bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

BELLEK

teacher07 | 18 December 2008 15:14

Herkeste unutkanlık vardır; bazı yüzler, adlar, telefon numaraları hatırlamada güçlük çektiğimiz şeylerin yalnızca birkaçıdır. Oysa bazı kişiler çok kolay anımsayabilirler. Hatta bazılarının fotograf makinesi gibi belleği vardır. Herhangi bir insan böyle bir yetenek geliştirebilir mi? Belleğe yardımcı olacak sistemler üzerinde, tarihin en eski zamanlarından beri uğraşılmıştır. Bellek denen garip mekanizmanın işleyişi konusunda bilim adamlarının görüşleri nelerdir? Siz de belleğinizi geliştirebilir misiniz?

Sevgili

ceyhunak | 18 December 2008 14:34

Sevgiliye gidiyorum..
Ellerim sana dogru uzanıyor sevgili ne olur tut,
Islanmış gözlerimden akan yaşları sen ellerinle kurut,
Sarıl bu yağan yağmurun altında bana,
ellerim hala sana tutsak uzat onları bana..
Gidilecek daha çok yol var bu aşk ugrunda,
her sapak birbirimize çıkan bir kavşak aslında,
labirent olmayalım, duyguları karmayalım,
Bu aşk ugrunda söylenecek çok söz var aslında..

Megastar TARKAN

behman | 18 December 2008 13:49

Bu Tarkan başka Tarkan. En az çizgi karakter Tarkan kadar bir efsane olacağını düşündüğüm bir numaralı megastarımız, dünyanın her ucundan başarısının sedasını her daim duyduğumuz/ duyacağımız Tarkan!
17 Ekim 1972de Almanyada doğdu ve bir süre sonra Türkiye’ye dönen 6 çocuklu ailenin sondan ikinci çocuğu Tarkan eğitimine (lise) burada devam etti. Müzikle uğraştı, başardı.
90larda Alpay Aydın isimli şahsiyetle (ki bu şahıs yüzünden yıllar sonra epey başağrısı çekti, adı onunla anıldı, eşcinsel olduğu iddia edildi) giriştiği projede başarılı oldu ve 1992de ilk albümünü çıkardı. “Yine Sensiz”!. Hepimizin hala mırıldandığı çıkış parçası “Kıl Oldum Abi”yle dinleyenlerin ilgisine mazhar oldu ve “Kimdi”yle gönülleri fethetti. “Vazgeçemem” isimli şarkısını da duyurduktan sonra artık “isim” olmuştu. Albüm satışı 900.000i aşmıştı.
Biraz ara verdikten sonra 1994’te iki milyonu aşan satış rakamı gibi “rekor satışlı”, Sezen Aksulu “Acayipsin” 2ci albümüyle geri döndü. Bu başarıyla yurtiçi ve yurtdışında konserler verdi. Bu başarıdan sonra ingilizce albüm yapma projesine girişti fakat pek başarılı olamadı. Artık yurtdışını bırakıp Türkiye’ye odaklandı ve 1997’de 3cü albümü “Ölürüm Sana”yı piyasaya sürdü.

ANTİKANIN KOKUSU…

| 18 December 2008 13:22

Dünyada farklı kültürler, gelenekler ve farklı coğrafyaların oluşturduğu form ve materyaller farklı dilleri konuşuyor olsa bile aynı evrensel amaca(insana) ulaşıyor.
Yüzyılların getirdiği estetik anlayışı ve birikimi günümüzde modernize edilerek, geçmiş ve bugünün harmanlanması ile yeni bir tasarım anlayışını doğurmuştur.
Fransız tasarımında; özgün ve önemli bir yeri olan XV. Louis sitili fazla kıvrımlı, şaşalı ve asimetrik formları ile Rokoko ve Barok tarzı, bugün çağdaş anlayış ile yerini düz, dik açılı ve sade formlara bırakmıştır.
Tasarımın babası olarak bilinen İtalyanlar, geçmişte ve günümüzde de sitillerini dünyaya kanıtlamışlardır. Lüks otomobilden tutun mobilya, moda ve endüstriyel ürünler gibi tasarımda geniş yelpazeye sahiptirler. Keskin ve rüya gibi formlarının, ironiyle fonksiyonelliğin karmaşıklığına rağmen şiir gibi tasarımlara imza atmışlardır. İtalyan estetiği, günümüzde dünyaya ulaşmış vazgeçilmez fonksiyonel tasarımlardır.

