bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Meredith Monk İnlemeleri

neceff | 26 October 2008 12:46

Trompetler çalıyor odamın beyaz duvarlarında
Mor perdelere çarpıyorlar, oradan kurumuş gırtlağıma
Göz çukurlarımda tınılar yükseliyor
Dökülüyorlar kayarak ses dalgaları arasından; yastığıma

( 1 )Juliete ya da ( 2 )Alifie olmak isterdim
Ya da nihilist bir orospu
Tek çizgiyi sahip bir ( 3 )Matisse kadını
Ya da ( 4 )Coleman soyadında bir bozguncu

Takılıyor aklıma sabahın kör vakti, teknoloji ve ( 5 )doğa
Yamyamlık ve sinir sistemleri
Haşlanmış ıstakozlar ve balık ağları
tanklar
Politika bizim icadımız, ( 6 )intihar da, katliam da bizim
İlkel olmasını isterdim sokağımın, vahşiliğimize aldırmamak
için!

Sevişme Sanatı

neceff | 26 October 2008 11:35

cinsellik
sahip olduğun her şeyin bir anda 180 derece değişmesine neden olan en ince en kuvvetli saçmalık. bir anda alttasın ve bir anda aşağılanmanın en devasa hazzına kapılarak 180′ den geriye saymanın uzun süreceğni bilmenin rahatlığıyla, bukalemun ruhunun ellerine bırakıyorsun kendini: 179, 178, 177..
sıfırda yine ona cehennemdeki sana dönüşeceksin. en yukarda, en ateşli en zavallı olana..oysa bu kimsenin umurunda değil..

sevişmek
karasularıma ineceğim yeniden. benimle beraber yol alma! şu küçük hayatında sevişmek harici bi bok bilmezdi diyeceksin; o konuda haklı sayılırsın belki. ama söyleşmek ya da sözleşmek gibi kavramlar beraberinde bunu gerektirir çoğu zaman…içgüdünün hormonlarla süslenerek dünyayı altüst edebilecek duruma gelmesinin güncel olaylarla pek ilgisi olmaz.
nedir ulaşmak istediğin? iç çamaşırımın üzerine boşalıp da, “aslında çok iyi bir insan olduğunu biliyorum,” dercesine bakmak mı? külotumu indirmesine müsade etseydim; bu da olmazdı herhalde.
hayal kurarak sevişme benimle, yalvarırım. gireceksen bir çırpıda gir. hafta sonu daha eğlencelidir bedenim. kimin kelimelerisin sen? kimin ruhunu taşıyorsun bakış açında? nasıl yaratacaksın bakışlarımı yeniden? gözlerimi kapıyorum oysa çoğu zaman; üzerimdeki kütleyi bir kenara fırlatıp atmayı geçiriyorum içimden ve yeniden düşünmeye başlıyorum baharı. kim olduğunu hakikaten bilmiyorum ama “benden bir parça” olman için soyunmak; ağırlığımı hiçe sayıp içimi bile açardım.

Tezgahtar olmak…

adoxxoda | 26 October 2008 10:45

Tezgahtar olmak gerçekten zor olan mesleklerden biri. Gerçi her işin kendi içinde bir zorluğu vardır ama yinede insanlarla uğraşmak gerçekten zor. Çalıştığın firmanın ürününü satmak için uğraşıyorsun bayağı. Benim çalıştığım yerde yoktu ama bazı mağazalarda ne kadar satış yaparsa ona göre belli bir oranda prim alıyorlar. Ee tabi bizde öyle bir şey olmadığı için işimize bakıyorduk. O kadar çok çeşit insan geliyor ki bazen sabrın sınırları zorlanıyor. Ben zamanında tezgahtarlık yaptığım için bana biri baksın istemem. Sadece beyendiğim ürünü isterim giyerim bakarım olayı bitiririm. Zaten bir ürün alırken en önemli şey kararlı olmak. Kararsız bir müşteri geldiyse işiniz gerçekten zordur. Giyer çıkarır giyer çıkarır. Omu olsun bumu olsun derken ortalık ürün yığınına dönmüştür. O kadar şeyi denedikten sonra birde ilk giydiklerini alırlar olay biter. Sinir bozucu bir meslek.

