bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Aklımdan Geçen Cümle

Chat Noir 1 | 10 February 2011 11:41

Sizlerle enteresan bir anımı paylaşmak istiyorum. Üniversitedeyken yaşadığım bu olay karşısında ben de şaşkınlık yaşamıştım. Üniversitedeyken en yakın arkadaşıma ekonometri sınıfından bir çocuk çıkma teklif etmişti. O da nazikçe reddetmişti. Biz kendisiyle arkadaş olduk sonrasında. Ders aralarında, kantinde, yemekhanede karşılaştığımızda selamlaşır, iki çift laf eder hale gelmiştik. Bir gün en yakın arkadaşımla kantinde oturuyoruz o yanımıza geldi. Selamlaştık. O yanımıza oturmadı ama konuşmaya devam ediyoruz. Kendisi alttan bıraktığı derslerini artık çalışarak vermek istediğinden bahsediyordu ama daha çok arkadaşıma bakarak konuşuyordu. Bende konuşan o olduğu için onun yüzüne bakarak onu dinliyordum. Birden aklımdan “acaba çok az zamanının kaldığını bilseydi yine de derslerini vermeye çalışır mıydı ?”, şeklinde bir düşünce geçti. Ancak aklımdan geçen bu düşüncemi tabi ki sesli olarak paylaşmadım. Böyle düşündürtecek herhangi bir durum hakkında bir bilgiye sahip değildim. Onu dinlerken, ona bakarken aklımdan bir anda geçen bir düşünceydi bu. Sonra bizde kendisine başarılar diledik. O günkü sohbetimizden hatırladıklarım, kaldığı derslerinden geçmek istemesi ve o anda aklımdan geçen bu garip cümle. O günkü kısa sohbetimizi sonlandırdık. Aradan birkaç hafta geçti. Geçen süreyi tam hatırlayamıyorum ama yaptığımız konuşmayı hatırlayacak kadar kısa, çok uzun olmayan bir süreydi. En yakın arkadaşımla beraber sınıfımızın yer aldığı katta ilerliyorduk. Ekonometri sınıfının kapısının önünden geçerken kapıda asılı olan bir resim dikkatimizi çekti. Başımız sağ olsun, Allah rahmet eylesin, arkadaşımızı kaybettik, benzeri bir yazı yazıyordu. Meraklandık. Kim olduğunu anlamak için resme daha yakından baktık. Resimdeki O’ydu. Birkaç hafta evvel bizimle sohbet eden, kalan derslerini vermek istediğini söyleyen arkadaşımızdı. Sınıfın kapısındaki resimden edindiğimiz bilgiye göre trafik kazası geçirmişti. Arkadaşım ve ben bir birimize baktık. Hem şaşırdık, hem de üzüldük. Ölümün insanı ne zaman nerede yakalayacağı belli olmuyor. Bunu önceden hissetmiş olmam da beni şaşırtmıştı.

Mutfakta birşeyler var

nazokiraze | 10 February 2011 10:24

Orama burama sıçramak için pusuya yatmış, sinsi,ateşli, gözünü kötülük bürümüş ,kızartma zamanlarımın düşmanı kızgın yağ kadar ne yapsam ne etsem birbirine çılgıncasına yapışan çubuk makarnadan da korkarım ben. İkisine de temkinli yaklaşır, ikisinde de aynı tedirginliği yaşarım, ama ikisinden de vazgeçmem. Ne fritöz kullanırım, ne fiyonk makarna pişiririm, böyle de inatçıyım işte.

Rengi solmuş kayınvalidemden kalan çanaklara nasıl beğeni duyuyorsam çizilmiş teflon tavalara o kadar tahammül etmem, çatlak fincanlar, kullanılmış dondurma kutuları kadar değerlerini yitirmiş ,kapının önüne koyulası şeylerdir,bir dünya para verilip alınmış olsalar dahi hiç bir halta yaramamaktalar artık.

Kulak memesi kıvamından daha çekici gelen julyen kesilmiş sebzelerle muhabbetimiz daha fazladır, ölçülerle işim yok, göz kararını kafama göre uygularım yani kısaca herşeyi Nazo kıvamına gelene kadar karıştırır öyle hazırlarım, arada elime yüzüme bulaşsa da kabul görür,sevilir.