Suyun Derisi

pilli pati | 18 December 2008 12:05


Bir bardağı su ile doldururken, dudak payına kadar değil de yanlışlıkla ağzına kadar doldurduğunuzda ve su bardaktan taştı taşacak gibi durup yine de masaya bir damla dökülmediğinde, biri gelse de size ufak bir mutfak madalyası taksa diye düşünür müsünüz? Bu durumdan kendinize “Vay be bardağı da nasıl ağzına kadar doldurdum ve üstelik bir gram su bile taşırmadım” diyerek bir başarı payı çıkarır mısınız?

Öte yandan, bir haftasonu gezintisinde sakin görünümlü bir gölün su yüzeyi üzerinde duran kanatlı bir canlı görürseniz, nasıl da suya batmadığına hayret edip, hayvanata tebrikler yağdırır mısınız?

İLANEN

cpgulen | 18 December 2008 11:18

iflasımı istiyorum ;daima şirketler,holdingler iflasını istiyecek değil ya…bu seferde ben kendi kendimin iflasını istiyorum.
İşsizlikten yılmış,açlık ve sefaletten erimiş bedenler gördüğümden iflasımı istiyorum.
Eğitimde çocuklar ve gençlerin;başarıları,broveleri,kupaları olmadığı bir dünyada ,
Sevginin doğallığının ,aşkın kutsallığının bozulduğu bu yalancı düzenden iflasımı istiyorum.
Nerde hata yaptım demek istemiyorum,
Nerde yanlış,
Nerde doğru
Diyemediğim,
Keşkelerimin minumun olduğu
Hayallerimin gerçekle örtüştüğü,
Anlar ve zamanlar olmadığına göre;
Yaşamdan iflasımı istiyorum.
Gelecek güzel olacak,bebeler sağlıkla büyüyecek diyemedikten sonra
Bu hayat mı niye iflasımı istemiyeyim.
O kadar işyeri iflas ederken,onca insan iflas derken ,ben niye etmiyeyim.
Yaşamdan çekilmek
İflas bildirmek istiyorum.
Hukuken olmasa da İnsanca yaşamak ve yaşayamak adına iflas bildiriyor ve ilan ediyorum.
İflasım kişisel çerçevededir.hiç bir kişi ya da kurum adına değil,bilakis kendi adımadır.
Gereğinin yapılacağını ;iç güdülerimle diliyor ve artık insanlarında iflas edeceğini biliyorum.
saygılarımla…….’’insan iflası’’

yat geber ekmeği

nazokiraze | 18 December 2008 10:48

Yıllar önce tüberküloz geçirdigim için her bu hastalıgı geçiren iyileşmiş iyileşmemiş her kişiye oldugu gibi sürekli bana da ye, iç, kendine iyi bak, çok ye, vitaminli ye, gece ye, gündüz ye işkencesi uygulanır. Yıllardır bu böyledir hala kimi görsem birşeyler yedirmeye çalışır. Bu yüzden bazı yörelerde yat geber ekmeği denen gece öğünlerimiz hep vardır, bundan sonra da olacaktır.

Gece yemek yemeyi sevenlerdenim ben ilerde iyice kilo alıp tehlikeyi sezince gece acıkmalarını salatalık yada havuçla geçiştirecegim günler gelene kadar da yemeye devam edecegim . Sık ama az yiyen biriyim hemen doyarım ama ne yesem yiyim gece muhakkak acıkırım. Bu bazen bir masum sandviç bazen üşenmeden yapılmış salçalı makarna bazende gece biri yollanıp aldırılmış kokoreç olabiliyor. Hatta bu öğüne kalp doktoru olan ablamız bile suç ortagı olur bizde yada onlarda kaldıgımızda hem söylenir hem bizden çok yer:))

yat geber ekmeği deniyor işte bu gece öğününe aslında meyve, çerez gibi şeylerle geçiştiriliyor bu öğün ama bizim evde çocukların dışında meyve yiyen olmaz eşim de agaçkakan gibi yatana kadar çerez yer . Kuruyemişsiz gecesi geçmez gece misafirliklerine gelenler ellerinde çekirdek, fıstıkla gelir. Amma velakin bazen suçluluk duyuyordum yat geber ekmeği yemekten birkaç yıldır bu düşüncem değişti, kimle muhabbet etsek gece yemek yediklerini söyledi. Hatta bazen yan apartmandaki komşularımız gece acıktık yemek hazırla der gelirler.Demek ki gece oburu tek ben değilim.(uyuryer haberi)

Yalnız bu yat geber ekmeğini bana bakıpta agır şeylerle yemeyelim. Meyve, ballı süt yada kraker bence idealdir hem saglık hemde kilo açısından hafif birşeyler atıştırmalıdır. Her ne kadar gece yemenin kilo yapmadıgı açıklansa da yine de agır şeyler insana mide rahatsızlıgı, uykusuzluk yapabiliyor.(ne zaman nasıl yemeli)