zaman iyi şansın terse dönecek ve 10 yıl boyunca kötü şans peşini bırakmayacak gibi emailleri almayanımız yok gibidir.
İşte bu gibi emailler niçin herkese yollanır?
yollayanların gerçek amaçları nelerdir?
bu maillerle nasıl para kazanıyorlar? gibi soruların cevabı için buraya tıklayınız.
bu gibi spam içeren maillerden kurtulmak için de burada yazılanları okumanızda fayda vardır.

İnternette yayılan yalanlar-2

keremx | 10 November 2008 12:59

Bill Gates ile çalışmak istermisin?

“Bedava mal baldan tatlıdır” demiş atalarımız. Özellikle e-postasına gelen bedava malı kimse kaçırmak istemez. İnsanların bu zayıf yönünden hareketle internette bir çok asılsız hediye e-mailleri yayılmakta.

Yalanın içeriği aşağı yukarı şu şekildedir: Microsoft, apple, intel yada google yeni bir program üzerine çalışmaktadır. Bu programın tanıtılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu yönde katılımda bulunanlara teknolojik ürünler hediye edilecektir. Çoğunlukla bu bir laptoptur. Para ödülü, zaten oltaya takılan değişmez yemlerden biridir.

Bu ödülü almak çok kolay.. Size gelen e-postayı ne kadar çok kişi ile paylaşırsan o kadar çok ödüle yaklaşıyorsun. Bazen ödülü alabilmeniz için sayı çıtası bile belirlenmiştir. Örneğin 1000 kişiye ulaştığınızda ödül sizindir.