? :)

Cali Kusu | 10 February 2011 10:04

Ç ınarın Dalında uçmaya hazır,
A hı vardır belliki elleri nasır,
L isanı hüzün şivesi kırgın,
I şık varken gökyüzünde,
K ızıl güneş yerinde,
U uzak değilsede mevsimlik mesafe,
Ş imdi görmez amma gözler ilerde,
U laşır nasılsa zamansız mahşere.

Çalınmış Ruh

mavilikler | 10 February 2011 09:13

Nekahat devresinde bir hastaydı o şimdi. Kapıdan çıktığında yüzüne çarpan esinti savurabilirdi onu yere. Bedensel bir hastalık geçirmemiş de olsa, rüzgara karşı duramıyordu birtürlü. Ruhu çekip gitmişti bir yerlere. İçi boş bir beden bırakmıştı geride.

O kadın giderken, ruhunu da götürmüştü yanında. Kapıya koşmuş, arkasından bağırmıştı “Geri ver!” diye. Ama bir kez olsun dönüp bakmamıştı kadın arkasına. Ruhsuz bedenine yeni bir ruh bulmanın sevinciyle daha da sıklaştırmıştı adımlarını.

“Nasıl fark edemedim?” diye sordu adam kendine, yüzlerce kez sorduğu gibi. “O’nun sadece bir beden olduğunu anlamam için ruhumu mu kaybetmem gerekiyordu ille de?”

Seyitömer höyüğündeki 4000 yıllık mucize

nihansage | 09 February 2011 20:02

Kütahyada bulunan Seyitömer höyüğünün altında 12 milyar tonluk linyit kökür rezervi bulunmuştur.Linyit kömürünün Türkiye ekonomisine kazandırılması için öncelikle seyitömer höyüğünün kazı çalışması yapılması gerekmektedir.

Bu amaçla Dumlupınar üniversitesi(DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümü başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen başkanlığında kazı çalışmaları yürütülmektedir.

KESTANE KEBAP…

colorito | 09 February 2011 18:04

işte böyle yatay kesilmeli
işte böyle yatay kesilmeli

İş çıkışı alış veriş merkezinin koridorlarında koştururken vitrinde kestaneleri gördü. Yok canım… gerçeği değil…resimlerini… Ne kadar da severdi. Hele soğuk kış gecelerinde dışarda arabada yapıp satanların yanından geçerken, insanın tok olsa bile içinden şööyle kokusunu içine çekmesi bile mutlu ederdi. O soğuk gece de dışarda satış yapmanın bedeli de eklenmiş olurdu fiyata…Öğrenciler için orta tabakanın altı için,koklayıp uzaklaşmak daha uygundu…Hem kilo da almaz insan…

Tekrar vitrine döndü. Tanınmış bir firma çıkarttığı bir üründe kestane kebabın en iyisinin yapılabileceğini anlatıyordu. Böyle yok pizza için, yok kızartma için, yok iyi çırpıyor, yok iyi bölüyor diye insanları ikna edip satıyorlar işte…Geçen gün okuduğu bir yazıda reklamların bizi nasıl ikna ettiği anlatılıyordu.

Şşşt Sus

Chat Noir 1 | 09 February 2011 16:59

Şşşt sus ve dinle.
Gecenin sessizliğini,
Neşeli günün bitişini,
Rüzgarın fısıltısını.
Şşşt sus ve gözle.
Ayın muhteşem güzelliğini,
Yeni bir başlangıca giden bitişi,
Gözyaşlarındaki gizemi.
Şşşt sus ve bekle.

Odamın Duvarları

Chat Noir 1 | 09 February 2011 15:56

Yalnız odamın duvarları anlar beni,
Hıçkırıklara boğulduğumda ya da kahkahalar attığımda.

Güneş..

| 09 February 2011 14:47

Kof adamların diyarında kıstırılmış yığınlar,
Öfkeyle saldırıyor meydanlara..
Kof adamların danteleli kadınları, ipek halılardan izliyor cehennemi..
Nisan dalları gibi ince tiranlar bir bir seriliyor yerlere..
Esirler kapıları zorluyor tıpkı Bastil’de ki gibi.
Korkma diyor korkma, bir ananın sesi,
Bu gelen baharın sesi..
Kıstırılmış , tutulmuş, sövülmüş halkların çocukları
“boş sözler söylemeyin” diyorlar bize boş sözler..
Güneş hala tepemizde mi onu söyleyin yeter..

Scrat

ZKUD | 09 February 2011 13:31

Scrat diyince aklınıza birşey gelmeyebilir belki. Nedir bu scrat?

scrat
scrat