bildirgec.org

yalan hakkında tüm yazılar

Türkiye Kendini Besleyebilen Yedi Ülkeden Biri

Siradanbiri | 18 April 2007 09:43

Eskidendi Çok Eskiden
Eskidendi Çok Eskiden

ilköğretim yıllarının en kuyruklu yalanlarından biri olan cümle.
Kimbilir kaç kişi buna inanarak ziraat mühendisliğini tercih etti üniversite sınavlarında. bilim üretme dışında her işi yapan üniversitelerin ziraat fakültesi öğretim üyeleri panellerin,sempozyumların birinden öbürüne koşarlar.’ortadoğu ve balkanların’ en muhteşem eğitimini verdiklerini ve gerçekten az bir rötuşla türkiye’nin kendi kendini besleyebileceğini yani tarımsal üretim ithalini durdurabileceğimizi anlatırlar.
marshall yardımları ile ağızlarda unutulmayacak tad bırakanlar ve onların mirasçıları başardı bu hayallere gölge etmeyi.
ekolojik tarıma neden gerek duyuluyor bu dünyanın en bereketli topraklarında ? işsiz ziraat mühendisleri derneği neden kuruluyor?

Yılandan korkmam kadından korktuğum kadar!

darjeeling | 17 April 2007 16:06

Evet biz kadınlar, bizden korkarım ben!
Bu tabiki kişisel tercih ve düşüncem, kimse katılmak zorunda değil.Zaten kimse katılsın diye de yazmıyorum. Sadece benim etrafımda gördüklerimi paylaşmak istiyorum.
Ben kadınlardan çok korkarım. Bunun ne demek olduğunu anlamaya çalışırken lütfen erkeklerden korkmak eylemiyle karşılaştırın. Örneğin şu dünyada büyük bir sırrımı bir erkeğe mi yoksa kadına mı açacağımı sorsalar, erkek derim çünkü kadın kısmı ağzını tutamaz, zaten çok konuşur, paylaşmayı sever ve en vahimi kötü niyetli olabilir.
Kadınlar erkeklerden hep daha fazla kıskanç olmuşlardır. Mesela bir erkek bir erkeği özellikle statü ve maddiyat konusunda kıskanırken bir kadının bir kadını kıskanması için çok daha fazla sebebi vardır: Karşı taraftaki statü,maddiyat,güzellik,aşk,mutluluk,kıyafet vs..
Ayrıca kadın sadece kadını kıskanmaz erkeği de kıskanır. Bana şu dünya üzerinde herhangi bir kadını kıskanan doğru düzgün bir erkek göstersenize. Erkekler yapmaz çünkü özgüvenleri tam ama kadın hep yarım,ya da parçalanmış. Birşeyler hep eksik.. Aslında böyle tamamlayamayacağını da bilmesi lazım ama bilmiyor..
Mesela kadın çok güzel iftira atabilir. Maksat ayak kaydırmak olsun. Sebep ister mantıklı ister mantıksız olsun. Sizi işinizden ve mevkinizden çok kolay edebilir. Hele hele bir de Türk toplumunda bu çok daha kolay olur. Kanunlar kadından yana. ‘Bu adam bana tacizde bulundu’ dedi mi zaten olay bitmiştir. Bu işten %90 erkek zararlı çıkar. Bakınız fitiradan bahsediyorum. Ya da daha basit bir örnek verelim. Diyelimki bir kız bir çocuktan hoşlandı ama çocuk yüz vermiyor. eğer abisi varsa gidip abisine çok rahat ‘bu çocuk bana asıldı’ deyip çocuğu dövdürebilir. (Abi kesin inanır zaten, erkekler asılır ya!) Ya da yine kız çocuğu beğeniyor ama çocuğumuzun kız arkadaşı var. Ortaya çıkan durum hasetlik. Aşkı çekemeyen kadın bu ilişkiyi bitirmek için elinden geleni yapabilir. Mesela şu durumu düşünsenize. Hep kayınvalidelerden yakınılır neden elle tutulur bir tane kayınpeder vakası yoktur(mutlaka vardır ama genellemelere bakın) Kayınvalidelerden çeker hep gelinler yada evlilikler, ya da zaten yüzük takılamadan biten ilişkiler.. (kayınvalideler birer kadındır,unutmayınız, oğullarını kıskanırlar)
Bu yüzdendir ki bir kadın bir kadını herzaman erkeğin onu tanıyabileceğinden daha fazla tanır. Kadın, kadından gelebilcek tehlikenin hep farkındadır, çünkü kendide bunları yapmıştır ya da yapabilir.
Burada yazdığım şeyler hep kötülemek gibi gelebilir size ama bu kötü tarafından baktığım zaman gördüklerim. Elbet iyi yanlarımızda vardır ama siz yeter ki kadınların şeytanlıklarını görmek isteyin. İşte görmeyi istemede biter iş.
Yılandan korkmam ben kadından korktuğum kadar…