KADINLAR BİNLERCE YIL ÖNCE DE GÜZELDİ

keremx | 26 October 2008 09:48

KADINLAR BİNLERCE YIL ÖNCE DE GÜZELDİ

Kastamonu’da tarihi bir kazı yapılmış. Bu kazıda kadınlara ait bir takım eşyalar gün yüzüne çıkarılmış. Bilim adamlarının tespitlerine göre bu eşyalar en az 5.yıl öncesine aitmiş.

KASTAMONU Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen bu tarihi eserler içerisinde özellikle takı, tarak, kolye vb süs eşyaları çok dikkat çekiyormuş. Bilim adamları araştırmalarında şu sonuca varmışlar: Kadınlar o zaman bile süslenmeye ve güzelliklerine çok düşkünmüşler.

Eğitim Sistemleri’ne Karşı Bir Yazar

tekin61 | 26 October 2008 07:32

Ivan Illıch

Rus yazar Ivan Illıch, 1926 yılında Viyana’da doğdu. Roma Gregoryen Üniversitesi’nde doğa bilimleri, tarih, felsefe ve teoloji okudu.

Ivan Illich

“Okulsuz Toplum” kitabını ise düşüncelerinin olgunluk çağında yazdı. Bu kitapta kutsallaştırdığımız “okullarımızın” aldığı durumu, eğitim siteminin politikanın oyuncağı oluşunu ve eğitim sisteminin oluşturduğu ekonomik ve sosyal sorunları eleştiriyor.

Okulsuz Toplum
Yazarımız bu kitapta “eğitim şart” diyerek para akıtılan okulların, toplumdaki zengin-fakir arasındaki eşitsizliği körüklediğini söylemektedir.

Ve Sonunda Blogger Da Kapandı

ZKUD | 25 October 2008 22:55

Az önce bloguma giriş yapmak istedim. Fakat böyle bir görüntüyle karşılaştım:

Ve ağzım açık hayretler içinde kaldım öylece.Ben zannediyordum ki sadece benim blogum kapatıldı.Tam ne yazdım diye düşünmeye başladım hatta önbellek görüntülerinden de baktım hiç aykırı bişey göremedim. Daha sonra öğrendim ki blogger engellenmiş mahkeme kararıyla

ve burada
saygı çerçevelerini zorlayarak yuh hatta ohaa artık demek istiyorum. Bu ne ya şu yazımda bloguma imeemden müzik koyamadığımı belirtmiştim 2 satır müzik muhabbetimiz vardı içine ettiler demiştim. Şimdi iyice abarttılar 2 satır müzik muhabbetimizden sonra blog’a yazı yazma hobimizi de elimizden aldılar en sonunda yakında bi tek google ana sayfasını açıp kapatacaz heralde…

Susturulmaya ve özgürlüğümüz alınmaya devam ediliyor….Sıradaki?

SAÇLARIMIZ RUH HALİMİZİ ELE VERİYOR

keremx | 25 October 2008 20:32

SAÇLARIN RUH HALİNİ ELE VERİYOR

Şimdi düşünüyorum da önceleri uzun saçlı olmayı ne çok seviyordum. Tabi bir bayanı andıracak kadar da uzun saçlara sahip değildim. Bu hoşuma da gitmezdi zaten. Bu şekilde olanları kınadığım düşünülmesin. Benim kişisel tercihim böyle. Başkalarının tercihlerine de saygı duyuyorum.

Saçlarımı normalden fazla uzatmam da; dostlarımın “uzun saç sana yakışıyor” tespitlerinin de etkisi olmuştur mutlaka. Saçlarımızdan, ayakkabılarımıza kadar donanımımızda yaptığımız değişikliklerde çoğumuz çevremizdekilerinin görüşlerini dikkate almıyor muyuz? “Yok canım, el alemden bana ne, ben neysem oyum. Yakıştırdığımı giyerim” diyenlerimiz de az değil tabi..

çatı

nazokiraze | 25 October 2008 19:28

Okuyanlar bilirler.Çatı ve serisi insanı bambaşka dünyalara sürükleyen öykülerdir. Yazarı V.C Andrews‘in ruh hastası olduğundan şüphelendiğim elime aldığım gibi bir solukta bitirmek için çırpındığım kitaplar.

Aslında her romanın aslında bir öncekinin devamı olduğu ama sıralaması farketmeden ayrı ayrı olaylarla insanı sürükleyen bu inanılmaz öyküleri okumayanlara mutlaka tavsiye ederim