başkalarının hayatı/Florian Henckel von Donnersmarck

astral | 30 March 2007 02:00

Florian Henckel von Donnersmarck’ın yönetip senaryosunu da kendisinin yazdığı filmde, Martina Gedeck, Ulrich Mühe, Sebastian Koch, Ulrich Tukur başarılı oyunculuk çıkardılar.

Filme giderken içine kapanık, anlaşılması zor bir film sanırım dedim. İlk sahnesinde aldı beni oysa. Aşk, ihtiras, yalnızlık, sistemin tutsakları olmamızın sorgulanması, kaçış yollarının analizi, bir istihbarat memurunun dinleme cihazıyla başkalarının hayatını dinlerken tüm hayatı ve kendini sorgulaması.

Adamın kadını sevmesi. Kadının sevgisi, sevgi miydi düşüncesi… Peki, öyle bir sistemde nasıl olabilirdi diye yorulmak…

Midnight Express Gerçeği

quex | 18 February 2007 16:43

Başa bela midnight express filmini yalancı çıkarmanın bir yolu.

Şimdiye kadar bu mevzunun çözülmesi gerekirdi ama şuan birey olarak yapabileceğimiz en iyi ve en basit eylem bu.

Part-1Part-2

Şunuda söylemeli aslinda, elimizin altındaki dandiniden bi fare ile, yine amerikalıların yaptığı bir sitede link tıklamak yerine daha ciddi işler yapmak gerekir. Bu duyarlılığı göstermek gerekir ama…Bu konularda hiçbişey yapamayan bi millet olarak en azindan bunu yapalim.

Adam olmaya dair!…

koza 68 | 24 January 2007 11:07

Yazmaya çalıştıklarım çok kısa bir zaman dilimi içinde aklıma gelenlerdir.Sizler de ilaveler yapabilirsiniz…Nasıl mı, adam oluruz?…

.Bozulan dokumuzun “ özal devrimi” ile başladığını anladığımız zaman…
.Kitlelerin,unutkanlığına ve budalalığına güvenen,siyasetçileri ve şakşakçılarını tasviye ettiğimiz zaman…
.Sorunların çözümünü,bizden sonraki kuşaklara bırakma alışkanlığından kurtulduğumuz zaman…
.Borçlanmasam “ölürüm” korkusuyla İMF’nin önünde diz çökmediğimiz zaman…
.İç ve dış “sermayenin” işlerine geldiği zaman milletimizi “ikincil” meselelerle oyaladıklarını anladığımız zaman…
.Genlerimizdeki “kurtarılma” sendromunu ,,içimizden söküp attığımız zaman…
.Avrupa’nın,3.büyük ekonomisi olmamıza rağmen,neden hala gelişmişlik sıralamasın da 62.sırada bulunduğumuzu sorguladığımız zaman…
.İletişim,enerji,bankacılık gibi sektörlerin,yabancılara satılmasına izin veren politikacıların “vatanı” sattıklarını anladığımız zaman…
.Milli ekonomideki refahın,bireysel mutluluğumuzun ve refahımızın “ön şartı” olduğunu anladığımız zaman…
.”Darbe anayasası” ile yönetilmenin,onur kırıcı sonuçlarının farkına vardığımız zaman…
.Darbe yapanların,neden hala yargılanmadıklarını sorguladığımız zaman…
.”Medyanın” gücünü, kirli ittifaklardan ve sermaye guruplarından aldığını anladığımız zaman…
.”Küreselleşme” olgusunun,siyasi açıdan bir”Balon” olduğunu,milli bütünlüğümüzü korumanın “üniter” devlet yapısını muhafaza etmekten geçtiğini anladığımız zaman…
.Aydın olmanın ve aydınlanmanın,” aykırı”fikirlerin ifade edilebildiği,geleceğe “yön” verebilen düşüncelerin ortaya çıkabileceği gerçeğinden yola çıkarak,yeni düşüncelere ve yeni kavrayışlara “açık” olmayı becerebildiğimiz zaman…
.”Milliyetçilik” kavramının, her okulda,her mahallede “ Reis-başbuğ” hiyerarşisine bağlı,sokak çeteleri yetiştirmek ve “aykırılıkları” yok etmekten ibaret olmadığını anladığımız zaman…
. Toplumsal dönüşümün, sağlıklı ve kalıcı olabilmesi için, “statükocu” devlet aygıtının parçalanması gerektiğini anladığımız zaman…
.İnsan olabilmenin tadına varabilmenin,”felsefi” boyutta da farkında olabilmekten geçtiğini anladığımız zaman…

Maskeli Aylin Bey

yeniuye | 14 January 2007 20:36

Daha önce burada bildirisini okuduğumuz Maskeli Aylin Erkekmiş. Medyanın neredeyse tüm birimlerinin dikkatini çeken kızımız, pardon oğlumuz demeye de dilim varmıyor ama, meğer erkekmiş. Buyrun haber burada

sineğin ısırdığı yer

teknefes | 26 December 2006 01:52

sineğin ısırdığı yerdeyim şimdi;
tatlı tatlı kaşınmaların huysuzluğunda….
önceden haberli bir vuruşta
kulağını tırmalayan sessiz çığlıklarda başlayıp
habersiz ve aniden sonlanan.
sineğin ısırdığı yerdeyim şimdi;
sonsuza dek sürebilecek bir oyunun ortasında
uzanamıyacağın yerleri ayırarak hayatımdan
kendi ilişkilerine ilintilenerek ilerleyen
güller ve hayalller gibi silinerek
sineğin ısırdığı yerdeyim şimdi;
geceleri hayalini kurduğum sesini duyamadan
kapılarını ardına kadar açmış tabessümüne güvenerek
tek kullanımlık kibrit gibiyim hiç kullanılmayacağını bilerek
yanılgıların yanlışlığını doğruluyorum artık
yalan acıların yitirdiği akşamlarda
sineğin ısırdığı yerdeyim;
kaşıdıkça avuntularım artıyor mavi sessizliklerde
okşamak daha da beter tanımadığım bir teni hayal ederek
sesinde yakaladığım iniltiler gibi
üzüntüler de arkandan geliyor tekrarlanan dizelerde

”artık gettolarda bile mohikan var” ceza

be_goodie | 24 December 2006 13:14

karşılaşmışsınızdır veya takipçisiyseniz zaten biliyorsunuzdur. cezanın ”yerli plaka” isimli şarkısında bir şey dikkatimi çekti. hani şu büyük kısmı asansörde çekilmiş 5. dünya ülkelerinden videoklipchick olarak getirtilmiş iri popolu hatunlar olan, sözlerinde -yükselen ben değilim alçalan duvarlar- gibisinden cümleler de geçen şarkıdan bahsediyorum. itiraf ediyorum ben cezanın söylediklerini teker teker anlayabilsem de hepsi genel olarak ne anlatmaya çalışıyor fazla yakalayabilen biri değilim eh albümünü alıp kulaklık kulağımda elimde şarkı sözleri bu ne diyo acaba diye sözleri incikcincik etmediğim de bir gerçek. neyse efenim asıl değineceğim şaşkınlıklar içinde boğulduğum taraf şudur; sözlerin bir yerinde ”artık gettolarda bile mohikan var…” dediği yerdir ki bu sanırım birden daha fazla tekrarlanmakta. şimdi acaba ceza mohikanın nereden geldiğini sanıyor? hmm düşünüyorum da kendisi ve türevleri devamlı o rapper kıvamında şapkaları takmaktan o şapkaların altına da çok saç sığdıramayacaklarından olsa gerek en fazla 2-3 numara saçlarla yaşadığından belki konuya uzak olabilir o yüzden mohikan saç modelinin çok pahalı kuaförlerde yapılan bir uygulama mı olduğunu düşünmüş acaba diye merak ediyor insan. belki ilk mohikan incelemesini yeni dönem mtv teenage star kliplerinde arkada arada sırada görünen 14-15 yaşlarındaki mohikanlarla yaptıysa belki o da onu yanlış bir tarafa itmiş olabilir. o saçların öyle durması için öyle çok pahalı kuaförlere tonlarca para harcanması gerekmiyor bir kere ilk olarak bunu kendisine açıklamayı bir borç biliyorum. efenim en pis umumi tuvalette bile bulabileğiniz kalıp sabunu alırsınız bir köpürtürsünüz az suyla elinizde vıcık vıcık bir kıvama gelince onu saçlarınıza yedirirsiniz. artık kullanılan sıvı sabunlardan başka çareniz yoksa o da kısa süreli işe yarar ama uzun süreli olması için belirttiğim kalıp sabunlardan yakalamanız şart.